Son on - onbeÅŸ yıldır, sürdürülebilir kalkınma veya tasarım, yeÅŸil tasarım ve son yıllarda da, "insanoÄŸlunun sorunlarına doÄŸadan esinlenerek yaratıcı çözümler bulmak"i (Noon, 2004) olarak tanımlanabilecek, biomimicry kavramları, mimaride uygulanır olmuÅŸtur. Bu kavramlar, doÄŸal kaynakların daha duyarlı kullanımını ve insan yapımı her türlü yapının çevreye verdiÄŸi zararın azaltılmasını hedef alırlar. Noon (2004), biomimicry kavramının tamamiyle yeni bir kavram olmadığını, doÄŸa ile içiçe yaÅŸayan eski toplulukların, örneÄŸin, Amazon kabileleri ve Amerika'nın yerlileri vb. her zaman doÄŸayı örnek alarak, saygı duyarak ve kirletmeden, kendi ihtiyaçlarını giderdiklerini belirtiyor. Belki de bu temelleri eski toplumlara kadar uzanan biomimicry kavramı, sanayileÅŸme ve teknolojik geliÅŸmelerle birlikte unutulmuÅŸ veya doÄŸaya üstün gelme ve ekonomik geliÅŸme uÄŸruna umursamazlıkla terk edilmiÅŸtir. Bunun pek çok ve çeÅŸitli nedenleri olabilir, ancak ÅŸu bir gerçek ki, toplumlar geliÅŸtikçe, doÄŸal kaynakların önemini tekrar farkediyor ve doÄŸa ile insan arasında denge kurarak, mevcut kaynakları tüketmeden ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasını da düÅŸünerek, bugünü ve geleceÄŸi planlamaya çalışmaktadırlar. ÇeliÅŸkilerde yaÅŸamıyor deÄŸiliz aslında: Sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir tasarım, yeÅŸil tasarım ve tasarımda biomimicry gibi kavramların geliÅŸmiÅŸ toplumlar tarafından gündeme getirilmesi ve desteklenmesinin altında belki de bu ülkelerin geliÅŸme süreçlerinde büyük ölçüde doÄŸal kaynakları tahrip etmiÅŸ olmaları yatıyor, ancak çoÄŸunluÄŸu yine de en çok emisyon gazı üreten ülkeler arasında ve hala doÄŸal kaynakları tahrip etmeye devam ediyorlar. Ekonomik geliÅŸmeyi hedef almış, yeni geliÅŸmekte olan ülkeler (mesela Çin), dünyanın küresel ısınma ve kirlenme ile ilgili çaÄŸrılarına sessiz kalıyorlar. GeliÅŸmiÅŸ ve geliÅŸmekte olan ülkeler, elbirliÄŸi ve büyük bir baÅŸarıyla, çevre kirliliÄŸine katkıda bulunmaya devam ederken, bugün bir ÅŸeyler yapılmaya baÅŸlansa 20 - 30 yıl sonra ancak sonuçlarını göreceÄŸimizi öÄŸrenmek oldukça ürkütücü. Bu popülerlik kazanan çabaları iyi niyetli olarak tanımlamak mümkün mü bilemiyorum, yoksa son zamanlarda bazı eski politikacıların öncülüÄŸünde çevrilen belgesel filimler sayesinde uyanan küresel ısınma ve kirlenme konularında, kamuoyunun nabzını tutmaya mı çalışıyorlar. Paradoksa bakın ki bu bazı geliÅŸmiÅŸ ülkeler, Kyoto protokolünü hala imzalamaktan kaçınıyor. Daha da kötüsü son zamanlarda, Avustralya hükümetinin nükleer enerji santralları yapılması ve bu santrallardan elde edilecek enerjinin kullanımının, kömür ve petrol tabanlı enerji üretimine karşı daha temiz ve ekonomik enerji kaynağı olarak görülmesi için, bir kampanya yürütüyor olması (neyse ki bu yazı yayına hazırlandığı sırada, bu seçim arifesinde sivil örgütlerin tepkisi sebebiyle bu harekette geri adım atıldı). Bu çeliÅŸkilerin, politik ve sosyo - ekonomik pek çok sebebi olduÄŸu bir gerçek, ancak biz burada bu politik çeliÅŸkilerden uzak kalmaya çalışarak, mimaride sürdürülebilir tasarım ve biomimicry kavramlarının, Avustralya’da son senelerde gerçekleÅŸtirilmiÅŸ olan bir örneÄŸinden bahsetmek istiyoruz.
CH2, Melbourne’da ofis binaları, iÅŸ ve alışveriÅŸ merkezleriyle dolu olan, ÅŸehrin kalbinin attığı bir bölgede, Little Collins ve Swanston caddelerinin tam kesiÅŸtiÄŸi noktada, 2006 AÄŸustos ayında açılışı gerçekleÅŸtirilen, belediye binasıdır. Bina 10 katlı
olup, toplam inÅŸaat alanı 12536 m² ve toplam inÅŸaat maliyeti ise 51,045 milyon Avustralya Doları olarak gerçekleÅŸmiÅŸtir. Hydrocarbon (CH2) ismi, bu binanın formuyla deÄŸil, ancak tasarım konsepti ile yakından iliÅŸkilidir (Resim 1). Binanın mimarı Mick Pearce (DesignInc) İngiltere’de yetiÅŸmiÅŸ, ancak uzun seneler Afrika’da özellikle de Zimbabwe’de çalışmış ve CH2 projesinde DesignInc firmasından Stephen Webb ve Chris Thorne ile birlikte, biomimicry kavramının ilk örneÄŸini Avustralya’da gerçekleÅŸtirmiÅŸ bulunmaktadır.

CH2’nin uygulama detaylarına girmeden önce, Avustralya’da bina üretim sürecini çok kısa da olsa özetlemek gerekir diye düÅŸünüyorum. Bizde de benzer ÅŸekilde uygulandığı üzere ilk aÅŸama avan projenin onaylanmasıdır (bazı durumlarda uygulama projeleride tek aÅŸamada ve avan proje tasdiki olmadan belediyenin onayına sunulabilir, ancak bunun detaylarına burada deÄŸinmeyeceÄŸim). Bu süreçte belediyeye verilmesi istenilen dökümanlar: mimari proje, gölge diagramları (sabah saat 09:00 - 11:00, öÄŸle ile öÄŸleden sonra 13:00, 15:00’de binanın çevreye düÅŸüreceÄŸi gölgeyi tespit eden çizimler) komÅŸu bilgilendirme çizimleri (projenin plan-kesit ve görünüÅŸlerinin, A4’e küçültülmüÅŸ hali) ve çevresel etki deÄŸerlendirme raporudur. Avan proje komÅŸulara gönderilir, komÅŸuların itirazı varsa bu aÅŸamada itirazda bulunabilirler, doÄŸal olarak itirazları deÄŸerlendirmek belediyenin insiyatifindedir. Proje mevcut yönetmeliklere uygun olarak yapılmış ise ve komÅŸulardan kayda deÄŸer bir itiraz gelmemiÅŸ ise projeye onay verilir (çekme mesafeleri, yükseklik ve inÅŸaat arsa oranı her bölge için farklıdır). Bundan sonraki aÅŸama ise uygulama projesinin teslimidir. Bu aÅŸamada uygulama projesine ek olarak bir dizi raporun da hazırlanması gerekmektedir, örneÄŸin, malzeme bilgileri, detayları ve ÅŸartnameleri, peyzaj planı, drenaj projesi, atıkların (çöp) toplanması ile ilgili rapor ve enerji/sürdürülebilirlik performans sertifikası gibi. Konumuzla iliÅŸkili olarak, bu enerji/sürdürülebilirlik performans sertifikasını açıklamak gerekirse, burada amaç, sera gazı emisyonlarını düÅŸürmek ve daha az (taşınabilir) ÅŸehir suyu kullanımını saÄŸlamaktır. Bunun için, tasarımcılar BASIX (Building Sustainability Index) adı verilen internet tabanlı bir bilgi sistemine, tasarladıkları bina ile ilgili çeÅŸitli detayları, örneÄŸin: binanın konumu, büyüklüÄŸü, kullanılan malzemeler ile bilgileri, vb. girmek zorundadırlar. Sistem bu verileri, bilgi iÅŸlem merkezinin su ve enerji verilerine göre puanlar. Bu puan binanın inÅŸaa edileceÄŸi bölge için belirlenmiÅŸ olan deÄŸerler içerisinde olmak zorundadır. Bu sistem, tasarlanan binayı kışın daha sıcak ve yazın daha serin tutmak için pasif güneÅŸ tasarımı, izolasyon kullanımını (duvarlarda, çatıda ve döÅŸemede), gaz veya güneÅŸ ısılı sıcak su sistemi kullanımını, bahçede, tuvalette ve/veya çamaşır yıkamada kullanmak için yaÄŸmur suyu deposu tahsisini, su tasarrufu saÄŸlayan duÅŸ kafaları, musluklar ve çift düÄŸmeli (tam - yarım) tuvalet sifonları kullanımını (bu bildiÄŸim kadarıyla Avustralya’lı tasarımcıların bir keÅŸfi), ışığı yansıtacak renkli çatı malzemesi ve doÄŸal ışığı içeri almak için çatı pencereleri kullanımı, daha az su isteyen bahçe düzenlemesi ve bahçede kullanmak için atık su kullanımı, vb. gibi mimari ögelerin tasarımda yer almasını özendirmektedir.
Yeni binaların hepsinin tabi olduÄŸu yukarıda bahsettiÄŸimiz BASIX puanlamasında, CH2 en yüksek puan olan 6 yıldızı almış bulunmaktadır. Binanın açık ofis esas alınan kat planına baktığımızda, iç mekanda kolon olmadığını görüyoruz. Güney batıda asansör ve merdivenlerin oluÅŸturduÄŸu çekirdek ve kuzey doÄŸuda ise, servis mekanları konumlandırılmış ve bu mekanlar doÄŸrudan güneÅŸ ışığı alacak biçimde, açık mekanla iliÅŸkilendirilmiÅŸlerdir.
DoÄŸada koyu renkler ışığı emer ve ısınan hava yükselir. Bu basit doÄŸa kuralından yola çıkarak, CH2’nin kuzey cephesinde koyu renk boyanmış hava emiÅŸ mazgalları konumlandırılmıştır (Avustralya güney yarımkürede bulunduÄŸu için, kuzey cephesi güneÅŸ ışığı açısından makbul yöndür). Bu mazgallar ısıyı emer ve binanın içinde ısınan havayı dışarı çekerler. Benzer ÅŸekilde, güney cephesinde de açık renkte boyanmış mazgallar vardır, bunlar temiz havayı çatıdan alarak binanın içine doÄŸru dağıtırlar. Bu hava sirkülasyonu, kullanıcılar tarafından istenirse kontrol ve müdehale edilebilecek ÅŸekilde düzenlenmiÅŸtir (Resim 2).

Resim 2: CH2’nin kesiti (kaynak:http://www.melbourne.vic.gov.au/rsrc/Images/CH2/bio-northsouth-10-12-03.jpg)
AhÅŸap malzeme kullanımı, özellikle ÅŸehir yapılarında son zamanlarda terk edilmiÅŸ olmasına raÄŸmen, CH2’nin dış cephesinde tamamiyle dönüÅŸtürülmüÅŸ (recycled) geleneksel doÄŸal malzeme olan ahÅŸap plakalar kullanılmış olduÄŸunu görüyoruz (Resim 3). Bu plakalar hareketli, güneÅŸin konumu ve açısına göre otomatik olarak hareket etmektedirler. Bu hareket için gerekli enerji, çatıda konumlandırılmış olan photovoltaic çatı panellerinin güneÅŸ enerjisini emerek elektrik enerjisine dönüÅŸtürmeleri sayesinde elde edilmektedir. Böylece otomasyon ve akıllı bina teknolojilerinin, biomimicry kavramıyle birleÅŸince çok ilginç kullanımlar ortaya çıkmış olduÄŸunu görüyoruz.

Resim 3: 2 - Batı cephesindeki hareketli ahÅŸap paneller, 3 - Kuzey cephesindeki balkonlardan görünüÅŸ, 4 - Güney cephesi, kulelere bakış
DiÄŸer bir dikkat çekici unsur da, binanın çatısında, doÄŸanın diÄŸer bir önemli gücü olan rüzgar gücü kullanılmak üzere konumlanmış olan altı adet rüzgar türbinidir. Bu rüzgar türbinleri fonksiyonel olmalarının yanısıra, ilginç tasarımlarıyla plastik bir öge olarak da deÄŸerlendirilebilirler (Resim 4).

Resim 4: 5 - Çatı ve rüzgar türbinleri, 6 - Kuzey cephesi ve rüzgar türbinleri
Binada ayrıca, 1,4 metre çapında, 13 metre uzunluÄŸunda ve yerden 17 metre yükseklikten temiz havayı emerek binanın soÄŸutma sisteminde kullanılmak üzere soÄŸuk suya dönüÅŸtüren 5 adet soÄŸutma kulesi bulunmaktadır. Bu teknoloji sayesinde, bina içinde %100 temiz hava sirkülasyonu saÄŸlanmaktadır. Binanın döÅŸemelerinde 18 cm kalınlığında, yazın soÄŸuk havayı tutan termal bir kütle oluÅŸturacak, prekast elemanlar kullanılmıştır. CH2’nin enerji raporlarında belirtildiÄŸi üzere, su kullanımda %72’lik bir tasarruf saÄŸlanacağı öngörülmüÅŸtür. Binanın bodrum katında 100.000 litrelik bir su toplama ünitesi teÅŸkil edilmiÅŸtir. Binanın ve ÅŸehrin kanalizasyon hattından buraya toplanan kirli su, kullanım suyuna dönüÅŸtürülmektedir. Ayrıca, bu kullanım suyunun kalitesi, bahçe sulama, tuvalet temizliÄŸi ve soÄŸutma sisteminde kullanılmak için yeterli olup, bu su çevredeki diÄŸer kamu binalarının kullanım suyu ihtiyacını karşılamak üzere de kullanılmaktadır.
Uzun vadede binanın çevresel etkileri ÅŸu ÅŸekilde tahmin edilmektedir:
• Elektrik harcamalarında %85’lik tasarruf,
• Gaz harcamasında %87’lik tasarruf,
• Sadece %13 oranında emisyon üretimi,
• Su harcamasında %72’lik tasarruf,
• LCD ekran bilgisayar kullanımı sayesinde %77 daha az enerji harcanması,
• Aydınlatma sistemi ile %65 oranında enerji tasarrufu.
Avustralya’nın Melbourne ÅŸehrinde, biomimicry konsepti esas alınarak tasarlanmış olan CH2 binasını ayrıntıları ile inceledik. Bu konsept sadece büyük bütçeli binalarda uygulanabilecek bir kavram gibi görülmesin, titiz ve bilinçli bir tasarım yaklaşımıyla doÄŸal kaynakların etkin kullanımı ve çevreye verilecek zararın en aza indirilmesi her boyutta yapı yapımında göz önünde tutulması gereken kavramlar olmalıdırlar. DoÄŸru malzeme ve renk seçimi, güneÅŸ ısıtıcılı su sistemleri, pencere ve boÅŸlukların maksimum enerji tasarrufu saÄŸlayacak ÅŸekillerde düzenlenmesi vb. tüm bu hususlar tasarımlarımızda artık biraz daha hassaslıkla durmamız gereken unsurlar olmalıdır. Günümüzde dünyanın pek çok ülkesinde, sürdürülebilir tasarım kavramı lisans düzeyinde mimarlık eÄŸitiminin bir parcası olmuÅŸtur. Türkiye’de sürdürülebilirlik kavramı, bazı üniversitelerimizin eÄŸitim programlarında ve özellikle de ÅŸehir ve bölge planlama eÄŸitimi kapsamında ele alınıyor. Ancak mimarlarımızın, bu toplum bilinci ve sorumluluÄŸu gerektiren konuda, daha üst düzeyde eÄŸitim almaları ve Türkiye’deki mimarlık okullarınin cevre konularina daha cok egilmeleri gerekeiyor.
Bu yüzyılda artık, sadece sanayi tesislerinde ve ÅŸehirlerimizde ne kadar sera gazı ürettiÄŸimiz deÄŸil, birey olarak da çevre kirliliÄŸine ne ölçüde sebep olduÄŸumuz da önemli hale gelmiÅŸtir. Kullandığımız arabadan, sıktığımız parfüme, tükettiÄŸimiz suya ve elektriÄŸe, lüzumundan fazla ısıttığımız veya soÄŸuttuÄŸumuz binalara kadar, hayatın her alanında çevreye verdiÄŸimiz zararı farkında olmamız, çocuklarımıza temiz bir yarın bırakma sorumluluÄŸumuzun geregi. Eminim, hepimiz bu sorumluluÄŸu aldığımız gün ancak, bir ÅŸeyler deÄŸiÅŸmeye baÅŸlamış demektir.
i Jessica Noon, 2004, Biomimicry: Design Inspired by Nature. Kaynak:http://www.sustainablesarasota.com/Biomimicry.aspx
ii Robert Morris - Nunn AA (Architecture Australia) da CH2 ile bir yazi yayimlamistir (bkz. AA January/February. Vol 96, no 1, 2007)Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin