Diyar Diyar Güncel
Sanat
Güncel
Sanatçılar adı verilen bir grup sanatçı, Diyarbakır'ı sanatsal alanda
egemen kılmak için, popüler kültüre karşı bir araya gelmek üzere kolları
sıvadı. 14 Kasım'da Diyarbakır'da başlayacak olan Diyarbakır Gezici Güncel
Sanat Festivali önce doğu illerini dolanacak, sonra İstanbul'a ulaşacak.
Diyarbakır Gezici Güncel Sanat Festivali, daha taslak aşamasındayken
sanatçılardan gördüğü yoğun ilgiyle ilk amacına ulaşmış bile. Proje
sorumluluğunu Şener Özmen'in yaptığı Diyarbakır Gezici Güncel Sanat
Festivali'nin hazırlanmasında Küratör Vasıf Kortun, sosyolog Ali Akay,
sanatçı Bedri Baykam, Halil Altındere gibi önemli isimleri yer alıyor.
Gezici özelliğe sahip olacak olan güncel sanat festivali için çıkış
noktası olarak Diyarbakır seçilmiş. "Merkezden periferiye" akacak
olan festival, Diyarbakır'dan sonra Mardin kent merkezine, oradan Hakkari'ye,
Van'a, Akdeniz kentlerine; Adana ve Mersin, Ankara'ya, İzmir ve sonrasında İstanbul'a
taşınacak. Hem de güncel sanat sergilerinde yer alan çalışmaların sanat
olup olmadığı tartışmalarına takılıp kalmadan...
Sanatın küratöryal dönemi
90'lı yılların ortalarından itibaren güncel sanat sergilerinde boy göstermeye
başlayan ve şimdilerde çoğunluğu otuz yaş ve üstü olan bu sanatçılar,
95-2000 yılları arasında İstanbul'da yerleşik sanat dengelerini alt üst
ederek işe başladılar. Güncel sanatın toplandığı kurumların sayısı, müzeler,
küratörler arttıkça; İstanbul'daki güç savaşları da kızışmaya başladı.
Sanatın küratöryal dönemi olarak adlandırılan bu dönem; Halil Altındere'nin
çabaları ve Küratör Vasıf Kortun'un Birleşik Devletler'den İstanbul'a
kesin dönüş yapmasıyla hız kazandı Kortun, gelir gelmez, ICAP'ı -Istanbul
Contemporary Art Platform- kurdu. Art-ist Güncel Sanat Seçkisi yayın hayatına
başladı. Osmanlı Bankası Güncel Sanat Platformu ve hemen ardından, Türkiye'nin
ilk güncel sanat müzesi açıldı: PROJE4L. İstanbul'da da sanat ortamı değişiyordu
ve değişim kısa sürede kendi renklerini yaratmakta gecikmedi.
Güncel sanat ne kadar sanat?
Her dönemde olduğu gibi, bu dönemde de güncel sanat sergilerinde yer
alan çalışmaların sanat olup olmadığı tartışmaları gündeme geldi.
Ancak, unutulan veya es geçilen bir olgu vardı; sanat ürünü, ne kadar
sanat-ne kadar değil düzleminden çıkmıştı artık. Sanatçının ve yapıtının
özgürlük sorunu hep soruldu. Ancak Diyarbakır projesinden sorumlu sanatçı
Şener Özmen'e göre farkedilemeyen bir şey vardı: "Sanatçının özgürlük
talebi zaten hiç olmamıştı!" Aylarca "Ego Kaç" kavramına
takılıp kalınılan ancak sonunda bir güncel sanat müzesine kavuşan bir şehir
olan İstanbul'da bile güncel sanat yeni yeni kabul görmeye başlarken Şener
Özmen; bir çok önemli ismin desteğiyle Diyarbakır'da her şeye neredeyse sıfırdan
başlamaya karar veriyordu.
Diyarbakır Gezici Güncel Sanat Festivali;"Göçebe nesnelerle göçebe
sanat" diyor Özmen hazırlanmakta olan "Diyarbakır Gezici Güncel
Sanat Festivali" kapsamı için. "Merkezden periferiye akacak."
"Diyarbakır'daki 'bir düzine umutsuzca bekleyen sanat üreticisi
bulunuyor. Bu nedenle kapsamı fazlasıyla geniş tuttuk. Hemen hemen tüm
disiplinlere yer verdik. İşlerin taşınabilir olması, gezici festivalin
omurgasını oluşturuyor. Bu özelliklere sahip olmayan proje dosyalarını,
'Taşınamaz' etiketiyle, arşive kaldıracak ve sanatçısına açıklamada
bulunacağız." Festival bir bakıma Diyarbakır'a yolu düşenlere, veya
ziyaret etmek isteyenlere hizmet vermeyi amaçlıyor. En iyi ciğer nerede yapılır?
En iyi çiğ köfteci nerededir? Yelpaze geniş tutulacak; el sanatlarından
kavramsala, video-yerleştirmelerden pentüre... Festivale katılacak sanatçılardan
şimdilik belli olan birkaç isim arasında İtalya'dan Antonio Sussi, Ferhat Özgür,
Canan Şenol ve Betül Güney bulunuyor.
Bu, bir noktada ortaya çıkan 'sanat ve toplum arasındaki uzlaşmazlık' ın
çözülmesi için bir çaba mı? diye soruyorum Özmen'e, ya da bir tür
misyonerlik mi?
Savaş sonrası, her şeye "sıfırdan" başlayan bir toplumdan
bahsetmeye başlıyor Özmen. Travmatik bir durum. Her şeye, her şeye sıfırdan,
sil baştan, yeniden başlamanın gerektiği bir toplum. Geçmişte olduğu
gibi. Kişisel tarihimiz, her şeye sıfırdan başlamanın da tarihidir aynı
zamanda diyor. "Salt sanat yok, bireyden ve onun dönüşümünden söz
ediyoruz. İstanbul'da olup-bitenler, İstanbul'a kalacak. Diyarbakır'a neden
kalmasın? Burada bir turist kimliğiyle yaşamıyorum ki, misyonerlik gibi ulvi
bir görev üstleneyim. Göçlerin, bu kenti ne hale soktuğuna her gün, ama
her gün tanıklık ediyorum." Anlattığı kadarıyla kendilerini yaşadığı
kente ait hissetmeyen, hissetmediği için de kenti tahribe yönelen bir yapı
var. Futbol, mantar gibi türeyen disco barlar, gün geçtikçe sayıları artan
Ballyci sokak çocukları, tinerciler... Şimdi, 'ego'ya dönüyoruz diyor Özmen.
"Oradan 'süper ego'ya geçiş yapacağız. Diyarbakır Güncel Sanat
Festivali, aslında kente kesin dönüşü simgeliyor."
"Art And City"
Güncel Sanat Sergisi
Aslında tüm bu çabaların kökeninde 16-20 Nisan'da Diyarbakır'da gerçekleşmiş
olan"Art And City" güncel sanat sergisi olduğunu öğreniyorum bir süre
sonra. Diyarbakır Gezici Güncel Sanat Festivali'ne giden yolun başlangıç çizgisi.
Arabesk kasetlerinin isimlerini aratmayan sergi başlıklarıyla, bir düzine
sergi açılmış yıllarca Diyarbakır'da. Göze eziyet kötü kopya resimler,
kartpostal estetiği, nakışla-resim, resimle-afiş arasında kimlik krizi yaşayan
çalışmalar, verili öğrenci ödevleriyle kotarılmış sergiler, kentin
sanatsal etkinliklerinin vazgeçilmez bir parçası olarak görülmüş hep. Bu
damardan beslenen izleyicinin karşısına bir gün "Art And City" adlı
bir güncel sanat sergisi çıkmış. Diyarbakırlı izler kitle ilk kez, bir
video çalışmasının, sanat ürünü olarak sunuluşuna tanıklık etmiş.Yerleştirmenin
bir sanat objesi olduğunu görmüş.
Sanatçı Erkan Özgen'in "Ritüel" adlı uzun video çalışması,
hayretler içinde izlenmiş. Empreyonistlerin ilk sergisinde çıkan olayların
bir benzeri, Art And City sergisinde yaşanmış. Sergi, bu bölgede yaşayan,
ancak isimleri dolaşımda olmayan, buna hiçbir şekilde gereksinim duymayan
sanatçıların sergisi olmuş bir bakıma. Mardin-Derik'ten Erkan Özgen,
Diyarbakır'dan Murat Gök, Berat Işık, Cengiz Tekin katılmışlar. Sorunu
'tuvalin dışına çıkma' olarak ele alan ve buna bağlı olarak anlamsız
tartışmalara giren, bundan medet uman çevrelerin; sanat söz konusu olduğunda
çuvalladıklarını hayretle görülmüş. "Bir kent düşünün ki",
diyor Diyarbakırlı Özmen; "ana beslenme kaynağı acılı kebap ve acılı
şalgam suyu olsun. Dört bir yanından ağır ve kör edici dumanlar yükselsin.
Sıfır politik bilinç, sıfır tarihselci düşünüm, sıfır sanat, sıfır
sergi! Balkonlarında oturmanın mümkün olmadığı, had safhada nem üreten,
iklimin cinnet olasılığını güçlendirdiği bir kentte, sanat üzerine düşünmenin
ve üretmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyor değilim." Son projelerse
bu döngüyü tepe taklak etmiş. Şimdiki projeyi yakın geçmişteki
sergilerden ayıran tek şeyse, gezici etkinliğin bir
"festival/bayram" olarak etiketlenmesi ve bu çerçevede organize
olması. Sürekli bir "gündem kenti" olan Diyarbakır için sanat
vakti, böylece gelmiş oluyor.
Özlem Özyurt
|