Köşe Yazısı

Halikarnas Balıkçısı’nın Mimarlığı

Yazan: Gürhan Tümer Tarih: 4 Temmuz 2008

CoÅŸkulu Bir Ä°nsan, CoÅŸkulu Bir Yazar
Daha çok, takma adıyla, yani “Halikarnas Balıkçısı” olarak tanınan ve anılan Cevat Åžakir KabaaÄŸaçlı, tepeden tırnaÄŸa yaÅŸama sevinci ile dolu, heyecanlı, coÅŸkulu bir insandır. Onun bu özelliÄŸi, doÄŸal olarak, üslûbuna da yansır. Balıkçı’nın üslûbu, zaman zaman biraz savruklaşır ama, ÅŸiirselliÄŸini her zaman korur. Kendisi de bunun farkındadır. Yazdığı bir öykü nedeniyle, Ä°stiklâl Mahkemesi tarafından verilen sürgün cezasını çekmek üzere Bodrum’a giderken, daha doÄŸrusu, götürülürken, yol boyunca gördüÄŸü doÄŸal güzellikleri uzun uzun anlattığı Mavi Sürgün adlı kitabının bir yerinde ÅŸöyle der:

Ey okuyucum, geçtiÄŸim yerleri böyle bir anlatışımı, aşırı bulma! EÄŸer sana aklı başında adamım diye söyledilerse, yalandır. Bu yetmiÅŸ yaşımda bile aşığım ben […]içimden nasıl esiyorsa öyle anlatıyorum.

Åžu sözler ise, Balıkçı’nın, Louis Bayle’e Ä°zmir’den yazdığı 25 Ekim 1969 tarihli mektubundan alınmıştır:

[…]Yüksek ve maÄŸrur daÄŸ ve uçurumlarıyla, tüm Akdeniz’e, usta bir sanatçının elinden çıkmış sanat yapıtı denebilir.

Balıkçı’ya Göre Bodrum Evleri’nin Öyküsü
Böyle bir insanın, böyle bir yazarın, Bodrum evlerini ya da dünyanın yedi harikasından biri sayılan Artemis Tapınağı’nı anlatışı da, tadına doyulmaz güzellikte olacaktır.

Evet, Halikarnas Balıkçısı’na göre, Bodrum’da, “Kenti yapan mimar deÄŸil, ışıktır, mavi gök ve mavi denizdir.”

Ben, onun bu deyiÅŸini, Le Corbusier’nin, “Mimarlık, ışık içinde bir araya getirilmiÅŸ hacimlerin, bilgili, doÄŸru, görkemli oyunudur” biçimindeki tanımına yakın, ama ondan daha üstün buluyorum.

Halikarnas Balıkçısı, “Halikarnas” baÅŸlıklı denemesinde de Bodrum evleri için ÅŸunları söylüyor:

Benim anladığıma göre, önceleri evler kıyıda deÄŸil, yukarıda, daÄŸ yamaçlarında imiÅŸler. Ama denizi özlemiÅŸler, mavisine imrenmiÅŸler. Sevgilerinden yerlerinde duramayarak, burcu burcu çam kokan nalınlarını takırdata takırdata, yokuÅŸ aÅŸağı atılmışlar. Kıyıya varınca, iki koyun boylu boyunca, gıcır gıcır çakılların üzerine dizilmiÅŸlerdir. Arkada kalanlar, öndeki kız kardeÅŸlerinin omuzları üzerinden baÅŸ kaldırarak, denizi seyre dalmışlar.

Bugünküleri bilmem ama Bodrum’un eski evlerinin öyküsünün böyle olduÄŸuna ben de inanıyorum; çünkü, yine Balıkçı’nın dediÄŸi gibi, “Mavi ve yeÅŸil öylesine derin ve tatlıdır ki, deÄŸil insanları, taÅŸları ve duvarları bile kendisine çeker.”

Siz, içinde yaÅŸamak durumunda olduÄŸunuz altında bir hayvan ahırı bulunan küçücük bir odayı nasıl algılarsınız, nasıl anlatırsınız bilemiyorum. Ama Balıkçı’nın, öykülerinden birinde, Fırıncının Kızı’nda, ÅŸöyle algıladığını, ÅŸöyle tanımladığını biliyorum:

Odanın içi bembeyaz badanalanmıştı. Ufacık tefecik, hoÅŸ bir ÅŸey… Ne bileyim, oda deÄŸil, gülümseyen ve gülümseten bir kutu…Onun içinde ben kendimi bir oyuncak sandım.

Artemis Tapınağı: Sulardan Yükselen “Periler Sarayı”
Ve iÅŸte, yine Balıkçı’nın kaleminden, onun o ÅŸiirsel anlatımıyla, bir zamanlar Efes’te var olan, ÅŸimdi ise yerinde yeller esen, o dillere destan Artemis Tapınağı:

Efes’te, Artemis Tapınağı deniz kıyısındaydı: Sağında ve solunda iki liman vardı ki, tapınağın yankısı suya düÅŸüyordu. Sanki büyülü bir sur, denizin kenarında, bu dünyaya ait olmayan bir müzikle uzun uzun ötmüÅŸ ve yavaÅŸ yavaÅŸ limanın durgun sularından kocaman bir periler sarayı yükselmiÅŸtir. Ä°yon uslûbu Ä°yonya’da icat edildi. Ve Artemis Tapınağı, Ä°yon uslûbunun prototipiydi. […]Ä°yon sütunları bir fülütün uzun ötüÅŸü gibi pürüzsüz, sade ve dengelidir.

Ayasofya, Sultanahmet Camii, Ä°sabey Camii ve Picasso
Halikarnas Balıkçısı, denemelerinde, daha baÅŸka yapılardan, örneÄŸin Ayasofya’dan, Sultanahmet Camisi’nden de söz eder; birincisini, “koca bir kubbeyle kapaklanmış dev bir maÄŸara”ya, “tepesine yumruk yemiÅŸ bir Ä°ngiliz pudding”ine benzetir; ikincinin “tepesinden aÅŸağıya bir kubbeler çaÄŸlayanı” aktığını; “o caminin mimarisinde mi ne, ışığı çoÄŸaltma gücü” olduÄŸunu söyler.

Balıkçı’nın Selçuk’taki Ä°sabey Camisi ile ilgili saptamaları ise, çok daha ilginçtir:

Ä°sabey Camii […] asimetrik […] denilen modern dünyanın ilk eseridir. Kapı ortada deÄŸildir. Her yanının uzunluÄŸu bir deÄŸildir. Her penceresi ayrı üsluptadır. Sanki, dört yüzyıl önce yaÅŸayan bir Picasso, binlerce yıldan beri uygulanan simetriden bıkmış ve korkunç bir cesaretle, mimariye özgürlük ve baÅŸkalık getirmiÅŸtir.

Beylikler zamanında yapılmış bir caminin mimarisiyle, Picasso’nun sanatı arasında iliÅŸki kurmanın, hayli cesaretli bir adım olduÄŸu yadsınamaz.

Minareden Enfiye Kutusuna, Enfiye Kutusundan Divan Edebiyatına
BilindiÄŸi üzere, bütün kültürel, sanatsal yapıtlar gibi, binalar da, yapıldıkları dönemin ve içinden çıktıkları toplumun özelliklerini taşırlar ve yansıtırlar. Balıkçı, bu durumu, Bizans, Helenizm ve Türkler baÅŸlıklı denemesinde, OrtaçaÄŸ Avrupası’ndaki Skolastik Kültür’le Gotik Mimari arasındaki iliÅŸkiyi kanıtlayan Panofsky’den farklı bir üslupla, ama en az onun kadar çarpıcı bir biçimde dile getirmiÅŸtir.

Kültürün düÅŸüncesinden tutunuz da ayakkabısına dek bir birlik havası vardır. ÖrneÄŸin, Sultanahmet Camisi’nin minaresini, camiden çıkan birinin elindeki enfiye kutusundan ve o kutunun üzerindeki meneviÅŸleri, tepesindeki kavuktan ve kavuÄŸu, enfiye kutusunu yanındaki arkadaşına açıp sunarken söylediÄŸi iki dizi divan edebiyatı ÅŸiirinden, o ÅŸiiri Yesarî’nin sülüs yazısından, o sülüs yazıyı da, üzeri Osmanlı kabartmalarıyla süslü, ağızdan dolma koca toptan ve onun pek sülüsümsü patlamasından ayıramazsınız.

Söz konusu yazarın yapıtlarındaki mimari öÄŸeler, yukarıdakilerle sınırlı deÄŸildir. O, yazılarında mimarlıkla ilgili daha baÅŸka konulara da deÄŸinir. Ancak, yazdığı her ÅŸeyin doÄŸru olduÄŸu, gerçeÄŸi yansıttığı söylenemez. ÖrneÄŸin bir yazısında, “Türk mimarisinin kökü, Bizans ve Arap-Arabesk mimarisindedir” der ki, bu savı onaylamak çok zordur. Sonra, bir baÅŸka yazısında, Anadolu’nun Sesi adlı kitabında yer alan “Ä°yonya – Anadolu” baÅŸlıklı makalesinde, “kemeri ve kemerin canı olan kilit taşını”, Demokritos’un bulduÄŸunu ileri sürer. Bu filozofun atomcu felsefeyi savunduÄŸunu biliyorum, ama onun, aynı zamanda, kemerinde mucidi olduÄŸuna iliÅŸkin bir bilgiye, baÅŸka hiçbir kaynakta rastlamadım.

Ve Bir Uygulama
Buraya kadar, Halikarnas Balıkçısı’nın, mimarlığın kuramına, felsefesine iliÅŸkin kimi düÅŸüncelerini, kimi görüÅŸlerini aktardım. Ama o, Mavi Sürgün adlı kitabında yer alan aÅŸağıdaki satırlardan da anlaşıldığı üzere, Bodrum’da bir ev inÅŸa ederek, mimarlık alanında bir uygulama da yapmıştır:

Deniz kıyısında, iki katlı betonarme bir ev yapmayı kurdum. Betonarme yapılar hakkında kitaplar getirttim. Yapının yerine göre çimento dozajının ve betona konulacak demirlerin ne oranlarda olacağını ve betonarme yapılara ait hesapları öÄŸrendim. Ev onbeÅŸ metre uzunluÄŸunda ve beÅŸ metre enindeydi. Bir yüzü denize, bir yüzü de, arkaya, daÄŸlara bakıyordu. Ä°çini oda oda bölmedim. Katlar boylu boyunca odaydı. Pencereleri çok büyüktü. Önündeki çimento avlusu bir yat güvertesi gibi denize egemendi. […]Demirleri ben büküyordum. Ä°lk önce, ikinci kata iskele üzerinde çıkarak elli kilo betonu taşımak güç geliyordu ama, sonraları, yetmiÅŸ kiloya yük demiyordum. […]Beton kısımlar arasını tuÄŸla ya da çatma ile dolduracağıma, onlardan çok daha hafif olan büyük sünger taşı parçalarıyla doldurdum. […]Bu fikri Ayasofya’nın kubbesinden aldım. Kubbenin pek ağır olacağından korkan Justinyen, kubbeyi sünger taşından yaptırmıştı. […]Herkesin pek acayip saydığı ÅŸey evin damıydı asıl. Yukarıya doÄŸru bir çıkıntı yapacağına, “V” harfi gibi aÅŸağı doÄŸru bir girinti yapıyordu. Denizden kışın esecek fırtınaya havale vermek istemiyordum. YaÄŸmur suları, istediÄŸimiz zaman yana, istediÄŸimiz sarnıca akıyordu.

Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: sayý beþ, sayý dört, küçük harf "w", küçük harf "r", küçük harf "d", büyük harf "F"

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız