Köşe Yazısı

Küresel Haritada Yer Edinmek ya da Stuttgart

Yazan: İpek Yada Akpınar Tarih: 10 Ağustos 2006

KüreselleÅŸme döneminde insan algılamasının ötesinde deÄŸiÅŸen kentin -metropolisin/dünya kentinin/küresel kentin- betimlenmesi giderek zorlaÅŸtı. Bu zorlu betimlemede, Leach, kent okumalarımızı ve kent deneyimlerimizi, paralel olarak çoÄŸaltabileceÄŸimizden bahseder. Bu baÄŸlamda, kenti bilmek için kesin yöntemler yok, ama bir dizi yaklaşım -de Certeau’nun deyimiyle- taktik / strateji var. Bu çerçevede, “kent nasıl okunur?”, “kentsel izler nasıl sürülür?”, “kent üzerine daha genel kuramsal çalışmalar nasıl oluÅŸturulabilir?” veya “baÄŸlamın günümüz tasarımındaki kritik rolü nedir?” soruları küresel kent çerçevesinde ele alınabilir. DiÄŸer bir deyiÅŸle, günümüz kentinin ve kentteki mimarinin deÄŸerlendirme sürecinde, sosyal, politik ve ekonomik baÄŸlam çerçevesinde okumalar yapmak, iliÅŸkiler kurmak ve sorular sormak mümkün. ÖrneÄŸin, “küreselleÅŸme postmodern nedir?” diye sormak yerine, “küreselleÅŸme ne yapmaktadır?”, “küreselleÅŸmenin / post-modernizmin söylemi nasıldır, nerede ortaya çıkmıştır?” sorularını sormak, bizlere daha fazla yol gösterici olabilir. Küresel ya da post-modern baÄŸlama ait soruları sorabilmek, yani anlam kadar biçim ve içeriÄŸe dair soruları sorabilmek ufuk açıcı… Aslında bu sorular, Connor’un da yazdığı gibi, akademik/eleÅŸtirel yazıları, gerçek koÅŸulların baÄŸlamından yani kültürel/politik alanlardan ayırmayı reddetmektir. DiÄŸer bir deyiÅŸle, eleÅŸtirel ve akademik kurumların içinde ve yanısıra üretilen bilgiyi, bu kurumları besleyen iktidar ve iliÅŸkiler çerçevesinde anlamaya çalışmak demektir. Harvey, postmodernitenin, politik-ekonomik mekan rejiminde temel önemdeki bir dönüÅŸümle tanımlanması gerektiÄŸini savunur. Zaman-mekan sıkışması ile postmodern, belli yerlerin saÄŸlamlığının, özgüllüÄŸünün, tarihsel direniÅŸinin çözüldüÄŸü sürecin yoÄŸunlaÅŸması temsil eder. Postmodern, sermayenin aşılması deÄŸil, yoÄŸunlaÅŸmasıdır. Mekan ve yerin dinamik karmaşıklığını ve bu karmaşıklığın toplumsal olarak üretilen doÄŸasını anlayıp temsil etmeye çalışır. Harvey bu kapsamda, mekan-yer düzeninin coÄŸrafi kavrayışının ekonomik-politik-kültürel yaÅŸamdaki deÄŸiÅŸikliklerin doÄŸasını; bunların, mekansal iliÅŸki üzerindeki etkisini ve bu iliÅŸki içindeki somutlaÅŸmasını anlaması gerekliliÄŸini yazar… Kısacası Postmodern, mekan ve yerin dinamik karmaşıklığını ve bu karmaşıklığın toplumsal olarak üretilen doÄŸasını anlayıp temsil etmeye çalışır. Ä°ÅŸte tam da bu noktada, küresel baÄŸlam ile örtüÅŸür.

Günümüz postmodern ortamında, küresel kent üzerine çalışmalar, önceleri Berlin, Londra, Paris, New York ve Tokyo beÅŸlisine odaklanmışken, giderek küreselleÅŸen Kuala Lumpur, Moskova, Sao Paolo, Åžangay gibi çeper dünya kentlerini de simgesel platformlar olarak temsil etmekteler. Yerel/küresel ikileminin arttığı günümüzde, dünya kenti kategorisine girmek, küresel haritada yer edinmek, ulus-devletin resmi mekanı baÅŸkentin ötesine geçmek yerel yönetimlerin düÅŸü haline dönüÅŸmekte… Küresel kent baÄŸlamında, Saskia Sassen’in 1980’lerde New York, 1990’larda Londra için anlattığı mekansal dönüÅŸümü, kendi kentlerinde gerçekleÅŸtirmek isteyen yönetimler söz konusu… Dünya haritasında yer edinme, küresel dünya ile bütünleÅŸme tutkusu, büyük olaylara ev sahipliÄŸi yapmak üzerinden aktarılabilir. Bu kapsamda, uluslararası festivaller, fuarlar, kültür baÅŸkenti projesi, olimpiyatlar, Formula 1, UEFA ya da Dünya Kupası gibi önemli olayları kente getirmek; böylelikle, sanatçılar, politikacılar, ünlüler ve süper zenginleri ağırlayabilecek olaylara ev sahipliÄŸi yapacak küresel mekanları yaratmak, yerel ve merkezi yöneticilerin, ÅŸirketlerin, yatırımcıların ajandalarının artık önemli bir parçası. Bir yandan büyük çaplı spor ve/veya kültür etkinlikleri aracılığıyla pazar ekonomisindeki yerini pekiÅŸtirme; öte yandan bu ekonomik ve kültürel politikaları mekansallaÅŸtıracak, Fransızların grands projets ÅŸeklinde ifade ettiÄŸi simgesel, büyük ölçekli ve hırslı projeleri yaratmak, küresel dünya haritasında yeniden konumlandırma anlamına gelmekte - tıpkı Bilbao’da jet-star mimar imzası taşıyan simgesel kamusal bina/müze aracılığıyla tanınma ve turist getirme sürecinde olduÄŸu gibi… Baudrillard’ın hyper-gerçeklik terimiyle ifade edebileceÄŸimiz, kendi referanslarına sahip bir dünya için tasarım söz konusu artık…

Kendi referanslarına sahip küresel dünyadaki yerel izlerin adeta “network”ünü oluÅŸturan bu yeni tasarımlar bir dizi tartışmayı gündeme getirmekteler. Jameson, ‘’kültürel temsillerle ekonomik etkinlikler arasındaki eski ayrımın, imge ve biçimlerin üretim ve dolaşımına dayanarak geliÅŸen ekonomi içinde artık ortadan kalktığından’’ bahseder. ÇaÄŸdaÅŸ tüketim kapitalizmi dünyanın özelliÄŸi; kültür alanının geniÅŸlemesinin sonucu, bu alanı yönetme gereksiniminin artışı gözlenmekte. Tasarım/kültür, kapitalistleÅŸmiÅŸ, sınıf deÄŸeri olarak dolaşıma girmiÅŸ durumda: ekonomi ve kültürün iÅŸbirliÄŸi ile yaÅŸamın her alanındaki kültür patlaması, toplumsal-ekonomik-politik alanların estetikleÅŸmesi söz konusu. Bu baÄŸlamda, kentsel ve mimari tasarımlar, kültürün basitçe gerçek yaÅŸamın katı gerçeklerinin uzağında uçuÅŸan, maddi olmayan temsillerin alanı olarak görülemez… Foucault’un söylem kuramı ile aktarabileceÄŸimiz gibi, tasarımlar, temsil biçimi ve durumları, baÅŸka bir yerde var olan iktidar iliÅŸkilerinin yansımasından ibaret deÄŸil… Çağımızın tasarımları, artık kendi içlerinde iktidar…

Baudrillard’ın, Pompidou Kültür Merkezi üzerine eleÅŸtirel okumasında belirttiÄŸi gibi mimarlık, kültürel biçimlerin en elle dokunulabileni, kamuya en açık olanı (aslında kurama en kapalı biçimi de denilebilir)… Büyük anlatıların (grand-narratives) sonu olarak adlandırabileceÄŸimiz içinde yaÅŸadığımız dönemde, yeni tasarımlarda fark yaratan olgu, kenti yapay (senthetic) bir bütün olarak ele almak yerine, kentsel karmaşık yapının “katman”larına – Baudrillard’ın ifadesiyle “parça”larına (fragments) odaklanmalarıdır. DeÄŸiÅŸen kentsel çevre ve kentsel toplum yapısı, “parçalı” ve “kaotik” bir yapı sergilemekte. DönüÅŸen ve deÄŸiÅŸen kentin, yeni bakış açısıyla, yeni yaklaşımla nasıl ele alınabileceÄŸini gösterebilecek kesim, özellikle entelektüel sanatçılar, tasarımcılar, mimarlar… Bu gruplar, bizlere yeni anlam katmanlarını iÅŸaret etmekte ve bu yeni anlamların nasıl okunabileceÄŸini göstermekte. Ticari ve turistik mantık, kenti, imgeler olarak sürekli ÅŸekillendirirken; sanatçı, tasarımcı, mimar ve genç araÅŸtırmacılar, deÄŸiÅŸen kente alternatif bir eleÅŸtiri getirirler. DiÄŸer bir deyiÅŸle sanatçıların/tasarımcıların ve mimarların, kenti algılamaları, kentsel motiflerin günümüz tasarım ve sanatındaki eleÅŸtirel tutumu nedir diye sorulduÄŸunda, sanat ve tasarımın, kaotik kentin, cognitive haritalaması olarak okunabilmesi mümkün… Siegfried Kracauer, “mekansal imgelerin, toplumun düÅŸleri“ olduÄŸunu yazar. Görsel sanatlar, tasarımlar, planlar, projeler, aslında kent ile yüzleÅŸme platformları. Günümüzde entelektüel tasarımcılar, mimarlar ve sanatçılar, kültür-sanat-toplum arası yeniden tarif edilen baÅŸka bir iliÅŸki kuruyorlar –adeta alternatif bir tasarım/sanat oluÅŸturmaktalar... Kısacası görsel sanatlar ve tasarımlar, kent ile yüzleÅŸme platformları, günlük yaÅŸamın ara kesit ve yüzleri - Walter Benjamin’in deyimiyle “optik bilinçaltı mekanları” olarak ele alınabilir.

Ä°ÅŸte tam da bu noktada, Almanya’nın ortaçaÄŸa uzanan bir geçmiÅŸe sahip, Goethe’ye, Schiller’e ev sahipliÄŸi yapmış Stuttgart kentine bakmak ve küresel baÄŸlam içinde yeniden okumak gerekiyor. Merkezde 600.0000, çeper yerleÅŸimlerle 2 milyon nüfusa sahip kent, Avrupa coÄŸrafyasının ortasında, özel bir mimari dil yaratmanın ötesinde, ekonomik-politik-kültürel baÄŸlam içinde düÅŸünülmesi gereken mekansal oluÅŸumlara ev sahipliÄŸi yapmakta… GeçtiÄŸimiz yıl sonuçlanan ve ÅŸu an yasal süreç gereÄŸi kamuoyu görüÅŸüne sunulan merkezdeki kentsel tasarım yarışması Stuttgart 21, Paul Bonatz’ın Tren Ä°stasyonu’nu ve çevresini, bir yandan görselliÄŸi vurgulu, gün ışığından plastik bir biçim diliyle yararlanan deneysel tavrı ile yeniliyor; öte yandan, bir dizi lüks iÅŸ merkezi, otel ve residence bloklarıyla tipik bir soylulaÅŸtırma projesi ÅŸeklinde kent merkezini dönüÅŸtürüyor. Ä°stasyon yakınındaki yeni tamamlanan ÅŸeffaf küp biçimiyle merkezin sosyal odağı haline gelen KunstMuseum, yakın çevresindeki gerek James Stirling’in renkli devlet galerisine, gerekse diÄŸer müzelere fark atıyor: ama sergilerinden daha çok giriÅŸteki lüks kahvesi veya çatıdaki restaurantı ile kentlinin uÄŸrak yeri konumunda. Çeperde ise 2006 Dünya Kupası için Stuttgart Stadı’nın elden geçirilmesi, UN Studio’un olaÄŸanüstü bir deneysel ÅŸölen sunan Mercedes Müzesi’nin kupa öncesi küçük ince detay hatalarıyla açılışa yetiÅŸtirilmesi; buna paralel olarak Tobias Wulf’un, Avrupa’nın en büyük fuar merkezlerinden birini, havalimanı yakınında bitirmek üzere oluÅŸu, aslında daha büyük bir projenin parçaları. Yerel yönetici, sanayici, yatırımcının ve üniversitenin odaklandığı tek hedef var: Stuttgart’ı küresel haritada çok önemli bir koordinata dönüÅŸtürmek...

Merkezde geniÅŸçe bir NiÅŸantaşı imgesine sahip olan Stuttgart, Mercedes-Benz’in yönetimine ve fabrikalarına, Porche’ye ev sahipliÄŸi yapmakta. Koç Holding’in sigorta alanındaki ortağı Allianz grubu, ikinci büyük merkezi olarak bu kenti seçmiÅŸ durumda. Ulusal ve uluslararası bankaların, çok uluslu ÅŸirketlerin merkezlerinin yer aldığı kentte, firmalar kendilerine ileri teknoloji ile bezenmiÅŸ parıltılı yüksek binalarla dolu fiziksel adacıklar oluÅŸturmakta. Çevrelerinde geliÅŸen ultra-lüks alışveriÅŸ merkezleri ve tabii ultra-lüks residence projeleri, ÅŸehir coÄŸrafyasında yerlerini almaya çoktan baÅŸlamışlar… Stratejik olarak seçilmiÅŸ mimari ve kentsel projeler, küresel imgelerle, bu imgelerin hayata geçirilebileceÄŸi sahne düzenleri yaratılmakta... Zaten steril ve güzel kent tipolojisi izdüÅŸümü sosyal iliÅŸkilerin ve nesnelerin soylulaÅŸtırma/sıhhileÅŸtirme kapsamında yeniden ele alındığı görülmekte. Bu mini “ütopya/distopya”da, göçmenlerden ve alt-gelir gruplarından ayrışmış kültürel ve sosyal coÄŸrafyanın devamlılığı, kentlinin tercihlerine ve sosyal problemleri çözme konusunda göstereceÄŸi çabaya ve duyarlılığa baÄŸlı hale geliyor. ÇaÄŸlar Keyder’in “küreselleÅŸtirmenin parçası olabilenler ve olamayanlar” olarak sınıfladığı sosyal grupların, iÅŸ mekanlarının, sosyal yaÅŸam alanlarının ve yaÅŸam mekanlarının ayrıştığını Stuttgart’ta da gözlemlemek mümkün. Dünyayla bütünleÅŸen kentsel sahne imgesini pekiÅŸtiren, daha iyi yaÅŸam koÅŸullarının sinyallerini veren kentsel düzenlemeler; pratikte, küreselleÅŸmenin ve sosyal parçalanmanın fiziksel izdüÅŸümlerini beraberinde getirmeye baÅŸlamışlar. Bu çerçevede, sosyologların Ä°stanbul için iÅŸaret ettikleri gibi, kamusal mekanın ayrışması en büyük sosyal tehlike. Yeni yaÅŸam biçimlerinin birer simge olarak karşımıza çıkmaya baÅŸlaması; yaÅŸanılan mekanın prestij ve statü yatırımı haline dönüÅŸmesi; yaÅŸanılan-çalışılan ve eÄŸlenilen mekanın, sosyal ve kültürel kimliÄŸin fiziksel izdüÅŸümü olarak çoktan kabul edilmesi küreselleÅŸmenin çarpık sosyal boyutu olarak Stuttgart’ta da karşımıza çıkmakta. Baudrillard’ın deyimiyle, “varolma metodu”na dönüÅŸen tüketim sürecinde simge olmaya çalışarak lükslük ve parlaklık kategorilerinde birbirleriyle yarışan yüksek ofis blokları ve kültürel merkezler, ‘yeni küresel dünya düzeni’ni mekansallaÅŸtırmaktalar.

Optik bilinçaltı mekanlarının son ve çarpıcı örneklerinden olan UN Studio’un Mercedes Müzesi, Maki Kuwayama ve Joachim Käppeler’in “çıplak evi”, yeni ÇaÄŸdaÅŸ Sanatlar Müzesi ve yenilenen stadyum, yalnızca mekansal özellikleri ile deÄŸil, günümüzün küresel haritasında yer alma tutkusu baÄŸlamında bir bütün olarak deÄŸerlendirilmelidir...

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kaynaklar
Ä°pek Yada Akpınar, Nurbin Paker, Istanbul Fragmented, International conference proceedings book, Ä°TÜ-Ä°stanbul, 21-24.09.2005
Ä°pek Yada Akpınar, Nurbin Paker, “küreselleÅŸmenin mekansallaÅŸması: “kap(ı/a)lı özel siteler”, YENÄ° MÄ°MAR, Temmuz 2006
Ä°pek Yada Akpınar, “kent ve temsiliyet”, YENÄ° MÄ°MAR, Temmuz 2006
Jean Baudrillard, Simülakrlar ve Simülasyon, Ä°stanbul: DoÄŸuBatı, 2005
Jean Baudrillard, Fragments, London: Routledge, 2004
Michel de Certeau, The Practice of Everyday Life, Berkeley: Uni. of California Press, 1984
Steven Connor, Postmodernist Kültür, çev.D.Åžahiner, Ä°stanbul: YKY, 2005
David Harvey, The Condition of Postmodern. Oxford: Blackwell, 1997
Fredric Jameson, The Cultural Turn, London: Verso, 1998
Fredric Jameson, “Post-Modewrnism and Consumer Society”, Postmodern Culture, Hal Foster, ed., London: Pluto press, 1985
Neil Leach, ed., Hieroglyphics of Space, London: Routledge, 2002
Saskia Sassen, The Global City. Princeton: Princeton University press, 2001

Konuyla İlgili LinklerYazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: küçük harf "y", büyük harf "B", küçük harf "n", sayý iki, sayý sekiz, küçük harf "r"

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız