|
reklam |
|
|
|||||||||||
Ressam Deniz Bilgin'in of-shore öyküsü ya da gecikmiş bir iade-i itibar 70'li yılların kaotik limanında, kavganın acımasızlığı ve şiirselliğin dalgalarında çalkalanırken tanıdım Deniz Bilgin'i. Sanatın ve siyasetin tartışıldığı kalabalık bir ev toplantısında, onun hangi yolculukların telaşında olduğunu anlamak mümkün değildi.
Bundan sonrası kaptanın seyir defterine ait. Kıyısında oturduğu dünyadan başını kaldırdığında, Denizi bulur karşısında. Kendi olma cesaretinin verdiği haz ve korkuyu, ürkek adımlarla suya ilk temasın verdiği ürpertiyi hissedebilirsiniz bu işlerde. İşte böyle başlar Güzel Anabel Lee'nin şiiri. Bilmek ve anlamak tutkusu, önünde bir Defter'in sayfaları gibi yaprak yaprak çevrildikçe, büyüyen Deniz'in çağrısına koşar. Singapurlu bir tayfanın verdiği büyülü maskelerle, Londra'dan gelen bir
İngiliz kaptanın teslim ettiği uskurlap ve harita cetvelleri ile ayrılır
limandan. Sığ sulardan ayrıldıkça, kendi iç Denizinde olmanın güveni
yavaş yavaş bilinmezliğin korkusuna bırakır yerini. Rotasını aynı ürkek
arayışla çizmeye koyulur. Çünkü bilinmez Deniz'lerde kendi aklı ve yüreğinden
başka hiçbir şey yoktur, ona kılavuzluk edecek. İlkel insanlar gibi yıldızların
dilini okumayı öğrenir. Kiminin adını Klee, kiminin adını Max Ernst
koyar, Chirico der kimine. En erken doğanına Levnî adını takar. Sabahın
pusunda dalgaların o en yumuşak sarmallığında, narin lale yaprakları üzerindeki
damlalar gibi parlayışı yaşadığı limanı hatırlatır ona. Uzaktan adalar görür. Kendi dünyalarına kapanmış. Kimine dokunur gibi geçer. Kiminin kokuları yelkenlerini doldurur, ufuklara savrulur. Coşkusu ve korkusu arttıkça defterine sarılır. Rüzgarsız kaldığında,
yelkeni kırık bir lale gibi düştüğünde, durgun Deniz'deki suretine bakar.
Dibini görmek ister, göremez. Kalemini tuzlu suya banar, sıkıntısını halı
dokur gibi kağıda işler. Deniz Derya, Derya Umman olduğunda içini bilmediği bir duygu kaplar. Mavinin nerde mora dönüştüğünü seçemez olur. Ufuk çizgisinin bir çemberden başka birşey olmadığını farkeder. Derinlik, esbas, boyut anlam değiştirmiştir. Daralan bu çemberi çizer defterine. Bedeni kıvrılır, çember şeffaflaşır, cam gibi incelir. Çinli bir ressamın öyküsündeki gibi içinden geçip kaybolur. "At"ladığı yer şu an elimizde "Tut"tuğumuz resmidir. |
|
Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]