Köşe Yazısı

Eski Bir Hikaye: İdeoloji ve Mimarlık

Yazan: Ertuğ Uçar Tarih: 29 Ağustos 2007
Kadıköy Halkevi’ndeyim. Bu binanın arka avlusuna bakan ince uzun kütüphanesinde oturmuÅŸ kitapları karıştırırken dışarıdan erken genel seçime girecek partilerin propaganda ÅŸarkıları geliyor. Kulağımı tırmalayan bu müziÄŸi dinleyip partiyi tahmin etmem mümkün deÄŸil. AfiÅŸlerine, reklamlarına, adaylarına bakarak da partileri tahmin edemiyorum. En önde gelen 3 parti, son dönemde kendilerine genel merkez binaları yaptırdı. Bu binalara bakarak da partileri tahmin edemem.

Tarafları çok olmasına raÄŸmen, bu seçimin hararetli ateÅŸi son yıllarda oluÅŸmuÅŸ gibi gözüken bir karşıtlığın üzerinde yanıyordu: Laikler ve laik olmayanlar. Laikler diÄŸerlerinin laik olmadığını iddia ediyorlardı, ve benzer ÅŸekilde laik olmadığı iddia edilenler de diÄŸerlerinin olduklarını iddia ettikleri ÅŸeyin laiklik olmadığını söylüyorlardı. Laiklik çoktan havada yüzen anlamı kaymış bir bulut halini almıştı. Ä°çinde gezdiÄŸim binanın, ülkenin içinde bulunduÄŸu bu durumla çok derin bir bağı vardı. Çünkü halkevlerinin talihsiz tarihi tam da bu iki karşıt grup tarafından ÅŸekillenmiÅŸti.

1932 yılının 19 Åžubat günü saat 15.00’de, Cuma namazından birkaç saat sonra 14 ilde birden açılmıştı halkevleri. Sadece bu senkronizasyon bile halkevlerinin itinayla planlanmış bir hareket olduÄŸunu göstermeye yeter. Sayıları 20 yılda 400’ü bulacak bu kurumların açılma sebepleri birbirine kaynamış olsa da kabaca siyasal ve kültürel olarak ikiye ayrılabilir.

Cumhuriyet’in ilanından sonraki 10 yıllık süreçte, Osmanlı ve Ä°slami çizgiyi kökten deÄŸiÅŸtiren devrimler doÄŸrultusunda geliÅŸmeye çalışan genç Türkiye’nin önündeki en önemli tehdit Ä°slami köklerine dönmeyi amaçlayan kesimin ÅŸekillendirdiÄŸi siyasal hareketler olmuÅŸtu. Öngörülen bu tehlike karşısında öncelikle askeri (isyanlar bastırılıyor, elebaÅŸları takip ediliyor vs) ve siyasi (tek partili düzene devam ediliyor, sivil toplum kuruluÅŸu, dernek ve vakıfların hareketleri takip ediliyor) önlemler alınırken bir yandan da halkta bu çalkantıyı oluÅŸturan dalgaların dipteki sebeplerini tespit etmek, mümkünse bu sebepleri yok etmek gerekliydi. Halk dersaneleri, millet mektepleri ve en sonunda da Türk ocakları adıyla oluÅŸturulan yapılar ya kapsam olarak yetersiz kaldılar, veyahut karşıt siyasi unsurların içlerine sızmalarına engel olamadılar. 1930’larda halka devrimleri benimsetecek, derinleÅŸtirecek ve halkı devletin belirlediÄŸi yeni esaslar doÄŸrultusunda eÄŸitecek yeni ve yaygın bir devletçi teÅŸkilat yaratmak için çalışmalar baÅŸlatıldı. Ä°lk açılanlar daha önceki Türk ocakları binalarında, ardıllarına kıyasla daha basit programlarla belirmiÅŸti. Halkevleri politikanın mimariyi kullanımı baÅŸlığı altında çok özgün ve yaygın bir örnek olarak incelenmeyi hak eder. Yeni Cumhuriyet’in ülke sathında tüm kent ve kasabalara yaydığı bu teÅŸkilat, bir yandan sanatı geliÅŸtirmek, sanatkarı himaye etmek, köy ve kent arasındaki kültürel ve ekonomik eÅŸitsizliÄŸi gidermek, Anadolu medeniyetlerini korumak, meydana çıkarmak, kayıt altına almak ve öÄŸretmek gibi sosyal görevler üstlenirken; öte yandan laik rejim için tehdit unsuru olabilecek düÅŸüncelerin geliÅŸme olanağı bulabileceÄŸi sivil toplum örgütlerini kontrol altında tutuyordu. Bu kurumlarda dinden farklı bir eksende halk eÄŸitimi verilecekti.

Öte yandan halkevleri toplumun bir kesimi tarafından tek parti olan Cumhuriyet Halk Fırkası’nın (CHF) doÄŸal uzvu olarak görülüyordu. Bu yüzden de her zaman karşısında, güçlendiÄŸi an onu yok etmeye veya dönüÅŸtürmeye çalışacak sistemli bir direnç olagelmiÅŸti. Halkevlerinin TeÅŸkilat, Ä°dare ve Mesai Talimatnamesi okunduÄŸunda,
-Evlerin kapısı CHF’ye üye olan ve olmayan herkese açıktır.
-Evlerin idare heyeti ve komitelerine üye olmak için CHF’ye kayıtlı olmak gerekir.
-Halkevi binaları CHF tarafından temin, tanzim ve tefriş edilir.
-Salonlarda CHF’ye muhalif olmayan her türlü faaliyet yapılabilir.
-Ä°dare heyeti ÅŸube çalışmalarıyla ilgili raporu 3 ayda bir CHF’ye gönderir.
-Halkevlerini CHF denetler,
gibi maddeler bu kurumların tipik bir tek parti dönemi kuruluÅŸu olduÄŸunu göstermektedir. Katı bir devletçi çizgide hayatının ilk çeyreÄŸini yaÅŸayan Türkiye’de ancak 1950’lere yaklaşırken kısmen serbest bir ortamın oluÅŸmasıyla 1946’da Demokrat Parti faaliyete baÅŸladı. Bu, halkevlerinin çalışmalarını sarstı. Demokrat Parti’nin bulunduÄŸu muhafazakar çizgi Halkevlerini CHF’nin parçası olarak görüyordu. Tüm çabalara raÄŸmen CHF’li partililerin de isteksizliÄŸiyle halkevleri bağımsızlaÅŸamamış; nihayet Demokrat Parti 1950’de ezici bir çoÄŸunlukla iktidara gelince de Halkevlerini kapatmıştır. Binalarının çoÄŸu yıkılmış, kamuya devredilmiÅŸ, çok azı günümüze saÄŸlam bir ÅŸekilde gelebilmiÅŸtir.

Halkevlerinin açılma ve kapanma sebepleri kurcalandığında karşımıza yine aynı karşıtlık çıkar. Bugünkü seçimin ÅŸiddetli tartışmalarının da sebebi olan laik-muhafazakar çatışması, genç Türkiye’nin bir asırlık yaÅŸamının politik alanının gerilimini üzerine kurduÄŸu bir kutuplaÅŸmadır. Halkevleri ise bu iki uç ideolojinin çekiÅŸtirdiÄŸi bir kurum olmuÅŸ, bir tarafın sahiplenmesi sebebiyle, diÄŸeri tarafından itelenmiÅŸtir.

Kadıköy Halkevi ayakta kalmış örnekler arasında Erken Cumhuriyet Türkiye’sinin ilkelerini sembolize eden özgün iÅŸlevi, kapsamlı programı ve modern mimarlık diline uygun tasarımı ile öne çıkmaktadır. Daha da önemlisi, her ne kadar iç mekan ve cephe düzenleri kısmen deÄŸiÅŸse ve binanın bir bölümü Adliye olarak iÅŸ görse de Kadıköy Halkevi’nin bugün de benzer bir programla kullanılmaya devam etmesidir. Semtin merkezinde hala halka açık bir eÄŸitim merkezi olarak hayatını sürdürür. Caddeden algılanan az katlı yatay cephe düzeninin sakladığı iri kütlesi, ÅŸaşırtıcı bir programı taşır. Konferans salonu, spor salonu, hamam, kütüphane, derslikler ve ofisler, galerilerle birbirine baÄŸlanan hollere açılır, ÅŸeffaf ve güçlü bir sosyal hayata ev sahipliÄŸi ederler. Bugün bile zengin sayılacak programı 70 sene öncesi için çok kararlı ve cesur bir duruÅŸu gösterir.

Halkevleri bir yandan bu programları taşırken, mimarisiyle de Türkiye’yi geçmiÅŸine deÄŸil, Batı’da iÅŸaret edilen geleceÄŸine baÄŸlamalıydı. Pratik sebeplerle, 1932’de binalarını devraldıkları Türk Ocakları’nın 1.Ulusal Mimarlık üslubunda veya Osmanlı esintili eklektik yapılarını kullandılar. Ancak yeni yapılacak Halkevi binaları modern mimari çizgide olacaktı. Neredeyse ismini bildiÄŸimiz her erken Cumhuriyet mimarının bir halkevi projesi vardır. Önemli noktalardaki halkevi projeleri proje yarışmalarıyla elde edilirdi. Bunların bazılarıysa (1939-Sivas gibi) uluslararası örneklerdi. 1938’de CHF’nin açtığı yarışma Kadıköy Halkevi için oldu. ÜçüncülüÄŸü Leman Cevad Hanım’ın, ikinciliÄŸi A.Sabri-E.Onat’ın kazandığı yarışmada birinciliÄŸi Rükneddin Güney aldı. Bina 1939’da hizmete açıldı. (Leman Cevad Hanım ayrıca Åžehremini Halkevi’ni, Münevver Belen ile birlikte ise Kayseri ve Karamürsel Halkevlerini projelendirmiÅŸti.)

Kadıköy Halkevi’nin meydan vasıtasıyla baÄŸlandığı caddeyle kurduÄŸu açık iliÅŸki yapıyla, iÅŸverenin iÅŸaret ettiÄŸi amaca ulaşıldığını gösteriyor. Halkevleri, ideolojinin mimariyi kullanımının tutarlı ve temiz bir örneÄŸi. Bu binanın arka avlusuna bakan ince uzun kütüphanesindeki kitapları karıştırırken dışarıdan erken genel seçime girecek partilerin propaganda ÅŸarkıları geliyor. Kulağımı tırmalayan bu müziÄŸi dinleyip partiyi tahmin etmem mümkün deÄŸil. AfiÅŸlerine, reklamlarına, adaylarına bakarak da partileri tahmin edemiyorum. En önde gelen 3 parti, son dönemde kendilerine genel merkez binaları yaptırdı. Bu binalara bakarak da partileri tahmin edemem. Mimari dilleri birbirinden farklılık gösterse de tek bir ortak yönleri var: BaÅŸkentin otoyollarına uzaktan bakan bu binalar ÅŸehri baskılayan, anıtsal bir etki peÅŸindeler. Bu tespitimi, ulaÅŸabildiÄŸim tek tük fotoÄŸrafın bu binaları bakanın tepesine yıkan açıları da doÄŸruluyor. Üçü de 50 metreden yüksek. Üçünün de insanı çağıran bir havası yok. Åžehirle hiçbir diyalogları yok. Üç partinin de binlerce sayfalık internet sitelerinde, binalarına yer yok. (MHP’nin sonunu getiremediÄŸim klibi dışında.) CHP’nin sözde ÅŸeffaflık iddiası getiren yüzsüz cam cephesi; AKP’nin devÅŸirme bezemelerle inceltilemeyen kaba kütlesi ve MHP’nin aşırı sembolist bilimkurgu binası; hiçbiri bir parti binasının dünyayla tesis etmesi muhtemel iliÅŸki olanaklarını zorlamıyor, hiçbiri bir bina vasıtasıyla kurulabilecek birkaç net cümle olduÄŸundan haberli deÄŸil. Kuru anıtsallıktan baÅŸka bir mesaj yok. CHF’nin Rükneddin Güney’e ısmarlamış olabileceÄŸi, belki de yarışma ÅŸartnamesinde yazan –bugün Adliye tarafında kalan- halka seslenme balkonunun halka yakınlığını düÅŸününce, CHP binasının zirveye doÄŸru kafası karışan cam cephesinin EskiÅŸehir yolu tarafına saplanmış oval ofisine akıl sır erdiremiyorum. MHP’nin biri bize söyleyinceye dek farketmediÄŸimiz ve asla farkedilmeyecek 3 hilal plan ÅŸemasını da anlayamıyorum. AKP’nin binası ise baÅŸkente dikili yan yatmış bir Selçuklu kapısı; anımsadığı kültürü anlamadan yorumlamış, iriliÄŸiyle varolmaya çalışan fibrobeton bir cepheden ibaret. (Bu sırada Ankara’da Konya yolu üzerinde yer alan ve Tekeli-Sisa’nın sanırım Özal döneminde projelendirdiÄŸi ANAP binasını, parti ortalarda olmadığı için yazıya katmadım; yoksa tüm örnekler arasından sıyrıldığı kesin.)

Her üç partinin de her soruya hızla cevap verildiÄŸinin iddia edildiÄŸi iletiÅŸim adreslerine yolladığım, bina programlarını öÄŸrenmek istediÄŸimi belirttiÄŸim mesajlarıma 1 aydır cevap gelmedi. Büyük bir olasılıkla parti merkez binalarının programlarını güvenlik zafiyetine sebep olur diye vermek istemediler. Belki ciddiye almadılar. (Neden merak edilsin ki binanın programı; partinin programını yollayalım.) Bin bir tuhaf yoldan halkla iletiÅŸim kurmaya çalışan partilerin binalarında neden bu iletiÅŸimi yaratacak programlar kurgulamadıklarını düÅŸünüyorum. Daha da ötesi binaların kendisinin: mimarinin neden bu iletiÅŸimin en doÄŸal aracı olamadığını da merak ediyorum. Sanırım cevap iÅŸverenle mimar arasındaki mesaide gizlidir. Bir parti binasının brief’i ne olabilir? Elbette partinin ta kendisi. Bir parti binasının her ÅŸeyiyle: arazisi, teknolojisi, kullanılan malzemelerin menÅŸei, programı, mimari dili, yüksekliÄŸi, kurmaya çalıştığı hayat ve ÅŸehirdeki duruÅŸuyla: özetlersek mimari tasarım fikriyle partinin söylemek istedikleri tarafında bir his yaratmasını istememiz çok mu gariptir? Halka açık zengin bir kütüphane, neredeyse hiç boÅŸ günü olmayan bir çok amaçlı salon, atölyeler, kreÅŸ, hatta herkesin kullanabileceÄŸi bir restoran niçin bu binaların tercihen daha yatay yayılmış kütlelerinin teÅŸkil ettiÄŸi kampüslerinde yer almaz? Bir parti binasını banka binasından, otelden milli savunma bakanlığı binasından ayıran nedir?

Ä°deolojilerin zamanıymış geçtiÄŸimiz yüzyıl. Çizgileri belli, katı,ama net ideolojiler düÅŸüncelerini halkla paylaÅŸmak, veyahut diyelim halka dikte etmek için her yol gibi edebiyatı, sanatı ve mimariyi de kullanıyorlarmış. Bugün bu siyasi alanda gereksiz bir incelik sayılabilir. Daha hızlı, pratik yollar var iletiÅŸim için. Tüm inançlar birbirine kaynamış halde. Tüm çizgiler silikleÅŸmiÅŸ. Hiç kimse tek bir amaca kilitlenme, tek bir inancı sahiplenme niyetinde deÄŸil. Siyaseti bazen inatla baÄŸlanılan ve sırf bu yüzden yaratıcılığı tetikleyebilen inançlar yerine, sınırsız bir açılım fikri ÅŸekillendiriyor. Belki de bu yüzden siyasetin kullandığı tüm araçlar birbirine benziyor. Herkes diÄŸerinin elindekine bakıyor. Partilerin programları, liderleri ve üyeleri gibi binaları da birbirine benziyor; azıcık bir derinlikten ziyade sonsuz bir yüzey halini alıyor.Konuyla Ä°lgili LinklerYazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: küçük harf "d", büyük harf "D", sayý beþ, büyük harf "T", sayý üç, küçük harf "v"

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız