"Bu sergi Türkiye
Cumhuriyeti'nin küçük bir tarihi"
Ünlü
karikatürist Haslet Soyöz bu kez resimlere imza attı. Soyöz'ün Cennetin
Gemileri adlı sergisinde Türk denizcilik tarihinden 30 önemli geminin yağlıboya
tablosu var.
Haslet Soyöz'ü Milliyet okurları hemen hatırlayacak. Yıllarca karikatürleriyle
gazetenin sayfalarında yer aldı. Şimdilerde MİÇO sayfası ve Kirpi
ilavesinde çizen Soyöz, bir süre önce de Milliyet TIR'ından bakarak Türkiye'nin
halini yorumlamıştı. Fakat Soyöz bir süredir daha çok "denizlerde
yolculuk" ediyor. Cennetin Gemileri sergisi de zaten çok yakında başlıyor.
Çünkü Soyöz "gemi portre ressamlığı" işine bulaştı. Şöyle
yani: Türkiye'nin tarihinde önemli yer tutan gemileri, Türkiye tarihinde pek
rastlanmayan şekilde detaylarıyla yağlıboya tablolara aktardı. Soyöz
"Bu resimleri birinin yapması gerekiyordu, ben yaptığım için şanslıyım"
diyor. Bu arada sergi, 3 Aralık'ta başlayıp 13 Aralık'ta bitiyor.
"Resimlerine yakışan bir yer"de, Rahmi Koç Sanayi Müzesi'nde...
Yıllar sonra sizi resimle buluşturan ne oldu?
Ankara Gazi Eğitim'de iki yıl resim okudum. Olaylar yüzünden okulu bıraktım.
Sonra karikatüre başladım ve İstanbul'a geldim. Gazetelerde çiziyordum artık.
Bu arada Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'nun grafik bölümüne girdim.
İşle birlikte yürümeyince orayı da bıraktım. Yıllar sonra Tatbiki'den
arkadaşım Erkan'la (Özdilek) karşılaşmam resme yeniden başlamamda etkili
oldu. Şöyle matrak bir şey de var: O günlerde tesadüfen Savarona'yı çizmeye
çalışıyordum ama karikatürlerimde olduğu gibi A4 kağıdına... Tabii aynı
havayı bulamadım. Erkan "Gel benim atölyede yağlıboya çalış"
dedi.
Zor muydu bu geçiş?
Erkan kocaman bir tuval koydu önüme, içinde kayboldum. Benim alıştığım
A4 boyutuydu, birden gölden okyanusa çıkmak gibi bir durum yaşadım. Üç ay
uğraştım Savarona'yı yapmak için ama güzel oldu. Ardından Erkan atölyeyi
ortak kullanmayı teklif etti.
Kaç yıl sonra yağlıboya resim yapmış oldunuz?
30 yıldan sonra... Yağlıboyanın zorlukları vardır. Deniz ve gökyüzü, doğada
en çok değişen şeyler; ışığı, rengi, dalgası, bulutu... Bir gökyüzü
çalışıyor, yorulup bırakıyorsun. Ertesi gün resmi bozabilirsin ya da
farklı bir yere götürebilirsin... Yağlıboya biraz böyle.
Cennetin Gemileri'yle yolculuk nasıl başladı?
Konsept arıyordum, Savarona'dan dolayı aklıma gemiler geldi. Araştırınca
her geminin dehşet bir hikayesi olduğunu öğrendim. Müzeleri gezdim, meraklılarıyla
konuştum, kitaplar okudum... Tarihimizin bu bölümünü bilmediğim için gerçekten
kendimden utandım.
Gemileri nasıl seçtiniz?
Bir kısmı Osmanlı'nın son dönemine ait. Ardından Birinci Dünya Savaşı
başlıyor, sonra Kurtuluş Savaşı, cumhuriyetin ilk yıllarından gemiler de
var. Bu gemilerin kimi yanmış, kimi batmış, kimi hurdaya çıkmış..
Onlardan geriye çok az şey kalmış. Böyle bir şey yapılmasaydı belki
hikayeleri de unutulup gidecekti. Bu sergi aynı zamanda Türkiye
Cumhuriyeti'nin küçük bir tarihi.
Diğer sıkıntıları nelerdi bu işin?
Bu gemiler artık var olmayan gemiler. Bazılarından geriye sadece birkaç fotoğraf
kalmış ama siyah-beyaz, karanlık, çok net değiller. Ayrıntıları; uzun
uzun inceleyerek, diğer gemilerden tahmin ederek, çeşitli araştırmalar
yaparak buldum.
Gemi portreciliğinin Türkiye'nin sanat tarihinde önemli bir yeri var mı?
Ne Osmanlı ne de cumhuriyet döneminde böyle bir gelenek var. Bir Diyarbakırlı
Tahsin var, o yapmış yüzyılın başında. İngiltere, Hollanda gibi ülkelerde
var ama bizde böyle yağlıboya, bir döneme damgalarını vurmuş gemilerin
portrelerini yapan hemen hemen yok. Neredeyse 100 yıldır... Bu resimleri
birinin yapması gerekiyordu, ben yapmış olduğum için şanslıyım.
"Dehşet hikayeler" dediniz. Aralarında sizi en çok etkileyen
hangisiydi?
Hepsi çok önemli ama mesela Gazal var. Bir römorkör ve kendisinden çok büyük
bir Yunan şilebini Kurtuluş Savaşı'nda esir alıyor. İki önemli gemi var
ayrıca. Biri, Yavuz zırhlısı; Osmanlı İmparatorluğu'nu Birinci Dünya
Savaşı'na sokan gemi. İkincisi, Bandırma Vapuru; cumhuriyetin kuruluş yıllarının
sembolü.
Resimlerin boyutları farklı, hikayelerine göre mi belirlediniz?
Yavuz'u, Bandırma'yı tabii ki çok küçük yapmak istemedim. Nusret var, o da
çok önemli bir gemi, Çanakkale Savaşı'nı onun sayesinde kazandık ama küçük
boyda yaptım çünkü fazla detaylı bir gemi değil.
"Giresun çok zamanımı aldı"
En çok hangi gemi zamanınızı aldı?
Giresun bayağı zamanımı aldı. Ayrıntıları net vermek çok önemli. Bir
ipi yanlış yere koyarsan, bir direk yanlış yerdeyse ne kadar güzel olursa
olsun o resmi kaldır, at. "Bu geminin şurası böyle değildi" dendiği
anda olay biter. O resim artık başka bir geminin resmidir.
Milliyet - Nilüfer Oktay
|