Kentin 'plastik
fanzinleri'
Mimaroğlu
kitabında, New York sokaklarına sanat eserlerini bırakmış nice isimsiz üstadın
yapıtlarına, objektifiyle farklı yorumlar katıyor.
İlhan Mimaroğlu, 'New York Kapı Dışı Sanatı' ile pek çok sokak
resmini 15 yıl sonra gün ışığına çıkardı. Sanatçı, bu resimleri fark
etmeyen sanatseverlerin sorununu 'körlük değil aldırmazlık' olarak
niteliyor
Çağdaş Türk bestecisi İlhan Mimaroğlu, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık
tarafından basılan kitabı 'New York Kapı Dışı Sanatı' ile yayınevinin 'İzdüşümler/Düşizleri'
dizisinin yeni halkasını ortaya koyuyor. İngilizcesi 'Outdoor Art' olarak da
telaffuz edilebilecek 'Kapı Dışı Sanatı' olgusunu derinlemesine kamuoyuna
sunan kitap, Mimaroğlu'nun 'büyük elma' New York'un sokaklarında son 20 yıla
sığdırdığı gözlemlerine yaslanıyor.
Kitaptaki tüm resimler bir bakıma, kentin 'plastik fanzini' gibi, anonim
olanın, 'muhalif' gözün ifade özgürlüğünü her köşede, her duvarda
tekrar tekrar, gizli gizli kanıtlıyor. Yaşadığı kente bakan ama 'görebilen'lere
yönelik bu 'plastik propaganda'ların çoğu, adaletsizlik,ütopya, barış ve
bilumum toplumsal hareketler gibi alanların 'taş gibi' kanıtları şeklinde
de 'okunabiliyor'.
El yazısıyla imge okumak
Mimaroğlu'nun sanatçılarla söyleşilerle zenginleştirerek oluşturduğu
'kapı dışı güncesi' için, 'el yazısı'nı andıran bir karakter seçilmiş.
Bu 'özensiz' detay sayesinde kitap, ne iyi ki, sokağın hızı ve 'salaşlığına'
biraz daha yakınlaşıyor.
Besteci Mimaroğlu kitabında, kimi anonim, kimi rumuzlu, kimi ise bizzat kendi
imzasıyla 'kapı dışı sanatı'nı icra eden Stefano, Elmyr de Hory, 'dünyanın
en iyi sanatçısı' Rene ya da Le Pointre'ın (ressam) veya Trotsky ya da Lars
Westwind'in eserlerini hem 'farkediyor', hem de kendi detaylarıyla tekrar
okumaya çalışıyor. Yazar eseriyle tıpkı John Berger gibi, yeni 'Görme Biçimleri'nin
susuzluğunu biraz olsun gidermeye çalışıyor.
"Yılların geçmesiyle çoğu, belki de hepsi ortadan kalkacak
resimlerin bazılarının bu kitapta göz önünde bulundurulması, gecikme sakıncasını
gidermiş oluyor. Hiç olacağına geç olsun" diyerek, kitabı hazırladıktan
15 yıl sonra ilk kez yayımlayan Mimaroğlu, gerek fotoğrafları, gerekse
analizleriyle bizleri de kendi deyişiyle 'bakıp gören' ama 'unutmayanlar'
arasına katmayı başarıyor.
"Birçok sanat ürünü, gizli kalmışlık bakımından bir fanilik (kalımsızlık)
durumunda. Sokaktaki sanatseverin 'körlüğünden' söz ettiğimiz orandaysa,
çoğu sanatsever, kör değilse bile, bir aldırmazlık içinde
olabiliyor" diyor Mimaroğlu kitabından söz ederken...
'11 Eylül'le kıyaslanamaz'
Yaşamı ve müzik çalışmalarını New York'ta sürdüren sanatçıya çektiği
görüntülerin toplamında 11 Eylül'le bir kıyaslama yapıp yapamayacağını
soruyoruz. Yanıtı o duvarlar kadar sert, açık ama etkili oluyor sanatçının:
"11 Eylül'de insanlar öldüğüne göre, silinme ya da yıkılmayla
duvarlardaki resimlerin yok olmalarının, kıyaslama bakımından ne önemi var
ki?"
Mimaroğlu öte yandan, sokak sanatçılarının da 'geçim', hatta 'zenginlik sıkıntısı'
çektiğini soğukkanlılıkla kabul ediyor ve günümüz kapı dışı sanatçısının
etik değerlerini şu sözlerle tanımlıyor:
"Sokak sanatçıları, sanat piyasasının ilgisini çekip köşeyi dönmeyi
gözetmiyor değiller. Aralarında köşeyi dönenler de var."
Sırada Pan Yayıncılık'ın piyasaya çıkaracağı, İngilizce yazılarımdan
kurulu bir kitabı var Mimaroğlu'nun. Henüz üzerinde çalıştığı 'Sinema
Köşelerinde' adını taşıyan kitabı da, sanatçının deyimiyle 'günün
birinde yayınlanmış olabilir.' 'Ancak New York Kapı Dışı Sanatı', içinde
saklı her yeni gizle, her okunduğunda bilinçaltımızda 'yeniden yayınlanacağa'
benziyor.
'Karar gerektiren anlar'
İlhan Mimaroğlu'nun 'Kapı Dışı Sanatı'ndan örneklere açılan yolculuğu,
okuru daha ilk sayfalarında 'kanlı gözleriyle' Mona Lisa'yı resmeden
'Stefano' adlı bir sokak sanatçısıyla buluşturarak etkilemeyi başarıyor.
Mimaroğlu, gördüğü bu duvar resimlerini hangi gerekçeyle fotoğrafladığını,
kitabın 19. sayfasında şu kelimelerle anlatıyor:
"...Bu resimlerin fotoğraflarını çekme görevine atamasaydım kendimi,
ben de mi görmeyecektim onları? Hem, nasıl oldu da böyle bir işe giriştim?
Belki de, fotoğraf çekme işleminin özünü anlamış olmaktan ileri gelen
bir dürtünün sonucuydu bu; gerçeğin görünüşlerini yakalamak, saptamak,
özellikle er ya da geç yok olacak görünüşlerini. Fotoğraf alanında
kullanılan deyimiyle, karar gerektiren anları"...
Radikal
|