Gerçeklik nerede başlıyor, hayal
nerede?
Aslı Deniz Helvacıoğlu ilk
resim sergisi "Mucizevi Balıklar ve Kadınlar" ile düşsel bir dünyanın
kapılarını aralıyor. Muzip kadınlar ve balıkların dünyasını...
Kapıdan içeri girdiğinizde önce hafif ve hoş bir koku dış dünyayla tüm
bağlantılarınızı koparıp atıveriyor. Etrafta balık figürleri, balıkçı
ağları... Duvarlardaki resimler renkleriyle aklınızı başınızdan alıp
sizi kendi dünyalarına çekiveriyor. Tüm canlılığıyla balık pazarları,
masalımsı şehirler, kadınlar, Balıklı Göl’ün gizemi... Elturko Sanat
Galerisi bu kez Aslı Deniz Helvacıoğlu’nu ilk sergisi "Mucizevi Balıklar
ve Kadınlar" ile konuk ediyor.
AB Danışmanlığı yapan Aslı Deniz Helvacıoğlu, Marmara Üniversitesi
Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu. Şu sıralarda ise Avrupa Topluluğu
Enstitüsü Avrupa Birliği Hukuku Bölümü’nde Internet Hukuku üzerine
doktora tezini hazırlıyor. Bir yandan da resim çalışmalarına devam ediyor.
Hayatının direkt içinde ve bir parçası resim. Tüm bu okulları okurken henüz
lise yıllarında ressam Birsel Gürbüz ile çalışmış. Ardından Floransa
Üniversitesi’nde sanat tarihi derslerine katılmış. Sonra da Marmara Üniversitesi
Güzel Sanatlar Akademisi’nin Tayfun Erdoğmuş başkanlığında düzenlediği
resim atölyesine devam etmiş.
Resimlerindeki balıklardan ve kadınlardan bahsediyor Helvacıoğlu. Düşsel
bir zamandan, balıkların mucizeviliğinden... "Belki de çocukluğum
Kuzguncuk’ta geçtiği için, babamın Boğaz’da tuttuğu balıklar
sayesinde hayatımın çok içinden bir obje. Balıkları seviyorum ve mucizevi
bir yapıları olduğuna inanıyorum. Urfa’daki Balıklı Göl’den gelen hikâye
dolayısıyla balıkların hayata mucizevi dokunuşlar verebileceğine inanıyorum.
Kadınlar ise bizleri, insanları gösteriyor. Ama neden ‘balıklar ve
mucizevi kadınlar’ değil denilirse insanların o kadar da mükemmel olduğuna
inanmıyorum."
Her resim kendi öyküsünü sunuyor Helvacıoğlu’nun sergisinde. Her biri
hem gerçek hem de düşsel. Tıpkı Marquez’in romanlarındaki hayatlar gibi.
Gerçeklik nerede başlıyor, hayal nerede, bilinmiyor. Daha doğrusu size kalmış,
gerçekliğin ya da masalın başladığı, bittiği yeri bulmak. Küçük bir
öykü kitabına benzetiyor sergisini Helvacıoğlu, kısa öykülerden oluşan,
kendi içlerinde anlık enstantaneler taşıyan...
"Resimlerimde bütün figürlerin, renklerin usul usul hikâyeler anlattığını,
her baktığınızda hikâyenin bir başka parçasını fark ettiğinizi düşünüyorum.
Zamanla o hikâyenin bir parçası olduğunuza inanıyorum. Belki ilk bakıldığında
çok gerçekçi figürler, karakterler değiller. Daha düşseller. Gerçeklik,
o anların gerçekte var olmasından, hepimizin yaşadığı anlar olmasından
kaynaklanıyor. Çok hayatın içindeler ve çağrıştırdıkları da hayat
oluyor. İçe dönük, psikolojik resimler değil bunlar. Hayatı tutan, figürlerin
de içinde memnun oldukları, hepsi anı yakalamış ve kendi içlerindeki o anı
sonsuza dek yaşayan resimler. Çünkü anı dondurmaya çalışmadım."
Sırf bu yüzden, anın yaşamasını istediği için, renkleri özgürce
kullanmaktan korkmadığını söylüyor Helvacıoğlu. Kırmızılar, maviler,
sarılar... Alabildiğine cesur, cıvıl cıvıl ve hareketli onun resimleri.
Birbirleriyle uyum içerisindeler ve sizi kendi hayatlarının içine alıveriyorlar.
Sergisinde farklı tekniklere de yer veren Helvacıoğlu, resim içinde farklılaşmayı
sevdiğini belirtiyor: "Nasıl hem AB konusunda danışmanlık hem de resim
yapıyorsam, resim içinde de farklı teknikleri deniyorum. Çünkü aynı anı
başka tekniklerde başka şekilde ifade edebiliyorsunuz. Her tekniğin kendi içinde
güzellikleri, resme katkıları var. Her kağıt dokusu, çizmek istediğiniz
figür başka şekilde yansıyor, renkler kullandığınız tekniğe göre şekil
değiştiriyor."
Milliyet
|