reklam

İnsan-Araç Sisteminin Üzerindeki Çevre Etkileri
Malzeme Dosyası > Ofis Mobilyaları > Genel Özellikleri

Görsel Etkiler:
Renk:
Psikolojide renk için yapılan tanımlardan biri şöyledir; bir mekanın renk oluşumu insanların ruh halini ve performansını etkiler. Çalışma ünitelerinde renk ve malzeme seçimi çok önemlidir. Frieling'e göre, bürolardaki doğru renk seçimi;
- Algılamayı kolaylaştırabilir. Kolay ayırdedilebilirlik sağlanacağı için gözler rahat eder.
- Stresin atılmasına yardımcı olur.
- Çalışma yüzeylerinde, çok açık renkler yansıma yapacağı için kaçınılmalıdır.
- Agresiv etkisi olan çok parlak göz kamaştıran renkler kişiyi sinirli yapar ve konsantrasyonunu bozar.
- Pastel renkler dinlendiricidir.

Çalışma alanlarında, siyah-beyaz kontrastından kaçınmak gerekir. Seçilen renklerin ve malzemelerin ışıklılık değerleri aynı büyüklükte olmalıdır.

Psikolojide, her rengin insan üzerinde farklı etkisi vardır ve renkler verdikleri bu etkilere göre farklı anlamlar taşırlar.

renk  verdiği his ve anlamı

kırmızı

ateş, tehlike,durmak, heyecan, sevgi, saldırganlık

kavuniçi

ısı

sarı

güneş, güleryüzlülük, sıcaklık, tedbir

yeşil

doğa, bitki, geç

mavi

gökyüzü, su, soğukluk, rekabette başarı

mor

yas tutmak, asalet, kutsallık

gri

tarafsızlık, denizci, sıkıcılık, sıkıntı, bulutlu gün

beyaz

bekaret, evlilik, kar

siyah

yas, resmiyet

Tablo 3.2. Renkler ve Renklerin İnsanlara Verdiği His

Aydınlatma:
Çalışma ünitelerinde, bilgisayar kullanmak, okumak, yazmak, telefonda görüşmek, diğer çalışanlarla görsel iletişim kurmak gibi fonksiyonlar birbirleriyle kesişirler. Her fonksiyon farklı aydınlık düzeyi ister.

Yapılan İş  Gereken Aydınlık Düzeyi

okumak

320 - 750 lux

kalemle yazmak

750 lux

hesap makinası v.b.

540 - 1080 lux

çizim

750 lux

bilgisayarla çalışmak

350 -500 lux

Tablo 3.3. Çalışma Ünitelerinde Yapılan Farklı Işler Için Gereken Aydınlık Düzeyleri

Ofis ortamları genellikle, çalışanların yatayla 20-40° arasında oynayan görüş çizgisinde işlerini yapacağı varsayımıyla planlanırdı. Bilgisayar ekranıyla çalışmak kişinin görüş çizgisi yataya yakın ve yatayın üzerinde olmasını gerektirmektedir. Bu yükselme, çalışan kişinin sabit bakış alanını tavan aydınlatmasına yaklaştırır ki, bu parlamadan doğacak rahatsızlıklara neden olabilir. 

Verimli ve üretken olabilmek için insanın ihtiyacı olan aydınlık düzeyinde çalışması gerekmektedir. Bu yüzden optimum çözümün sağlanması şarttır. Monitör ekranlarında oluşan çevre görüntülerinin, görsel algılamayı bozucu ve zorlaştırıcı etkilerinin sonuçları küçümsenecek gibi değildir. Göz yorgunluğu, yanlış görme, fizyolojik ve psikolojik yıpranma, verim düşüklüğü, işten soğuma, v.b. zararlar verebilir. Ekran camındaki bu aynalaşmanın önlenmesi, bunu yaparken hem monitör çevresinde gerekli aydınlık düzeyinin (Tablo 3.4) sağlanması, hem de bu aydınlığın niteliğinin, içinde uzun süre yaşamaya ve çalışmaya uygun olması, çözümü oldukça zor ve karmaşık bir konudur. 

Bir monitör ekranındaki yazı ve şekillerin iyi algılanması, bunlar arasındaki ışıklılık (Luminance/Leuchtdichte) oranının belli sınırlar içinde olması ve ekranda yabancı görüntülerin etkili olmaması gibi, iki ayrı koşula bağlıdır. Bu koşullardan ilki, monitörün kendi ayar olanakları ile sağlanır, ikinci koşulun sağlanması monitörün konumu ve ekranda yansıyan yüzeylerdeki ışıklılık dağılımı ve aydınlatma ile ilgilidir.

Tablo 3.4.: Çalışma Ünitesinde Görsel Konfor için Planlama Önerileri (IOA)

Tüm bunlar floresan ampulleriyle sağlanabilmektedir. Yakın zamana kadar, floresanın insan üzerinde sinir bozucu etkisi vardı ve renkleri soğuklaştırırdı, ancak artık gün ışığına çok yakın, renkleri olduğu gibi gösteren floresan ampuller üretilmektedir. Parıltı ve yansıtma faktörlerini gereken sınırlarda tutmak için çeşitli petek veya opal kapaklar kullanmak mümkündür (41). Başka bir çözüm ise, tavanın altından, tavana asılmış veya yüksek ayakların üzerine yerleştirilmiş dolaylı aydınlatmadır. Işık, tavandan yansıyarak gelmelidir. Bu aydınlatmada dikkat edilmesi gerekenler, ışık kaynağının bakış açısında gizlenmiş olması ve ışık ışınlarının yandan gelerek gölgesiz aydınlatmayı sağlamış olmasıdır.

Çalışma alanındaki aydınlatma, çevredeki tüm yüzeylerin malzeme ve renk seçimiyle desteklenmelidir. Duvarlar ve diğer yüzeyler arasındaki yansıtma değerleri %50'den az olmalıdır. Çalışma yüzeyleri mat olmalı ve renkler pastel tonlarda seçilmeli, kontrastlardan kaçınılmalıdır.

Aydınlatmada gün ışığının önemi çok fazladır. Çalışma alanında gün ışığının mümkün olduğu kadar kullanılması, yeterli olamadığı koşullarda yapay aydınlatma ile desteklenmesi, en sağlıklı yaklaşımdır (Tablo 3.5). Ancak, genellikle büyük büro binalarında derin hacimler yüzünden gün ışığının yapay aydınlatmayla desteklenmesi gerekmektedir.

Koşullar

Aydınlık Düzeyleri

dolaysız gün ışığı(öğlen vakti)

64.000 - 87.000 lux

gölgede gün ışığı(dışarıda öğlen vakti)

1080 - 10.750 lux

İşitsel Etkiler:
Bürolarda, akustik konfor, fon gürültüsünün sınırlandırılmasına, aynı zamanda çalışanların konuşma gizliliğinin sağlanmasına bağlıdır. Konuşma gizliliğinin sağlanması karşılıklı konuşmaların ve telefon görüşmelerinin üçüncü şahıslar tarafından duyulmaması ya da duyulsa bile anlaşılmamasını gerektirir.

Fon gürültüsünü oluşturan gürültü kaynakları; yapı dışından gelen gürültüler, büroda çalışanların ürettikleri sesler, büro makinalarının sesleri, yapının kendi gürülteleridir (asansör, hidrafor, ısıtma-soğutma sistemleri, v.b.). Fon gürültüsü, kullanıcıların sesten rahatsız olmadan çalışmalarına konsantre olabilecekleri düzeyde tutulabilmelidir. Bütün gürültü kaynaklarının denetim altınması gerekir. Bürolarda kabul edilebilir gürültü düzeyi, yani dikkatin dağılmaması için gereken üst sınır, (Noice Rating) NR40 ya da (Noise Criterion) NC40 olmalıdır. Fon gürültüsü, zaman içinde değişim göstermemelidir, bu değişim kişilerde dikkat dağıtacağı için, fon gürültüsünün yapay olarak yükseltilmesi gerekebilir. Bu yapay gürültünün tayfsal yapısı normal büro etkinliklerinin yol açtığı gürültüye benzemelidir.

Pobst ve Wodka yaptıkları gözlemlere dayanarak, bir büroda istenen akustiği sağlamanın ilk hedefini şöyle saptamışlardır (44): Büroda çalışan kişiler arasında normal bir konuşma ortamı ve aynı zamanda da kişinin özel konuşmalarında mahremiyetini sağlamak, tek başına çalışırken iyi konsantre olabilmesi için uygun akustik çevreyi yaratabilmek için, kişileri yarı çapı 3 - 4.5m olan bir aralık düzeninde oturtmak gerekmektedir. Aşağıdakiler, planlamada doğru bir akustik çevre için, dikkat edilmesi gereken tasarım kriterleridir:

- Tavanlar: Açık büro alanlarında en çok akustik sorunlara neden olanlar, sesi yansıtma eğilimli elemanlardır. Eğer tavanın büyük bir bölümü hafif donatılarla doluysa, yansıtma sorunlarıyla karşılaşılır. Ideal olan, bürolarda tavanların kendilerine gelen sesin % 0.0-0.5'ini emebilmesidir.
- Uzaklık: Bireyler ve çalışma grupları, sessizlik ihtiyaçlarına ve birbirleriyle iletişim kurabilme ihtiyaçlarına göre, tek tek ya da kümeler halinde yerleştirilmelidir.
- Konfigürasyon: Paneller ve ekranlar, bireylere veya çalışma gruplarına bir derece işitsel ve görsel özerklik sağlarken, bir yandan da sesin yataydaki yollarını kesmeye yararlar.
- Maskelenen Ses: Bazı durumlarda, akustik konfor veya kişisel mahremiyet için elektrik kökenli seslere ihtiyaç duyulur. Uzmanlar, en yüksek verim için böyle sistemlerin kullanıcının kontrolü altında olmasını ve bu seslerin bürolarda kabul edilebilir gürültü düzeyini aşmaması gerektiğini belirtiyorlar.
- Döşeme: Halı, insanların, araçların ve mobilyaların hareket halindeyken çıkardıkları seslerin önlenmesinde önemli rol oynar. Ayrıca, halı çok iyi bir ses emicidir ( % 0-1.0).

Bürolardaki konuşma seslerinin ya da çeşitli büro makinalarının çıkardığı gürültülerin durağan fon gürültüsünün üzerine çıkması, istenen konfor düzeyinin (Tablo 3.6) bozulmasına yol açar. Bu seslerin çalışan kişilere dolaysız olarak ulaşması engellenmelidir. Bireysel çalışma ünitelerinde bunu sağlamak kolaydır. Tasarım sürecindeyken çalışma ünitesini çevreleyen bölücü paneller, akustik konfor düşünülerek düzenlenmelidir. Çalışma ünitesinde kullanılan mobilyaların, araçların ve bölücülerin malzemeleri ses emiciliklerine göre hesaplanarak seçilmelidir.


Tablo 3.6: Çalışma Ünitesinde İşitsel Kofor İçin Planlama Önerileri (IOA)

Büroda oluşan gürültüler çalışma ünitesinde oturan kişiye üç şekilde ulaşır (Şekil 3.15):
1. Geçme Yolu
2. Yansıma Yolu
3. Kırınma Yolu


Şekil 3.15. Sesin Alıcıya Ulaşma Şekilleri

Geçme Yolu ile Ulaşan Ses: Çalışma ünitesinde oturan kişiye bölücülerden geçerek gelen sestir. Bu sesin minimumda tutulması için, bölme elemanlarının yeterli ses geçirmezliği sağlanmalıdır. Bunun için bölme elemanlarının kitle ağırlığı 10 kg/m2'den daha az olmamalıdır. Ayrıca elemanın rijitliğinin fazla ve yapısının katmanlı olmasıda ses geçirmezliğini artırıcı etki yaratır.

Yansıma Yolu ile Ulaşan Ses: Çalışma ünitesine tavan, duvar ve diğer düşey elemanlardan yansıyarak gelen sestir. Bu elemanların ses yutuculuklarının azaltılması ile gereken konfor düzeyi sağlanır. Dikkat edilmesi gereken konu, yutuculuğu hem ince hem de kalın seslerde yüksek olan malzemelein seçilmesidir. Yani hem gözenekleri olan hem de titreşerek kalın sesleri yutabilen (yutma çarpanı 0.70 ve üzeri) elemanlar tercih edimelidir. Çalışma ünitelerini çevreleyen bölme elemanlarının açık kısımlarının birbirini görmeyecek şekilde düzenlenmesi yataydaki yansıma sorunu ortadan kaldırır (Şekil 3.16 ve Şekil 3.17).


Şekil 3.16.: Yansıma Sorunlarına Yönelik Planlama Örnekleri


Şekil 3.17.: Yansıma Sorunlarını Ortadan Kaldıran Planlamalar

Kırınma Yolu ile Ulaşan Ses: Bir engelin kenarlarından dönerek kişiye ulaşan sestir. Bu sesler genellikle dalga boyu uzun olan kalın seslerdir. Bu seslerin maskeleme etkisi ince seslere oranla fazla olduğundan rahatsız edicilikleri de yüksektir. Bunun minimumda tutulması için bölme elemanlarının biçim ve boyutları yatayda ve düşeyde akustik gölge oluşmasını sağlayacak biçimde düzenlenmelidir

İklimlendirme:
Optimal iklim koşullarında sağlık ve performans için önemi büyüktür. Artan ısı ve buna karşı değişmeyen nem oranında performans düşer. Düşük ısıda da organizmada hareket etme baskısı doğar, bu da dikkat ve konsatrasyonu azaltır. Havadaki nem oranı %40-60 arasında olmalıdır. Böylece antistatik yayılmalar azalır. Faust kuralı gibi, 100 m3 çalışma alanında ortalama 1lt su/saat olması gereklidir (45). Çalışılan mekanda elektronik aletlerin çalışması havanın çok fazla ısınıp kurumasına neden olur. Sağlıklı bir çalışma ortamı için gereken konfor düzeylerinin (Tablo 3.7) sağlanması gereklidir.


Tablo 3.7. Çalışma Ünitesi için Planlama Önerileri (IOA)

 

Ofis Mobilyaları

Platform

"Deprem Sorunu ve Mimarlık" tartışılıyor.

Forum'da başlayan tartışmaya şimdi katılmak için tıklayın.  Tartışma 02 Ekim'de İTÜ Mimarlık Fakültesi 109 No'lu Salon'da davetli konuşmacılar ile son bulacak.

Yönetici: Sinan Şener
Konuşmacılar: Murat Balamir,
Korhan Gümüş, Handan D.Türkoğlu
Alper Ünlü

Lamp 83' ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz