Köşe Yazısı

Papalagi, Büyük Ruh ve Kentsel Dönüşüm

Yazan: Erbatur Çavuşoğlu Tarih: 13 Temmuz 2006

“Papalagi denince beyazlar ya da yabancılar anlaşılır. Ama sözcüÄŸü sözcüÄŸüne çevrilirse göÄŸü delen anlamına gelir.” [Scheurmann, 2003]. Samoalı bir kabile ÅŸefinin beyaz adamı göÄŸü delen olarak tanımlaması ne garip bir tesadüf! Aşığı olduÄŸum kentimin yeri ve göÄŸü delinirken bu küçük kitabı anımsadım; kapitalizmin rasyonalitesine teslim olmuÅŸ beyaz adamların tuhaf davranışlarını anlamaya çalışan bir ilkelin düÅŸüncelerini... OkuduÄŸumda, Kent Plancısı, Mimar, Tasarımcı, uzman olarak ne kadar yabancılaÅŸtığımızı, doÄŸadan nasıl uzaklaÅŸtığımızı ve üstelik bunu da ne kadar kolay kanıksayıp duyarsızlaÅŸtığımızı anladığım o sözleri: “Papalagi, tıpkı bir midye gibi, sert bir kabuÄŸun içinde oturur. Bir çıyan gibi, taÅŸların arasında lavların çatlaklarında yaÅŸar. Sağı, solu, altı, üstü hep taÅŸlarla örtülüdür. Barınağı dikine duran taÅŸ bir sandığı andırır, çok sayıda gözü olan delik deÅŸik bir sandığı.” [Scheurmann, 2003, s: 27].

Akılcılığın ürettiÄŸi yaÅŸam alanlarımıza dışarıdan bakınca görülenler böyle tanımlanabiliyor. Ünlü AnarÅŸist Zerzan sonun baÅŸlangıcını avcı toplayıcı insanın yerleÅŸik hayata geçmesi olarak belirliyor, mutsuzluÄŸumuzun temelinde, yarattığımız sembolik kültürün olduÄŸunu söylüyor. 10 bin yıl önce baÅŸlayan ve uygarlık olarak adlandırdığımız bu sürecin giderek bizi doÄŸanın dışına doÄŸru sürükleyiÅŸini eleÅŸtirel olarak aktarıyor Zerzan. Ona göre, insan uygarlıkla birlikte, gerçeklikten uzaklaÅŸmaya, gerçekliÄŸi semboller aracılığıyla parçalı ve yapay deneyimlemeye baÅŸlamış, giderek gerçekliÄŸi bütünüyle ortadan kaldıran sembolik bir dünya kurmuÅŸtur. Dil, sayı, zaman, mülkiyet, sanat, din, devlet bu sembolleÅŸtirmenin mekanizmaları olagelmiÅŸtir. Kentler de bu sembolik dünyanın mekansal tezahürü olarak görülebilir.

Küresel kapitalizmin mekanı yeniden üreterek yaptığı gövde gösterisi, yabancılaÅŸma ve doÄŸadan kopma sürecinin de doruÄŸa ulaÅŸtığı bir sürece karşılık geliyor. Ä°stanbul’un dibinin tünellerle, göÄŸünün gökdelenlerle delindiÄŸi bu dönemde, kentin mekansal olarak yaÅŸadığı dönüÅŸüm karşısında küçücük hissediyor insan kendini. Gerçekten de son 20-30 yıldaki inÅŸaat teknolojilerinde geliÅŸmeler ve sermaye birikimi en çarpıcı olarak Ä°stanbul’da gözlemleyebileceÄŸimiz müthiÅŸ bir mekansal baÅŸkalaşımı getiriyor.

Dünyanın en hediyeli coÄŸrafyalarından biri sayılan Ä°stanbul’un tarihi incelendiÄŸinde kent formunu etkileyen bir çok doÄŸal ve insan yapımı felaketle karşılaşılır. Depremler, yangınlar, savaÅŸlar ve imar operasyonları Ä°stanbul’un yakasını hiç bırakmamış, çehresini sürekli deÄŸiÅŸtirmiÅŸlerdir. Ancak, son dönemde yaÅŸananları deÄŸiÅŸimle deÄŸil, ancak Kafkavari bir dönüÅŸümle anlamlandırmak olanaklı olabilir. Kent rantları üzerinden yeni güç iliÅŸkileri ve hiyerarÅŸisi oluÅŸurken birdenbire dev bir böceÄŸe dönüÅŸtüÄŸünü görüyoruz kentimizin.

Birçok kiÅŸi için teknik bir terim olan “imar hakkı” ve “emsal” belirliyor aslında, kentteki güç yapısını. Paradan ve reel üretimden daha kolay ve cazip bir zenginlik sunuyor kent rantları. Bir plan kararı yeÅŸil alanı imarlı hale getirince, yüzde 20 olan imar hakkını yüzde 60’a çıkarıverince, kamu hizmet üretmek için gereksindiÄŸi bütçeyi yaratıyor, mimar akıllı bir tasarımla göÄŸü deliyor, arsa sahibi sermaye hiyerarÅŸisinde yeni bir konum ediniyor, kentliler karşılarına dikilen bu yeni devin estetiÄŸini tartışıyorlar, imreniyorlar, kızıyorlar, eziliyorlar.

Yakında yasası da çıkarak iyice meÅŸrulaÅŸacak olan Kentsel DönüÅŸüm son 4-5 yılın moda kavramlarından bir haline geldi. Kentteki deÄŸiÅŸime olumlu hatta sihirli bir anlam yüklendi. Ä°ÅŸin uzmanları teknik tartışmalar yaptılar, projeler estetik olarak yerden yere çalındı. Oysa olan biten kentsel mekanın yeniden üretimi ve kentsel rantın yeniden bölüÅŸümü idi. Dolar hipnozundaki gözler yeni yeni projeler tasarladılar müthiÅŸ bir tahayyül fukaralığı içinde.

Bugün, kentlerin onyılda bir çekilmiÅŸ görüntülerini ardarda koyarsak Kafka’nın düÅŸ gücünü bile ÅŸaşırtabiliriz. Ä°kinci konut ve turizm adına kıyılarımızın nasıl betonlaÅŸtığını, arkabahçesinde geçimlik sebzesini yetiÅŸtiren gecekonduların apartmanlaÅŸtığını, ardından dönüÅŸüm alanı ilan edilip akıllı binalarla dolup taÅŸtığını, kente kimliÄŸini veren sembollerin yıkıldığını yada boÄŸulup kaldığını, kısacası kentin kısa bir sürede kabuk deÄŸiÅŸtirip bambaÅŸka bir hal aldığını görebiliriz. Gayrimenkul sektörünün birdenbire devleÅŸmesi tesadüf deÄŸil. YaÅŸadığımız kentsel dönüÅŸüm ve mekansal süreçleri teknik ve estetik boyutlarının çok ötesinde bir baÄŸlamda düÅŸünmek gerekiyor. ZenginliÄŸin ve refahın yeniden dağıtımı anlamına gelen her mekan düzenlemesi toplumsal hiyerarÅŸideki konumumuzu da yeniden belirliyor. Kent rantlarının çoÄŸaltılıp paylaşılması için sürekli artırılan imar hakları ve emsal deÄŸerleri benzeri pek az görülmüÅŸ bir vahÅŸi kapitalizmin yaÅŸanmasına yol açıyor. Dünyanın en hediyeli coÄŸrafyaları beton ormanlarına dönüÅŸürken, bizler hiç olmazsa tatilde insan olduÄŸumuzu hatırlamak için kurtarılmış doÄŸa parçalarını arıyoruz, mimarlıkla doÄŸanın kusursuz uyumunun örnekleri karşısında hayranlığımızı gizleyemiyor, vahÅŸi doÄŸayı digital ekranın verdiÄŸi güvenlik hissiyle gözetliyoruz. Bitirirken sözü yeniden ilkelliÄŸe bırakmakta fayda var:
“Ama biz güneÅŸin ve ışığın özgür çocukları, Büyük Ruh’a sadık kalmalı, böyle taÅŸlarla onun kalbini kırmamalıyız. Yalnız yolunu ÅŸaşırmış, hastalıklı ve Tanrı’nın elini elinde hissetmeyen insanlar bu taÅŸtan yarıklar arasında güneÅŸten, ışıktan ve yelden yoksun kalarak mutlu olabilirler. Papalagi’nin sözde mutluluÄŸu kendinin olsun. Ama bizim güneÅŸli kıyılarımıza taÅŸ kutularından dikmeye kalkıştığında hepsini başına yıkmalıyız. MutluluÄŸumuzu taÅŸtan kutular, gürültü, duman ve yarıklarla yok etmeye çalıştığında karşısına dikilmeliyiz.” [Scheurmann, 2003, s: 34].

• Scheurmann, Erich, [2003], GöÄŸü Delen Adam, Çev. L. Tayla, Ayrıntı Yayınları, Ä°stanbul.
• Zerzan, John, [2000], Gelecekteki Ä°lkel, Çev. C. Atila, Kaos Yayıları, Ä°stanbul.

Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: büyük harf "R", büyük harf "T", büyük harf "W", sayý 9, büyük harf "B", küçük harf "y"

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız