reklam

Haberler
Mart 2002 

Kültür başkenti

İstanbul, adaylık başvurusu gerçekleşir ve onaylanırsa Roma ile birlikte ‘Avrupa Kültür Başkenti’ ilan edilecek.

Türkiye’nin AB üye adaylığına kabul edilmesiyle birlikte çeşitli proje ve organizasyonlara katılma olanağı doğdu. Bu etkinliklerden biri de Avrupa Kültür Başkenti organizasyonu. AB Konseyi ve Avrupa Parlamentosu ortak kararı ile oluşturulan bu organizasyon, Avrupa’da her yıl düzenlenen kapsamlı bir yerel kültürel etkinlik.

İstanbul’un da bu etkinliğe aday olması amacıyla 7 Temmuz 2000 tarihinde öncülüğünü sivil toplum kuruluşlarının yaptığı bir girişim grubu oluşturuldu. Bu girişime İstanbul Büyükşehir Belediyesi de katıldı. Bu girişim grubu başvurunun yapılması amacıyla 9 Kasım 2000 tarihinde Dışişleri Bakanlığı’na hazırlamış olduğu ortak imzalı bir resmi metni iletti. O tarihten bugüne girişim grubu resmi başvurunun izlenmesi yanında ilgili çevreleri bilgilendirmek için de çaba gösteriyor. Eğer İstanbul’un adaylık başvurusu gerçekleşir ve onaylanırsa, Roma gibi bir şehirle birlikte ‘Avrupa Kültür Başkenti’ ilan edilebilir ve etkinliğe evsahipliği yapabilir. Ancak daha başvuru gerçekleşmediği için bunlar yalnızca birer varsayım.

Organizasyonda belli süreler içinde gerçekleşen etkinliklerin yanı sıra kalıcı altyapı projeleri de amaçlanıyor. Bunlar şehirlerin tarihi ve kültürel yaşantısını canlandıran projeler. ‘Kültür Başkenti’ organizasyonunun hazırlıkları ve uygulaması bir yıllık etkinliklerin dışına taşıyor. Kültür merkezleri, müzeler, sergiler gibi yapıların tasarlanması, işlevini yitiren sanayi mirasının yeni kimliğini bulacak işlevlerin tanımlanması gibi uygulamalar güncel şehircilik deneyimlerinin sergilendiği aktiviteler.

Organizasyonun İstanbul için şöyle bir önemi var: bu tür deneyimlerin insanların gündelik hayatını nasıl değiştirdiğini görme fırsatı yaratıyor. Yerel mekanizmaları, şehir yönetimi ve proje geliştirme modellerini bu deneyim aracılığıyla tanımak mümkün. Bunun elbette temel bir koşulu var: Projeleri kendi içine kapanan yönetimsel ve profesyonel çevrelerin istismarından kurtarmak, yeni siyasal mekanizmalar içinde geliştirme olanağını sağlamak. Organizasyon İstanbul gibi bir şehrin karşılaşabileceği dönüm noktalarından biri olabilir. Çünkü bu değerlerin içinde kaynakların yağmalanmasına göz yummamak, yerel yönetimleri etkin ve hesap verebilir hale getirmek, profesyonel istihdam yapısını himayeci kalıpların dışına çıkarıp uluslarası rekabete açmak mümkün.

Sonuçta belki de söylenmesi gereken şu: İstanbul’un hedefi yalnızca sivil toplum kuruluşlarının başını çektiği bir başvuru talebi ile kalmamalı. Adaylığının nasıl sıradışı bir fırsat oluşturacağı bütün potansiyel partnerlere, halka ve yerel yönetimlere iyi anlatılmalı. Sivil inisiyatif attığı her adımla kendi gücünden ibaret kalmayan muazzam bir entelektüel sermayeyi, yeni deneyimlere susamış profesyonelleri ve girişimcileri, farklı toplumsal kesimleri harekete geçirebilir.

İstanbul’un çelişkileri sorun olmaktan öte bu organizasyonda sahip olduğu fırsatlar olarak görülebilir. Avrupa Kültür Başkenti organizasyonu aracılığıyla Avrupalılık değerleri ile yüzleşmek bazı durumlarda çok fazla ‘heyecan yaratıcı’ bir durum olmayabilir. Ama bu organizasyonun, İstanbul için müthiş bir deneyim oluşturacağını şimdiden öngörmek mümkün.
Milliyet - Korhan Gümüş

Arşiv

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz