reklam

Haberler
Eylül 2002 

Dünyalar kurmuş sanatçılar

Sanat, edebiyat ve düşünce dünyasının yedi önemli isminin Ara Güler’in objektifinde bir araya geldiği "Yeryüzünde Yedi İz", YKY’den çıktı.

Hepsi birer efsane... Ulaşamadığımız, uzaklardan tanıdığımız, hayran kaldığımız... Hayatlarımızı renklendiren, yön veren, ufkumuzu açan isimler, usta bir fotoğrafçının ellerinde şekillenerek bize göründüler. Ara Güler kimselerin yanlarına bile yaklaşmaya cesaret edemediği 7 büyük ismin hayatlarının içine girdi. Ve bu yaşamları, ‘tanrısal’ isimleri "Yeryüzünde Yedi İz" isimli kitabıyla bizlere taşıdı. Bertrand Russell, Tennessee Williams, Louis Aragon, William Saroyan, Marc Chagall, Salvador Dali ve Pablo Picasso, Ara Güler’in objektifinde şekillendi. Bir yanda fotoğraflar diğer yanda Güler’in bu isimlerle yaptığı röportajlar... Her bir fotoğraf, her bir röportaj çağımızın edebiyat, sanat ve düşünce dünyasının tanığı...

Ara Güler, "dünyalar kurmuş sanatçılar"a ithaf ettiği kitabının önsözünde "Bu kitap belki bir foto - röportaj denemesidir. Deneme de sayılamaz, çünkü söz konusu yedi adam ölmüş oldukları için, tekrarına olanak yoktur." diyerek "Yeryüzünde Yedi İz"in önemini ortaya koyuyor.

İlklerin taşıyıcısı Ara Güler, kitabında yer alan isimlerin hiç bilinmedik anlarını fotoğrafla yakalarken yazıyla da ortaya koyuyor. Güler ayrıntılarla, ilginçliklerle ve muzipliklerle dolu foto - röportajlarında Russell, Williams, Aragon, Saroyan, Chagall, Dali ve Picasso ile ilgili ipuçları sunuyor. Hemen hemen her fotoğrafta piposunu elinden düşürmeyen Bertrand Russell’in yaşlı ama genç yüzü... Hem genç hem yaşlı... Nedenini Ara Güler’in yazısından çıkarıyoruz: "...Gerçi karşımdaki adam birkaç yıl önce, seksen dokuz yaşındayken hapse bile girmiş, oturma eylemleri yapmıştı."

"İhtiras Tramvayı"nın yaratıcısı Tennesse Williams’ın Türk hamamında peştemaller içinde fotoğrafını çeken de Ara Güler. Anıları içinde yaşayan Aragon’un evinin kapılarını bizlere açan da... Chagall’ın bir zamanlar Büyükada’da yaşadığı bilgisini de Güler’in röportajından tazeliyoruz. İnsanın içini delip geçen bakışlarıyla Dali’ye ne demeli? Peki ya Picasso? Tam dört gün boyunca fotoğraflarını çektiği Picasso’ya dair şunları yazıyor Güler: "Geniş bir oda. Duvarlarda hiçbir şey yok. Duvarın tam ortasında bir şövale, eski bir sandık, sandığın üzerinde gazete kağıtları, onların da üzerinde bir yığın boya. Şövalenin karşısında bir fotoğraf reflektörü ve gerisi boşluk. Bir doktorun ameliyat masası gibi. Anladım ki Picasso dışarıda etkilendiklerini kendi süzgecinden geçirdikten sonra, resimlerini karanlıkta yapıyor. Çünkü o dışarıyı değil, içini çiziyor. Resimlerinin çoğunu projektör ışığında yapıyor. Ben de onun için onu hep karanlık odada çektim: Her yer siyah, boşluk ve boşluktaki adam."
Milliyet

Arşiv

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz