reklam

Haberler
Ağustos 2003

Bu bienal 'tüy gibi' geçmez

close !

8. İstanbul Bienali, kışkırtıcı projelerin zirvesine tanıklık edecek. Etkinlik, 'çevreci' tuvaletlerden kavşak ortasındaki odalara ve dinsel içerikli cesur yapıtlara kadar 'sınır'ı zorlayacak işlerle dolu.

42 ülkeden 85 sanatçının katılımıyla 20 Eylül'de başlayacak ve 19 Kasım'da bitecek 8. Uluslararası İstanbul Bienali'yle ilgili son hazırlıklar yapılırken, bazı mekân ve projeler de yavaş yavaş şekillenmeye başladı.
Radikal, 'Şiirsel Adalet' kavramsal çerçevesi altında, büyük ilgi görmesi beklenen sanat projelerinin bir kısmını ilk kez açıklıyor.

İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından, JTI'ın sponsorluğunda dört 'resmi' mekâna yayılacak olan bienal, 'geleneksel' mekânları arasındaki Yerebatan Sarnıcı'nın dışında, Karaköy'deki 4 No'lu Antrepo'dan MSÜ Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi'ne ve Ayasofya Müzesi'ne kadar nice değişik mekânda sanatseverlere sunulacak.

Şehir, sürprize yine açık
Diğer taraftan, Bienalin 'outdoor' mekânları denebilecek, 'kamusal' olan dış mekânlar arasında ise, sokaklar, hamam ve tuvaletler başı çekiyor. Bunlar arasında, İstanbul içerisinde yeri henüz belirlenmemiş bir kavşakta yapacağı projesiyle, Brezilyalı sanatçı Cildo Meireles var. Sanatçı, bir kavşakta yapmayı planladığı dört tane oda yerleştirmesiyle dikkatleri üzerinde topluyor. Meireles'in çalışmasında bir yatak odası, bir mutfak, bir tuvalet ve bir oturma odası da bulunuyor. Meireles, projesiyle 'herkesin dilediğince içine girip dolaşabileceği, isterlerse içindeki eşyaları kullanabilecekleri' mekânlar yaratacak.

Bienalde dikkat çeken bir diğer sanatçı ise, ABD'li Ann Hamilton. Antrepo'da sergileyeceği eserinde, Hamilton'ın sanatseverlere dev bir perde mekanizması sunması bekleniyor. Yapıtta, art arda düzenlenecek yaklaşık 10 büyük perde, belirli ritimlerle açılıp kapanacak.
Perdelerin açılıp kapanması sırasında çıkardığı seslerle izleyiciyi çekeceği eserde, arka planda yer alan bir kapı da perdelerin hareketiyle birlikte görünüp, kaybolacak.

Ayasofya Müzesi'nin bienale kapılarını açması da etkinliğin 'ruhani' boyutunu katlayan önemli bir unsur. Bu minvalde, eserleri bienalden bienale gezinen Güney Afrikalı sanatçı Kendell Geers'in 'İdollerin Şafağı' (Twilight of the Idols) adlı ilginç yerleştirmesi, etkinliğe damgasını vurmaya aday.

Yapıtlarında dinsel tabular, ikonlar ve baskı rejimleri arasındaki ilişkiyi gündeme taşıyan Geers'in projesi, 'Hazreti İsa, Hint tanrıçası Şiva ve Buda'yı buluşturacak' diyerek, bu ilginç eserin sürprizini daha fazla kaçırmayalım.

Bu yıl hiçbir performans projesinin yer almayacağı bienaldeki 'yerli projelerden' ikisi ise, xurban.net ve Oda Projesi'nden geliyor:

Xurban.net, Antrepo'daki yerleştirmesinde, Kuzey Irak'taki petrol ticaretinin 'görünmeyen' yönlerini İstanbullu izleyicinin belleğine aktarmaya çalışırken, Oda Projesi Venedik'te sergilediği projesinin 'gecekondu' ruhunu taşıyan bir benzeriyle, MSÜ Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi'nde izleyicilerin karşısına çıkacak Bienalin 'yerli' ağır toplarından Kutluğ Ataman ise, Antrepo'da sergilemesinin beklendiği videosu 1+1=1 de, Kıbrıs sorununu, farklı bir 'özne'nin çoğul perspektifiyle bienale taşıyacak. Yine bienale Doğudan estireceği sert ve hakiki rüzgârla, Fikret Atay ise, Diyarbakır'daki ATM kabinlerinde dans eden 'sokak çocukları'nın tepkisini sanatseverlerin karşısına çıkaracak.

Eserlerin yüzde 45'i video
Sergilenecek eserlerin yüzde 45'inin video kökenli yapıtları içereceği bienalin sürprizleri bitmiyor.
Örneğin, Led Zeppelin klasiği 'Stairway to Heaven' (Cennete çıkan merdiven) parçasına gönderme yapacak olan Antrepo'daki yapıtıyla İtalyan sanatçı Monica Bonvicini, ya da İstanbul'da kuracağı çevreye saygılı tuvalet kabinleriyle vatandaşı Bruna Esposito, veya tüm dinleri 'en çıplak haliyle' tepemize çıkaracak olan Hırvat sanatçı Danica Dakic, yaklaşan bienalde en çok 'gürültüyü' koparması beklenen sanatçılardan yalnızca birkaçı.

Bienalin 'şehre sızan' diğer yapıtları arasında ise iki örnek özellikle dikkat çekici: Bunlardan birincisi, Kolombiyalı sanatçı Doris Salcedo'nun. Sanatçı eserinde, İstanbul'un bilinen bir semtinde, yüzlerce sandalyeyi, alışılmadık bir yaklaşımla bir araya getirecek!

Bir diğer sanatçı, İspanyol Rogelio Lopez Cuenca ise, eserinde 'artık işlemez hale gelen' İstanbul'un trafik levhalarını, yeni ve oldukça kışkırtıcı bir yorumla sanatseverlerin ilgisine sunacak.

Yine bienal çerçevesinde, geçen haftalar içerisinde yeniden örgütlenen Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği'nin (AICA) Türkiye Birimi de bir sempozyum düzenleyecek. İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin katkısıyla düzenlenecek bu sempozyum, dünyaca tanınmış sanat eleştirmenlerini Türkiye'den deneyimli imzalarla birlikte üç gün süresince bir araya getirecek.
Bu arada bienalin, beraberinde ilk kez tişörtler, çanta ve kahve fincanları gibi 'ürün'leri de getirerek anısını kalıcılaştıracağını fısıldayalım!
Radikal

Arşiv

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz