




|
...
(...) "Yapıları kura kura kendimi de kurduğuma inanıyorum",
demişti gülümseyerek.
(...) Düşündüğüm şey yapılabilir; yaptığım şey de anlaşılır'a
bağlanıyor...
Hermes için yaptığım bu küçük tapınak benim için nedir, bir
bilsen!
Önünden geçen adamın hoş bir tapınak gördüğü yere -gördüğü
de çok az bir şeydir: Dört sütun çok yalın bir biçem- ben yaşamımın
aydınlık bir gününün anısını koydum. Güzelim dönüşüm!
Bu hoş tapınak, hiç kimse bilmez, ne mutlu ki sevdiğim Korinthoslu kızın
matematik imgesidir. Özel oranlarını sadıklıkla yansıtır. Benim için
yaşar! Kendisine verdiğimi bana geri verir.
(...) Genç tapınağım konusunda bana dinletiden, şarkılardan, ve flütlerden
sözederken, hangi gizem-ler'e demeyeyim, hangi gerçek-ler'e dokunduğunu
söyleyeceğim sana yalnızca. Söyle bana (mimarlık-ın etkilerine karşı
böylesine duyarlı olduğuna göre), bu kentte dolaşırken, yapıları
arasında, kimilerinin dilsiz olduğunu, kimilerinin konuştuğunu;
kimilerininse (bunlar enderleridir) şarkı söylediğini gözlemlemedin
mi? -onları bu denli canlandıran ya da sessizliğe indirgeyen yapılış
amaçları değildir, genel görüntüleri bile değildir. Yapıcının
yeteneğinden kaynaklanır bu iş,
ya da Esin tanrıçalarının desteğinden.
(...) Kendim için de açık olmayanı senin için açıklaştıracağım.
(...) Bir ev kurduğum zaman (ister tanrılar için olsun, ister insanlar
için), bu biçimi aşk-la aradığım zaman...akıl ve pek çok beğeniyle
uyuşacak bir nesne yaratırken kendimi inceleyince, (...) şu tuhaf
saptamayı söyleyeceğim sana: beden-im de işin içindeymiş gibi gelir
bana...bu beden hayranlık verici bir araç, kesinlikle inanıyorum ki, yaşayanlar,
hepsinin elinin altında bulunmakla birlikte, eksiksiz biçimde kullanmıyorlar
onu. Ondan yalnızca haz, acı çıkarıyorlar, bir de kaçınılmaz
edimler, yaşamak gibi. Kimi zaman onunla karışıyorlar; kimi zaman kaba
kişiler kimi zaman salt ruhlar olarak, hangi evrensel bağları içerdiklerini
ve hangi olağanüstü tözden oluştuklarını unutuyorlar.
(...) Durup dinlenmeden sanat dalları üzerinde olur olmaz konuşmaya kışkırtıyor
beni. Birbirine yaklaştırıyorum onları, ayırıyorum; sütunların şarkısını
dinlemek, arı gökte bir ezginin anıtını gözlerimin önünde canlandırmak
istiyorum. Bu imgelem beni Müzik ile Mimarlığı bir yana, öteki
sanatları öbür yana koymaya yöneltiyor kolayca. Sevgili Phaidros, bir
resim yalnızca bir yüzeyi kaplar, bir tablo ya da bir duvar gibi; burada
da, nesnelere ya da kişilere öykünür. Heykelci de, aynı biçimde, görüş
alanımızın yalnızca bir parçasını süsler. Ama çevresiyle birleşmiş
olarak bir tapınak, ya da bu tapınağın içi, bizim için içinde yaşadığımız
bir tür eksiksiz büyüklük oluşturur...Varız, deviniyoruz, öyleyse
insan yapıtında yaşıyoruz! Bu üçlü uzamın her yanı incelenmiş, düşünülmüştür.
Burada bir bakıma birinin istemini ve yeğlemelerini içimize çekeriz.
Onun seçtiği oranlar içinde tutulup buyruk altına alınmışızdır.
Ondan kaçamayız.
Paul Valery .Eupalinos ve Diğer
Söyleşimler,
Çeviren Tahsin Yücel, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1992
Mert Eyiler - Mimar
Nevzat Sayın Mimarlık Hizmetleri |