
Robert Bosch Evi’nin Mimarisi Üzerine Görüşler
Konsept, eskiyle yeninin karşılıklı söyleşisi üzerine kurulu; ana kütleden
bağımsız bir merdiven sayesinde iki ayrı platformla bağlanan villa ve yeşil
alan, yeni yapı ve bahçe.
Teras ve merdivenlerin üzerinden yapının içine girerek en alt kottaki bahçe
platformuna kadar süzülen dış mekan, siyah granit ve binanın tümünü kaplayan
koyu renkte bir kaplamayla iyice vurgulanmış.
Üç ayrı platform şeklinde tasarlanmış yeni yapı, röper noktası olarak ana
merdivenin etrafında konumlanarak heykelsi bir yapı gövdesi oluşturulmuş.
Katlar, bir sandviçi andırır gibi, sırasıyla kütle-saydam yüzey-kütle
şeklinde biraraya getirilmiş.
Farklı fonkisyonları barındırması itibariyle oluşan bu katmanlaşma, yarattığı
farklılaşmanın yanı sıra çevredeki kırsal ve kentsel doku arasındaki uyumu da
sağlamış. Yapı kütlesini oluşturan bu üç platforma üç ayrı fonksiyon
yerleştirilmiş. Biri, arsayla bütünleşmiş Robert Bosch Vakfı’nın bulunduğu bahçe
katı, diğeri dünyanın dört bir yanından gelecek olan Bosch yöneticilerini
ağırlamak üzere tasarlanmış ve adeta gökyüzüne doğru süzülen üst kat ve bu iki
kat arasında çözümlenmiş açık rekrasyon alanlarının bulunduğu giriş kat.
Giriş katındaki mekansal kurguyu etkilememesi için, öngerilmeli beton
kullanılarak üst katın uzun bir konsol şeklinde uygulanmasına olanak sağlanmış.
Binanın, Altın Oran, 2:1 oranına göre çeşitlenen farklı kotlardaki teras
kısımları, demir kaplı panellerle giydirilmiş ve bu panellerin arasına döşemeden
tavana kadar yükselen hareketli cam cephe elemanları yerleştirilmiş.
Arsa konumunun özgünlüğü, villa, kent ve peyzaj üçlüğünün vurgulandığı bir
cephe görünüşünün yaratılmasına olanak sağlamakta. Şeffaf ve yarı şeffaf
katmanlardan oluşan cephe, ışık ve yansıma kırıcılar arasında yaratılan
hareketlilik, aynı zamanda yapı fiziği gereksinimlerinin tasarımda yerine
getirilmesini sağlamış. Üst kat boyunca dönen balkon, biri dışarıdaki hareketli
ışık kırıcılar diğeri ise iç kısımdaki şeffaflık olmak üzere iki cam yüzey
tarafından sarılmış.
Kapamak ve açmak ve üst üste koymak; kullanım ve yerleşim sayesinde gece
gündüz değişim gösteren bir cephe resmi yaratılmış.
Yapının metal-cam karışımı dış görünüşüne karşın, iç mekanda beyaz, kırmızı,
kiraz renkte ahşap giydirilmiş duvarlar, rengarenk zeminler ve mobilyalar, füme
akustik paneller, şeffaf ve yarı şeffaf duvar yüzeyleri arasında geçişler
sağlanmış.
Ana merdiven etrafında cömertce yerleştirilmiş, farklı büyüklüklerdeki
fuayeler, farklı ışık oyunları yaratılarak dış mekana açılmış ve bu sayede
villa, yeşil alan, kentsel ve kırsal alan arasında bir akıcılık sağlanmış.
Aynı zamanda konferans salonunun bir uzantısı şeklinde hizmet veren üst
kattaki fuaye, yerden tavana kadar yükselen ve katlanabilen büyük kapılar
sayesinde konferans salonuna bağlanmış.
Eski meyve bahçesinin bulunduğu alt kottaki bahçe platformu, yeşil alanlarla
ve Bernar Venet’e ait çelik bir heykelle canlandırılmış. Tepelerden oluşan
Stuttgart’ın peyzajına karşın inişli-çıkışlı tasarlanmış yeşil alan ve sanatsal
bir kurgu olarak heykel birlikteliğiyle yapı, bulunduğu arsaya ve ait olduğu
doğal çevreye büyük bir uyum sağlamakta.
» Projeye ait fotoğrafları
görmek için tıklayın.
|