reklam

Haberler
Haziran  2003

Binlerce yıldır büyüleniyoruz

Anadolu tarihindeki büyü ve inanışların öyküsünü anlatan 'Elemterefiş' adlı sergide adak heykellerinden muskalara, tılsımlı taşlardan ağaçlara bağlanan çaputlara kadar birçok obje var.

Şifa veren muskalar, aşk büyüleri, insanları kötülükten koruduğuna inanılan tılsımlar, adak heykelcikleri, ağaçlara bağlanan çaputlar, büyü kitapları, falnameler, batıl inançlar... Tüm bunlar 13 Haziran'da Yapı Kredi Kültür Merkezi Vedat Nedim Tör Müzesi'nde başlayacak 'Elemterefiş: Anadolu'da Büyü ve İnanışlar' adlı serginin konukları.

Büyü ve fal yüzyıllardan beri Anadolu insanın vazgeçemediği inanışlardan biri. Hititler'den başlayan bu inanış günümüze kadar geldi. 'Hitit medeniyetinin başkenti Hattuşaş bir büyü merkeziydi. Çünkü Hitit dini aynı zamanda bir büyü diniydi' diye anlatıyor serginin editörü Ekrem Işın. Hititler dertlerine deva bulmak için başkent Hattuşaş'a akın ederlermiş. Hatta büyü ve büyücülük o kadar gözdeymiş ki bu işi yapanlar aralarında bir lonca bile kurmuş. Bu döneme ait büyü metinleri, Hititler'in binaların temeline adak olarak koydukları çivi heykelcikleri de sergilenen nesneler arasında.

Antik Çağ, Anadolu'da birçok şeyi değiştirse de bu geleneği değiştirmemiş ve Anadolu büyünün önemli merkezlerinden biri olmaya devam etmiş. Işın 'O dönemlerde de ak büyü - kara büyü ayrımı varmış. Ak büyü iyilik, kara büyü ise kötülük için yapılırmış' diye anlatıyor. Sergide o döneme ait özellikle üzerine şekiller, yazılar işlenen ve tılsımlı olduğuna inanılan taşlar yer alıyor. Mide, göğüs ya da diğer ağrılar, hastalıklar için şifalı olunduğuna inanılan çeşitli taşları Anadolu insanı üzerinde taşıyormuş. Ama elbette sadece taşımakla yetinmemişler, bu taşlar için okunan dualar da varmış.

Anadolu tarihinde alışkın olduğumuz savaşlardan biri de Hıristiyanlığın egemen olmasıyla birlikte büyü işinden iyi para kazanan büyücüler ve ruhban sınıfı arasında baş göstermiş. Büyü her ne kadar tek tanrılı dinler tarafından günah olarak gösterilse de insanoğlunun geleceğe ve bi-linmeyene olan merakı bu inanışın asla bitmemesini sağlamış. Halk arasında bu işler alttan alta sürmeye devam etmiş. Hatta Anadolu'nun İslamlaşması'ndan sonra devlet adamları cepheye giderken savaşın akibetinin ne olacağını öğrenmek için müneccimlere ya da kahinlere danışmışlar. Türbelere çaput bağlamışlar, mum dikmişler, hatta bazı ermiş türbelerinde içinden geçilince insanları günahlarından arındıran kapılar olduğuna inanmışlar. Işın, Anadolu'nun bu büyü ve batıl inançları için 'Bir tür halk İslamı' diyor .

Serginin en ilgi çekici bölümlerinden biri de 'Şaman Bölümü'. Bu bölüm için Ruslar'ın Atatürk'e hediye ettiği bire bir ölçülerdeki şaman maketi Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nden getirilmiş ve sergideki yerini almış. Bu bölümde yine şaman dinine ait nesneler ve metinlerle büyü ve şamanizm ilişkisi irdeleniyor.

Sergide büyü ve inanışların Anadolu ve çevresindeki medeniyetlerde bu sır dolu uzun macerası adak kandilleri, Katolik adakları, hacı mataraları, tılsımlı gömlek ve mühürler, çeşitli muska ve şifa topuzları gibi nesneler ile falnameler, büyü kitapları, ve tabletlerle aydınlatılıyor. Dünden bugüne uzanan bu serüvende metinler, büyü sözleri değişse de yapılış amaçları ve uygulamalarda fazla değişiklik olmamış. Işın 'Bu merak bugün de aynı şekilde devam ediyor. İnsanlar yüzyıllardan beri temel problemlerine büyüsel yöntemlerle, birbirine benzer şekillerde çözümler bulmaya çalışmışlar' diyor.

Küratörlüğünü Prof.Dr.Gürbüz Erginer'in yaptığı ve tasarımını Ersu Pekin'in üstlendiği sergi 16 Ağustos'a kadar ziyaret edilebilecek.
Akşam-Efnan Atmaca

Arşiv

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz