Modern Sitelerde Yaşam:
"Çılgın Kalabalıktan Uzak"136
Rıfat N. Bali (Tarz-ı Hayattan Lifestyle'a adlı kitabından)
Kentleşme süreci Turgut Özal'ın serbest piyasa ekonomisini radikal bir şekilde
uygulamaya başlamasıyla birlikte son yirmi yıl zarfında, kimsenin hayal dahi
edemeyeceği gelişmelere sahne oldu. Bunun nedeni de 1980 sonrasında bu
kesimin yükselen gelir düzeyiydi. Özal döneminde uygulanan iktisadi
politikanın yarattığı gelir artışından en çok faydalananlar işadamlarıyla
özel sektör yöneticileriydi. Bunun yanı sıra eğlence ve basın sektörlerinde
yaşanan olağanüstü gelişme sonucunda da bu alanlardaki yıldız isimler
hayalini dahi kuramayacakları gelirler elde etmeye başladılar. Buna ek olarak
İMKB'nin yükselişi hem borsaya yatırım yapanların, hem de borsacıların
gelir düzeylerinde ciddi bir sıçrama meydana getirdi. Böylece toplum içinde
çok yüksek düzeyde harcama yapma imkanlarına sahip yepyeni ve sayıca
dikkate alınmaya değer bir kitle ortaya çıktı.137 Büyük ölçekli
gayrimenkul yatırım projeleri geliştiren şirketler bu yeni sınıfın
mevcudiyetinin farkında olup projelerini bu gerçeği dikkate alarak geliştirdiler.
"Optimum Evleri"ni tasarlayanlar bu sınıfın mevcudiyetinden şöyle
söz etmekteler:
"Türkiye'nin son yıllardaki sosyal yapısına baktığımız zaman
profesyonel yöneticiler veya gerçekten büyük emeklerle oluşturulmuş şirketlerin
yönetici sayılarının hiç de küçümsenmeyecek ölçüde fazla olduğunu görüyoruz.
Bizim çıkış noktamız budur. Yani, belli bir lükse ya da gösterişe hitap
eden evleri talep eden insanlardan ziyade ortak kültürü paylaşan, çağdaş
bir konutta yılın dört mevsimini yaşamak isteyen, modern yaşamın
gerektirdigi her türlü beklenti ve gereksinmelerini yaşadığı ortamda karşılamayı
ve işten döndüğünde huzurlu bir ortamda kendi hobilerine zaman ayırabilmeyi
arzulayan, evrensel kültüre sahip, özel yaşama önem veren ve ne istediğini
bilen insanların bir araya gelebileceği bir proje yarattık"138
Siteler alıcıların beğenisine sunulduğunda genç yöneticilerin yanı sıra
"yüksek sosyete" de hedef alındı. Konutların tanıtıldığı
reklamların bu kesime ulaşması için onların yakından izlediği dekorasyon,
antika, mimarlık ve ekonomi dergilerine reklam verildi. Buna karşılık geniş
kitlelere hitap eden gazetelere aynı yoğunlukta reklam verilmedi.139 Konutların
satışlarında kullanılan yöntemler arasında kokteylli basın toplantılantıları
eşliğinde ünlü işadamı, sanatçı, medya mensubu ve bürokratların
"müstakbel komşular" olarak tanıtılmaları en çok rağbet gören
yöntemdi. Toplumun ünlü simalarını bu sitelerin sakinleri haline getirmek için
uygulanan yöntem konut almalarını teşvik etmek için ayrıcalıklı koşullar
sağlamaktı. Emlakbank Genel Müdürü Engin Civan'ı konu eden araştırmada
Emlakbank'ın Mustafa Süzer'le birlikte pazarladığı Bahçeşehir projesinde
bu yöntemin nasıl uygulandığı şöyle anlatılıyor:
"Konutların bir bölümü ülkenin 'crem de la crem'lerine bedava ya da
maliyetine verilecekti. Sanatçılardan işadamlarına, gazetecilerden politikacılara
kadar uzanan bu seçkin isimlerin oluşturacağı çekim merkezi sayesinde satışlar
patlayacaktı. Bu öneriye Emlak Bankası temsilcisi Mahmut Okutan 'Küçük de
olsa bir kar marjı koyalım' şeklinde itiraz edince yüzde 10'luk bir kar marjıyla
bu isimlere satış yapılmasına karar verildi."140
Bu ünlü simalar sayesinde müstakbel daire sahiplerine sadece lüks bir
konut sahibi olmayacakları, satın aldıkları konutla birlikte başka bir dünyaya
da adım atacakları hissettirildi. Bu yeni dünyada yer alacak daire
sahiplerine, isim ve simalanna ancak medyada rastladıkları ve yanlarına yaklaşılması
imkansız olan kişilerle komşu olma fırsatı veriliyordu.
Sitelerin Doğuş Nedenleri
Özal döneminde vahşice uygulanan serbest piyasa ekonomisinin yarattığı hızlı
büyümenin doğrudan sonucu, iyi eğitim görmüş nitelikli gençlerin Türk
ve yabancı sermayeli şirketlerde yüksek ücretlerle çalışmaya başlamalarıydı.
Buna ek olarak seksenli yıllarda genç kadınlar da artan bir hızla çalışanlar
piyasasına katıldı. 1980 öncesinde iş piyasasında kadınların büyük bir
payı yoktu; seksen sonrasında ise hızlı bir şekilde her iki tarafın da çalıştığı
genç çiftler yaygın model haline geldi. Çoğu zaman üst düzey yönetici
veya serbest meslek sahibi olan bu genç çiftler, sosyal düzeylerine uygun bir
yaşam tarzı sürmek istedi ve lüks konut arayışına girdi. Seçkinler bir
yandan iş saatleri sonrasında sosyal ilişkilerini kendileriyle aynı düzeyde
olan kişilerle sürdürmeyi, diğer yandan her türlü vakit geçirici ve keyif
verici meşgalelerle oyalanma imkanlarına sahip olmayı, bunu da bulundukları
mekandan ayrılmadan yapmayı arzuladılar. 1 Mart 1984 tarihinde yürürlüğe
giren Toplu Konut Yasası bu potansiyel talebe cevap verecek olan sitelerin inşa
edilmesi için gerekli yasal alt yapıyı kurdu. Toplu Konut Yasası başta
Istanbul olmak üzere büyük kentlerde çok önemli değişimlerin yaşanacağının
habercisiydi. Artık Avrupai, Amerikanvari uydu kentlerin veya sitelerin doğuşu
yakındı.
Bu tür yerleşim tasarılarını geliştirecek şirketler için kritik nokta
kent dışında büyük hacimli konut yatırımına uygun araziler bulmak,
potansiyel alıcı kitlesinin beklentilerine uygun projeler geliştirmek ve
bunlan başarıyla pazarlamaktı. Istanbul da bu açıdan en elverişli şehirdi.
Sitelerin ortaya çıkmasında kentli elitlerin iki değişik arayışı
etkiliydi. Birincisi gökdelenimsi binaları ile yavaş yavaş Manhattan'ın
soluk bir kopyasını andırmaya başlayan hareketli, kalabalık ve aynı
zamanda "taşralaşan" İstanbul'dan uzaklaşıp nefes alınabilecek
yeşil alan arayışıydı. Diğeri ise güneş ışınlarını geçirmez
camlarla kaplı iş merkezlerindeki odalarından çıkınca kalan çok kısıtlı
serbest zamanlarını en iyi şekilde yaşama arzularıydı. Bu "kaliteli
yaşam" arayışı, beraberinde süzülmüş bir seçkinliği ve müşkülpesentliği
de getirdi. Seçkinler her zaman ayrıcalıklı yaşamaya alışmış kişiler
olduklarından kendi düzeylerine uygun konut arayışı sürecinde gösterdikleri
müşkülpesentlikte yüzde yüz haklı olduklarına inandılar:
"Biz, 'Büyükşehir'de doğduk. Çocukluğumuzun gizli kalmış
gustoları 'kendine saygının' ne olduğunu öğretti. Ayrıcalıklarla yaşadık
hep. Farklılığımızın serüveninin ve bize aitleri, artık her şeyden
istemeyi hak ettik... Hlçbir şey öyle kolay kolay tatmin etmedi. Seçimlerimizde
hep başka şeyler aradık çünkü."141
Eski İstanbul'u Arama
Çoğu zaman "country" veya "city" ile sona eren adlarla
anılan lüks siteler Istanbul ile özdeşleşti. Bunun nedeni de Istanbul'un iş
dünyasının kalbi olması ve Özal'lı yıllarda kayda değer bir şekilde
zenginleşen kesimin bir zamanlar konak ve bahçelerin bulunduğu eski
Istanbul'un mahalle hayatını tekrar yaşa(t)ma arzusuydu. Bu arayışın farkında
olan girişimcilerin müstakbel alıcılara sundukları yaşam tarzı da bir
"mahalle yaşamı"ydı:
"Bir zamanlar her İstanbullu'nun sahip olup sonradan yitirdiği bir yaşama
biçimini geri kazanmak. Gelenekten gelecege uzanan bir vizyondu bu: Meydanı, dükkanları,
okulu, toplantı salonu, spor ve sosyal kulüpleri ile birlikte, toplum ruhunun
ve komşuluk ilişkilerinin de serpilip gelişeceği bir yaşama mekanı kurmak.
Mahalleyi, mahallelilik kimliğini yeniden yaratmak ve yaşatmak. Kaçmak değil,
buraya varmak hedef.
Ana kavram, o bilinen banliyö ve site anlayışmdan çok farklıydı.
Toplumsal değerlere hem fiziksel, hem de ruhsal anlamda bir dönüşü içeriyordu:
Birbirini tanıyan, birbiriyle görüşen aileler, sık sık raslanan "aşina"
çehreler, merhabalar, günaydınlar, çocukların sokakta yaşadıkları o inanılmaz
büyüklükteki evren... Insanlara, hem saglıklı bir "kamusal" yaşama
katılma olanağı veren, hem de canları istediğinde kendi ev ve bahçelerinde
özel yaşantılarına çekilmelerini mümkün kılan bir ortam. Mahalle işte!
Hayali cihan değecek bir vakitte, geçmişte, Erenköy'de, Bostancı'da ya da
Yeşilköy'de, Fatih'te, Nişantaşı'nda olduğu gibi..."142
"Ev değil, yaşam tarzı satın alıyorsunuz"
Modern sitelerin kamuoyuna tanıtımlarında vurgulanan bir diğer önemli özellik
satın alınanın sadece bir konut veya villa değil bir "yaşam tarzı"
olduğuydu. Bu sitelerde konut edinen kişiler bir daire edinmekten öte, elle
tutulmayan, gözle görülmeyen ve "ayrıcalıklar dünyası" şeklinde
özetlenebilen bir katma değeri de satın almaktaydılar. Bu "ayrıcalıklar
dünyası"nın özelliği, sitelerin, zaman fukarası işadamı ve yöneticiler
için "nezih ve seçkin bir ortam"da her türlü sporun yapılabildiği
"fitness center"ların, boş zamanları değerlendirmek için de
sinema, lokanta ve gece kulüplerini içeren bir "club"ın mevcut olduğu
kendi kendine yeterli birer mini kent olmasıydı. Nitekim Ishak Alaton alanındaki
ilk büyük yatırımlardan olan Alkent Bahçe Şehir için kullandıgı
pazarlama felsefesini, "Alkent diye bir site kurduk biliyorsunuz, biz orada
daire satmadık, iddiamız 'Yaşam' satmaktı" şeklinde açıklıyordu.143
Sitelerde yaşanan hayat site sakinlerinin birçoğunun gençlik yıllarını
geçirdikleri Amerika'nın banliyölerinde rastlanan gündelik hayatın birer
soluk kopyasıdır. Bu nedenle bir görüntü bankasından satın alınıp Kemer
Country tanıtım kitabında kullanılan fotoğrafta ünlü Amerikan çizgi
roman kahramanları Snoopy ve Dennis the Menace'ı andıran, beyzbol sopalı
sekiz on yaşlarındaki üç afacan Amerikalı çocuğun yer alması pek de şaşırtıcı
değil.144 Dahası Amerikan gündelik hayatı, popüler kültürü ve çizgi
romanlarının klasik temalarından biri olan sekiz on yaşlanndaki çocuklara
girişimci olma ve para kazanma ruhunu aşılamayı amaçlayan "limonata ve
kurabiye satış günü"nün Kemer Country'de de düzenlenmesi, bu yaşam
şekline aşina kişiler için pek de yadırganacak bir etkinlik değil.145
Yeni Bir Aidiyet Kavramı: "Kasaba Yurttaşlığı"
Bu tür siteleri tasarlayan girişimciler müstakbel konut sahiplerinde aidiyet
duygusunu canlandırmak için şu soruların cevaplannı aramışlar:
"Doğa içinde, medeni bir mahalle yaratabilir miyiz?",
"İstanbullu'ya İstanbul'u geri verebilir miyiz?",
"Aidiyet duygusunu yeniden alevlendirebilir miyiz?"146
Kemer Country'nin kuruluş aşamasında tanıtım broşürlerinin metinlerini
yazan Radikal gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan bu arayışın
nedenini şöyle açıklıyor:
"Bu yeni mahalleyi kuranlar çok güçlü bir konsept ve mimarlık çalışması
yapmışlardı. Metinleri yazabilmem için verilen şık 'brif 'te bana İstanbul'un
eski mahallelerini anlattılar. Konu komşu hep birlikte yaşanan, hayatın
evlerden sokağa taştığı, özellikle çocuklar için bir 'cennet' olan o
eski mahalleleri.
Düşündüğümüz şuydu: Bugün çocuk sahibi olan insanlar, muhtemelen
Istanbul'da geçirdikleri çocukluklarını birer ma-hallede geçirmişlerdi.
Onlar bir 'son kuşak'tı. Okulları mahallelerindeydi, servis minibüslerine
binmemişlerdi, çocuklukları sokakta geçmişti, arkadaşları vardı, haytalık
etmişlerdi, komşunun bahçesindeki ağaçtan elma çalmışlar, dekmancılık
oynamışlar, küçücük futbol sahasında çamura bulanmışlardı.
İşte o yüzden metin, 'Son şanslı nesil biz miydik?' sorusuyla başlıyordu,
bugün ilk çocuğuna sahip olan 'kuşak'a, yaşadıkları şanslı çocukluğu
kendi çocuklarına da borçlu oldukları anlatılmaya çalışıyordu. Eskinin
Erenköy'ü, Nişantaşı'sı, Kalamış'ı, Yeşilköy'ü, Bakırköy'ü ve
hatta Etiler'i bile yoktu artık.Bu mahalle ilişkileri ortadan kalkınca da
hayatımızdan çok önemli bir şey eksilmişti. Bu eksiklik, 'ait olma
hissi'ydi.
Gururla 'Ben Etilerliyim', 'Ben Kalamışlıyım', 'Yeşilköylüyüm' denmiyor,
denemiyordu artık.
Çünkü Etiler de, Kalamış da, Yeşilköy de eskisi gibi değildi. Hiçbirimiz,
yaşadıgımız yere 'ait' hissedemiyorduk kendimizi, Çünkü hem iş güç,
hem de zamanın şartları bizi hayatımıza anlam katan bir şeyden vazgeçmeye
zorluyordu."147
Kemer Country girişimcileri bu arayışlara "medeni kimliğe kavuşmak bir
tür kasaba yurttaşlığı" sloganıyla cevap verdiler:
"'Önce ekmekler bozuldu' diye yazmıştı hikayeci. Oysa belki de önce
kentler bozulmuştu. 'Hava bedava, su bedava' diye yazan şairin dizesi ise
insan biraz hüzünle gülümsetiyor bugün. Evet, bütün bunlar bozuldu tabiı,
ama bütün bunlarla birlikte asıl bozulup yok olan şey, toplumsal değerlerdi.
Kent kara kalabalıkların baskısı altmda çarnaçar geriledi. Kente, kentliye
başlıca hayatiyetini veren unsur, mahalle, ortadan kalktı; tabi, onunla
birlikte, 'oraya ait olma duyusu' da. Sonuçta insanlar 'kimliklerini'
kaybettiler. Eskisi 'geçersiz' oldu böylece; ama yenisini almak' da pek o
kadar kolay değildi doğrusu. (...) Kemer Country'nin -her iki anlamda da-
mimarlan, işte bu duruma bir alternatif oluşturacak bir yeni kimlik çıkarma'
arayışmdan yola çıkmaktaydılar. Eski kasaba ve mahallelerdeki o zengin,
dolu dolu ve hoş yaşantıyı yeniden kurma arayışından. Bu 'hoş' yaşantının
bileşenleri ise, bir yere ait olma duygusunun öte sinde, oranın yaşantısma
ve bu yaşantıya yön veren kararlara aktif bir biçimde katılmaktır; almak
kadar vermektir de. Bir tür 'kasaba yurttaşlığı' yani."148
Sitelerin Cemaatleşmesi
Site sakinlerine ayrıcalık ve aidiyet duygusu verebilmenin çaresi daire
sahiplerini sadece kendilerine ait müstesna bir dünyaya adım attıklarına
ikna etmekti. Bunun için de sitede yaşayacakların seçkin ve belli bir refah
düzeyinin üstünde ki-şiler olmasına dikkat edildi. Seçkinler kendi kültür
ve gelir düzeyinde kişilerle bir arada olmayı tercih ettiklerinden komşu
adayların beğenmedikleri takdirde satışı veto etme imkanına sahipler.149
Bunun sonucunda bu yeni yerleşimlerde adeta bir cemaat, en az iki olumlu
referans eşliğinde üye olunabilen bir seçkin sosyal kulübü havası yaratıldı.
Nitekim Kemer Country'de konut sahibi olanların %33'ü tekstilci, %17'si
sanayici, diğer %50'si ise hukukçu, hekim ve yabancı uyruklu yöne-ticilerdi.
Ev sahiplerinin yaklaşık üçte biri de Yahudi asıllı işadamlarıydı.150
Bu cemaatleşme olgusundan dolayı sitelerin müteahhitleri tarafından kullanılan
neredeyse klasikleşmiş bir pazarlama yöntemi de "cemaat" faktörüydü.
Nitekim bazı site müteahhitleri konut satmayı hedefledikleri potansiyel alıcılarına
şirin gözükmek için hedefledikleri azınlık cemaatinin dini bayramlarmı
kutlamayı da ihmal etmediler, bunun için de en uygun vasıta olarak cemaat
gazetesini seçtiler.151 Kemer
Country kurucu ortaklarından ve sakinlerinden
bir kişinin yaz mevsimini geçirmek için Burgazadası'na giden Istanbullu
Yahudileri kastederek "bizler Kemer Country'de bir küçük Burgazada
yarattık" demesi de bu çerçevede yorumlanmalı.152 Bu modern sitelerin
belirleyici özelliklerden bir tanesi de "cemaat" olgusuna eklemlenen
ve onunla iç içe geçen, synı kültürel havayı soluyan, aynı değerleri
benimseyen kişilein bir araya gelmesi olgusudur. Müstakbel ev sahiplerine bir
ayrıcalıklar dünyası vaad eden bu mekanları tasarlayan kimi şirketse,
tasarladığı konut ve mekanların emsallerine göre çok daha farklı özellikler
taşıdığını vurgulamak için benzeri projderin zaaflarının altını çizmeyi
tercih etmektedir:
"Şehre yakın ama şehir dışında, bahçeli evde yaşama kavramı Türkiye'de
önemli bir kesim için oldukça yenı. Bu kavram yerleşirken tabii bir takım
yalpalamalar oluyor.Bu önce, insanların kentin kozmopolit yapısından kendileıini
sıyırması, hatta belli bir statü farkı yaratılmak istenmesi yılına başladı.
Böylelikle bu amaca yönelik projeler geliştirilmeye başlandı. Bu farklılığı
daha da belirginleştirmek için bazı unsurlar abartıldı. Öyle ki, 'meşhur
bilmem kim beylere komşu olmak' gibi yeni bir takım kavramlar ortaya çıkmaya
başldı. Filmlerde gördüğümüz 'Amerikalılar' gibi olmak adna, bir takım,
demin anlatmaya çalıştığım şekilde, içi boş ve gösterişe dayalı
kavramlardan yola çıkan projeler oluşturulmaya başlandı."
Bu eleştirilerde bulunan Optimum Evleri projeinin yaratıcıları, "İstanbul'da
gelir düzeyi ile kültür düzey arasındaki korelasyonun çok düşük olması.
Yani aynı parayı ödeyip birbirlerine komşu olan insanların ortak noktalannn
pek fazla olmadığı görülebiliyor" tespitinde bulunduktan sonra Optimum
Evleri tasarımının en önemli özelliğini "Aynı kafa yapısına sahip
olanlar bir araya gelebilecek, komşu olabilecekti" şeklinde ifade
ettiler.153 Bu felsefe Kemer Countr kurucularından Murat Koray tarafından da
paylaşılıyordu:
"Bir iki tanıdık görmek için, her akşam Şamdan ya da Kulüp 29'a
gidiyoruz. Artık, buna gerek kalmayacak, bütün dostlar birlikte olacak ve
oturdukları yerde eğlenecek."154
"Web Tarzı Yaşam"
"21. yüzyıhn şehri" olarak tanıtılan 155 Alkent Istanbul 2000'in
sakinleri ikibinli yılların getirdiği elektronik iletişim teknoloji- sinden
de azami derecede faydalanabilme ayrıcalığına sahipler. Buna "Web tarzı
yaşam" da denilebilir. Her saniyeleri çok değerli olan site sakinleri
bugün artık isterlerse, dünyada sadece Microsoft'un sahibi Bill Gates'in Akıllı
Ev'inde olan teknolojinin aynısına sahip olup evlerinden ayrılmadan her türlü
işlerini görebilecek durumdalar:
"Avrupa'da bir örneği dahi olmayan, ABD'de de iki-üç sitede var olan bu
sistem sayesinde, Istanbul'da Alkent 2000 sakinleri, evlerinden mesaj
rezervasyonu, alışveriş merkezinden, çiçekçiden, eczaneden alışveriş
yapabilecekler. Bunun yanı sıra spor aktivitelerini evlerindeki ekrandan
izleyebilecek veya Kid's Club'da oynayan çocukların evden takip edebilecekler.
Alkent 2000 yaşayanları artık evlerindeki ekrandan, havuzun kalabalık
olup olmadığnı görebilecek ve kendisini ziyarete gelenleri giriş kapısından
izleyebileceklerdir. Alkent Istanbul 2000'deki işadamları da işyerine
gitmeden işlerini evden yönetebilecek, dünyanın herhangi bir yerindeki iş
ortağı ile telekonferans yapabilecek. Alkent 2000'de yaşayan işaadamları
gerek kişisel gerekse şirketle ilgili banka ve borsa işlemlerini de yapma
imkanı da bulacak. Villalar arası direkt e-posta servisi, villalar arası
tele-konferans, internet üzerinden telefon görüşmeleri de sağlayan bu
sistem, Site içindeki villaları da birbirine bağlamış durumda."156
"Ev-ofis" bileşiminden ortaya çıkan bu yeni tür mekanlarm en son
örnekleri Istanbul Çekmeköy yakınlarında yapımına başlanan Flora Dijital
Evler ve Aqua Manors projeleri.157 "Web tarzı yaşam" veya "işyerine
gelmeden evden çalışma" İshak Alaton'un gelecek için büyük ümitler
bağladığı bir yaşam tarzı:
"Şirndi [işe] 'gitmeme' üzerine yeni bir hayat tarzı oluşacak. İş
merkezi ihtiyacı hızlı bir şekilde azalacak. Gökdelenler, 30-40 katlı iş
merkezlerinin ihtiyaç trendi hızlı bir şekilde düşecek. İnsanlar bu gibi
yerlerde çahşmaktan kaçmacak. Özellikle serbest mesleklerde, daha çok
konutla mesleğinbir arada icra edildiği yeni bir hayat tarzı oluşacak.
Mesela bir doktor çok kaliteli bir yerde yaşayacak ve o evin bir kısmı
muayenehane olacak. Hastalar da o yörenin insanları olacak daha çok. Muayene
için o doktorun evine gidecekler. Hizmetler daha lokalize olacak. Bunun yanında,
şehrin içinde kendi kendine yeterli şehircikler oluşacak. (...) Şimdi
Community School bizim Alkent 2000'in bitişiği. Neden? Çünkü konut yeri
var, sağlıklı ve modern bir yaşam var, spor tesisleri var, alışveriş
merkezleri var. Orada kendine yeten bir hayat oluşmuş durumda. Şimdi çocuklannı
o okula gönderen aileler oradan villa satın alıyor. Bazılan da işyerlerini
oraya taşıyor; doktorlar, avukatlar, araştırmacılar bilgisayardan istifade
ederek çalışanlar o tarafa gidiyor. Demek ki şehirden kopmalar başladı.
Biz de yeni bir merkez olarak Riva'yı düşünüyoruz. Şimdi Riva çok uzak
gibi geliyor, ama orası da on yıl sonra Istanbul'un merkezlerinden biri olacatır."'158
1990'lı yıllar, toplumun bir kesiminin gelirinin daha çok artmasıyla
"ben"in ön plana geçtiği, "keyif alma"nın öncelikler
arasında yer aldığı, kendilerini "İstanbul'un asli sahipleri"
olarak görenlerin "taşradan kopup gelen köylüler" ile birlikte
bulunmak istemedikleri bir dönemdir. Bir çoğu öğrencilik yıllarında
Amerika'da yaşamış, Amerikan yaşam tarzıyla haşır neşir olan ve
"kara kalabalıklar"ın baskısı altında bunalan lstanbullu seçkinler
çözümü sitelerdeki dairelerine ve sosyal kulüplerine sığınmakta
buluyorlar.159 Bu siteler, Alkent Istanbul 2000 örneğinde olduğu gibi,
Istanbul'un kalabalığından uzak olup "Hezarfen Havaalanı'na beş dakika
uzaklıkta" ise size sadece işinizden çıkıp özel uçağınıza atlayıp
bulutlar arasından süzülerek on on beş dakika sonra evinize ulaşmak, havuz
başında şezlongunuza uzanıp buzlu içkinizi yudumlayıp eşiniz, çocuklarınız
ve komşularınız ile birlikte stres atmak kalıyor... Sakin ve huzurlu bir
ortamda, o çılgın kalabalıktan çok çok uzaklarda...
Yeni Bir Konut Modeli: Rezidanslar
Doksanlı yıllarda villa ve site yaşamıyla tanışan kentli elitlere hitap
eden bir diğer konut tipi de rezidanslardır. Bu konutlarda yaşayanlara aynen
birinci sınıf bir otelde olduğu gibi sekreterlik, yemek, ikram, daire içi
temizlik ve çamaşır yıkama hizmetleri sunulmaktadır. Rezidansların hedef
kitlesi zamanı kısıtlı, gelir düzeyleri yüksek serbest meslek sahipleri,
üst düzey yöneticiler, yalnız yaşayanlar, İstanbul dışında yaşayan ama
sık sık Istanbul'a gelip burada kalmak zorunda olan kişilerdir. Rezidanslan
inşa eden şirketler potansiyel kiracı veya mal sahiplerini "günde 12
saatten fazla çalışan finansçı, borsacı, mimar ve inşaatçılar"
veya ünlü işadamları ve sanatçılar olarak tarif etmekte.160 Istanbul'daki
ilk örnekleri BJK Plaza, Akmerkez Residence, Topkapı Platan Residence, Polat
Tower Residence ve Elit Residence'tır. Polat Tower'ın tanıtım kataloğunda
yer alan şu satırlar bu konutların müstakbel sahiplerinin gerçekçi bir
tasviridir:
"Aktif bir kişiliksiniz... Belki bir doktor, avukat ya da yönetici.
Belki Istanbul'da yaşıyorsunuz ya da bir ayağınız daima Is-tanbul'da...
Binbir zamanı aynı anda yaşayan bu heyecanlar kentinde yaşam çok hızlı akıyor,
detaylara vaktiniz yok... Işi-nizin yanında hobileriniz de var; sanatla,
sporla uğraşıyorsunuz... Golfe gitmek, resim dersi almak istiyorsunuz; İstanbul'da
zaman yetmiyor."161
Yeni Bir Binyılın Eşiğinde Geleceğin City'leri
1999 yılmın sonunda yeni bir binyıla girmenin seçkin insanlarda uyandırdığı
titreme ile kanşık heyecan ve gerilim duygusuna evlerde dostlarla birlikte yapılan
"yirmi birinci yüzyılı Paris'te mi, Londra'da mı, New York'ta mı,
yoksa Istanbul'da mı karşılayalım?" tartışmaları da eklendi. Böyle
bir ortamda bu heyecan yüklü atmosferden toplu konut tasarımcıları da mahir
bir şekilde istifade etmeyi bildiler. Marmara Denizi'nin kıyısında özellikle
deniz tutkunları düşünülerek inşa edilmekte olan Marin City'yi tanıtan
katalogda müstakbel ev sahiplerine, yeni bir binyılın eşiğinde oldukları
hatırlatılarak "Ikinci Millenium'un eşiğinde denizin özlemini çeken
Istanbul sakinlerinin önünde, yeni hayatın kapısı, Marin City ile açılıyor..."
satırlarıyla hayatlarını değiştirmeleri teklif edilmekte.162
4. Levent'te inşası devam eden Metrocity Millenium'un tanıtım kataloğunda
"geleceğin sitesi", geri planda mavimsi bir Istanbul ve Boğaz
siluetinin yer aldığı panoramik bir görüntü içinde resmedildi. Bu manzara
Parliament sigarası reklam filmlerinden aşina olduğumuz bir görüntüyü akıllara
getiriyordu: gökdelenlerdeki ofislerin geç saatlere kadar yanan ışıkları
ile aydınlanmış "Parliament mavisi" bir gecenin içinden dumanlı
bir şekilde süzülen Manhattan silueti... Kentten kaçan "Istanbul
tutkunları"nı geri gelmeye davet eden Metrocity Millenium projesi her
saniyesi yeni bir "business deal" peşinde koşmakla dolu olan zaman
fukarası genç işadamı ve yöneticiler düşünülerek tasarlandı. Projeyi
tanıtan katalogda alıcı olarak, "Kent İnsanları... Şehrin kalp atışlarını
duymak, hareketini solumak isteyen hayat aşıkları... Geceleri ışıkları içinde
süzülüp, sabahın ilk ışığıyla İstanbul'un sesine uyanan şehir
tiryakileri..." hedeflenmekte. Metrocity Millenium'u tanıtan fotoğraflarda
yer alanlar ise ya paten yapan gençler, ya günde 12 saat çalıştıktan sonra
dinlenmek için sitenin içindeki sağlık merkezinde spor yapan genç işadamları
ve yöneticiler. Müstakbel site sakinlerinin eğitim ve kültür düzeyleri de
göz önünde bulundurularak katalogda, Metrocity'nin Istanbullu seçkinlerin müzik
tapınağı AKM Konser Salonu'na metro ile çok yakın olduğu da vurgulanmakta.
Metrocity Millenium ünlü "I love New York" sloganma benzer bir şekilde
"İstanbul'u seviyorum" mesajını iletmeyi de ihmal etmemekte:
"Şehri duymak... Nasıl nefes aldığını, çalıştığını, eğlendiğini.
Sevmek... Gürültüsünü, kalabalığım, koşuşturmacasını, tiyatrolarını
ve dedikodularını, sokaklarını ve sokak satıçılarını, trafiğini ve her
renkten tüm seslerini. Kaçmak değil, O'na koşmak için sabırsızlanmak,
uzak kaldıgımızda. Bu şehir Istanbul. O'nu seviyoruz, bağımlılık
derecesinde bir tutkuyla..."163
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
136 - Thomas Hardy'nin 1874 yılında yazdığı kitabın adı (Özgün adı:
Far From The Madding Crowd). Bu bölüm Temmuz 1999 tarihinde Birikim dergisinde
yayınlanan ve aynı başlığı taşıyan makalenin geliştirilmiş şeklidir.
137 - Bu kitlenin varlığını teyit eden bir diger olgu son yıllardaki
arazi geliştirme projeleridir. Yapı Kredi Bankası ve Koray İnşaat ortaklığı
tarafından başlatılan "İstanbul İstanbul" projesinin hedef
kitlesi 35-45 yaş arası orta ve üst düzey profesyonel yöneticilerdir. (Bkz.
"Bir başka Istanbul", Hürriyet Çağdaş Mekanlar Konut ve
Dekorasyon Gazetesi, 24 Ekim 2000, s. 6). Aynı şekilde Prof. İlhan Tekeli de
hedef kitlenin yüksek gelirli gruplar, girişimciler ya da üst düzey özel
sektör yöneticileri olduğunu belirtti. (Bkz. "Mekandan önce insan çağdaş
olmalı", Hürriyet Çağdaş Mekanlar Konut ve Dekorasyon Gazetesi, 24
Ekim 2000, s. 11). Ata Konaklar'ın satış müdiresi de hitap ettiği kitleyı
daha çok "profesyonel yöneticiler ve şirket sahipleri" olarak tanımladı.
(Hayriye Mengüç, "Konutların kraliçesi", Yeni Binyıl, 23 Ağustos
2000).
138 "Düşünceden Gerçeğe Optimum bir Yaşam", City Club, Yaz
2000. (http://www.optimum-tr.com).
139 B.D. ile 15 Nisan 1999 tarihinde yapılan görüşme / "Istanbul
Istanbul" projesini yürüten Yapı Kredi -Koray A.Ş. Genel Müdür yardımcısı
Rina Büberoğlu'nun beyanı, "Packshot" programı, TV8, 19 Ağustos
2001.
140 Rıdvan Akar ve Jale Özgentürk, Bir Prensin Hikayesi, lletişim Yayınları,
Istanbul, 1994, s. 100. Bahçeşehir'de imtiyazlı koşullarla konut alanların
lıstesi aynı incelemenin 133-135. sayfalarında yer alıyor.
141 Maya Residences reklamı, Gurme, sayı 25, Nisan 1999. Vurgulama tarafımdan
yapıldı
142 Gerçeğe Dönüşen Bir Rüya: Kemer Country, Kemer Yapı ve Turizm A.Ş.,
Istanbul, 1995,s. 13.
143 Hülya Bankoğlu Ekşigil, "Ishak Alaton: Mimarlık içimde
uktedir", Vizyon, Mayıs 1990, s. 97-100
144 Gerçeğe Dönüşen Bir Rüya: Kemer Country, Kemer Yapı ve Turizm A.Ş.,
Istanbul, 1995, s. 16.
145 http://www.kemercountry.com
(Mayıs 1999 bülteni)
146 Mekana hayat vermek,Kemer Yapı ve Turizm A.Ş., İstanbul (t.y)
147 İsmet Berkan, Birden Fark Ettim! Benim Bir de Hayatım Vardı, Su Yayınları,
Istanbul, 2000, s. 73-74
148 Gerçeğe Dönüşen Bir Rüya: Kemer Country, Kemer Yapı ve Turizm A.Ş.,
1995, s. 19-20. Vurgulama tarafımdan yapıldı.
149 Korkmaz Yiğıt'in sözleri "İstanbul'daki cennet!", Sabah
İstanbul Avrupa yakası, 2Mart 1997.
150 B.D. ile 15 Nisan 1999 tarihinde yapılan görüşme.
151 "Güneri Erenköy Siteleri Purim bayramınızı kutlar mutlu
bayramlar diler", Şalom, 2 Mart 1988 / "Insa Inşaat ve Ticaret Ltd.
Şti. Purim bayramınızı eniçten dilekerimizle kutlar nice mutlu bayramlar
dileriz", Şalom, 2 Mart 1988 / "Güneri Erenköy Siteleri Pesah
bayramınızı en içten dileklerimizle kutlar esenlıkler dileriz", Şalom,
23 Mart 1988.
152 J.K. ile 15 Nisan 1999 tarihli görüşme.
153 "Optimum Konutları", Arredamento Mimarlık, Temmuz-Ağustos
2000. (http://www.optimum-tr.com
web sitesinden alıntılandı). "Doğa içinde sadelik", Hürriyet Çağdaş
Mekanlar Konut ve Dekorasyon Gazetesi, 24 Eylul 2000, s. 20.
154 Neşe Düzel, "Modern evler", Hürriyet, 27 Agustos 1988.
155 Alkent İstanbul 2000, Cen Ajans Grey, Istanbul, (t.y.).
156 "Alkent 2000'de Bill Gates modeli evler", Hürriyet, 11
Haziran 1999.
157 Rıfat Demir, "Akıllı evlerde hayat başlıyor", Milliyet
Gayrimenkul, 23 Kasım 2001 / Mahmut Sancak, "İlk akıllı mahalle Türkiye'de",
Sabah, 31 Ocak 2001.
158 Güventürk Görgülü, "On yıl sonra merkez: Riva", Atlas
İstanbul 2000, Ocak 2000,5.100-101.
159 Nitekim Kemer Country'ye yerleşmeyi tercih eden 300 aile arasında yapılan
bir araştırmaya göre tercih nedenleri arasında "iyi komşularla
olmak" ikinci nedendi. (B.D. ile 15 Nisan 1999 tarihli görüşme).
160 Fehim Genç, "Residence'ta daire kapmaca", Milliyet Ekonomi,
14 Ocak 2001 / Satfiye Yuva, "Finansçıların yuvası", Radikal, 14
Ocak 2001 / Satfiye Yuva, "Plazalı hayat tuttu", Radikal, 17 Haziran
2001.
161 Polat Tower Residence, Polat İnşaat San. Ve Tic. A.Ş., Istanbul,
(t.y).
162 Marin City, Enelka Taahhüt İmalat ve Ticaret Ltd. Şti., Istanbul,
(t.y.).
163 Metrocity Millenium, Yüksek Yapı Yatırım A.Ş., Istanbul, (t.y.).
|