Köşe Yazısı

Küflenmiş Peynir Kokusu ve Şehir

Yazan: Burak Asiliskender Tarih: 15 Nisan 2009
Sizlere, "küflenmiÅŸ peynir gibi kokan" bir ÅŸehirden yazıyorum. Bu tanımlama maalesef bana deÄŸil, bir ilköÄŸretim öÄŸrencisine ait. Mimarlar Odası Kayseri Åžubesi Çocuk ve Mimarlık Komisyonu tarafından yürütülen "Nerede Yaşıyorsun?" çalışması sırasında dile getirildi. "Aslında, peyniri çok severim," diyordu aynı çocuk, "Ama, biraz bekleyince, tadı deÄŸiÅŸir, rengi deÄŸiÅŸir, kokusu deÄŸiÅŸir ya, iÅŸte öyle kokuyor bu ÅŸehir," diye de açıklıyordu, tüm saflığıyla...

Bir çocuk olarak yaÅŸadığı ÅŸehrin kokusunu hissetmek, üstelik "bozulmak üzere olan bir peynire" benzetmek düÅŸündürücü gelmiyor mu size de? Bu açıklamanın sebebini, karşılığını, nelerden kaynaklandığını günlerdir düÅŸünüyorum. Küçük bir çocuÄŸun sevebileceÄŸi, keyif alabileceÄŸi ortamların yokluÄŸunu, içinde bulunduÄŸu sıkışıklığı, nasıl bu derece derin anlatabildiÄŸine ÅŸaşıyorum. Aslında bir o kadar da, yaÅŸadığı ÅŸehri "kokmuÅŸ" hale getirenlere neden engel olamadığımıza dertleniyorum.

Cadde cadde, sokak sokak dolaşıp, bu kokunun izini sürüyorum günlerdir. BetonlaÅŸtırılıp otoparklara dönüÅŸen okul bahçeleri, "arada" karşılaÅŸtığım parklar, yüksek katlı binalar arasına sıkışmış oyun alanları, yürüyememeniz için itinayla yükseltilmiÅŸ, aÄŸaçsızlaÅŸtırılmış kaldırımlar vs, vs... Hepsi nasıl da hissettiriyor bu kokuyu!

Çocuk olmak lazım ÅŸimdi diyemiyorum, ürküyorum yaÅŸadığım ÅŸehirden. BetonlaÅŸmış ÅŸehri gösterip, "Bu ÅŸehir çok deÄŸiÅŸti, çok güzelleÅŸti, çook!" diye övünenleri düÅŸününce, içim daha da sıkışıyor. ÇocukluÄŸumda, doyasıya tadını çıkardığım parkları, bisikletime binip dolaÅŸtığım sokakları, aÄŸaçların gölgesinde, evlerin avlusunda oynadığım sokak oyunlarını canlandırmaya çalışıyorum zihnimde. Nasıl oldu da, biz çocukken bize "mahalle fırınından henüz çıkmış mis gibi sıcak pide kokan" bu ÅŸehir, çeyrek asırda "küflendi"?

Benim için çok sıkıldığım, yoÄŸunluktan bunaldığım her an düÅŸlediÄŸim, yaÅŸadığım ÅŸehre özgü bir deneyimdi bu sıcak pide kokusu. Bisikletimle, oradan oraya amaçsızca dolaşırken, köÅŸeyi döner dönmez hissettiÄŸim bu koku, nedense tüm yaÅŸadıklarıma çocukça bir bakış geliÅŸtirmemi, iÅŸleri yoluna koyacak bir fikir bulmamı ve rahatlamamı saÄŸladı bunca zaman. Yazın en sıcak gününde bile, bisiklet tepesinde gezerken esen tatlı serin rüzgarlar arasına gizlenip içime dolan bu "tatlı sıcak" koku, çok uzaklardayken özlediÄŸim her ÅŸeyi hatırlamak için düÅŸlediÄŸim ÅŸehir efsanem oldu. Artık, bu kokuyu zihnimde çağırabilir miyim bilmiyorum. Ben çocukluÄŸumu bu derece keyifle anarken, yaÅŸadığım ÅŸehrin en iyi okullarından birinde okuyan bir çocuÄŸun yaÅŸadığı ÅŸehirden edindiÄŸi, içimi burkan deneyimi buna izin verir mi bilemiyorum.

GeliÅŸmiÅŸlik düzeyini, yüksek katlı binalarla, geniÅŸ caddelerle ölçenler, çoktan çocukluklarını unutmuÅŸ olmalılar. Kendi çocukluklarını bir tarafa bırakalım, kendi çocuklarını, çocuklarının çocuklarını da unutmuÅŸlar besbelli! Maalesef, oyun alanı dediÄŸin, yollar arasına sıkışmış üç tane oyuncak deÄŸildir, beyler! Çocuk dediÄŸin ise, büyümeden sözüne güven olmayan, aklı fikri oyundan baÅŸka bir ÅŸey düÅŸünmeyen biri hiç deÄŸildir. Bilgisayarın, televizyonun başından ayrılmayan, gün geçtikçe "asosyalleÅŸen" tüm çocuklara kızmaya kimsenin hakkı yok! Çocuk dediÄŸin, çocuk ister. Oynayacak bahçe, sokak, gölgesinde oturacak aÄŸaç ister. BambaÅŸka kiÅŸilikler tanıyıp, onlarla oynayıp büyümek, dünyayı tanımak ister.

Artık küçüklere deÄŸil büyüklere masal anlatmak, büyüyüp içindeki çocuÄŸu çok derinlere gömenlere bir hatırlatma yapmak gerekiyor herhalde... ÇocukluÄŸunuzda oyunla paylaÅŸtığınız dostluklar, oynarken öÄŸrendikleriniz hala sizinle deÄŸil mi? Saklambaç oynarken, kimsenin bulamaması için köÅŸe bucak ararken öÄŸrendiÄŸiniz her yer hala aklınızda deÄŸil mi? YaÅŸadığınız sokağı, mahalleyi, ÅŸehri bu ÅŸekilde "kaybolarak" öÄŸrenmediniz mi? Bugünün çocuklarından, bugün bile unutamadığınız bu deneyim(ler)i neden esirgiyorsunuz?

Kendinize ve çocukluÄŸunuza biraz dürüst olun, çocuklara çocuk olmak için imkan ve mekan verin! Evlerinden çıkar çıkmaz, arabalarla karşılaÅŸmasın çocuklar; kör asfalt oyun bahçeleri olmasın; aÄŸaçlar yerine devasa beton blokların gölgesine sığınmasın; çevrelerini "küflenmiÅŸ" peynir kokusu sarmasın! Bir baÅŸtan öbür baÅŸa yemyeÅŸil parklar sarsın etrafımızı, misket oynansın, büyükler masallar anlatsın, aÄŸaç gölgelerinde, piknik yapılsın, evcilik oynansın; okulların bahçesi "okul bahçesi" gibi olsun, çocuklar koÅŸsun oynasın, top oynarken arabaların camı kırılır diye korkmasın ya da saklambaç oynarken arabaların arasına deÄŸil, aÄŸaçların arkasına saklanılsın; çiçekler sadece kavÅŸaklara deÄŸil, evlerin önlerine dikilsin, hatta çocuklar diksin; "Çimlere ısrarla basınız" diye uyarılar yazılsın...

Çocuklar bir araya gelsin, buluÅŸsun, oynasın, birbirini sevsin, farklı yaÅŸamları tanısın. Bilsin ki ÅŸehir, sadece bina yığınlarıyla, geniÅŸ caddelerle, trafikle, fabrikalarla var olmaz. Åžehirde yaÅŸamanın keyfi, içinde yaÅŸayan tüm farklılıklarla, mekanla diyaloÄŸa geçince ortaya çıkar. Çünkü ÅŸehirler, farklılığın, etkileÅŸimin mekanlarıdır. Farklılıklardan beslenerek geliÅŸen, deÄŸiÅŸen yaÅŸamların ortaya çıktığı yerlerdir. Åžehirler, renklidir, farklıdır, ilgi çekicidir.

Parklar, bahçeler, oyun alanları küçük büyük ÅŸehirde yaÅŸayan herkesi bir araya getirirler, birbirinden haberdar eder, tanışıklık saÄŸlarlar. Bir arada yaÅŸamanın köklerini güçlendirir, toplumsal yapıyı güçlendirirler. Özellikle çocukların meraklı bakışları, onlara tüm farklılıkları daha çabuk deneyimleme fırsatı sunar. Kentsel mekanda buluÅŸmalar, yakınlaÅŸmalar, oynanan oyunlar karşılıklı güven duygusunu ve baÄŸları pekiÅŸtirir; kültürü geliÅŸtirir. Åžehir, gün geçtikçe kaçılması, uzaklaşılması gereken bir yer olmaktan çıkar, "küflenmiÅŸ peynir" gibi kokmaz.

Maalesef, yüksek katlı beton bloklar ve geniÅŸ yollar arasıda araç içinde yaÅŸanan hayatlara veya hava kararır kararmaz sinsice sokaÄŸa hakim olan ve "aydınlanamayan" karanlığa bakınca, bir çocuÄŸa ait bu tanımlama, içinde yaÅŸadığım ÅŸehir baÅŸta olmak üzere birçoÄŸu için az bile kalıyor.

Peki, sizin şehriniz nasıl kokuyor?

Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: büyük harf "X", büyük harf "Y", küçük harf "p", sayý 9, küçük harf "r", sayý iki

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız