Mercek Altında
Sanat > Mercek Altında

 

7. ULUSLARARASI İSTANBUL BİENALİ 22 Eylül - 17 Kasım
BİENAL KONSEPTİ
"EGOFUGAL"

Gelecek Oluşumlar İçin Egodan Kaçış
20. yüzyıl uygarlığını geliştirmek ve ileri götürmekte anahtar rol oynamış, ama aynı zamanda önemli sorunlar ve rahatsızlıklar da yaratmış olan üç temel unsur 'insan', 'para' ve 'maddecilik'in yerini yeni unsurlar alacaktır. Geçmiş yüzyıldan devralınan sorunlarla uğraşırken, hem gerçek yaşamda hem de tinsel olarak varolmaya devam edebilmek için yeni yönler aranacak, arayışımız bizi doğal olarak 'kolektif bilinç', 'kolektif zeka' ve 'birlikte varoluş'a götürecektir.

İlk üç unsurdan ikinci üç unsura geçerken, anahtar kavram olan modern ego kavramını yeniden düşünmek zorunda kalıyoruz. 20. Yüzyılda bireysel ego ve kişisel 'özgürlük' peşinde koşulurken, benmerkezcilik sonucunda ortaya aşırı maddecilik, hırs, rekabet ve etnik çatışma gibi çeşitli sorunlar çıktı.

Bu sorunları aşmak için şu soruyu soruyoruz: Kendimizi egomuzdan nasıl özgür kılabiliriz? Budizm bu soruya Kendiliksizlik ve dolayısıyla egonun ortadan kaldırılması felsefesiyle bir cevap sunmuştu. Ancak, bireycilik çağında yaşayan modern insan için Kendilik varlığın yadsınamayacak kadar önemli bir parçası.

Kendimize verdiğimiz değerden vazgeçmeden egomuzdan nasıl kurtulabiliriz? "Egofugal" terimini bu çelişkiyi kucaklamak için geliştirdim. Terim, ego ile Latince'deki fugal sözcüklerinin bir bileşimi. Fugal aynı zamanda İngilizcede füg için, yani özgün bir melodinin kontrpuanları tarafından izlenmesiyle yavaş yavaş değiştiği bir müzik tarzı için kulanılan bir sıfat. Egofugal egonun varlığıyla ağırlık kazanan; ama aynı zamanda egodan uzaklaşmanın hafifliği ve ritmini, yeni bir yaşam ve yeni bir anlam kaynağı yaratarak kendini tıpkı bir füg gibi dönüştürmeyi de içerimleyen alışılmadık bir sözcük.

Egofugal olmak, kendimize verdiğimiz değeri korurken bizi egodan özgür kılıyor. Egodan kurtulmak ve ondan uzak durmak yoluyla başkalarıyla ortak bir bilinç alanı paylaşabiliriz. Bu, alışık olduğumuz kendiliksizlik tanımından farklı. Burada, başkalarına saygı duyarken ve bir bilincin çekim alanını başkalarıyla paylaşırken bireyselliğe değer veriliyor. Bu ilişkiyi takımadalarla benzerlik kurarak örneklendirebiliriz. Takımadalar, bağımsız adalar olmakla birlikte, onları bir grup yapan ortak bir alanı paylaşır. Bu alan kolektif bilinç, kolektif zeka ve birlikte varoluş için bir yer sunar. Egofugal olmak kendini dinsel örgütlenmeler, küçük yerel cemaatlerde görülen grup zihniyetleri ve Asya türü kitle zihniyetinden ayırır. Egofugal olmak, daha yüksek entelektüel düzeylerde özbilinç ve karşılıklı olarak alışverişin farkında olmayı getirmelidir.

Bireysel varoluş sınırları ötesine giden ilişkiler arayışına doğru, açık bir küresel yönelim var. "Gelecekteki Ortaya Çıkış" biyolojik evrimi açıklamak için kullanılan kaos teorisinden geliyor. Kaos teorisi, biyolojik evrimde ana bir dönüşüm (örneğin cansız varoluştan canlı varoluşa ve tek hücreli yaratıklardan çok hücreli yaratıklara) meydana geldiğinde, daha karmaşık bir sistemi desteklemek üzere, rastlantısal olasılıklardan beklenmedik yapı ve işlevlerin ortaya çıktığını gösteriyor.

Ego kavramı, modern kendilik, merkezi bir sinir sistemi olan bireysel bir beden birimi üzerinde temellendirildi. Modern Batı tarihinde, ego her insan bedeninin bireysel olarak eksiksiz olduğu önkabulu üzerine gelişti. Oysa insanlık, bu bireycilik ve modern ego çerçevesi içinde artık doyma noktasına ve dolayısıyla sınıra ulaştı. Tinsel yalıtılmışlık ve yitim, çevre kirliliği ve ekosistemden kopma (ki bunlar, örneğin, diğer türlerin tükenmesine götürür) gelecekteki ortaya çıkış için bireysel varoluşun ötesinde, kendimizi yeniden düzenlememiz konusunda bizi uyarıyor.

Yapay zekanın gelişiminde, büyük bir merkezi sisteme bağlanmaktan küçük birimler arasında ağ kurmaya geçiş görülüyor. Çok büyük belleği olan bir ana bilgisayara bağlanmak yerine, birbiriyle iletişim kuran ve daha anlamlı ilişkiler üreten daha küçük birimler kullanan ağ kurma modelinde olanakların çok daha fazla olduğu görülüyor.

İnternet ve bilişim devrimiyle, sınır aşırı ve disiplinlerarası hareketler yoluyla dünya bilişimi ve ekonomisiyle bağlantı kurmaya çalıştığımız küreselleşme süreci, gelecek oluşumlar için sadece küçük bir ipucu. Bu hareketleri gerçek gelecek oluşumlara dönüştürecek olan şey modern ego değil egofugal varlık.

Sanat kamuyu etkilemek, insan bilincini ve vizyonunu dönüştürmek için bireysel bir siyasi edimdir. Sanat, "inanılan şey"in tinsel temelinin ta kendisine gönderme yapar. Örneğin, mekan içinde plastik yaratı Batı görsel sanatının merkezi olmuştur. Bunun tersine, zaman çerçevesi içinde yaratı Doğuda daha çok odaklanmış ve gelişmiştir. Her anda ve eylemin kendisinde ebedi yaratı yatar.

Sanatın bu iki biçimi teknoloji ve ulaşımdaki gelişmelerin mümkün kıldığı sonsuz bir alışveriş sayesinde zaman ve mekan içinde yeni sanat biçimleri yaratmıştır. Yeni sanatın biçimleri insan bilincini etkiliyor ve bilincin en derin düzleminde gizli ağlar geliştiriyor. Paylaşılan kolektif bilinç alanından dünya için yeni bir anlam oluşuyor. İşte bu, aslında, gelecekteki oluşumdur.

7. Uluslararası İstanbul Bienali, Batının bireyciliğini ve etkili işbirliği yöntemlerini, Doğunun kolektif bilinci ve doğayla birlikte varolma bilgeliğiyle birleştirerek, 21. yüzyılda hayatta kalabilmek için çeşitli vizyonlar ve stratejiler öneriyor. Batı ile Doğu kültürlerinin bu kesişme noktasında, tarihsel ve neredeyse kaotik değiş tokuşlarla zenginleşmiş bu yerde, geleceği sunmak üzere bir anlam haritası açık bir şekilde ortaya çıkıyor.

Yeni terim, egofugalizm, yepyeni anlamlar getirmeye devam ediyor. Örneğin, farklı yaratıkların yaşlılık, zayıflık karşısında yeniden canlanmak için gen alışverişi yaptıkları konjugasyon, yaşam güçlerinin değiş tokuşu için çok güçlü bir etkileşimi içeriyor. Burada, taşımacılık yoluyla karşılıklı alışverişte ve birleşik kültürlerin oluşmasında görüldüğü gibi, daha geniş bir anlamda etkili işbirliği de içerilmekte. Karşılıklı taşımacılık ve göç hareketli bedenleri ve varılacak toprakları yeniden canlandırıyor. Burada çok önemli bir uyarı yapmak gerekiyor: Söz konusu kimseleri ve yerleri sömürmemek ve bir iktidar hiyerarşisi geliştirmemek.

Egodan ayrılma biçimlerinden biri de uyku, bir özbilinç yokluğu durumudur. Uyku, dua ve meditasyon gibi bilincin askıya alınma koşullarını içerir. Uykunun paradoksu, hiçbir zeka ya da istenç taşımayan umarsız bir durum gibi görünmekle birlikte, mutlak bir durum olarak görülebilmesinde yatar.

İnternette dünyanın en uç noktalarına kadar görsel bilişim arayabiliriz. Bilişimin miktarı ve yapaylığı bizde bir boşluk ve tükenmişlik duygusu yaratır. Bilinç dünyasına bağlanmak yerine, kendimizi uykunun duyulardan uzak dünyasında kolektif bilinç içinde bulabiliriz. Bu aynı zamanda bir verme edimi olarak düşünülebilir; çünkü bilinçsiz bir kendilik savunmasız olarak ötekilere ya da dünyaya sunulmaktadır.

Egodan ayrılmanın diğer biçimleri geleneksel sanat becerileri ve salt teknolojidir. El sanatları ve geleneksel çıraklık bireylerden bireylere aktarılır. Şimdi ise teknoloji imgelem ve etiğin oluşturulmasına "sanat yapıtları"ndan daha fazla katkıda bulunuyor. Zanaatkarlar ile sanatçıların henüz açık biçimde birbirinden ayrılmamış olduğu zamanlarda sanatçının adından çok yapıtın kendisi ustalıkla konuşurdu. Bu sergide de, izleyicinin bilincini etkileyen mükemmel yapıtlar tür ayrımı yapılmadan -moda, mimarlık, tasarım, ya da el sanatları- aynı biçimde değerlendirilecek.

Bireyi aşan ve tüm dünyayı içine alan bir yapı olarak mit, egodan ayrılmanın dördüncü biçimi. Mit günlük yaşamı değil, olağanüstü imgelem ve alegorilerin birbirleriyle bağ kurduğu dünyayı temsil etmek için seçilmiş bir metafor. Yani insanların ürettiği alışıldık öykülerle sınırlı değil. Mit görsel ve/veya işitsel duyuların yokluğu gibi tikel durumları içerir ve robotlar, siborglar ve diğer türler gibi farklı bedensel düzenlemelerin duyularını ve dünyalarını kapsar.

Metafor fazlasıyla insani. Öte yandan, alegori çoğunlukla olanaksız, insanüstü ve insandışı. Egofugallik bağlamında alegori, egofugal varlıkların yarattığı yeni mittir ve kendini modern ego mitinden ayırır. Örneğin bilişim çağında insan ile makine arasındaki ilişki, makine çağında olduğundan bütünüyle farklı. Bedenlerimizle eşzamanlı beden-bilinçli, zihin-bilinçli makinelere ve bedenimizin bir uzantısı ve değişik biçimi haline gelmiş makine türlerine yabancı değiliz.

Egofugal olmak yukarıda saydığımız dört kavram dışında başka unsurları, anlamları ve yorumları da içerebilir. Egofugal olmak kendiliksiz olmak, kendinden vazgeçmek ya da ödün vermek değildir. Egofugal olmak, güçlü egofugal öznelerin doğruladığı kolektif bilinç, kolektif zeka ve birlikte varoluş vizyonlarındaki dünya görüşüdür.

7. Uluslararası İstanbul Bienali yukarıda sözü edilen potansiyelleri öneren yapıtlarla izleyicinin bilincini bir araya getirerek ortaya çıkacak.

Arşiv

Sanat ve tasarım forumunda kültür ve sanat olayları hakkında görüş alış verişinde bulunabilir, tasarım dünyasındaki yenilikler hakkında tartışabilirsiniz.
arkitera.com/forum

 

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz