|
reklam |
||||||||||||||||||||
İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentin Alsancak - Turan (Liman Bölgesi) arasındaki bölgesinin kentsel tasarımı için açık ve anonim bir Uluslararası Fikir Yarışması açmıştır. Bu yarışmanın amacı, İzmir Liman bölgesindeki kentsel mekan ve mimari
karakterin geliştirilmesinde yararlanılacak fikirler elde etmek, kente daha çağdaş
bir imaj kazandırmak ve İzmir'in gelişen uluslararası statüsü içinde
liman bölgesinde yeni bir kent merkezi oluşturmaktır. Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA)’nın onayı ile UNESCO/UIA yarışma kuralları içinde düzenlenen yarışma tek aşamalı olup tüm dünya mimarlarına ve şehir plancılarına açıktır. Yarışmanın resmi dilleri Türkçe ve İngilizcedir. YARIŞMA JÜRİSİ ÖDÜLLER 6 Adet mansiyon : 25.000 ABD Doları (her birine) YARIŞMA TAKVİMİ KAYIT İŞLEMLERİ - Başvuru formu (yarışmacıların adı, soyadı,
uyruğu, adresi, telefon ve faks numaralarını içerecektir) Kayıt ücreti 150 ABD Dolarıdır. Kayıt ücreti aşağıdaki banka hesabına
yatırılacaktır : Adres: Dikkat! Kayıt başvurularındaki kimlik bilgileri ile banka makbuzundaki kimlik bilgilerinin aynı olması zorunludur. TESLİM EDİLECEK DOKÜMAN Ayrıntılı Bilgi Yarışma Şartnamesi Alan Kullanımı ve Yarışma Bölgesinin Özellikleri İzmir, 38° kuzey, 27° doğu koordinatlarında Anadolu’nun batı ucunda bulunan körfezin çevresinde konumlanmıştır. Türkiye’nin üçüncü büyük kentidir. Halen 3 milyon olan ve on yıl içinde 4 milyona ulaşması beklenen nüfus büyüklüğü ile İzmir, 21. yüzyılın ilk on yılı içinde ticari ve ekonomik statüsüne geliştirmeyi hedeflemekedir. İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentin bu dönüşümünü sağlayacak büyük ölçekli projeler öngörmektedir. Bu yarışmadan elde edilecek sonuçların, kentin fizyonomisini büyük ölçüde geliştirecek ve değiştirecek daha ayrıntılı projelerin hazırlanmasına bir temel oluşturması beklenmektedir. Kentin ana limanına bitişik olan yarışma alanı, İzmir Körfezi'nin doğu ucunda yer alır ve tüm kentsel yerleşme arazinin merkezidir. Körfezin en doğusundaki bölge, yarışma alanının kuzeydoğusuna komşu olan en eski arkeolojik sit bölgesi dışında, hiçbir zaman yerleşme amacıyla seçilmiş bir alan olmamıştır. Limanın güney ve güneydoğusundaki bölge, 19. yüzyılın sonlarından bu yana gaz ve elektrik yapıları, yağ fabrikaları, depolar, buğday siloları ve demiryolu binalarıyla işgal edilmiştir. Bugün çoğunlukla terkedilmiş ve düşük standartlı, hatta gecekondu niteliğinde konut alanlarıyla çevrelenmiş olan bu endüstri yapılarından ayakta kalabilenlerden bazıları şaşırtıcı bir güzelliğe sahip olmalarının ötesinde tarihi ve mimari açıdan büyük bir değer taşımaktadırlar. Onlarca yıldan bu yana yörenin iki önemli akarsuyu, Meles çayı ve Manda deresi, özellikle Meles, endüstriyel atıklar için olduğu kadar evsel atıklar için de bir deşarj kanalı olarak işlev görmüştür. İzmir Körfezi’ndeki kirliliğin başlıca kaynaklarından olan bu sular, Körfez'in dibindeki deniz yatağının neredeyse zehirli bir bataklığa dönüşmesine neden olmuşlar ve buradan yayılan koku, yıllarca tüm İzmirlileri utandırmıştır. Son yıllarda Büyükşehir Belediyesi’nin başlıca uğraşlarından birini oluşturan çevresel iyileştirme çerçevesinde İzmir Körfezi’ndeki kirliliği gidermek ve önlemek üzere yapılan çalışmalar sonucunda büyük bir atılım yapmış, Meles çayı, iyi planlanmış bir açık kanal içine alınmış, atık deşarjları bir kanalizasyon sistemine bağlanmıştır. Aynı sistemin diğer derelerde de bir yıl içinde tamamlanması öngörülmektedir. Gerek Eski İzmir'i Körfez’in kuzeyindeki Karşıyaka'ya, gerekse kentin hinterlandına ve daha ötelere bağlayan ana iletişim yolları bölgeyi boydan boya kat eder. Bu yolların hızla büyüyen bir metropolisin gereksinmelerini karşılamak üzere alelacele yapılmış olmaları gerçeği gözetildiğinde, çağdaş bir kent için en uygun çözümler olmayabilecekleri, hele geleceğin metropolisi için yeterli olmaktan hayli uzak olduklarını kabul etmek gerekir. Ne var ki, bugünkü ekonomik koşullarda, bu pahalı, alt yapı tesislerinin değiştirilmesi düşünülmemektedir. Bu nedenle yarışmacıların bunları değiştirmesi veya yeniden tasarlaması istenmemektedir. İyileştirme veya alternatif geliştirme yönündeki görüşler iletilebilir. Türkiye'nin bütün hızlı büyüyen kentlerinde olduğu gibi, bu alanı çevreleyen kentsel yerleşimler de, kısmen yerel imar planlarıyla, kısmen gelişigüzel gelişmiş, zamanla oldukça çirkin görünüşlü, fakir yerleşme alanlarına dönüşmüşlerdir. Yarışma Alanının Özellikleri Yarışmanın sınırları içine giren alan, gerek merkezi konumu, gerekse taşıdığı gelişme potansiyeli ile İzmir Büyükkenti’nin en pahalı ve değerli alanını oluşturur. Denizin hemen yanı başında oluşunun sağladığı avantajın yanı sıra, demiryolu, metro ve Körfezin iki tarafını, Eski İzmir'le Karşıyaka'yı ve diğer iki önemli yerleşim alanını, Buca ve Bornova'yı birbirine bağlayan ana ulaşım yolları bu alandan geçmektedir. İzmir Büyükkenti’nin fiziksel merkezi olmakla birlikte, eski kente, Karşıyaka'ya, Buca ve Bornova'ya kıyasla henüz oldukça boştur. Gelişmesini tamamladığında burası İzmir Körfezi çevresindeki kent siluetini bütünleyecek, kentin gelecekteki fizyonomisini, çekirdeğini oluşturacaktır. Bu eski endüstriyel alanda, kamuya ve özel sektöre ait tek sahipli çok büyük parseller bulunması gelecekteki müdahaleleri ve yeni gelişmeleri kolaylaştıracak bir etkendir Son yıllarda bölgede bir yapılaşma faaliyeti başlamıştır. Adalet Sarayı, Makine Mühendisleri Odası'nın İş ve Sosyal Aktivite Merkezi, "Milliyet" ve "Hürriyet" gibi bazı gazetelerin idari binaları bunlar arasındadır. Ancak alanın büyük bölümünde planlı bir gelişme gereksinimi vardır. Liman neredeyse yarım asırdan bu yana faaliyettedir. Ancak, 1962'den bu yana yük limanının başka bir yere nakledilmesine ilişkin planlar vardır. Gelecekte liman yalnızca yolcu vapurlarına hizmet verecektir. Mevcut yük terminali yeniden yapılandırılarak bir dinlence-eğlence alanına dönüştürülecektir. Yarışma alanının kendi sınırları içinde kayda değer herhangi bir arkeolojik buluntu yoktur. Ancak hemen bitişiğindeki Bayraklı'da önemli bir prehistorik sit alanının bulunduğunu ve buranın, etrafı yoğun yerleşme alanlarıyla çevrelenmiş, tescilli ve koruma altında bir sit alanı olduğunu dikkate almak gerekir. Bugünkü İzmir, acımasızca yok edilmiş bir tarihsel çekirdek etrafında gelişmiş bir kent imajını temsil eder. İzmir'in siluetindeki tek önemli öğe eski kaledir. Geriye kalanında hakim olan görüntü, ticari yapılar ve konut yapılarının vasat mimarisi ve Körfez'i çevreleyen tepeleri bütünüyle işgal etmiş gecekondu veya gecekondu sonrası yoğun yerleşmelerin oluşturduğu silüettir. Günümüzdeki Türk kenti görünümlerinin bu karakteristik fizyonomisi içinde liman bölgesinde gerçekleştirilecek geliştirme çalışmalarına, gerek işlevsel gerekse görsel açıdan, önemli bir rol düşecektir. Büyükşehir Belediyesi’nin beklentisi de gerek planlama yeteneği gerekse fiziksel cazibesinin vereceği ilhamla, gelişme için güçlü bir inisiyatif elde etmektir. Böylelikle yarışma alanı, zaman içinde kentin yeni yüzünü yaratacak merkezi kentsel alan olacaktır. Burası bir iş, ticaret, yönetim, kültür ve dinlence alanı olacaktır. Geliştirilmesi öngörülen iki küçük alan dışında konut yerleşmeleri olmayacaktır. Yeni projelerin, 21inci yüzyıl İzmir'i için bir bakıma bir üçüncü İzmir için, tarihi kentin mevcut değerlerini olumsuzlamaksızın, bir karakter yaratması beklenmektedir. Modern planlamanın çevreci vurgusunu ifade edebilmeli, toplumun çağdaş gereksinmelerine yönelik bir yaklaşım geliştirebilmelidir. Daha somut bir anlatımla, bu yeni proje, insanların, yapılarla ezilmeyeceği, kendini teknoloji ve kentsel gelişmeyle güdümlenmiş hissetmeyeceği geleceğin kentsel çevreleri için bir mesaj içermelidir. Yarışmacılardan, yarışma şartnamesinin şekle ilişkin diğer kurallarına saygılı davranmanın yanı sıra, tarihsel gelişim için yeni bir sahne oluşturmak üzere, kentin bu bölgesinin gelecekteki imajını yaratmaları ve bunu alanın kentsel ve mimari dokusuna kavramsal yaklaşımları, çevresel endişeleri ve vizyonlarıyla ifade etmeleri beklenmektedir. Yarışmacılar, mevcut değerler yansıtmadan daha insancıl bir çevre ruhunun hissedileceği yeni bir kentsel çevreyi yaratmalı ve tanımlayabilmelidirler. Katılımcılar önerilerinde bu insani niş duygusunu yansıtırken, bu nişin Türkiye'nin kendi özgün koşullarındaki İzmir kentinin bir parçasını oluşturacağını hatırdan çıkarmamalıdırlar. İzmir Büyükkent Belediyesi, kentsel yerleşmenin ortasında gelecek için güçlü biçimsel imgelerele, iyi planlanmış bu 500 hektarlık alanın öncü bir hareket başlatacağına ve kentin diğer bölgelerindeki kentsel tasarım standartlarının da iyileştirilmesi için itici güç oluşturacağına inanmaktadır. Yarışmacının Belediye'nin heyecan verici bir kentsel mekan ve mimari formlar elde etme doğrultusundaki beklentilerini açıklıkla anlayıp bu beklentilere yanıt vermesi ne denli önemliyse, Belediye'nin kısıtlı olanaklarını gözeterek gerek ekonomik gerekse teknik olarak gerçekleşebilir önerilerde bulunması da o denli önemlidir. Belediye'nin kazanan müellif veya muelliflerin temel tasarım çözümlerini uygulamak konusunda istekli ve niyetli olduğu unutulmamalıdır. Belediye'nin bir başka beklentisi ise yarışma alanında öngörülen gelişmenin ve yapı faaliyetlerinin eski kentin merkezindeki baskıları azaltacağı ve böylelikle korunmasına katkıda bulunacağı doğrultusundadır. Ek'teki belgeler yarışma alanının mevcut durumunu açıklıkla sergilemektedir. Bölgenin hava fotografları ve karakteristik binaların fotograflarıyla, fiziksel yapısı, İzmir kentinin diğer iki büyük yerleşim alanıyla olan etkileşimi, temel altyapısı, tescilli anıtları ve çevreleri, yeşil alanlar, korunması istenen önemli modern yapılar, ana ve tali ulaşım yolları verilerek alanın olabildiğince eksiksiz bir panaroması çizilmeye çalışılmıştır. Yakın zamanda tamamlanmış bir sosyal anketin aşağıda kısaca özetlenen sonuçları bölgedeki demografik, sosyal ve ekonomik koşulların etkisini yansıtmaktadır. Yarışma alanı içinde arazi kullanımında şaşılacak kadar hızlı bir değişim söz konusudur. Rapor bölgeyi şu perspektiflerden ele almıştır: Mevcut üretim sistemleri; nüfus; çok işlevlilik; ulaşım ve iletişim. Varılan sonuçlardan biri, daha önceki yıllarda burada bulunan tütün işleme tesisleri gibi büyük tarımsal işletmeler alanı terk ederken farklı nitelikteki orta büyüklükte bazı işletmelerin alanı işgal etmeye başlamış olmasıdır. Halen alanda, 12.000 kişilik insan gücünü istihdam eden 400’e yakın işletme vardır. Bunlar arazinin %5’ini kullanmaktadırlar. Kentin bu bölgesi tarihi İzmir'in en az rağbet gören yerleşim alanıydı. Bugün yarışma alanının iki ayrı ucunda yer alan yerleşim bölgelerinde, farklı biçimlerdeki 1.800 konutta 9.000 kişi yaşamaktadır. Bölgede, kullanılmayan çok sayıda bina bulunmaktadır. Bu rakamlar henüz planlama kararlarını etkileyecek eşik değerlere ulaşmamış olabilir, ancak Peker'in de altını çizdiği gibi bölgede belli bir kentsel yaşam kalitesinin üzerinde kurulabileceği bir kentsel altyapı vardır. Son zamanlarda bu alan içindeki arazi kullanımında başlayan tedrici dönüşüm kendi gelişigüzel önceliklerini yaratmış, bu da dönüşüm sürecini hızlandırmıştır. Bu nedenle de alanın gelişme planının ivedilikle hazırlanmasına gereksinim vardır. Eğer kent yönetimi için çağdaş bir fizyonominin yaratılması hedef ise ve çok geç kalınmamışsa, İzmir'in bu prestijli alanı için acilen bir plan hazırlanması gerekmektedir. Tarihi Sunuş Körfez Bölgesindeki en eski yerleşmenin kalıntıları halen Bayraklı semtinde koruma altındadır. Burası Antik Smyrna (İzmir) yerleşme alanıdır ve İ.Ö. 3. binyıla tarihlenmektedir. Bu yerleşmenin Troya'nın altıncı katmanı ve kalıntıları İzmir çevresinde bulunan ilk Hitit kültürüyle çağdaş olduğu düşünülmektedir. Buluntuların da kanıtladığı gibi, Helenik gruplar bölgeye İ.Ö. 10. yüzyılda yerleşmişlerdir. İ.Ö. 7. yüzyıldan bu yana Antik İzmir'in etrafı kayda değer büyüklükte kent duvarlarıyla çevrelenmişti. Buna karşın kent Lidya Kralı Alyattes tarafından tahrip edilmiş ve 4. yüzyılda tamamen terkedilmiştir. İskender'den sonraki Helenistik Dönemde Pagos dağı yamaçlarında körfezde bir limanı olan yeni bir kent kurulmuştur. Bu kentin kuruluşunu doğrudan İskender'e bağlayan bazı eski Yunan söylenceleri vardır. Kenti İ.Ö. 1. yüzyılda ziyaret eden Strabo'ya göre burası İyon kentlerinin en güzelidir. Helenistik Dönemin limanı 17. yüzyıla kadar varlığını korumuştur. Helenistik kent ise bugünkü İzmir'in tarihi çekirdeğinin altındadır. Liman çevresinde gelişmiş olan Helenistik kentin iyi kaplanmış, doğrusal sokakları ve aralarında - İzmir'de doğmuş bir vatandaşları olduğunu iddia ettikleri- Homeros adına inşa edilmiş bir stoanın da bulunduğu Helenistik Dönemin karakteristik anıtları bulunmaktaydı. Bu stoada (Homeraion) Homeros'un tanrılaştırılmış bir heykeli bulunmaktaydı. Roma döneminde kent agoralar, tiyatrolar ve tapınaklarla donatılmıştı. Ancak kent 178’de bir depremle yerle bir olmuş, daha sonra Markus Aurelius tarafından yeniden inşa edilmişti. Büyük Konstantin'den sonra, doğunun Helenistik geleneği tarafından emilen Erken Hristiyanlık yavaş yavaş Doğu Roma İmparatorluğu'nda egemen olmaya başladı. İzmir, piskoposluğu merkezi olan bir metropole dönüştü ve Konstantinopolis'ten sonraki ikinci önemli kent durumuna geçti. Ortaçağın başlangıç yıllarında, Arap'ların saldırıları altında, İzmir gibi liman kentleri başkentle olan yakın ilişkilerini deniz üzerinden sürdürüyorlardı. İzmir Bizans donanmasının Akdeniz'deki üssü durumundaydı. Bu ortaçağ Hristiyan İzmir'i de 1025'de bir başka depremle yok oldu. İzmir'de bu döneme ilişkin herhangi bir iz kalmamıştır. Selçuklu Sultanı Alparslan'la Bizans imparatoru Romanes Diogenes arasında 1071 yılında gerçekleşen Malazgirt Savaşı’ndan birkaç yıl sonra, İzmir Türkler tarafından işgal edildi. Türk işgalinin sürdüğü kısa dönem boyunca Çaka Bey isimli ünlü bir Türk korsanı Ege'nin korkulu rüyası oldu. Ancak Bizanslılar kenti 1093'te geri aldılar ve 12. yüzyılda İzmir bir kez daha önemli bir liman ve askeri üs olma niteliğini kazandı. Haçlıların 1204 - 1261 arasında Konstantinopolis’i işgalleri sırasında İzmir İznik imparatorları elindeydi. 13. yüzyılda Pagos tepesindeki kale (Kadifekale) onarıldı, limandaki bir başka kale güçlendirildi ve yeni bir saray inşa edildi. Kentte, Venediklilerin, Cenevizlerin kendi semtleri vardı. Türk göçmenler Ege yöresindeki yaylalarda yaşıyoryorlardı. Yörede Türk beylikleri kurulmaya başlamıştı. 1310'da, Türk beylerinden Aydınoğlu Mehmet Bey Pagos'taki kaleyi fethetti. Ancak liman çevresindeki kent Latinlerin elinde kalmıştı. 14. yüzyılın sonuna kadar liman ve kalesi Papalığın ve Rodos şövalyelerinin denetiminde kalacaktı. 1399’da Orta Asyalı büyük hükümdar Timur, Ankara Savaşı’nı kazandıktan sonra İzmir'e gelmiş, kenti kuşatmış ve yakmıştır. Kısa bir süre için Aydın Beyliği kenti işgal etmiş, 1425’de İzmir Osmanlı topraklarına katılmıştır. I. Mehmet (1413-1421) kenti fethettiğinde liman bölgesindeki kent duvarlarını ve surlarını yıkmıştır. Ancak, bir Venedik filosunun kenti yakmasından sonra II. Mehmet (Fatih) yeni bir kale yaptırmış ve İzmir, Osmanlı donanmasının Akdeniz'deki üssü konumuna geçmiş, yönetimi Osmanlı donanmasının Büyük Amirali’ne verilmiştir. İzmir hiçbir dönemde bir kültür merkezi olmamıştır. Fakat Osmanlı İmparatorluğu’nun Akdeniz’deki en önemli limanı olan İzmir, Cenova, Venedik, Barselona, Marsilya ve İskenderiye gibi Akdenizli, ticari ve kosmopolit karakterini korumuştur. Baharat Ticaretinin çökmesinden sonra bununla bağlantılı olan Suriye'deki kentler önemlerini kaybetti. Öyle ki, İtalyan, Fransız, İngiliz, Hollandalı tacirler ve Osmanlı Rumları, Yahudileri ve Ermenileri bürolarını İzmir'de kurdular. İzmir aynı zamanda yöredeki öteki Türk kentleri için bir çekim merkezi haline geldi. Kenti ziyaret eden 17. yüzyıl gezginleri sokaklarda konuşulan dillerin çeşitliliği karşısında hayret ederler. Kentte ticari etkinliğin artışı Osmanlı hükümetini İzmir'in kentsel koşullarını iyileştirmek konusunda harekete geçirdi. İzmir Körfezi’nin girişine inşa edilen kale kentin güvenliğini artıran bir öğe oldu. Kentin kozmopolit karakteri, şeriat yasası uyarınca Müslüman olmayanlara uygulanan kısıtlarda da bir yumuşama getirdi. Böylelikle kentte belli sayıda kilise ve sinagog inşa edildi. Tüm bu gelişmelere karşın İzmir liman kenti fazla büyük değildi. Halen duvarların dışına taşmamıştı. Ünlü gezgin Evliya Çelebi’ye göre, 17. yüzyılın ikinci yarısında İzmir'in nüfusu 60.000 dolayındaydı. 1688’de art arda gelen deprem ve yangın felaketleri bütün kenti yok etti. On yedi camiden yalnızca üçü ayakta kalabilmişti. Ancak kentliler; Osmanlılar ve yabancılar, birkaç yıl içinde İzmir'i yeniden inşa ettiler. Bu çabanın uluslararası niteliği olağanüstüydü. Ünlü Fransız gezgin Tournefort'un 1702'de çizdiği tabloya göre kentin büyük bölümü hala Bizans dönemi surlarının içinde yer alıyordu. Sur dışında yalnızca birkaç mahalle vardı. Kentte Roma dönemine ait bazı kalıntılar bulunmaktaydı. Tournefort'a göre İzmir Levant’ın en güzel kentiydi. Ancak Tournefort'un saptadığı nüfus büyüklüğü, Evliya Çelebi'ninkinin yarısından bile azdı. Bunun bir nedeni 1688 depremi olabilir. İzmir'in ticari önemi 18. yüzyılda daha da arttı. İngiliz gezgin Richard Chandler'e göre, dönemin bütün liman kentleri gibi İzmir de sıkıcı, dar sokakları olan pis bir şehirdi ve 17.yüzyıl kentinden daha büyük değildi. Binalar çoğunlukla iki katlıydı. Zemin katlar depo, üst katlar konut olarak kullanılıyordu. Pagos tepesindeki kale ile liman çevresindeki aşağı kent arasında antik kalıntılar ve bağlar bulunmaktaydı. Sık sık yinelenen depremler ve yangınlar yüzünden sürekli bir inşaat faaliyeti vardı. Müslümanlar çoğunluktaydı. 18. yüzyıl sonundaki nüfus 100.000 olarak saptanmıştı. 18. yüzyıldaki en önemli değişiklik eski limanın tedricen dolmasıydı. Yeni ticari alanlar bu bölgede gelişmekteydi. Kent çevresinin ilerdeki gelişmesini etkileyecek bir diğer değişim Buca gibi varoşlarda yabancı tacirlerin geniş malikaneler inşa etmeye başlamalarıyla gerçekleşti. Ancak altını çizmek gerekir ki, birkaç cami ve han dışında, bu 18. yüzyıl kentinden geriye hiçbir şey kalmamıştır. 19. yüzyıl, İstanbul gibi, daha Avrupai nitelikte bir İzmir yarattı. Yüzyıl başında 150.000 olarak belirlenmiş olan nüfus 1812'deki hıyarcıklı veba salgınından sonra hayli düştü. 19. yüzyıl ortalarından kalan bir kent haritası, kent sınırlarının güneyde kaleye, doğuda Alsancak'a kadar uzandığını gösterir. Kıyı çizgisinden kazanılmış arazi üzerine yoğun olarak inşaat yapılmıştır. O sıralarda kent 240 hektarlık bir alanı kaplamakta, nüfus ise 180.000’e ulaşmış bulunmaktadır. Kentin yeni rıhtımları ancak 1868 - 1872 arasında inşa edilmiştir. Hinterlanddan limana mal taşıyacak demiryolunun yapımını teşvik edenler yabancı tüccarlar topluluğudur. Böylece Manisa - İzmir arasındaki ilk demiryolunun açılışı 1863'de yapılmış ve tarihi Basmane Garı inşa edilmiştir. Bu demiryolu Körfezin kuzey sahilindeki Karşıyaka'nın gelişmesine yardımcı olmuştur. Bu yeni yerleşim alanının nüfusu 1891’de 5000 dolayındadır. Aydın - İzmir arasında gerçekleştirilen ikinci demiryolu ve Alsancak İstasyonu’nun yapılması, Alsancak'ın doğusunda yeni bir endüstriyel alan gelişimine ivme kazandırdı. (Bu ilk endüstriyel alan yarışma sınırları içinde bulunmaktadır). Yeni rıhtımların yapılması, demiryolu istasyonlarına bağlanan yeni yollar açılması ve limandaki kalenin yıkılmasıyla eski mahalleler hemen hemen yok edildi. Kıyı çizgisinin batısına doğru yeni konut bölgeleri gelişti. Depremlere ve yeniden inşa faaliyetlerine karşın, 1890 yılında İzmir'de 143 ticari han bulunmaktaydı. İzmir Körfezi’nin ağzından dökülen ve Körfez girişini doldurma eğilimi gösteren Gediz Nehri’nin yatağı 1886'da değiştirildi. Bu adım, liman etkinliklerini olumlu etkiledi. Ticari ürünlerin toplam hacmi 1852'de yılda 240.000 tondan, 1909'da 2.870.000 tona yükseldi. Kentin iç ve dış iletişimi (ulaşımı) ve mimarisi de buna koşut olarak gelişti. Birinci Dünya Savaşı’ndan önce, büyük İzmir Liman kenti, 17. yüzyılda olduğu kadar kozmopolitti. Yabancı tüccarların büyük araziler üzerindeki malikaneleri Buca ve Bornova'da bulunuyordu. Nüfus yapısına bakıldığında, Müslüman olmayanların Müslümanlara göre çoğunlukta olduğu görülüyordu. İzmir hiçbir dönemde sanayi kenti olmamıştır. Bu ithalat ve ihracat kenti yok. Sanayi alanı olarak adlandırılan ve ana tren istasyonunun Doğu'sunda yoğunlaşan alanda yalnızca gaz ve elektrik üretimi, antrepolar ve zeytinyağı imalathaneleri bulunmaktaydı. Körfezin doğu kıyısı, Bornova - İzmir arasındaki deniz ulaşımı için kullanılan küçük bir iskele haricinde, hep boş kaldı. 20. yüzyılın başlarında tarihi kent, İzmir Körfezi’nin güneyinde, Göztepe mahallesi ile Alsancak İstasyonu arasındaki bölgeyi kapsıyordu. Liman tesislerinin gerisinde, büyük bir antrepolar bölgesi ve Kapalıçarşı yer alıyordu. Konak Meydanı’nı, kentin idari ve temsili merkezini oluşturan temel öğeler, yüzyılın başında yerini almıştı., 1827'den kalan büyük askeri kışlayla İzmir'in bu bölgesi neredeyse Avrupai bir atmosfere sahipti. Ancak İzmir hiçbir zaman anıtsal bir mimariye sahip olmadı. Konut mimarisi genelde Ege stilinde iki veya üç katlı evlerden, bazı mahallelerde ise orta Anadolu tarzı ahşap evlerden oluşmaktaydı. Körfez'in kuzey kıyısındaki Karşıyaka bölgesinde ise, batılı karakterde ve düşük yoğunlukta bir yapılaşma söz konusuydu. Körfez’in doğu kıyısı hemen hemen boştu. Modern limanın yapımına ancak ellilerden sonra başlandı. Türk-Yunan Savaşı Sonrası İzmir 1922'de büyük bir yangın felaketi yaşadı. Ünlü Fransız kent plancısı Henri Prost ve ortakları Danger kardeşler, yakılmış bölgeler için bir plan hazırladılar. Bugünkü Alsancak'ın Basmane'ye kadar olan bölümünde (bina yükseklikleri dışında) bu plan uygulanmıştır. Behçet Uz'un Belediye Başkanlığı döneminde, 1931-1941 arasında, birçok yeni sokak ve Cumhuriyet Meydanı gibi alanlar açıldı. Meles ve Bornova Çayları arasındaki bataklık kurutuldu, alana okaliptüs ağaçları dikildi. Yeni itfaiye merkezi, ilk şehirlerarası otobüs terminali, yeni kanalizasyon sistemi, salhane, yeni bir ulaşım idaresi gibi kuruluşlar otuzlu yıllarda kuruldu ve inşa edildi. Sokakların, kaplama ve kaldırımlarının iyileştirilmesi için Belediye tarafından bir şirket oluşturuldu. Uz'un en belirleyici özelliği, ıslah edilmiş bölgelerde yeşil alanların planlamasına ve ağaç dikimine verdiği önemdi. Yabancı uzmanların denetiminde, bu dönemde tamamlanmış olan ana caddenin; Fevzipaşa Bulvarı’nın ortasına çınar ağaçları dikildi. Kentte küçük parkların yaratılması da bu döneme rastlar. Bunlardan en önemlisi Bahri Baba Parkı’dır. Ne yazık ki, bunların çoğu, eski mezarlıkların yerini almıştır. Uz'un belediye başkanlığının bir başka katkısı, Karşıyaka'nın oldukça zengin bir varoş bölgesi olarak yenilenmesidir. Buranın gelişmesi, Körfez'in iki kıyısı arasında deniz ulaşımının artmasına da yardımcı olmuştur. 1938'de merkezi yönetim kentsel yenileme çalışmalarında sorumluluk üstlenmiş ve kentin ilk planı bu dönemde hazırlanmıştır. Planın en önemli kazanımı kent merkezindeki 40 hektarlık bir alanın Kültür Park yapımı için ayrılmış olmasıdır. Burası, daha sonra kısmen İzmir Uluslararası Ticaret Fuarı'nın binaları tarafından işgal edilmiş olsa da, halen kent merkezinde dikkate değer bir yeşil barındıran tek alan olma özelliğini korumaktadır. 1939’da Belediye, bünyesinde Le Corbusier'nin danışman olarak görev alacağı bir planlama komisyonu kurmayı hedefler. Ne yazık ki, Le Corbusier İzmir'e ancak 1948’de gelebilmiş ve yalnızca bir hafta kalabilmiştir. Bu arada eskiz niteliğinde bir iki teklif hazırlamıştır. Bunlar arasında iki öneri ilginçtir: Önerilen liman bölgesinde yeni bir iş merkezi ile "yeşil endüstriyel alanlar" kavramıyla bütünleşmiş olarak kentin içinde ve çevresinde 1000 hektar civarında yeşil alan. 1951’de İzmir'in nazım planı için bir uluslararası yarışma açılmış, birinciliği Kemal Ahmet Aru kazanmıştır. Plan 400.000 nüfusa göre yapılmış ve 1955’de tamamlanmıştır. Ancak Danger - Prost'un daha sınırlı planı gibi, bu plan uzun süre yürürlükte kalmış olmasına karşın, belediye yönetimleri, yavaş yavaş, ama sürekli bir biçimde bina yüksekliklerini üçten sekize çıkararak yoğunlık arttırırken, iki boyutlu bir belge olarak kalmaya mahkum olmuştur. Merkezi yönetim gibi belediye de yabancı uzmanların danışmanlığına başvurmuş, bu çerçevede 1958’de İtalya'dan L.Piccinato ve A. Bodmer kentin geleceğine ilişkin raporlar hazırlamışlardır. O dönemde kentin nüfus projeksiyonu 1.200.000’dir. 1968’de Metropoliten Nazım Plan bürosu kurulur ve plan 1973’de tamamlanır. ilk kentsel koruma planı da bu plan bünyesinde yer almıştır. Bu planın getirdiği en önemli kararlar yeni endüstriyel alanın tamamen mevcut kent sınırlarının dışında kurulması, limanın kaldırılması ve Fuar alanının, başlangıçta öngörüldüğü gibi bir parka dönüştürülmesidir. 1989’da bir ulaşım nazım planı hazırlanmıştır. Bugünkü ulaşım sistemi kısmen bu plana göre uygulanmıştır. İzmir'in 2005 yılı için öngörülen nüfusu 4.2 milyondur. Kent yönetiminin gündemindeki en önemli konu, cazip ve yaratıcı olanaklar sunan bir merkez alanın yaratılmasıdır. Yarışmanın organizasyonu 3.1. UIA Kuralları Yarışmanın kuralları, UNESCO’nun önerilerine dayalı olarak UIA tarafından uluslararası kent planlaması ve mimari proje yarışmaları için geliştirilmiş ve uygulamaya konmuş öneriler çerçevesinde oluşturulmuştur. 3.2. Yönetim Yarışma İzmir Büyükşehir Belediyesince açılmıştır ve Yarışma ödülleri aynı kurum tarafından verilecektir. Yarışma yönetimi, Jürinin vereceği kararlara uymakla ve kazanan müelliflerin ödüllerini yarışma sonuçlarının ilanından sonraki iki ay içinde ödemekle yükümlüdür. Yarışmaya temel oluşturacak belgeler İzmir Büyükşehir Belediyesi Planlama Müdürlüğü'nce hazırlanmıştır. 3.3. Teknik Danışman Yarışmanın her açıdan organizasyonunun ve koordinasyonunun sağlanmasında, profesyonel ve teknik ekibi, İzmir Büyükşehir Belediye'sinden, Başkanlık Müşaviri, kent plancısı Cengiz Türksoy yönetecektir. 3.4. Yarışma Bürosu İzmir Büyükşehir Belediyesi Planlama Müdürlüğü yarışma bürosu görevini yürütecektir. Yarışma bürosuna aşağıdaki adres ve telefonlardan ulaşılabilir: 4.1. Yarışmanın tipi Bu yarışma, açık ve anonim uluslararası bir fikir yarışmasıdır. Yarışmaya mimarlar, kent plancıları veya bir mimar ve/veya kent plancısı tarafından temsil edilen firmalar katılabilir. Her yarışmacı ancak bir proje önerisi ile katılabilir. 4.2. Resmi Diller Yarışmanın resmi dilleri Türkçe ve İngilizce'dir. Arazideki bütün yer isimleri Türkçe olarak verilmiştir. Lejandlar ve açıklama notları Türkçe ve İngilizce olarak verilmiştir. Sorular her iki dilde de sorulabilir. Tüm soruların cevapları İngilizce ve Türkçe olarak verilecektir. Türk yarışmacılar için Türkçe metin, uluslararası yarışmacılar için İngilizce metin bağlayıcı olacaktır. Jüri toplantısı İngilizce olacaktır. Jüri raporu her iki dilde düzenlenecektir. 4.3. Yarışmanın yasal dayanağı Yarışmaya katılmakla gerek yarışmacılar gerekse Jüri üyeleri yarışmanın kural ve koşullarını kabul etmiş olurlar. 4.4. Sınırlamalar Kurumsal organizasyonlar (üniversiteler, araştırma enstitüleri, odalar
v.b.) yarışmaya katılamazlar. Yarışmaya katılım Koşulları 5.1. Kayıt için gerekenler isim, adres, uyruk, telefon ve fax numaraları, elektronik posta adresi ve
mesleki ünvanları belirten başvuru formu Ödemeler banka transferi yoluyla aşağıdaki hesap numarasına yapılacaktır: VAKIFLAR BANKASI Yarışmacının Başvuru Formu’ndaki tanıtım bilgileri ile Kayıt Ücreti Ödeme Belgesi üzerindeki bilgilerin tam bir tutarlılık içinde olması zorunludur. Kayıt için gerekli belgelerin son gönderilme tarihi 30 Haziran 2001’dir Yarışma belgelerinin yarışmacılara gönderilmesi için son tarih 10 Temmuz 2001‘dir. 5.2. Yarışma Bürosu’nun sağladığı belgeler (Tüm belgeler ayrıca CD olarak verilecektir). 5.2.1. Harita ve fotograflar Yarışma alanının İzmir Kentine göre konumu Bu alanda yer alacak işlevler, kısmen mevcut kullanımlar gözetilerek, kısmen de 1989 tarihli Nazım Plan'ın taleplerine uygun olarak saptanmıştır. Aşağıda yarışma alanında yer alması beklenen başlıca işlevler belirtilmiştir. İşlevler 1. Koruma 2. Liman Bölgesi Yolcu limanı korunacaktır. 4. Alış-veriş merkezi 5. Yönetim , Tören Alanları ve Temsili Alanlar 6. Kamusal Yeşil Alanlar Parklar (Kıyıda ve mevcut yeşil alanlarda, toplam alanın %25’i oranında
kamusal yeşil alan sağlanacaktır) 8. Toplantı Merkezi 9. Konut Bölgesi 10. Helikopter Pisti 11. Park Yeri 5.3. Sorular Soruların iletilmesi için son tarih 20 Ağustos 2001’dir. Yanıtlar 5 Eylül 2001 tarihinde tüm yarışmacılara iletilmiş olacaktır. Yanıtların gönderilmesinden sonra yarışma verileri ve koşullarında hiçbir değişiklik yapılamaz 5.4. Yarışma Projelerinin Sunuluşu . 5.4.1. Sunuşun kapsamı ve kuralları Sunuşun kapsamı yarışma şartnamesinde istenenlerin ötesine geçmemelidir. 5.4.2. Yarışmacılardan İstenilen Materyal Planlamanın kavramsal yaklaşımını gösterir 1 : 2500 ölçekli harita (
Haritaların sırası numaralandırılarak belirtilecektir. 1:2500 ölçekli
plan paftalarının yüzeyi yaklaşık 5 m2’dir). Jüri yarışma sonuçlarını ilan edinceye kadar, tüm yarışma süresince
yarışmacıların kimliği gizli tutulacaktır. 5.4.4. Önerilerin İletilmesi Önerilerin gönderilmesi için son tarih 20 Kasım 2001, Projelerin kabul edileceği son tarih 8 Aralık 2001’dir Önerilerin posta ile veya elden aşağıdaki adrese iletilmesi gerekmektedir. Adres: 5.4.5. Önerilerin güvenliği Yarışma bürosuna ulaştırılmış olan öneriler Yönetimin güvencesi altında olacak, kaybolan veya zarar gören önerilerin restorasyonundan Yönetim sorumlu olacaktır. Önerilerin Değerlendirilmesi 6.1. Teknik Değerlendirme Önerilerin teknik ve biçimsel yönden şartnameye uygunluklarına ilişkin ilk değerlendirme, Yarışma Bürosu olarak görev yapacak olan İzmir Büyükşehir Belediyesi Planlama Müdürlüğü’nce gerçekleştirilecektir. 6.2. Projelerin Jüriye sunulması atanmış bir sekreter tarafından kaydedilecektir. 6.3. Jürinin Kompozisyonu ve Jüri Üyeleri Listesi Jüri Üyeleri UIA’nın Atadığı Yedek Üyeler Danışman Üyeler Raportörler Ödemeler: (Bütün ödemeler net olarak yapılacaktır) Yabancı jüri üyeleri 7 gün x 700$ / gün Teknik danışman 2,5 milyar TL TOPLAM 6.4. Değerlendirme Ölçütleri Aşağıdaki ölçütler İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin isteklerindeki öncelikler gözetilerek oluşturulmuştur. (Ölçütler önemlerine göre sıralanmış değillerdir). 1. Program gereklerinin yerine getirilmiş olması. 2. Kentsel ve mimari tasarımın kavramsal kalitesi. 3. Kıyının yeni silueti için önerilen çözüm. (Körfez çevresindeki mevcut kıyı çizgisiyle ayrıldığı ve uyum gösterdiği noktalar) 4. Taşıt trafiği için önerilen alt sistem ve bunun kent trafik sisteminin mevcut ağı ile bütünleşmesi. 5. Yaya haklarını ve İzmir'in iklim koşullarını doğru değerlendiren araç parkı çözümlerinin kalitesi. 6. Parkların ve diğer yeşil alanların önemine verilen ağırlık ve bunun profesyonel ifade biçimi 7. Erken sanayi yapılarının ve arazilerinin yaratıcı bir biçimde yeniden kullanımı. Jürinin bu beklentileri dikkate alması beklenmektedir. Jürinin ek ölçütler öngörme hakkı vardır. İstenen profesyonel ve teknik kaliteye ek olarak yarışmacılardan, bölgenin geliştirilmesinin ancak on yıllar içinde mümkün olabileceği gerçeğinin bilincinde olarak kentsel planlama kavramlarını geliştirmeleri beklenmektedir. Önerilen tasarım gelecek içindir, ama bu zorlama bir Fütürizm olarak yorumlanmamalıdır. Bu, yarışmacıların yaratıcılığından temel bir beklentidir. Beklentiler özetle, görülür ve kısmen egemen duruma geçmiş bir yeşil, insani değerlere, çevresel ve iklimsel koşullara saygı ve bir 21. yüzyıl metropolünün işareti olarak algılanabilecek özenli panoramik düzenlemelerdir. 6.5. Ödüller 1incilik Ödülü net 80 000 $
6.6. Sonuçların Duyurulması Yarışmanın sonuçları 22 Aralık 2001’de ilan edilecektir. 6.7. Katılan projelerin kamuya açık olarak sergilenmesi Yarışmaya katılan tüm projeler, derecelendirmeye girmiş ve girmemiş olanlar İzmir'de kamuya açık olarak sergilenecektir. Sergi Ocak – Mart 2002 tarihleri arasında gerçekleştirilecektir. Yarışmayı kazanan müellif, uygulama projesinin hazırlanması aşamasında İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne danışman olarak çağırılabilir. Yarışma Takvimi Özeti Yarışmanın Resmen Duyurulması Mayıs 2001 |
|
Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]
Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz