Köşe Yazısı

Onlar ya da Bizler 02

Yazan: Arman Akdoğan Tarih: 26 Kasım 2006
Nasıl bir Planlama?

Bu yazıyı hazırlarken Arkitera’nın ARKIMEET konferansına davet edilen “19” mimarın hangi ülkelerden geldiklerine kısaca bir göz attım. Davet edilen mimarlardan 7’si Hollanda’lı, diÄŸer 10 mimar çeÅŸitli Avrupa BirliÄŸi ülkelerinden. Geriye kalan 2 mimardan biri Meksika’lı diÄŸeri ise “Daniel Libeskind” Polonya göçmeni Amerika’lı. Bu ufak istatistik mimarlıkta Hollanda’ya ve diÄŸer Avrupa ülkelerine olan ilginin bir göstergesi. Subjektif gözlemim, Hollanda’nın baÅŸarılarına artan merakın sadece Türkiye mimarlarına özgü deÄŸil, diÄŸer ülkelerin mimarlarının da ilgisini çektiÄŸidir.

Bu çok sayıda mimarın konferanslarını takip ederken, acaba kavramsallıkları, mimari yaklaşımları olan ışık, mekan, akıcılık vs. kullanma yeteneklerini bir kenara bırakıp bu baÅŸarının arkasında yatan siyasi, kültürel, iÅŸlevsel ve bürokratik mekanizmaları takip edebiliyor muyuz? Veya hangi bilgilerden ne kadar faydalanabiliyoruz? Bu alandaki daha detaylı “gözlemleme” giderek çok katmanlı karmaşık hale gelen dünya ÅŸehirlerini anlamak için bir araç olabilir mi? Bu konuda sizlerin katılacağı MVRDV konferansı öncesi sizlerle paylaÅŸmak istediÄŸim birkaç paragrafı ekledim.

Hollanda, Rhine nehir deltası üzerinde kurulmuÅŸ, toplam yüzölçümünün yüzde 70’ini son 500 yıllık süreçteki çabalarla, toprakları denizden kazanılmış ve her m²’si rasyonel kent planlama teknikleri, su yönetim sistemleri ile iÅŸlenen, sürekli yenilenen, suni, düz bir peyzaj üzerinde kurulur. 1980 sonlarında Kuzey Denizi’nde keÅŸfedilen doÄŸalgaz ve petrol rezervleri, Avrupa BirliÄŸi’nin geliÅŸen ve birleÅŸen kaynaklarından faydalanabilmeleri, liberal politik yatırımların ÅŸehirleÅŸmeye aktarılmaya baÅŸlanması, mimari atılımlarının da kaynağıdır. 1980’lere kadar Hollanda’nın büyük bir kısmının ortaçaÄŸ tarımı ve ticareti le ilgilenen köylülerin oluÅŸturduÄŸu kent dokuları ve diÄŸer bir kısmının da savaÅŸ öncesi ve sonrası, az katlı, 1. modernite etiÄŸinde hazırlanmış kent dokularından ibaret olduÄŸunu belirmekte de yarar vardır.

Andre Corboz Avrupa’da son yüzyıldaki tasarım ve planlamadaki eÄŸilimleri 4 fazda ayırdeder
1. ÅžehirleÅŸmedeki geliÅŸim, Åžehrin Yanında (1900-1930’lar)
2. ÅžehirleÅŸmedeki geliÅŸim, Åžehre Karşı (1930-1960’lar)
3. ÅžehirleÅŸmedeki GeliÅŸim, Åžehir Ä°çinde (1960-1990’lar)
4. ÅžehirleÅŸmedeki GeliÅŸim, Åžehir Bölgesinde

Avrupa ülkelerindeki gibi Hollanda’daki ÅŸehirleÅŸme 1930’lara kadar, Camillo Sitte’nin estetik prensipleri ile “Garden Cities - Bahçe Åžehirler”in benzerlerini oluÅŸturur. Daha çok ÅŸehirlerin uzantısı olan “Green Wedges - YeÅŸil Kıskı” düzenlemeleri ile geliÅŸir. Åžehir merkezini tasarımın özenesi olma durumundan çıkarıp geri plana iter. Ä°kinci kuÅŸak, CIAM kongrelerinin ışığında daha çok Fonksiyonel Åžehir üretimini benimser. Bütün kent fonksiyonları artık birbirinden ayrıştırılmıştır. Endüstri geliÅŸimiyle1970’lere kadar süren Åžehir yanında geliÅŸim dir. Üçüncü kuÅŸak, 1970’lerden sonra arkitektonik oluÅŸumların çeÅŸitlendiÄŸi, fonksiyonalist CIAM kararlarına tepki olarak geliÅŸen postmodern dönemdir. Bu durum 90 lardaki Vinex uygulamaları dönemine kadar azalarak sürer. “Vinex” terimi ulusal hükümetin yayınlarında kullanılmaya baÅŸlanmasıyla yayılmıştır. Çok sayıda yeni banliyolerin üretilmesini kapsamaktadır. Vinex bir ÅŸehrin, ÅŸehrin yanında compact (sıkıştırılarak) geniÅŸlemesini hedefler. Bu dönemin uygulamaları 2000’lerden sonra tamamlanmıştır. Vinex birimlerinin tamamlanması demek, hacmi yaklaşık 1 milyon yeni konutun bitmiÅŸ olması anlamına gelir. Bu konutların oluÅŸumu beraberinde okullar, itfaiye istasyonları, meydanlar gibi, ilgili çok sayıda mekanların üretilmesini tetiklemiÅŸtir. Ä°stanbul’a konferasa gelen tüm Hollanda’lı mimarlar mutlaka Vinex lokasyonundaki projelerden bir pay almışlardır. Vinex giriÅŸimleri 90’lardaki mimarlık ofislerinin popularitesinin artmasının ardında yatan, ofisleri ayakta tutan itici gücü oluÅŸturmaktadır. ÖrneÄŸin mimarlık ofisi Neutelings and Redijk’a sadece ofislerine 100 km yarıçaplı mesafede projeleri kabul etme lüksüne kavuÅŸturabilmiÅŸtir. 1990’larda ekonomik geliÅŸmenin ivme kazandiÄŸi zaman dilimi içerisinde OMA popüleritesi dışında,10 kadar mimar içinde bulunduÄŸu ülke sınırlarını aÅŸarak küresel olarak tanınmaya baÅŸlanmışlardır. 2005’e gelindiÄŸinde ise irili ufaklı birçok mimarlık ofisi Hollanda içersindeki ekonmik durgunluklada beraber, çoÄŸunluÄŸu UzakdoÄŸu, Çin, Ä°spanya ve Rusya’ya yönelmiÅŸ durumdadır. Bu ofisler; Avrupa BirliÄŸi’nin ve özellikle Hollanda’nın,

• Stratejik planlama, senaryolar üretebilme
• Kurumlararası iÅŸbirliÄŸi ve uzlaÅŸma (Polder Model)
• Åžehirler üzerinde detayli bilimsel, sosyolojik araÅŸtırma
• AB ülkeleri arasındaki hızla artan bilgi alışveriÅŸi
• Planlamada ve mimari proje üretiminde çoÄŸulculuÄŸun benimsenmesi (Ä°halelerden mimarların çoÄŸul ve her katmanda ki mimarın, genç veya yaÅŸlı yararlanabilmesidir.)

Yeteneklerinden oldukça faydalanmışlardır.

2000’lerde iklim biraz deÄŸiÅŸmiÅŸtir. ÅžehirleÅŸme geliÅŸimi mutlak kavramsal fikirlerin üretilmediÄŸi, rotasının kesin belirlenmediÄŸi bir dönem içerisinde artık seyretmektedir.

Bu deÄŸiÅŸim Hollanda’lıların gündemindeki en etkin konu olan göçmenlere, islama, bakış açısıylada az bir parça da ilgilidir.

(Birkaç gün önce 22 Kasım’da Hollanda’da politik seçimler gerçekleÅŸti. Radikal, milliyetçi, saÄŸ PVDV partisi Hollanda’daki Ä°slam ve göçmen egemenliÄŸinin artmasını temel propogandaları haline getirip 500 bin oy alarak tarihte ilk kez mecliste 9 sandalye (az da olsa) kazandılar.)

Hollanda’da yabancılara olan tepkilerin yükseliÅŸinde son yıllarda üç ana etmen,11 Eylül olayları, aşırı radikal politikacı ve parti lideri Pim Fortuyn’ın (Rotterdam) öldürülmesi, yazar ve film yapımcısı Theo Van Gogh’un islamcılara karşı söylemleri, ardından suikaste kurban gitmesidir. DiÄŸer bir yardımcı etmen ise ÅŸehir merkezlerinde göçmenlerin aşırı kutuplaÅŸması, istenen integrasyonun 3. kuÅŸaktaki göçmenlerde bile gerçekleÅŸmemesi ve suç oranlarını yükseldiÄŸine olan inancın toplumda artmasıdır.

Bu olaylar, Hollanda’nın 2000 yılı oncesi hazırlanan ÅŸehirleÅŸme senaryolarındaki deÄŸiÅŸimleride beraberinde getirmiÅŸtir. 90’lı yıllardaki Vinex geliÅŸimeleri sonucu Hollanda’daki yerli vatandaÅŸların bu bölgelere taşınıp yerleÅŸmeleri, kent çekirdeÄŸini daha çok göçmenlerin yaÅŸadığı mekanlar haline getirmiÅŸtir. Bu olgularla beraber ÅŸehir içinde dönüÅŸüm projelerine daha ağırlık verilmesi gerektiÄŸini çoÄŸunluk benimsemektedir

Bu fikirler, tüm Hollanda’nın bir bütün ÅŸehir olabileceÄŸi ihtimaline, enstitülerde araÅŸtırılan “Double Dutch” senaryolarına olan kuÅŸkuları da arttırmıştır. Göçmen alımındaki kıstlama eÄŸilimleri belirdiÄŸinden, yaÅŸlanan nüfusun artmasıyla 10 yıl içerisinde toplam nüfusun 16 milyondan 14 milyona düÅŸmesi beklenmektedir.

Ä°statistiklere göre 2006’da Rotterdam’da yaÅŸayan 50.000 Türk vatandaşı bulunmaktadır.Yolda gezen her 12 kiÅŸiden 1’i Türk vatandaşıdır. Bugün Hollanda’nin temel mimarlık okulu Delft Teknik Üniversitesi’nde birçok Türk mimari akademik kariyerini sürdürmektedir. Delft Üniversitesi yabancı uyruklu doktora öÄŸrencisi ve akademisyenleri bünyesine alabilmek, uluslararası olabilmek için uÄŸraÅŸ vermektedir. Rotterdam Belediyesi’nde de çalışan birçok Türk ve yabancı mimar mevcuttur. Bu iÅŸ gücü 3. kuÅŸak Türk göçmeni olmayıp son 10 yılda Türkiye’de oluÅŸan beyin göçüyle de ilgilidir. Bu göç Hollanda’nın yabancıların ülkeye giriÅŸ yollarında birtakım kısıtlamalar getirmesine raÄŸmen gerçekleÅŸmiÅŸtir.

Bu verilerin ardından merak ettiÄŸim istatistik, Ä°stanbul’daki belediyelerimizde ve üniversitelerimizde kaç kiÅŸinin yabancı uyruklu olduÄŸudur?

2005 yılının Haziran ayında Sayın Kadir TopbaÅŸ’ın Rotterdam-Ä°stanbul, KardeÅŸ Åžehir Protokolü imzaladığını (eÄŸer bilen varsa) hatırlatalım. Umuyorum, kardeÅŸlik, kültürel aliÅŸveriÅŸ vs’nin Amsterdam daki lale mezat alanlarının Ä°stanbul’a taşınmasıyla kalmaz veya Hollanda’dan satın alınacak yeni Metrobüs’lerle, D-100 karayolu için Ä°stanbul trafiÄŸini azaltma hedefinin dışına çıkabilir

Ä°stanbul yeni “Åžehir planlamalı” bir döneme geçmektedir. Bu planlamalar ne kadar ÅŸeffaf, ülke geliÅŸim stratejisine uygun ve araÅŸtırılarak yapılmaktadır? Ä°leride Ä°stanbul’a gelecek insan sayısı ne kadar olacaktır? Ä°stanbul da yeni alanlara büyük miktarda konut stoÄŸu eklemenin sonuçlarını kestirebiliyor muyuz? Yoksa, 1950’ler Avrupa’sında olduÄŸu gibi salt planlamanın herÅŸeye çare olduÄŸu kanısıyla mı iÅŸlere giriÅŸilmiÅŸtir? Bu planların uygulanmasında nasıl bir yöntem izlenecektir?

Bir sonraki köÅŸe yazısında sizlerle paylaÅŸmak istedigim konu “planlama ve araÅŸtırma”ya bu kadar önem veren Hollanda gibi bir ülkede yıllar içerisinde ÅŸehirleÅŸme problemleriyle karşılaÅŸmış olamsıdır. Bu konulara ileride Rotterdam ÅŸehrinin planlama stratejilerini irdeleyerek, devam edebiliriz..Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: sayý sekiz, küçük harf "r", sayý beþ, sayý beþ, sayý 9, büyük harf "W"

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız