Köşe Yazısı

Tek Kalıplı/Kutuplu Dönüştürülmeye Mahkum Gözüken Müstakbel Bir Avrupa Kültür BaÅŸkenti’nin Kültürünün...

Yazan: Jean-François Pérouse Tarih: 1 Mart 2007

Tek Kalıplı/Kutuplu DönüÅŸtürülmeye Mahkum Gözüken Müstakbel Bir Avrupa Kültür BaÅŸkenti’nin Kültürünün Dikkate Alınmamış Yanları

Bu yazı çerçevesinde, son aylarda Ä°stanbul ÅŸehri gündeminde epeyce ağır basan iki tartışma konusunu bir arada ele almaya çalışacağım: bir yandan zorlu Ä°stanbul Avrupa Kültür BaÅŸkenti oluÅŸumu, öte yandan Kentsel DönüÅŸüm/Kentsel Yenilenme adı altında baÅŸlatılan uygulamalar. Ama özellikle ikinci alana genel bir açıdan deÄŸil, 1999 sonundan itibaren çalışmalarda bulunduÄŸum somut bir araÅŸtırma sahasına gönderme yaparak yaklaÅŸacağım. Bu saha, 4 Åžubat 2007’den beri, ilk aÅŸamada taraflar arasında mutabık yıkım ve taşınma ÅŸeklinde dönüÅŸtürülmeye baÅŸlanmış olan Ayazma (Küçükçekmece) mahallesidir.

1) Kültür ve Åžehir
Kültür kavramının tanımlanması, her ne kadar gerekli ve yararlı olsa da, çok kolay yapılabilecek bir ÅŸey deÄŸildir. Kültürü, (gerek ekonomik, gerek kültürel, gerekse sosyal sermayemiz tarafından belirlenen) bulunduÄŸumuz pozisyona göre, çok farklı bir ÅŸekilde tanımlayabiliriz. Halbuki, kısıtlı ve zorlayıcı bir kültür tanımına hapsedilmek tehlikelidir. Biz burada, resmi1, tescilli2, kurumsallaÅŸtırılmış ve kendisini “Kültür” olarak takdim eden/pazarlayan kültürden ziyade, gündelik kültür pratikleri3, ifadeleri veya ÅŸekillerinden bahsetmeyi tercih ederiz.

Bunun yanı sıra, kültürün nesnelleÅŸtirilmesi, kaçınmamız gereken baÅŸka bir tuzak temsil eder. Mesela göç olayına bakarken, «kültür taşınmasından» bahsetmek, kabul edilemez; zira kültür, coÄŸrafi olarak daraltılabilir veya sınırlandırılabilir bir olgu olarak ele alınamaz. Buna binaen, kültüre iliÅŸkisel, göreceli, baÄŸlamsal ve dinamik bir yaklaşımda bulunmak daha yararlıdır. Bu sayede sık sık bahsi geçen «etnik/millî kültür», bütün çabalara raÄŸmen, «ebedi bir yapı» teÅŸkil etmez. Daha ziyade, zaman içeresinde inÅŸa edilen ve sürekli yeniden yorumlanan/anlamlandırılan kültür/deÄŸer sistemleri bahis konusudur. Kültürün nesnelleÅŸtirilmesinin baÅŸka bir örneÄŸi olan, «sefalet kültürü» ya da «gecekondu kültürü» ifadeleri de bize hiç tatminkar gelmiyor .

Keza popüler4 /elit kültürü ikilemi de rahatsız edicidir. Alt-kültür/üst-kültür «kavramları», gerçek/resmi ikilemi gibi, pek verimli deÄŸildirler; zira bu ikili kavram sistemleri, terazinin hangi kefesinde olduÄŸumuzu varsayarsak sayalım, genellikle hiç sorgulanmamış bir «deÄŸer hiyerarÅŸisi» üzerine kurulmuÅŸ bulunuyorlar.

Öyleyse kültür, hem birey ölçeÄŸinde, hem grup ölçeÄŸinde, sürekli yeniden yorumlanan bir «sosyal inÅŸa» ve sosyal inÅŸayı anlamlandırma çabasıdır. Kültür kavramı, bir ÅŸekilde hayata katma, diyalog arayışına girme ve nesilden nesile bir aktarma sürecine gönderme yapıyor. Michel de Certeau5 çizgisini takip edersek eÄŸer, kültür, günlük hayattaki eylem, pratikleri, stratejilerini ve onların anlamlandırılmalarını kapsar.

Bu baÄŸlamda, (hem sosyal, hem coÄŸrafi anlamda) farklı kesimlerden gelen kiÅŸilerin buluÅŸabilecekleri/kesiÅŸebilecekleri bir yaÅŸam, üretim ve “alışveriÅŸ” odağı olarak tanımlayabileceÄŸimiz ÅŸehrin, baÅŸtan beri kültürle temel bir iliÅŸkisinin var olduÄŸu inkâr edilemez.

Böylece, kültürün egemen (ticari6, iktidara endeksli, seçkin) ÅŸekillerine girmeden, ÅŸehrin kültürü kavramına deÄŸinebiliriz. Åžehrin kültürü, ilk olarak hoÅŸgörü7/merak, çeÅŸitlilik8, bilgi akışı/aktarımı/paylaşımı ve görüÅŸ alışveriÅŸ imkânını çaÄŸrıştırır. BaÅŸka bir deyiÅŸle, ÅŸehrin asıl “artı deÄŸeri” kültürdür.

Ama bunun için, baÅŸkalarının veya – son zamanlarda sıkça kullanılan bir kavramla ifade edersek - “ötekilerin” kültürünü inkâr etmemek veya aÅŸağılamamak gerektiÄŸi açıktır. Mesela, sözde “kaybolmuÅŸ/eski Ä°stanbul kültürü”ne atıfta bulunarak9, yeni gelenlerin kültürlerini küçümsemek, yapıcı bir deÄŸerlendirmeden ziyade, tamamen sınıfsal bir yargılamadan ibarettir.

2) Kentsel dönüÅŸüm ve kültürün yenilgisi
Ayazma’daki yürütülen dönüÅŸüm, Ankara Dikmen örneÄŸinde olduÄŸu gibi çatışmaları sokaklara taÅŸmamasına ve “yumuÅŸak” bir tarzda yürütülmesine raÄŸmen10, tüm iddiaların tersine, ÅŸehir kültürüyle baÄŸdaÅŸtırılamaz. Neden?

a) Temizlenmesi gereken mekan, kültürsüz bir mekan olarak yaftalanabilen bir mekan olmadığından: mutevazi bir adacık ÅŸekilde olsa bile 20 ve 30 seneden beri bir “kültür birikimi” oluÅŸturuldu orada. AÄŸaçlar dikildi, bir peyzaj yaratıldı; aynı zamanda yazılmamış bir tarih meydana gelmiÅŸ ve sosyal bir hayat örülmüÅŸ oldu. Bütün bu “inÅŸaa” süreçleri, bu mekân insanlaÅŸtırma ve anlamlandırma çabaları, arsa statüsü ne olursa olsun, hiçe sayılamaz. Yerel emek, yerel özen, yerel bellek, dışardan bilinmeyen yaÅŸam kesitleri yok olma tehlikesi altındadır.

b) Mahallenin yukarısında yoÄŸunlaÅŸmış olan fabrikalar, hiç tedbir almadan kirli sularını mahalleye dökmeye devam ediyor. Çevrenin durumu hiç dikkate alınmadığından dolayı, yapılan kısa vadeli göz boyamadan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸil. Öncelikli olarak kalıcı bir çevre dönüÅŸümü yapmadan, herhangi ciddi bir kentsel dönüÅŸüm yapılabilmesi muhtemel gözükmüyor.

c) Åžu anda silinmeye mahkum, mahallenin zorlu koÅŸullarına raÄŸmen, yaÅŸlısıyla, genciyle, kadınlarıyla, çocuÄŸuyla, özürlüsüyle, oluÅŸturulmuÅŸ sosyal hayat, vaad edilen taşınma mekânlarında - kolay kolay yeniden oluÅŸturulamaz. KomÅŸuluk oluÅŸumları tamamen imha edilmiÅŸtir zaten: mahalleden gidenler, gitmek istemeyenler (TOKÄ° ve Belediye’nin teklif ettiÄŸi anlaÅŸmayı imzalamayanlar), konut haklarını satmış olanlar, tapusu olup bekleyenler var... Üstelik, Bezirganbahçe bloklarına taşınanlar küçük apartman dairesindeki geleceklerine dair yaÅŸam fobisine kapılıyor, öne sürülmüÅŸ yeni “modern” yaÅŸam tarzına hiç bir zaman uyamamaktan korkuyorlar.

d) Yetkili mercilerden bir kamu görevlisi tarafından Ayazma’nın dönüÅŸümü bir “terörist yuvasının temizlenmesi” olarak takdim edilmiÅŸ. Belli nüfus kesimlerini ötekileÅŸtirerek/ dışlayarak, ÅŸehir konsepti temelinde olan “bir arada yaÅŸama” iddiası tamamen ve fiilen yadsınmış oluyor. “Öteki” damgaları ve korku söylemi üzerinde “medeni” bir toplumun kurulması zor gözüküyor.

e) Taşınanların ekonomik durumlarını gözardı ederek – özellikle uzun vadede borçlarını ödeme kapasitesini düÅŸünmeden – yoksullukla mücadelede hiç bir mucize bekleyemeyiz. Åžu bariz ki gecekondudan apartmana transfer süreci, bir anda, söz edilen aileleri “zengin” kılmaz11... Åžu anda, konut hakkı olanlarının bir kısmı, haklarını/borçlarını satıp, baÅŸka yerlere (kiracı ya da yeni gecekondu sahibi olarak) gidiyorlar. Bezirganbahçe’ye gitmeyecekleri kesin. Böylece, kamuoyuna çoÄŸunlukla yansımadan kapalı kapılar ardında icra edilen spekülasyonlar, çaÄŸdaÅŸ görünümler ve çaÄŸdaÅŸlık söylemlerinin oluÅŸturduÄŸu fasad tarafından perdeleniyor.

DönüÅŸüm olarak adlandırılan umutsuz apartmanlaÅŸtırılma ve uzun vadeli borçlandırma yoluyla, medeniyet teminati verilemiyor. Pislikler arasında olsa bile fiilen oluÅŸturulmuÅŸ kamusal alanları parçalayarak, birbirinden kopuk “lüks” siteler ve toplu konut çekirdekleri zuhur ettirerek, bir ÅŸehir parodisinden baÅŸkasının yaratılması düÅŸünülemez... EÄŸer “Avrupa Kültür BaÅŸkenti” oluÅŸumunu kentsel dönüÅŸümle iliÅŸkilendirersek, ÅŸehir kültürünün geri dönüÅŸümsüz kayıplara maruz kalmayabileceÄŸi kanısındayız.

-------------------------------------------------------------------------------------------------

1 Ayverdi S. (2003), Milli Kültür Mes’eleleri ve Maarif Davamız, Ä°stanbul, Kubbealtı NeÅŸriyatı, 476 s.
2 Özdil N., Cumhuriyet Kültür Politikası ve Sanat, Ä°stanbul, Ä°nsancıl Yayınları, 312 s. 
3 Kandiyoti D. & Saktanber A. (haz.) (2003), Kültür Fragmanları. Türkiye’de Gündelik Hayat, Ä°stanbul, Metis, 366 s. Lefebvre H. (1998), Modern Dünyada Gündelik Hayat, Ä°stanbul, Metis. 
4 Oktay A. (2002), Türkiye’de Popüler Kültür, Ä°stanbul, Everest Yayınları, 334 s. 
5 Certeau de M. (1990), L’invention du quotidien. 1. Arts de faire, Paris, folio Essais, 350 p. 
6 Bunun sebebiyle, kültürü, turizmden net olarak ayrıştırmamız gerekir. Sırf turizm sektörünün beklentilerine endekslenmiÅŸ bir kültür ÅŸehri olamaz diye düÅŸünüyoruz. 
7 Aynı zamanda, “medeni” olarak tarif edebileceÄŸimiz bir terbiyelik veya adab. 
8 “Kültürel çeÅŸitlilik” hakkında eleÅŸtirel bir yaklaşıma dair, bak. : Özbudun S. & Demirer T. (2006), Avrupa BirliÄŸi ve Çokkültürcülük yalanı, Ä°stanbul, Ütopya Yayınları. Ve : «Çokkültürlülük», Esmer, Åžubat 2007, p.31. 
9 Bir örnek için, bak. Cumhuriyet, 18/02/2007, s.12. 
10 En azında Bezirganbahçe’daki bloklara taşımayı kabul edenler için. 
11 «Kentsel dönüÅŸüm ile lüks ev sahibi oldular», Zaman, 26/02/2007, s.26.

YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: sayý altý, küçük harf "n", küçük harf "p", sayý altý, küçük harf "j", küçük harf "x"

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız