1978'de yitirdiğimiz ressam Orhan
Peker'in geniş kapsamlı sergisi Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde
Sergide, Orhan Peker'in durağan, sabırla aynı temalar üzerine çalıştığı
sağlam desenler, lekeler, açık- koyu renk karşıtlıkları içinde beliren
'Kediler'ine, 'İnekler'i, 'Beygirler'ine, 'Gülibik'ine ve 'Güvercinler'ine
yine Peker'in kitap illüstrasyonları ve Ara Güler'in 1940-1978 yılları arasında
çektiği 40 Orhan Peker fotoğrafı eşlik ediyor.
1994'teki ilk sergisini Orhan Peker 'le açan Milli Reasürans Sanat
Galerisi, 50. sergisini yine usta ressamın resimlerinden oluşan bir sergiye ayırdı.
Sergide, Orhan Peker'in farklı dönemlerine ışık tutan değişik konulu,
yaklaşık 400 resim arasından seçilmiş 135 resim yer alıyor. Galeri yöneticisi
Amelie Edgü , bu yedi yıllık süreçte gördüğü her Orhan Peker resmini
not ederek Bodrum, Ayvalık, Cunda, İzmir, Muğla, Antalya gibi farklı
yerlerden resimler topladığı ve pek çok kurum ve koleksiyonerin getirdiği
resimlerle zenginleşen bir sergiyle Peker'in sanat yaşamından önemli bir
kesit sunuyor Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde.
Orhan Peker'in sabırla aynı temalar üzerine çalıştığı sağlam
desenler, lekeler, açık- koyu renk karşıtlıkları içinde beliren 'Kediler'
i, 'İnekler' i, 'Beygirler' i, 'Gülibik' i, 'Güvercinler' i, 'Mandalar' ına
yine Peker'in kitap illüstrasyonları ve Ara Güler 'in 1940-1978 yılları
arasında çektiği, 40 Orhan Peker fotoğrafı eşlik ediyor.
İspanya, Ayvalık, kediler...
Galerinin girişinde yer alan fotoğraflar, 51 yaşında yitirdiğimiz Peker'in
dünyasına St. George Lisesi yıllarından başlayarak Cornelius Bischoff 'la
dostluğundan Türk -Alman Kültür Merkezi'ndeki sergi hazırlığına,
1960'taki İspanya gezisinden eşi Özden Erdem 'le paylaştığı anlara,
kedilerinden Ayvalık'taki evine uzanan sürece tanıklık ediyor.
Ayrıca sergi nedeniyle, Turan Erol 'un Orhan Peker'i değerlendiren ve Türk
resmi içindeki yerini tartışan bir yazısı ile Ferit Edgü 'nün sanatçının
üç resmi için yazılmış yazılarının da bulunduğu bir kitap'a sergiyi
tamamlayan ve Peker'in resmi üzerine oluşturulan az sayıda başvuru kaynağından
biri olarak beliriyor.
Amelie Edgü, Cornelius Bischoff, İlhan Berk , Ferit Edgü, Turan Erol...
Hepsinin de Orhan Peker'in kişiliği üzerine kesiştiği nokta, yalnızlık ve
hüzün. Kısa ama verimli yaşamında ressam olmaya daha ortaokulda karar veren
Peker, resim yapmak için çeviri, tiyatroda rejisör yardımcılığı ve
dekoratörlük, tercümanlık, kitap resimleme gibi yan uğraşlarla da
ilgilenir. Resimle ilişkisini 'içten olmak' sözcükleriyle açıklayan
ressam, kendisine ve resme sadık bir yaşamın peşinde koşar. Yanındakini,
yaşamını, yaşadığını Turan Erol'un tanımıyla 'kendine dönük olan'
bir yaşam ve resim anlayışıyla resmeder.
Avrupa'nın çeşitli kentleri; Brüksel, Hamburg, Viyana, Münih, Madrid,
Paris.. çalışma ve araştırma mekânları olur. XV. yüzyıl İtalyan
ustaları, Uzakdoğu sanatı, klasik Avrupa sanatı.. ise öğrenmek, içten ve
kendi olmak ekseninde yüklendikleridir.
Acıyı kazımak
Orhan Peker'in 'Hüzünlü At' adlı resmini 'Sanatçının Bir At Olarak
Portresi' başlıklı yazısında şu sözlerle tanımlar Ferit Edgü:
''Boynunda yem torbası, başı hafif öne eğik, boyu ve ayakları olağanüstü
uzun, toynakları resmin dışında kalmş bu at, duvarda yerini aldığından
bu yana, içinde bulunduğu mekâna bir yalnızlık yaymaya başladı.''
İlhan Berk'se Orhan Peker'in resimlerinde kalabalıklar yerine tek tek
insanlar, tek tek hayvanlar ve nesneler görüldüğünü, en aydınlık olanları
dahil onun resimlerinde hep bir yalnızlık ve acı gözlendiğini belirtir ve
ekler: ''Hüznü, acıyı kazımaya gelmiştir sanki. Bu ilk anda vurmaz, yavaş
yavaş işler insana. En sonra vurur. Yaşamı gözlerine vurmuştur. Bu gözlere
vuran yalnız ve yalnız hüzündür. Bu yüzden onlara göz diye bakmadan önce
hüzün diye bakmalı. Bunca yalnızlığı, hüznü, bu gözler nereden toplamıştır
diye düşündüğümde, öyle kolay kolay bir yere oturtamıyorum''
'Baktığı' sıradan nesneler ya da varlıkların taşıdığı anlam, gündelik
yaşamın basit ayrıntılarındaki giz, onun 'gördüğü' ile çoğalarak karşımıza
çıkar. Nesneler ve varlıklar, duyguya, o nesnenin kendisi olmaya,
hafiflemeye, dipsiz bir kuyuya dönüşür; izleyiciyi içine alır. Atın
kendisi olur bakan, karpuzun, kedinin, çiçeğin ya da güvercinin. (Sergi 24
Mart'a kadar Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde. Tel: 230 19 76)
Cumhuriyet
|