Köşe Yazısı

Mimarların Referans Çerçeveleri

Yazan: Ahmet Turan Köksal Tarih: 1 Nisan 2009
Bilişsel varlığınızın tümünü düşünün. Yani referans çerçevesi: İletişim biliminde, kişinin algılarken o ana kadar sahip olduğu (biriktirdiği) düşünce, tecrübe, gelenek vesairenin bütünüdür. Yani kişi bunları temel alarak değerlendirme yapabilir. İşte bunu düşünün. Oldukça değerli.

Mimarlık olgumuzun şekillenmesindeki en önemli etkenlerden biridir referans çerçevemiz. Kişisel beğeninin oturmasında da altlık oluşturur. Çevremizdeki mimari de bizim için referans çerçevemizin bir parçasıdır ki, şekillenmesini sağlar. Mimarın şekillendirdiği herşey, mimarı da şekillendirir. Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan? Kötü bir çevre ile sarılmak referans çerçevemizin eksik ya da bozuk gelişmesine sebep olur mu? Ya da zaten yetersiz referans çerçeveleri yüzünden mi kendimizi bulamıyoruz?

Sürekli mesleki gelişim konusunda bir başka yönden olaya yaklaşacağımı önceki yazımda belirtmiştim. Yakın zamandaki tartışmalar ve meşhur dava gösterdi ki, sadece kurs - seminer - teknik gezi ya da bunun gibi "kredi"li eğitimlerin referans çerçevesi oluşturulmasında çok anlamlı etkileri yok. Yani kurgulanmış eğitimler, mimarların genel olarak davranış biçimlerini değiştirmeye yeterli değil. Bir de bunu zorunlu kılıp, aba altından gösterilen meslekten men etme sopası da olayın içini oydu, bomboş ediverdi.

Bir mimar referans çerçevesini nasıl genişletebilir? Sistematik bir iyileşme her zaman mümkün müdür? Bu tür soruların evet - hayır gibi tekil cevapları yoktur elbette, ama bir fikir edinmek için referans çerçevesinin ne olduğunu iyi tariflemek ile mümkün.

Örneğin devamlı suretle belediye ruhsat projeleri çizen ve amiyane tabirle "apartman mimarı" olan biri yılda 10 değil de 20 proje çizse ve bunların ruhsatlarını alsa genel olarak mimari gelişimine katkı sağlamış mı olur mu? İşte bu eğitimlerin bu tür tekdüze mimarlığı engelleyecek ve mimarları eğitecek düsturu ile ve zoraki eğitimleri almayanın mimarlık yapmasını men ederek ortaya konduğu herkes tarafından anlaşıldı. Zorunluluk kalkınca da yok oldu gitti. "Eğitimin iyisi kötüsü olmaz" felsefesi ise, konumuz olan referans çerçevesi gelişiminde etkisiz bir argüman.
Şimdi konuya dönelim, mimarlık merkezleri, sivil toplum kuruluşları, odalar ne yapmalı da mimarların referans çerçevelerini genişletmelerine yardımcı olsunlar? Belediye başkanları var ki bu çerçeveyi daraltmaktadırlar. Örnek, kör göze parmak sokar gibi Keçiören Belediyesi. Belediye başkanı cephe beğenmezse ruhsat alınamıyor. Mimarlar da bu zorunluluğa uyduklarında kendi referans çerçevelerini işverenlerin, mevzuatların ve günün süslü yapılarının verdiği çevreye kadar daraltıyorlar. Keza yabancı isimli konut siteleri inşa etmek için mimar seçen ve kendisine göre çizene iş veren müteahhitler de öyle.

Kısıtlı imkânlarla iyi şeyler çıkarmanın meziyet olduğunu biliyoruz. Hatta mimar biraz da mimarlık için mimarlık yapmalıdır, işverenini de o eğitmelidir de diyebilirsiniz. İdealist ve devrimci mimarlar yaşasın, diğerleri mesleklerini satmışlardır da demiyoruz. Basitçe, mimarın görüşü bir referans çerçevesi yoksa başka argümanlara yönelmeye başlar. İş, yapı yapma, para kazanma, imza (s)atma ya da biraz daha ileri gidip ayrıca inşaatçılığı da yapmak, belki de arsa spekülatörlüğüne soyunmaya kadar gider.

"Yazarınız madde bağımlısı olursa daha kolay okuyabilirsiniz" gibi. Referans çerçevesi gelişimini aşağıda madde madde açıklayacağım.

Lisans Eğitimi
İlköğretim ve liseyi pek dikkate almıyorum, bu zamandan başlayan bir tasarım kurgusunun bu eğitim sistemi ile oluşmasını beklemek, benim 100 metreyi 10 saniyenin altında koşmamı beklemek kadar zor, ne yazık. Referans çerçevesinin oluşturulması için ise lisans eğitiminde büyük fırsatlar kaçtığını kanıtlamak için 10 metreyi 100 saniyenin altında koşmaya hazırım.

Mimar olabilmek için matematik, Türkçe ve fen sorularını hızlı ve doğru cevaplamanız ve az yanlış yapmanız gerekiyor. Bunları iyi yapan, yapmayandan daha iyi mimari yeteneğe sahip çünkü. Geçiyoruz...

Bir şekilde Mimarlık bölümüne giren bir arkadaş, önünde alacağı büyük büyük mesafelerin olduğunu biliyor. İyi okul var, yetersiz okul var. Bir de bunların yeterli öğretim kadrosu ihtiyacı var belki de. Bu kadro kendi referans çerçevesini öğrenciye sunabiliyor mu, açabiliyor mu? Öğrenci okuldan neler alıyor? Bu, ülkemizde pek oturmuş sayılmaz aslında. Eğitim kurultayları yapılıyor. Aslında mimarlık eğitiminin dört yılda bitmemesi gerektiğini herkes biliyor. Peki mimarlık eğitimi alıp mimar olanlar, gerçekten bunu hak ediyorlar mı? Gerçekten mimari görgüsü ve yeteneği zayıf olan bir öğrenci kendisini zorlarsa mimarlık fakültesinden, bölümünden mezun olabilir mi? Yani 4 senede değil de 7 senede mezun olabilir mi? Olabilir. Önemli mesele okula girebilmekte. Sonra bu yetmezse bunun 5 yılda bir affı var zaten.

Kısacası okuldan iyi bir referans çerçevesi edinmek, iyi bir eğitmene, iyi bir öğrenciye ve tabii mimarlık sevgisine bağlı. Yani bu çerçeveyi edinmeden de mezun olunabiliyor.

Kişisel Kütüphane
Mimarlığın en önemli yardımcılarımdan biri de mimari yayın takip edebilme ayrıcalığıdır. İyi mimarların iyi kütüphaneleri vardır. Ancak bu kitaplık pek de ucuza kurulamaz. Kitaplar pahalı, Türkçe kaynak ve dergi yok kadar az. Çok uzun seneler alıyor gerçekten sağlam bir kütüphane edinmek. Edindikten sonra bunları nasıl saklayacağınız da problem. Haydi sakladınız başkalarının bundan faydalanmaması genel olarak büyük kayıp. Kişisel kütüphanenizi herkesin kullanımına açsanız, o kitaplardan vazgeçmeniz anlamına bile gelebilir. Arkitera'nın kitaplarla ilgili bir projesi var, umarım hayata geçer. O zaman kitap paylaşımı yolları aranabilir.

Bilişim
Paket program bilmekten bahsetmiyorum. Genel olarak çoğu mimar bilişimin öneminden habersiz. Hatta farklı bir savunma mekanizaması dahi geliştirmişler. Paket programların işi tekdüzelikten öte götürmediğini kastederek, "Düğmesine bile basmam" diyenler var.

Paket program öyle büyük bir işe yaramaz. Paket program bilmeniz de. Önemli olan bunları doğru yerde ve verimli bir araç olarak kullanabilmektir. Sonra geliştirilen yöntemler ardı arkasına gelecektir zaten. Biri şahane makineler, şahane programlar kullanır. Ancak bir diğeri SketchUp'la harikalar yaratır. SketchUp o kadar mütevazı ve bir o kadar da kolaydır zaten.

Bilişim altyapısı derken, BIM Türkçesi ile YBS, Yapı Bilgi Sistemleri'nden bahsediyorum. Haydi bu da bundan sonraki yazımın konusu olsun. Bu köşeyi takip etmemezlik etmeyiniz.

Telif Hakları ve Tasarımın Değeri

Paket program demişken, kopya kaça programlardan da bahsedeyim. Emeğimizi ödemediklerinden mimarlığın zor bir iş olduğundan. Hatta işinizin kopyalandığından veya tasarım yapıp karşılığını alamadığınızdan bahsedersiniz ya. İşte buna önem veriyorsanız siz de uymalısınız.

Bu tür telif hakları ve tasarım olgusuna değer vermek genel olarak referans çerçeveinin gelişmesinde ve değerli kılınmasında çok çok önemlidir.

Gezme Görme, Keşfetme ve Belgeleme

Mimarlar ve tasarımcılar için gezme, görme bir de üzerine fotoğraf çekme yani belgeleme çok çok önemlidir. Hangi meslekte gezilen bir şehrin ya da mekanın slaytları başkalarına gösterilir, böyle oturumlar yapılır? Ya da, içinde hiç kendisinin ya da başkasının olmadığı, sadece binaların olduğu yüzlerce fotoğraf çeken başka meslekten birileri yoktur.

Teknik geziler önemli bir bilgilenme ve mekanı hissetme eylemidir ve muhakkak yapılmalıdır. Alın size bir masraf kapısı demeyin. Referans çerçevesine yapılan önemli yatırımlardan sayılır.

Yarışmalara Girme
Döndük dolaştık aynı konuya geldik. Bence yarışmalar bir mimar için inanılmaz önemli bir gelişmedir. Devamlı yarışmaya girmek de bazen piyasadan kopmaya sebep olur ama yarışmacı mimarın piyasaya iş yapmasınında ayrı bir tadı vardır.

Bir ülkedeki açılan mimari proje yarışması sayısı o ülkede mimari tasarıma verilen önemi gösterir. Kamu ihale kanununun ve tüm düzenlemelerin buna göre yapılması gerekmektedir. Hatta bazen jüri dışında halk oylamasına da gidilmesi uygun olabilir. Yarışmalarla şekillenen kent ve meydanlar, mimari kimliğimizin ÇOĞULCU ZEKA ile şekillenmesine sebep olur.

Çoktan seçmeli yarışmalara girenler, yarışmaya girdikleri için bile bir ücret alabilirler. Böylece milyon liralık projelerin mimarlık dünyasına maddi getirileri de olur. Bu ülkede 1980'lerden bu yana çok ciddi bir yapı faaliyeti oldu. Bu faaliyetler dolayıslığı ile mimarlık camiasında büyük çıkışlar olmadı.

Yarışmalar diğer mesleklerin yanında mimarlar için önemli bir sivrilme ve tabii ki referans çerçevesi genişlemesi sağlar. Öyle "Su yalıtımı nasıl yapılmalı" gibi satışa yönelik firma yetkilisinin seminerleri yerine, yarışmalara girenlere kredi verilmesi bile daha anlamlı olurdu. Herhangi bir SMGM yetkilisinin bunu düşünememesinin tek sebebi, referans çerçevelerinin darlığından olabilir.

Bol yarışmalı günler dilerim.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız