291 Gallery - "Kısa &
Keskin"
Londra'nın
güncel sanat mekanlarından Galeri 291'de yakın dönem güncel sanat
etkinliklerinde de yer alan dört Türk sanatçısının çalışmalarının da
yer aldığı uluslararası video - performans gösterisi Kısa & Keskin
(Short & Sharp), 21 Ocak tarihinde gerçekleştiriliyor.
Yeni dönem genç kuşak küratörlerinden Gülsen Bal'ın küratörlüğünde
gerçekleştirilen sergiye, Türkiye'den Gülsen Bal, Canan Şenol, Servet Koçyiğit
ve Ferhat Özgür katılıyor. Sergide aynı zamanda, İtalya'da peş peşe gerçekleştirdikleri
video performanslarıyla dikkat çeken Antonio Sassu & Group Sinestetico,
halen internet ortamında sürdürülen "Parallel Lives" sergisinin küratörü
olan Igor Baskin ile Balkanlarda sekiz ayrı şehirde hala devam eden
"Personal Cinema" sergisinin küratörü olan Ilias Marmaras ve
Dimitris Dokatzis'in yanı sıra Maya Bontzou, Elena Cologni, Verina Gfader,
Mass Inc., Alma Tischler, Alex Spyropoulos, Karl Ingar, Foreign Investement,
Kyros Kyprianou&Simon Hollington ve Charles Kriel gibi deneysel işleriyle
yeni öneriler sunmaya çalışan farklı seslerin çalışmaları da yer alıyor.
Kısa & Keskin adından da anlaşılabileceği gibi video sanatının aza
indirgenmiş görüntü gücüne yönelen öznel mesajların dolaylı ve dolaysız
aktarımını keskin bir vizyona oturtma gayretinde ki çalışmalardan oluşuyor.
Sergide Gülsen
Bal'ın "İçten Dışa Bakış" isimli çalışması birbirlerini hiç
bir zaman bulundukları gerçek konumdan göremeyen bireyleri konu ediniyor:
"Sen bana hiçbir zaman benim seni gördüğüm yerden bakmıyorsun"
yakınması çalışmanın özel bir manifestosu olarak okunuyor. Sanatçı
burada yansımalı bir geçişi, 'ötekinin' sesiyle, gerçekliğin geçmişini
yeniden canlandırmayı amaçlıyor. Elena Cologni'nin "In Bilico" çalışması
ise sanatçının kendi fiziki çevresiyle kurduğu ilişkilerden hareket ederek
duyumsal yoksunluk ya da başka nedenler yoluyla kendinden ve 'öteki'nden kopma
halini ortaya koyuyor ve sonuçta kamusal ve özel alanları sorgulamaya yönelik
cevaplar üretiyor.
Sosyal içerikle ve kendi gerçeklik algısının bir belgeseli olan "İsimsiz
İnsanlar" adlı videosunda, İgor Baskin, gecenin karanlığında bir çöplükte
yiyecek arayan ve kendi kendine konuşan evsiz barksız bir insanın dramını gözler
önüne sermeye çalışırken, Everest tepesine tarihsel bir yolculuk üzerine
kurgulanmış "Chasing Dragons" adlı video çalışmasının yanı sıra
Servet Koçyigit, "Serbest Tıraş" adlı çalışmasında bir çelik
fabrikasının ortasına kurulmuş açık-hava berber dükkanını gösteriyor.
Müşterisini tıraş eden bir berber imgesiyle endüstri üretiminin bir bileşkesini
oluşturan bu çalışmada ilk bakışta gerçeküstücü bir izlenim edinilse
de daha sonra dükkanın sanki yıllardır orada bulunduğuna ilişkin çok doğal
bir sonuca ulaşıyoruz. Berbere ait parfüm kokusu giderek fabrika bacasından
tüten dumana karışırken iki farklı öğe ile yeni bir varoluş biçiminin
ortaya konuluşuna tanık oluyoruz.
Ferhat Özgür'ün "10.Yıl Marşı" adlı klibinde yürüyen
ayakları hep ağır çekimde görürken, Talat Sait Halman'ın alt yazılı
olarak sunulan videosunun fonunda ise 10.Yıl Marşı'nın ritmik temposunu
duyuyoruz. Eserde, 1923-33 arasında çok kısa bir süre içerisinde Türk
ulusunun çağdaşlaşma yolunda ulaştığı yeni noktaları vurgulayan ve
umutlu bir gelecek vaad eden marştaki coşkunun tersine, seksen yıl sonra
nakarat aracılığıyla eleştirel bir biçimde bugünkü ilerlemenin hiç de
marşın önerdiği ritme uygun düşmemiş olduğu anlatılmaya çalışılmış.
Ilias Marmaras'ın "Göç" adlı çalışması, video oyunları
kurgularına dayalı iki klip görüntüsünün eş zamanlı projeksiyonlarına
dayanıyor. İnsansız ve tamamen düşsel topraklarda kimlik ve rollerin nihai
bir karışımı olduğu varsayılan bir eskatolojik bu metaforda, gölgeler ve
oyuncular arasında süregelen Platonvari diyaloglar, gölge ve oyuncuların
birbirleri içinde eridiği görüntüler üslup ve içerik arasındaki
parodiyi, çağdaş politik felsefi analizleri ve onun gösterişçi yetersizliğini
ifşa ediyor
Canan Şenol'un "Bebek Evi" adlı çalışmasında küçük bir kızı
oyuncak anne babasıyla ev içinde oynarken görüyoruz. Burada çağdaş
kapitalist toplumdaki rol dağılımlarının ironik yüzü bir çocuğun gözünden
sunuluyor. Küçük kız zaman zaman anne ve babasını oynatıyor ve onlarla
konuşuyor.
Sanatçının "Çeşme" adlı diğer çalışması ise beden sıvıları,
bereket, beslenme kavramlarını irdeliyor ve sonuçta tüm bunlar estetik bir görüntü
olarak izleyiciye sunuluyor.
Genel olarak video sanatında ortak bir görüntü üslubuna dönüşen bir
birimin, bir anın, psikolojik, sosyolojik, politik olsun saptanmış ya da
kurgulanmış özel bir durumun "tek bir vurgu" olarak seçilmesi Kısa
& Keskin'de yer alan çalışmaların birleştiği noktayı oluşturuyor. Göç,
kültürel dönüşüm, kimlik, öteki, sınırlar gibi küreselleşme sürecinin
başat temaları arasında yer alan toplumsal öğeleri irdeleyen video ve
performans gösterileri, eski bir kiliseden dönüştürülmüş Galeri 291'in
neo-gotik mimarisi içinde farklı bir dil yaratmayı amaçlıyor.
Özlem Özyurt
|