reklam

Çelik Ekonomiktir...
Malzeme Dosyası > Yapısal Çelik

Bizdeki ekonomi anlayışı genellikle ucuzluk saplantısı taşır. Oysa parayı doğru yerde kullandığınızda sağlayacağınız ekonomik ve toplumsal yarar, pahalı gibi görünen bir çözümü en ekonomik çözüm olarak karşınıza çıkartabilir. Çeliğin pahalı olduğunu ileri sürenler, kullanım alanından elde edilecek kazancı, işçilikten, tamir masraflarından şantiye giderlerinden, yapım süresinden elde edilecek kazancı hesaplıyorlar mı?

"Çok pahalı değil mi?", "Kaç kattan sonra ekonomik?", "Türkiye'de uygulaması var mı?", "Biz bunu yaptırmaya kalksak kim yapacak?", "Bu çelik yangına dayanıyor mu?", "Paslanır mı?", " ... Bunlar bize en çok sorulan sorular. Şimdi "Çok pahalı değil mi?" sorusunu sonra yanıtlamak üzere bekletip diğerlerini kısaca yanıtlarsak, "Kaç kattan sonra ekonomik?" bu sorunun yanıtı yok. Tamamen projeye, açıklıklara ve kullanılan sistemlere bağlı olarak değişir bu. Bir takım rakamlar söylenir, 6 kat, 12 kat, 10 kat... Bunlar yanıltıcıdır. Tek katlı hafif bina da yapabilirsiniz, çok katlı tüp bina da.

Türkiye'de uygulamaları var mı? Evet, var. Türkiye'de uygulayabilecek insanlar da var, ama Türkiye'de uygulayabilecek yer bulamadıkları için yurt dışında satıyorlar onlar da teknolojilerini.

Yangına dayanır mı? Paslanır mı? Bu sorular da aslında geçersiz, çünkü bir çok yeni teknolojiyle çeliğin bu sorunlarının üstesinden gelmeniz mümkün. Bunun bir çok yöntemi var. Ekonomiklik hesabı içinde böyle bir maliyetin de hesaba alındığını bilmek gerekir.

Malzeme saplantısı...
Şimdi çelik taşıyıcılı yapılara bütünsel bir bakış açısı getirmemiz gerekiyor, doğru anlayabilmek için. Doğrudan yararları, dolaylı yararları ve toplumsal yararlarını gözden geçirmeliyiz. Önce elimizde ne tür malzemeler olduğunu hatırlamak lazım, bunu hatırlamakta yarar var Türkiye'de, çünkü nereye baksanız beton dolu. Ahşap, taş, betonarme, çelik, cam, alüminyum, plastik, kağıt gibi yapı malzemeleri var bilinen. Belki başkaları da vardır ama genel olarak bunlar taşıyıcı olarak kullanılabilen elemanlar. Bunların içindeki betonarmenin “arme”si de çeliktir aslında, çeliği başka bir şekilde kullanıyorsunuzdur burada. Bunların seçenek olduğu, tasarımda özgürlük getirdiği bilinmeli, ama biz bunu pek bilmiyoruz, biz sadece beton kullanıyoruz. Böyle bir takıntımız var, malzeme saplantımız var.

Binaları karşılaştırırken, iki farklı taşıyıcı yapıyı karşılaştırırken, betonarme ya da çelik ya da bir başka malzemeden, pek çok şeye dikkat etmek gerekiyor. Bizde genellikle yapılan hata, karşınızdaki inşaat müteahhidi ise "metrekaresi kaça geliyor?" diye soruyor size. Bu soruya yanıt vermeniz gerekiyor, bunun sonucunda da beton pahalı ya da çelik pahalıysa birinden birini eliyorsunuz. Halbuki bir projenin bütünsel olarak ele alınması gerekir. Malzemeyi yalnızca taşıyıcı olarak karşılaştırmak ekonomiklik açısından doğru değildir.

Her şeyden önce bu iki malzemenin tıpatıp kullanılmasının olanaksız olduğunu bilmek gerekiyor. Yani beton kirişi kaldıralım yerine çelik kirişi koyalım, beton kolonları da çıkartıp yerine çelik kolon koyalım, sonra ikisinin maliyetini karşılaştıralım diye bir yöntem olmaz. Bizde "beton ile çeliği biz karşılaştırdık ve çok pahalı çıkıyor" dedikleri zaman yapılan hesap bu. Aynı açıklıkları ve aynı hesaplamayı hem çelik, hem beton yaparsanız ya betonu beton gibi ya da çeliği çelik gibi kullanmamış olursunuz. Bir elemanı kendine göre hesaplamazsanız sonuç da doğru çıkmaz. Bütünsel yaklaşım gerektiriyor, o kesin.

Parayı doğru yerde kullanmak...
Karşılaştırma yaparken yapının tümünü, bütün yönleriyle ve bütün bölümleriyle ele almalısınız. Sadece karkası karşılaştırmayacaksınız. "Bu binanın şu parametresini değiştirirsek ne olur?" diye bakarsanız, doğru bir ekonomiklik karşılaştırması yapmak mümkün olabilir. Parayı doğru yerde kullanmak kayıp değildir. Bizde bir şeye para yaratırken, "Aa çok pahalı!" deyip bırakılır. Oysa bu parayı kullanmak, başka bir yerden fayda getirebilir. Onun için bütün projenin etrafından bir çizgi çekiyorum ve giren çıkan parayı, giren çıkan fayda ve zararı veya kaybı göz önüne alıyorum.

Çelik yapıların doğrudan yararlarını kısaca özetlersek, bir kere ayrıcalıklı bir mimariyle ilgileniyorsunuz. Hafif bir yapı, betonarme ile karşılaştırmak istemiyorum ama çelik kendi içinde hafif bir malzeme. Betonarme ile bu anlamda karşılaştırırsak yapının bütünü aşağı yukarı yüzde 40-50 daha hafif oluyor. İşçilik ve işlemede de kazanç sağlanıyor.

Çelik yapıda ayrıcalıklı mimari dediğimiz zaman, büyük, geniş hacimlerin, ferah alanların, küçük kolonların kullanımı söz konusu. Küçük kolon kullandığınız zaman daha fazla kullanım alanı ortaya çıkıyor. 30 katlı bir binada yaklaşık 300 metrekare yer kazanımı hesapladık. Bu kolonların sırf kesit alanı, kolonları sıyırarak geçmediğimizi düşünürseniz, kolonun çevresinde kullanılmayan bir alan olduğunu da düşünürseniz, bu oran çok rahatlıkla üç katına çıkabilir. Ayrıca, geniş açıklıklar nedeniyle, hiç koymadığınız kolonları da hesaplarsanız, toplamda yüzde 5-7 daha fazla kullanım alanı elde ediyorsunuz.

Fabrikasyon üretim avantajı
Çelikte endüstriyel mimari şansınız var. Hakikaten milimetre şaşmayan ölçüler, hesaplamalar, toleranslarda uygulamanızı kurgulamanız çok kolay. Kuru yöntemlerle inşaat yapıyorsunuz. Temiz bitişler var ve tamirat gerektirmiyor. Hafif yapı malzemesinin avantajları, yüksek dayanım sağladığı için daha az malzeme, daha az nakliye, daha hafif ve küçük çekirdek söz konusu. Mühendisliğin tanımı bana göre doğru malzemeyi doğru yerde kullanmak ve en yararlı şekilde kullanmak. Hiçbir zaman her şeyi çelik yapın diye bir ısrarımız yok bizim. Eğer bir ofis binası yapıyorsanız ve ortada bütünsel bir çekirdeğiniz varsa, betonarmeyse, onu tutun diyoruz zaten. 

Biz o zaman döşemeler ve dış çerçeveyi çelikte çevreleyelim, bina yine yüzde 40 hafiflesin, ama sizin çekirdeğiniz de hafifleyecek, temelleriniz de. Böylece bileşik, kompozit bir yapı yapalım. İki malzemeyi de faydalı yönde kullanalım diyoruz. Temellerden de böyle kazanç sağlanacak, temellerdeki kazanç özellikle zayıf zeminlerde ve kullanışlı bodrum katları için çok önemli. Çelik yapının bir avantajı da endüstriyel olmasından dolayı elemanları da çok tekrarlı ve benzer elemanlar olduğu programa gidiyor o programlar da makineden çıkartıp size bitmiş olarak veriyor. Bu için üretimleri otomatik makinelerle yapılıyor artık. Yani bilgisayarda çizilen bir tür bir çelik üretiminde endüstriyelleşme söz konusu. Burada da çok büyük kazançlar var tabii, hem para, hem zaman olarak. 

Yapım sonrası değişiklik gerekiyorsa çelik taşıyıcıda sisteme ekleme, çıkarma yapmak çok kolay. Yapıyı çelik yaparsanız daha fazla kat ekleyebiliyorsunuz. Çelik eklenince kat çıkabiliyorsunuz, değişiklikler yapabiliyorsunuz. O zaman yine çeliğin avantajları var. Söküp yeniden kurmak isterseniz bu da mümkün. Şantiye dışında üretim ve kontrol da bir fayda sağlıyor. Çünkü şantiyede yaptığınız her şey çok pahalı oluyor, çünkü yerinde yapmaya çalıştığınız için hem teknik anlamda, hem kalite, hem de işçilik anlamında pahalı oluyor, çelikte ise bu kolay.

Bir de yıl boyunca bina üretebiliyorsunuz, "kar yağdı, yağmur yağdı yapamadık" gibi bir sorun yok. Servislerin taşıyıcı yapı ile uyumunda bize en büyük avantajı kat yüksekliğinde sağlıyor. Aynı bina yüksekliğine daha çok kat sığdırabiliyorsunuz. Binanın yüksekliğini düşünürseniz sırf cepheden kazanacağınız, camdan kazanacağınız para bir takım başka maliyetleri örtüyor. Değişen kullanıcı istekleri de çok önemli. Çelik yapıyı açıp görmek, kontrol etmek istediğiniz yeri açıp, istediğiniz yeri değiştirme şansınız var. Bina içinde yaşanırken de bunlar yapılabiliyor.

Yapım süresini kısaltarak kazanın!
Şimdi binanın tümünü ele alalım, maliyet yüzde 100 olsun. Camı, kapısı, çerçevesi, bina asansörü dahil bütçeyi aldık. 100 olan bu bütçe içinde karkas, binanızın lüksüne göre yüzde 5 ile 15 arasında değişir. Türkiye'de yüzde 15 olsun. Konutta yüzde 30 olabilir. Taşıyıcı yapı, yüzde 100'ün yüzde 15'i. Çelik yüzde 20 daha pahalı olur, yüzde 25'in yüzde 15'i, hesapladığınızda bu fark bütçenin tamamında, yani yüzde 100'ün içinde yüzde 3-4'e karşılık geliyor. Bu aradaki maliyet farkını ise finansal kazanç elde ederek rahatlıkla kapatıyorsunuz, üstelik bir de kara geçebiliyorsunuz. Çünkü paranın zaman değeri var.

“Nakit akışı” diye bir kavram var. Binanın başlangıcından sonuna kadar gerçekleşen “nakit akışı”nın bugünkü değerinin daha iyi olmasına bakmalısınız. Şimdi bu hesabı yapmak lazım projenin ekonomikliğini hesaplamak için. "Metrekaresi kaça" ile olmuyor bu iş. İstanbul’da bir kule projesi için bütün projeyi karşılaştırmak konusunda anlaştık. Bana bütün nakit gelir ve giderler akışı tablosunu verdiler. Grafikte gördüğünüz kırmızı olan eğri çelik ve mavi olanı da beton. Bunların nakit akışlarını da grafik haline getirdik. 

Çelik taşıyıcılı yapı betonarmeye göre yüzde 5 daha pahalı, alt alta koyup maliyetleri hesapladığınızda, çünkü betonarme 29.6 milyon dolar, çelik 31 milyon dolar, arada fark var. Yapım süresine bakarsak çelik için 13 ay, betonarme 22 ayda yapılıyor. Profesyonel bir emlak pazarlama kuruluşu teklif vermiş "satışa bitimden altı ay önceden başlarım" diye. Binayı yaparken sona doğru masraflar hızlanıyor, pahalı bölümler var. 13 aydan 6 ay geri gidince yapının 7. ayında satışa başlayıp 9.-10. ayında nakit girişi sağlıyorsunuz. Para kazanmaya başladığınızda o bütçenin geri dönüşü daha önceden başlıyor. Bu projede 31 milyon dolarlık binayı 23.6 milyon dolarlık nakitle bitiriyorsunuz. Yani bu demektir ki, işe başlarken bankadan kredi alacaksanız, daha az kredi kullanacaksınız. Aynı durum betonda da var ama, etki çelikten daha geç ve oransal olarak da düşük.

Çelik maliyetleri alt alta koyduğunuzda yüzde 5-10 daha pahalı ama bugüne indirgenmiş değere baktığınızda (NPV) çelik yüzde 6 daha değerli, yani paranızı çelik bir yapıya yatırdığınızda yüzde 6 daha kazançlı bir iş yapmış oluyorsunuz.

Tüm bu bilgilerin ışığında özetlersek, yapının tümünü, tüm yapım süreçleriyle ve zaman grafiği içinde ele alarak projeyi değerlendirirseniz o zaman projenin gerçek ekonomikliğini hesaplayabilirsiniz. Ekonomi bilen mal sahibi, "çelik yapabilirim, istediğim taşıyıcı malzemeyi seçmeye özgürüm !" diyen bir mimar ve projeyi ekonomi, güncel teknoloji, etkin kontrol altında üretebilecek proje yönetimini bir araya getirebilirsek, o zaman çelik veya çelik- beton bileşik taşıyıcılı yapı yapabiliriz. O zamana kadar ille de beton yapılan yapılar, ekonomiklikten sadece ucuzluğu anlamakta ısrar eden yapı sektörümüzün görev zararları olarak mal sahibine ve depreme yük yaratmaya devam edecektir, toplumun ve ekonominin geleceğini ipotek altına alarak...

Türk Yapısal Çelik Derneği Kurucu Üyesi 
Trade ARBED Türkiye Gen. Müd.
Ö.Selçuk Özdil

 
Kaynak

 

Yapısal Çelik

Platform

"Koruma Sorunu ve Mimarlık" tartışılıyor.

Forum'da başlayan tartışmaya şimdi katılmak için tıklayın.  Tartışma 30 Ekim'de İTÜ Mimarlık Fakültesi 109 No'lu Salon'da davetli konuşmacılar ile son bulacak.

Yönetici: Aykut Köksal
Konuşmacılar: Zeynep Ahunbay, Behruz Çinici, Emre Madran,
Ayşe Orbay

Lamp 83' ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz