Köşe Yazısı

Kent Üzerine Notlar: 4

Yazan: Güven Arif Sargın Tarih: 23 Eylül 2005

Kentsel dönüÅŸüm yasası baÄŸlamında, gerçekte gereksinim duyulan devrimci bir praksisin kendisi olmalıdır. Dolayısıyla varlıkbilimsel açıklamalar yerine, siyasetin merkezine yerleÅŸmiÅŸ mekansallaÅŸmaları eylemsel kılabilecek ütopya ve stratejilere iliÅŸkin arayışların, gündemimizi iÅŸgal etmesi gerekmektedir. Bu noktada anımsatmak gerekir ki, kapitalist egemenliÄŸi eleÅŸtirerek, mekanın gerçek sahiplerince (kitleler) kullanılmasını/uygunlaÅŸtırılmasını örgütleyen devrimci praksisin nasıl olması yönündeki açıklama ve öÄŸütler, sol yazın alanında çeÅŸitlilik gösterir. Ancak, yukarıda sözünü ettiÄŸimiz baÄŸlamın sürekliliÄŸi adına, yolumuza Lefebvre’in öngörüsüyle devam edelim1: O’na göre, köktenci bir eylemin özgürleÅŸtirici olabilmesi için, sınıfsal niteliÄŸe haiz mekansal bir bileÅŸene gereksinim vardır. Her ne kadar daha sonraki yazılarında, sınıf bilinci ve çatışmasına atfedilen köktenci eylem yerini, “uygunlaÅŸtırmaya” (appropriation) bıraksa da, burada sözü edilenin, mekanın kullanım deÄŸeri ve artı-deÄŸeri arasındaki gel-gitleri üzerine olduÄŸu bilinmelidir. Bir diÄŸer deyiÅŸle, kullanım deÄŸeri ve soyutlaÅŸtırma (planlama ve tasarım) sonrası elde edilen artı-deÄŸer arasındaki gerilim, mekanın kullanım deÄŸerinin yeniden edinimiyle giderilebilecektir. Tarihsel bir çerçevede bakıldığında, yeniden edinimin çoÄŸu zaman merkezi otoritenin sorumluluÄŸunda olduÄŸu bilinmektedir. Sovyetler BirliÄŸi örneÄŸinde olduÄŸu gibi, üretim araçlarının toplumsallaÅŸtırılması, öznenin egemen iliÅŸkilerin baskısından kurtarılabilmesi ve mekanın kullanım deÄŸerinin yeniden edinimi için bir tür çıkış noktası olarak görülebilir; öte yandan bunun yeterli olmadığı ve kamusal olmakla birlikte insancı sonuçlar üretmediÄŸi de deÄŸerlendirilmektedir. Dolayısıyla Lefebvre’ göre, devrimci praksisin (ütopyanın) özünde, hem toplumsallığı, kamuyu hem de bireyi ön plana taşıyan insancı bir stratejinin yer alması gerekmektedir. Sanırız burada sözü edilen insancı planlama/tasarımın baÅŸarısı, “gündelik hayat” ve ona bağıl sosyal aktörlerin anlaşılabilirliÄŸini de gerekli kılmaktadır.

Keskinok’un çevirisiyle, “Lefebvre’in mekan kuramı, bir tasarı, bir kurtuluÅŸ stratejisi önermektedir.”2 Öte yandan burada sözü edilen strateji, sınıfsal bir açıklamayı tamamiyle red etmemekle birlikte, sınıf mücadelesinin çok ötesindedir ve “gündelik hayatın” derinliklerine inerek, köktenci düÅŸünmeyi ön koÅŸul olarak gören mekansal üretimin olasılıklarını keÅŸfetmeyi önerir. Bu noktada bir çok yazarın, özetlenen önermeye kuÅŸkuyla baktığı bilinmektedir: özellikle gündelik hayatın dinamiklerinden hareketle, ne tür bir mekansallaÅŸmayla karşılaÅŸacağımızın bilinmezliÄŸi, sol düÅŸün alanındaki karşıtlık ve çatışmaların da özünü oluÅŸturmaktadır. Sanırız, mekanın uygunlaÅŸtırma yoluyla ele geçirilmesi (geçici yerleÅŸmeler, noktasal isyanlar) ve kapitalist üretimin mekansallaÅŸmasına karşı sürdürülen toplu dirençler (gecekondu isyanları, yenileme ve imar hareketlerine karşı örgütlenen, yasal veya deÄŸil, bireysel ve toplu duruÅŸlar, çevreci baÅŸkaldırılar, vb.) üzerine son 20 yıldır yürütülen çalışmalar, Lefebvre’in devrimci praksisin elemanlarını açıklarken boÅŸ bıraktığı geniÅŸ bir alanı doldurmaya yöneliktir.

Köktenci bir el koyma veya direncin olasılıkları baÄŸlamında sürdürülen kuramsal keÅŸiflerin önemli olduÄŸunu düÅŸünüyoruz; öte yandan, yukarıda Lefebvre’e dayanarak özetlemeye çalıştığımız iki temel soruna geri dönerek, devrimci praksisin niteliÄŸini yeniden deÄŸerlendirmeye almalıyız. Devrimci praksise göre birinci temel sorun, genel geçer mülkiyet iliÅŸkilerinin yarattığı ve önlenemez olduÄŸu düÅŸünülen “mekan fetiÅŸizminin” kendisidir. Bu konuda gerek siyasi otoritenin gerekse yerel iradenin, mülkiyet üzerinden yürütülen tartışmaları, toplumsal, kamusal deÄŸeri olan bir mecraya taşıması beklenmelidir. Bütün bunlara karşın, Türkiye’de cepheye sürülen tüm siyasi araç ve operasyonların, kamusallık tanımına denk düÅŸmeyecek bir niteliÄŸi içerdiÄŸi görülmektedir. Bir diÄŸer deyiÅŸle, beklentilerimizi boÅŸa çıkarırcasına gündelik siyasi oyunlar, geçici çözümler içeren paketler “ihtiva ederek” gündemi biteviye iÅŸgal etmektedir. Tüm bu paketlerin içerisinde ise, doÄŸal bir hak olduÄŸu savlanan bireysel mülkiyeti ön plana taşıyan siyasi bir söylem söz konusudur ve bu söylem, toprağın sürekli el deÄŸiÅŸimini istemleyen bir biçimde ustalıkla önümüze sürülmektedir. Örneklerin sayısını arttırmak olasıdır, ancak en yakın ve bildik olandan baÅŸlarsak, yakın dönemde gündeme taşınan bir “İstanbul projesi”, anlatımımızı kolaylaÅŸtırmak adına, adeta “biçilmiÅŸ bir kaftan” gibi durmaktadır: İstanbul’un su havzasına, meÅŸru olmayan yollarla ve kamu kaynakları kullanılarak yapılan, üstelik tüketim kültürünü sonuna kadar sömüren bir tür kentsoylu eÄŸlencesinin açılışı sırasında dillenen siyasi otoritenin söylemi, Lefebvre’in bütün öngörülerini doÄŸrular biçimdedir. “10 liralık arazinin yeni yapılan eÄŸlence alanıyla 1000 liraya satılacağını, 1 milyon Dolar'lık konutların inÅŸa edilmesiyle de, bölgenin varsıllaÅŸacağını” bir emlakçı kimliÄŸiyle muÅŸtulayan siyasi otoritenin, kapitalizmin istemlediÄŸi mekan fetiÅŸizminin bekçiliÄŸine soyunduÄŸunu savlamak, sanırız aşırı kaçmayacaktır. Siyasi oteritenin üstlendiÄŸi bu tür bir söylemin, dolayısıyla, benzer beklentilerle birlikte diÄŸer büyük kentlerimize “sirayet” etmesi kaçınılmazdır. ÖrneÄŸin, BaÅŸkent Ankara’da birden fazla yürütülen (planlanan) kentsel dönüÅŸüm projelerinin (Ulus Tarihi Kent Merkezi Projesi dahil), mevcut çerçevede ne tür bir mekansal praksis üreteceÄŸi, adeta kesinleÅŸmiÅŸ bir yargı gibidir:3 Gecekondu ve sözüm ona mimari niteliÄŸi olmayan kimi yapıların (Ulus İşhanı, vb.) yıkılmasıyla elde edilen yeni alışveriÅŸ alanlarının (shopping malls) deÄŸeri, pazarın denetimi, güvencesi altındadır ve proje alanlarındaki kullanım ve artı-deÄŸer arasındaki gerilim, kent yoksulunu yalnızlığa itelerken, yeni bir tür varsıl kentsoylunun da türemesine yol açacaktır.

Bu noktada, ikinci temel soruna da deÄŸinmeliyiz: Toplumsallığı ön plana taşıyan ancak insancı bir örgütlenmeyi istemleyen devrimci praksis nasıl tasarlanmalı ve iÅŸlevsel kılınmalıdır? Sanırız burada yapılması gereken, mevcut siyasi tercihin tersine çevrilerek, kamuyu temsil eden merkezi otoritenin (devletin) yeniden güçlendirilmesi ve yerel iradelerce yürütülen projelerin kamu yararına denetim altına alınmasıdır. Mevcut düzenek içerisinde, kapitalist üretin biçiminin özünü oluÅŸturan taşınmaz mülkiyet iliÅŸkilerinin kamu yararına yeniden tanımlanması, gerekiyorsa dönüÅŸtürülmesi, merkezi otoritenin denetleyici sorumluluÄŸuna bırakılmalıdır. Ancak, yukarıda deÄŸindiÄŸimiz ve Lefebvre’in de üstünde durduÄŸu gibi, Sovyetler BirliÄŸi benzeri yapılanmalarda görülen yanılsamaların nasıl giderileceÄŸinin de göz ardı edilmemesi gerekir. Sanırız burada çözümleyici süreç, gündelik hayatın dinamiklerini planlama ve tasarım sürecine alan; dolayısıyla, kentsoylu sermayedarın kitlesel tüketime yönelik tasarılarını, gündelik hayatın içine ergimiÅŸ sosyal aktörlerin (sıradan insan) gereksinimleri, talepleri ve özlemleri doÄŸrultusunda kırmaya çalışan bir yapılanmayla olası. Burada sözü edilen ÅŸey, sıradan insanın bireysel çıkış ve kitlesel örgütlenmeyle elde ettiÄŸi söylemsel gücün dikkate alınması ve kamu yararına bu “sözün” planlama ve tasarım sürecine “dahil” edilmesidir. Tüm bunlara karşın, bu “sözün” karşılığının salt “katılımcılığa” denk düÅŸtüÄŸünü savlamak, sanırız, Lefebvre’in öngörülerini hafife almak olacaktır. Çünkü salt katılımcılığın kendisi deÄŸil, bu sürecin siyasi oluÅŸumu devrimci bir mekansal praksisin elde edinimini olası ve meÅŸru kılacaktır. Kısacası, mülkiyet iliÅŸkilerinden kaynaklanan sorunların, kapitalizmin araçlarıyla çözüme ulaÅŸtırılabilmesi boÅŸ bir hayalden öte deÄŸildir ve yakın gelecekte, yukarıda betimlediÄŸimiz yoksul-varsıl ayrışmasının keskinleÅŸmesi kaçınılmazdır.

1 Lefebvre, H. (1991) The Production of Space, Blackwelll Publishing, London-New York.
2 Gottdiener, M. (2001) “Mekan Kuramı Üzerine Tartışma: Kentsel Praksise DoÄŸru”. Praksis: Kent ve Kapitalizm, (Çev) Ç. Keskinok, ODTÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Ankara, s. 263.

3 Ankara’da yürürlüÄŸe giren, EsenboÄŸa Protokol Yolu Kentsel DönüÅŸüm Projesi dahil, sayısız projenin yerel yönetimce uygulama aÅŸamasına geldiÄŸi bir dönemde, Ankara 10. İdare Mahkemesi’nin, Mamak Hatip Çayı Vadisi Kentsel DönüÅŸüm Projesi için verdiÄŸi yürütmeyi durdurma kararı, bizi doÄŸrulayacak nitelikte. Emsal teÅŸkil edebilecek bu kararın, diÄŸer projelere de sıçraması an meselesi.

Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: büyük harf "D", büyük harf "T", sayý dört, küçük harf "n", büyük harf "K", küçük harf "f"

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız