reklam

Haberler
Ağustos 2002 

Kentin 'plastik fanzinleri'

Kentin 'plastik fanzinleri'Mimaroğlu kitabında, New York sokaklarına sanat eserlerini bırakmış nice isimsiz üstadın yapıtlarına, objektifiyle farklı yorumlar katıyor.

İlhan Mimaroğlu, 'New York Kapı Dışı Sanatı' ile pek çok sokak resmini 15 yıl sonra gün ışığına çıkardı. Sanatçı, bu resimleri fark etmeyen sanatseverlerin sorununu 'körlük değil aldırmazlık' olarak niteliyor

Çağdaş Türk bestecisi İlhan Mimaroğlu, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık tarafından basılan kitabı 'New York Kapı Dışı Sanatı' ile yayınevinin 'İzdüşümler/Düşizleri' dizisinin yeni halkasını ortaya koyuyor. İngilizcesi 'Outdoor Art' olarak da telaffuz edilebilecek 'Kapı Dışı Sanatı' olgusunu derinlemesine kamuoyuna sunan kitap, Mimaroğlu'nun 'büyük elma' New York'un sokaklarında son 20 yıla sığdırdığı gözlemlerine yaslanıyor.

Kitaptaki tüm resimler bir bakıma, kentin 'plastik fanzini' gibi, anonim olanın, 'muhalif' gözün ifade özgürlüğünü her köşede, her duvarda tekrar tekrar, gizli gizli kanıtlıyor. Yaşadığı kente bakan ama 'görebilen'lere yönelik bu 'plastik propaganda'ların çoğu, adaletsizlik,ütopya, barış ve bilumum toplumsal hareketler gibi alanların 'taş gibi' kanıtları şeklinde de 'okunabiliyor'.

El yazısıyla imge okumak
Mimaroğlu'nun sanatçılarla söyleşilerle zenginleştirerek oluşturduğu 'kapı dışı güncesi' için, 'el yazısı'nı andıran bir karakter seçilmiş. Bu 'özensiz' detay sayesinde kitap, ne iyi ki, sokağın hızı ve 'salaşlığına' biraz daha yakınlaşıyor.
Besteci Mimaroğlu kitabında, kimi anonim, kimi rumuzlu, kimi ise bizzat kendi imzasıyla 'kapı dışı sanatı'nı icra eden Stefano, Elmyr de Hory, 'dünyanın en iyi sanatçısı' Rene ya da Le Pointre'ın (ressam) veya Trotsky ya da Lars Westwind'in eserlerini hem 'farkediyor', hem de kendi detaylarıyla tekrar okumaya çalışıyor. Yazar eseriyle tıpkı John Berger gibi, yeni 'Görme Biçimleri'nin susuzluğunu biraz olsun gidermeye çalışıyor.

"Yılların geçmesiyle çoğu, belki de hepsi ortadan kalkacak resimlerin bazılarının bu kitapta göz önünde bulundurulması, gecikme sakıncasını gidermiş oluyor. Hiç olacağına geç olsun" diyerek, kitabı hazırladıktan 15 yıl sonra ilk kez yayımlayan Mimaroğlu, gerek fotoğrafları, gerekse analizleriyle bizleri de kendi deyişiyle 'bakıp gören' ama 'unutmayanlar' arasına katmayı başarıyor.
"Birçok sanat ürünü, gizli kalmışlık bakımından bir fanilik (kalımsızlık) durumunda. Sokaktaki sanatseverin 'körlüğünden' söz ettiğimiz orandaysa, çoğu sanatsever, kör değilse bile, bir aldırmazlık içinde olabiliyor" diyor Mimaroğlu kitabından söz ederken...

'11 Eylül'le kıyaslanamaz'
Yaşamı ve müzik çalışmalarını New York'ta sürdüren sanatçıya çektiği görüntülerin toplamında 11 Eylül'le bir kıyaslama yapıp yapamayacağını soruyoruz. Yanıtı o duvarlar kadar sert, açık ama etkili oluyor sanatçının: "11 Eylül'de insanlar öldüğüne göre, silinme ya da yıkılmayla duvarlardaki resimlerin yok olmalarının, kıyaslama bakımından ne önemi var ki?"
Mimaroğlu öte yandan, sokak sanatçılarının da 'geçim', hatta 'zenginlik sıkıntısı' çektiğini soğukkanlılıkla kabul ediyor ve günümüz kapı dışı sanatçısının etik değerlerini şu sözlerle tanımlıyor:

"Sokak sanatçıları, sanat piyasasının ilgisini çekip köşeyi dönmeyi gözetmiyor değiller. Aralarında köşeyi dönenler de var."
Sırada Pan Yayıncılık'ın piyasaya çıkaracağı, İngilizce yazılarımdan kurulu bir kitabı var Mimaroğlu'nun. Henüz üzerinde çalıştığı 'Sinema Köşelerinde' adını taşıyan kitabı da, sanatçının deyimiyle 'günün birinde yayınlanmış olabilir.' 'Ancak New York Kapı Dışı Sanatı', içinde saklı her yeni gizle, her okunduğunda bilinçaltımızda 'yeniden yayınlanacağa' benziyor.

'Karar gerektiren anlar'
İlhan Mimaroğlu'nun 'Kapı Dışı Sanatı'ndan örneklere açılan yolculuğu, okuru daha ilk sayfalarında 'kanlı gözleriyle' Mona Lisa'yı resmeden 'Stefano' adlı bir sokak sanatçısıyla buluşturarak etkilemeyi başarıyor. Mimaroğlu, gördüğü bu duvar resimlerini hangi gerekçeyle fotoğrafladığını, kitabın 19. sayfasında şu kelimelerle anlatıyor:
"...Bu resimlerin fotoğraflarını çekme görevine atamasaydım kendimi, ben de mi görmeyecektim onları? Hem, nasıl oldu da böyle bir işe giriştim? Belki de, fotoğraf çekme işleminin özünü anlamış olmaktan ileri gelen bir dürtünün sonucuydu bu; gerçeğin görünüşlerini yakalamak, saptamak, özellikle er ya da geç yok olacak görünüşlerini. Fotoğraf alanında kullanılan deyimiyle, karar gerektiren anları"...
Radikal

Arşiv

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz