
M
Mustafa Mahmu
Merhabalar,
Sayın Alp,benim merak ettiğim,Türkiye için birçok proje üretmenize rağmen,neden
bu önerileriniz dikkate alınmıyor.Bu hareket sizin moralinizi
bozuyormu?NTV Televizyonunda çıktığınız canlı yayında,İstanbul için
yaptığınız 3G projesini beğenerek izledim.Bu çalışmalarınızdan ötürü
sizi tebrik ederim.İnşallah ülkemizde kutuplaşma her alanda kalkarda,sizin
gibi değerler hak ettikleri başarıları yakalarlar.
Ahmet
Vefik Alp Sevgili
Mustafa,
Türkiye içinde ve dışında tasarlamış olduğum yapıtların bir bölümü
gerçekleşti ve gerçekleşiyor, bunlar beni çok mutlu ediyor. Sitedeki proje
listesinden bunları görebilirsin.
İstanbul ve Türkiye için hazırladığım Tüpgeçiş, Yüzergeçiş, Çekirdek
Konut, Haliç Otoparkı, Müzekent İstanbul, Proje 3G gibi radikal çözüm
projelerinden Harem-Sirkeci Tüpgeçiş Projesi kısmen değiştirilerek ihaleye
hazırlandı. Pendik-Yeşilköy Yüzergeçiş Projesi Dünya Boğaz Geçişleri
Örgütü tarafından başyapıt olarak tescil edildi ve Uluslararası Bilimsel
literatüre girdi. Ayrıca bu proje İTÜ Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nce
1 yıl süreyle araştırıldı ve test havuzunda denenerek teknik açıdan olur
aldı.
Gecekondu ve konut sorununu çözmeyi hedefleyen Çekirdek Konut Projesi
ekonomik krize takıldı. Bunların dışında Anadolu’ ya Dönüş ve Şehirler
Bakanlığı temalı 2 projem daha var. Koalisyon Hükümeti günlük sorunlar
nedeniyle bu projelere giremedi ancak yeni hükümeti oluşturacak AKP’ nin Şehirler
Bakanlığı ve Konut Projemi benimsediğini basından takip ediyorum. Mimarlık,
Şehircilik ve çevre açısından ülkemizin geri kalmışlık sınıfını geçemediğini
üzülerek izliyorum. Çarpık kentleşmenin bizlere yıllık faturası 10
milyar $’ dır.
Benim projelerim ülkemizde tepeden tırnağa bir imar reformunun gerçekleştirilmesiyle
anlam kazanabilir. İstanbul’a ve Türkiye’ ye düzeyli ve anlamlı mimari
ve şehirsel kurgular kazandırmak üzere çalışmalarımı sürdüreceğim.
Gözlerinden öper, başarılar dilerim....
ayasofya
Merhabalar
Sayın Ahmet Bey
Ben uzun süre Kadıköy mimarlar odası sizin Fener Kalamış caddesindeki büronuzun
karşısında yer alıyorken (şu anda orada değil) orada bilgisayar dersleri
veriyordum. halen dersler sürüyor ama mekan değişti.
Yani sizin büronuzun tam karşısında akşamları sizin büronun ışıklarının
geç vakitlere kadar açık kaldığını görrüdüm. Sonra bir kaç çalışanınız
öğrencim oldular.
Bu aralar sizin büro sanki MHP iletişim bürosu gibi. Bayraklar bayraklar
posterler. Sonra devamlı suretle bir otobüs sizin büronun önünde en sol şeritte
park eder durur. Hem de cadde üzerinde. Arkadaki arabalar zar zor başka şeride
geçerler. Ben eskiden sizin büronuzu bilen az sayıda kişiden biriysem bu
sayede herkes biliyor artık.
Uzun lafın kısası sorularımı şu şekilde sıralamalıyım.
1. iki kere İst büyük şehir belediye başkanı adaylığınız oldu. İkisinde
de çok ilginç posterleriniz oldu. ve emin oldun yapıştırılmayacak her yere
yapıştırıldı. Harbiye'de ben kendi büromun apartman duvarından zorla sökerken,
bunu orya yapıştıranlara çok kızdım. Neden her yere her yere böyle afişler
yapıştırılmasına göz yumulur. ir dahaki seçimde sizin bu şekilde fütursuz
afiş yapıştırmasına karşı çıkacağınızı umut ediyorum. Ayrıca
posterinizde genelde sarı bir yağmurluk giyiyor elinizde T cetveli Macintosh
klavyesi olarak poz veriyorsunuz. Neden? Yani bunlar sizin eğitimli ve okumuş
olduğunuzu kanıtlamış mı oluyorlar. Bir dahaki seçimdeki posterinizi
merakla bekliyoruz.
2. Sizin yanınızda çalışanlara (yeni çıkan ve bu seçimde MHP'ye yakın
oy alan bir TV partisinde olduğu gibi) size oy verilmesi konusunda baskı
yapmadığınızı tehmin edebiliyoruz. Yapmazsınız. Ama diyelim ki siyasi bir
propaganda konusu olacak bir iş için yanınızda çalışanların işlerini bırakıp
bu konuda çalışmalarını ister misiniz. Kısacası siyasi çalışmalarla, büro
işlerinizi içiçe geçirir misiniz. Buna büronuzun seçim irtibat bürosu
olarak kullanılması dahil olabilir mi. Yanınızda çalışanların, gerçekten
çalışma ortamı ve durumları hakkında memnun olup olmadıkları konusunda
bilgi sahibi misiniz. Bunu soruyorum çünkü ben de yanında sadece bir kişi
çalıştıran bir mimar olarak bazı dersler çıkaracağım.
3. Yukarıdaki konuda sizin projelerinizin iyi değerlendirimediğinden
bahsedilmiş. Sizce projeler hem de sizinkiler gibi ilginç projeler ancak
siyasi şekilde mi ön safhalara çıkmalıdırlar. Bu projeleri bir mimarlık
dergisinde veya Arkitera'nın sayfalarında anlatmak ne güzel olurdu. Çok uzun
ve geniş bir aydınlatıcı özgeçmiş metniniz varken "Projelerinizden
örnekler" linki çalışmıyor ve ne yazık yeni projelerinizi göremiyoruz.
Bu forum seçimden önce olsaydı daha iyi olmaz mıydı. Bunun dışında MHP
başarılı olsa barajı geçse ve tekbaşına iktidar olsa siz de diyelim ki
Bayındırlık ve İskan bakanı olsaydınız bu projeleri hayata geçirir
miydiniz.
4. NTV'deki konuşmanızda hocalardan birinin sizin projelerinizle İTÜ'nin
herhangi bir bağı olmadığını hatırlattığını biliyoruz. Siz İTÜ'de
projelerin test edildiğini söylemiştiniz. Test sonucu ne oldu. TV programıda
konusu edilmedi. Testten geçti mi. İTÜ bu test sonrası projelerinizi onaylaıyor
konumunda olur mu? İTÜ dışında başka üniversitelere ya da mezun olduğunuz
Texas Rice Üniversitesinde bu konuda bir test ve onay almanız daha kolay olur
muydu. Aslında Rice'ın web sitesinde isminizi çok aradım fakat bulamadım.
Response to Geometry in Architecture' başlıklı tezinizi okumak
isterdim.Bulsam çok gururlanacaktık. Bu konuda bir uyarı yapmanızı ve
sitede tezinizin bulunması için arama mekanizmasında geçecek şekilde bir düzeltme
yaptırmanızı temenni ederiz. Ayrıca (IAA) 'International Academy of
Architecture' projelerinizin yayınlanması ve test edilmesi konusunda profesörlük
verdiği kişilere daha yakın ve sanırım Türkiye'deki tutumdan daha önyargısız
davranacaktır.
5. Siz bakan oldunuz ve MHP tek başına iktidar oldu. Projeniz gerçekleşti.
Ancak çalışmadığı ortaya açıktı. (diyelim ki) Ya da bir şekilde başarısız
oldu. Bunun risklerini düşündünüz mü?. Siyasi açıdan rsikleri dışında
mimari açıdan da başarısızlık riski var mıydı sizce.
6. MHP'den Sayın Bahçeli istifa etti. Çok saygın bir kişilik. Siz de istifa
edecek misiniz. Yoksa yine projelerinizle yeni seçimde karşılaşacak mıyız.
Yeni posterlerinizi görecek miyiz. İstanbul'a marmaray ya da tüp geçit ya da
sadece iki hatlı tren taşımacılığı ile köprüler yapılsa bile adalar
yolu projenizi hala öne sürecek misiniz.
7. Mecliste yer almasanız bile AKP ve CHP partilerinin gerçekleştirmesi için
projelerinizi sunum yapacak mısınız. Öne sürecek misiniz.
8. Ayrıca projeniz hakkında geniş bilgi alamamak beni çok üzüyor. neden
bir Web sayfası yok. Neden bunu geniş kişilerle tartışmaya açmıyorsunuz.
Tezinizi gerçekten faydalanabilir bir kaynak olarak gördüğümden çok aradım.
Lütfen yayınlayınız.
Ayrıca ben seçimler öncesi de size özel bir web sayfası çok aradım ne yazık
bulamadım. Eğer varsa benim beceriksizliğime verip adresi buradan Arkitera
takipçilerine sunar mısınız.
Çok teşekkür eder ve yeni projelerinizde başarılar dilerim.
Ahmet
Vefik Alp
Sevgili Ayasofya,
Keşke isminide yazsaydın, bir kiliseye cevap vermek durumunda kalmazdım. Baymısınız
Bayanmı onu da bilemiyorum. Sorularınız çok ancak Mimarlar Odası’ yla ilişkiniz
ve sorularınızlada bağlantılı olarak sizinle bir serzenişimi paylaşmak
istiyorum. Proje listem ve özgeçmişimdende göreceğiniz gibi yurt içi ve dışında
akademik ve profesyonel olarak dolu dolu bir meslek hayatım var. Ancak Mimarlar
Odası’ nın Bülten ve Dergilerinde ne benden ne de projelerimden bir tek
kelime göremezsiniz. Örneğin Ağa Han Ödülleri’ ne aday gösterilen 15
milyon $’lık Riyad Büyükelçiliği Kompleksi projemin şu anda genç bir
mimar olan bir öğrencim tarafından Mimarist Dergisinde basılması önerilmiş
ve cevap şu olmuş: ‘ Ama o bir MHP’ li ‘. Odamızın bazı yöneticileri
bu zihniyeti atamadıkça, siyasi tandansı ne olursa olsun tüm Türk Mimarlarını
aynı sıcaklıkla kucaklayamadıkça, siyasi görüşü ne olursa olsun üyelerini
mimari kimlikleriyle algılamadıkca Türk Mimarisine faydası sınırlı
kalmaktadır şeklinde düşünüyorum. Nitekim odamız bir türlü siyasi
iradeyle barışıp ülkemizin bu alandaki ciddi sorunlarına ortak çözümler
üretememekte, sürekli muhalefet halinde ihtilaflar ve mahkemelerle gündemini
doldurmaktadır. Halbuki ben çokta yetkisi olmayan Başbakan Başdanışmanlığı
görevim sırasında ortak bir çalışma yapmayı çok arzu etmiş, 2005 yılındaki
üstlendiğimiz Dünya Mimarlık Zirvesi’ nin masraflarını karşılamak üzere
Sayın Bahçeli’nin Tanıtım Fonu’ndan 200.000 $ ın karsılşıksız Odamıza
aktarılmasına vesile olmuştum, küçük bir teşekkür dahi almadım. Bu
yaklaşım beni ve tahmin ederim birçok üyemizi üzmektedir.
ABD’ de, Texas Rice Üniversity’ de 1979 yılında Mimari ve Şehirsel
Psikoloji alanında tamamladığım ‘Aesthetic Response to Geometry in
Architecture’ başlıklı doktoram ‘7922428’ numarayla University
Microfilm International, Ann Arbor, Michigan USA’ den temin edilebilir. O
zaman internet yoktu, doktora tezleri bütün dünyaya Microfilm formatında yayılıyordu.
Doktora tezim bir çok dilde kısaltılmış olarak yayınlandı, tam bir metni
İTÜ Mimarlık Fakültesi Kitaplığı’ nda olmalı, oradan bulabilirsin. Bu
doktora çalışması 16 ayda tamamlanarak bir dünya rekoru teşkil etmiştir.
MHP’ de şu anda üyelik dışında hiçbir görevim yok, basından üyeliklerinde
düşürüldüğünü okudum bu nedenle istifa edecek bir yerim yok. Başbakan
Başdanışmanlığı’ ndan ise aday olmak için istifa etmiştim. Şu an için
anıtsal bir yapıt olacağına inandığım MHP’nin Ankara’ Genel Merkez
Binası İnşaatı ‘nın yapımını denetlemeye devam ediyorum.
İstanbul ve Türkiye için hazırladığım projelerimi siyasi kimlik gözetmeksizin
ülkem adına sahiplenecek iktidarın emrine amade kılmaya hazırım.
Gözlerinden öper, başarılar dilerim....
Onur
Eroğuz merhaba;
3 kasım seçimlerinde MHP'den milletvekili adaylığınıza ilişkin afişlerinizin
otobüs duraklarının camlarına -üstelik bu duraklarda reklam için kiralanan
panoların varlığına rağmen- tutkalla yapıştırılmasından haberiniz
olmadığını umarak soruyorum; bir kent mobilyası nezdinde kentlilere karşı
yapılan bu saygısızlığı, posterinizin altında yazan "büyük usta -
kent plancısı - mimar" kimliğinizle nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ahmet
Vefik Alp
Sevgili Onur,
Seçim dönemlerinde siyasi afişlerin gelişigüzel yapıştırılmasına karşıyım,
ancak bu süreç biz adayların kontrolü dışında gelişiyor. Ülkemizde
kente karşı o kadar suç işleniyor ki hangisiyle başedeceğimizi şaşırdık.
Şahsen binaların üzerine gelişigüzel yerleştirilen tabelalara, takılan
plastik panjurlara, balkon kapatmalara ve benzerlerine karşı bir savaş
veriyorum. Fakat genel mimari kültür anlayışı o kadar ham ki bina sahipleri
beni düşman gibi görüyor. Ne yazık ki ülkemizde telif haklarına ve fikir
emeğine değer verilmiyor.
Gözlerinden öper, başarılar dilerim....
Deniz
Emil
Merhaba Ahmet Bey,
Basında çok sık bir şekilde Başbakanlık Başdanışmanı olarak ünvanınızla
yer alıyordunuz. Bu konuyu biraz açıklar mısınız?
Nasıl Başbakanlık Başdanışmanı olunur?
Göreviniz süresince Bülent Ecevit sizden hangi mimari konularda danışmanlık
istedi? Siz ne tür danışmanlık hizmeti sundunuz Başbakanlığa?
Ecevit'in gençlik hayali olan Köy-kentlerin geliştirilmesi ve bunun için dünya
bankasından kaynak bulunmasında sizin de fikirleriniz soruldu mu? Siz bu köy-kent
projesine nasıl bakıyorsunuz?
Son soru. Siz mimar olarak Türkiye Başbakanına danışmanlık görevinde
bulundunuz. Neden bunun olumlu yansımalarını göremedik? Neden hükümet
mimari çevrenin gelişiminden geliştirilmesinden bu kadar uzak?
Ahmet
Vefik Alp
Sevgili Deniz,
Yarama parmak bastın. Başbakan Başdanışmanları ben atandığım zaman 15
kadroyla sınırlı idi. Normal şartlarda Sayın Başbakanı uzmanlık alanlarında
yönlendirmesi beklenen bu üstdüzey kadrolar beklendiği şekilde işlemiyor.
Üstelik koalisyon ortamında bu kadrolar ortaklara göre paylaşıldı. Benden
hiçbir görüş istenmedi. Ben kendi kendime raporlar sundum ancak dikkate alınmadı.
Deprem sonrası dahi aynı durum devam etti. Kriz ve güncel ülke sorunları
hep öne çıktı. Halbuki ben ülkemin bir ayıbı olan düzeysiz ve şekilsiz
mimari ve şehirsel çevresinin bir imar reformu ve dönüşüm projeleriyle
restore edilmesi başlığını en azından Hükümet gündemine getirmeyi ümit
ediyordum. İnsanımızın sağlıklı ve düzeyli mekanlarda yaşamasını bir
vatandaşlık hakkı olarak görüyorum.
Gözlerinden öper, başarılar dilerim....
Ilyas
BALTA
M.H.P.
Sayın ALP ilk belediye başkan
adayı olduğunuz seçimlerde şunu düşünmüştüm: "Ahmet bey eger başka
bir partiden girseydi kesin kazanırdı" Peki bir sonraki seçimlerde neden
yine M.H.P. den aday oldununuz ben salında Istanbulluların sizin gibi bir
belediye başkanını seçmedikleri için zararda olduğunu düşünmekteyim.
Şimdi M.H.P. Genel seçimlerde barajı aşamadı Yerel seçimlerde Belediye Başkan
Adayı olmayı Düşünür müsünüz. Bence düşünün hem de ciddi manada...
Saygılar
T.T.K.ve Y
Ahmet
Vefik Alp
Sevgili İlyas,
1994 yılında bana İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığını MHP
teklif etti. Hem uluslararası profesyonel ve akademik birikimimi İstanbul’
un hizmetine sunmak hemde eserlerimde vurguladığım Milli Mimari Sentezi öne
çıkarmak amacıyla bu teklifi kabul ettim. Bugün en önemli yapılarımızın
yabancı mimarlara teslim edilmesinden ve Türk mimarlarının bunların yanında
asistan olarak kullanılmasından rahatsızım. 94 adaylığımdan sonra MHP ile
bağlarım oluştu, Genel Merkez binalarının projelerini hazırlamam istendi.
99’ da MHP’ den milletvekili olabilecekken kazanamayacağımı bilmeme rağmen
Dr. Bahçeli’ nin ricasını kırmayarak yine MHP’ den İstanbul Belediye Başkan
adayı oldum. Doğru yapıp yapmadığımı bilemiyorum. zaman gösterecek.
Ancak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaparak dünya güzeli bu
kenti toparlamak en büyük arzum ve hedefim. Kısmet olur mu bilmem.
Gözlerinden öper, başarılar dilerim....
cenkini
Merhaba Ahmet Bey;
siyasi kimliğiniz ile mimar kimliğinizin zaman zaman çakıştığını düşünüyor
musunuz?
Siyaset ile mimarlığı eş zamanlı yapmanın avantaj ya da dezavantajları
var mı?
İstanbul ile ilgili projeleriniz siyasi çevrelerden ne tür tepkiler alıyor?
aynı tepkileri mimarlık çevrelerinden de alıyor musunuz?
Tepkiler farklı ise sizce bunun sebebi nelerdir?
Saygılar
Ahmet
Vefik Alp
Sevgili Cenkini,
Mimarlığa ve Şehirciliğe aşığım. Türkiye içinde ve dışında bir takım
projelere imza atarak bu aşkımı bir miktar tatmin edebildim. Ancak şehirlerimizin
bugün bir ‘görsel görültü’ haline gelen durumu beni çok üzüyor. Bir
milletin ulaştığı medeniyet çizgisinin şehirlerinin görüntüsüyle doğrudan
orantılı olduğunu düşünüyorum. Çarpık şehirleri çarpık zihniyetler
yaratıyor, çarpık şehirlerdende çarpık zihniyetler yetişiyor, bu kısır
döngü Türkiye’nin kaderi olmamalı. Ne yazık ki siyasi, ekonomik ve ahlaki
istikrarsızlık düzeysiz, ilkel ve illegal yerleşimler olarak kanserli tümörler
şeklinde şehirlerimizi teslim alıyor. Bu kötü gidişi bir ölçüde bile
olsa düzeltebilmek için siyasi iradeye yakın olmak gereğini duyuyorum.
Mensup olduğum siyasi parti 57. Hükümette iktidar ortağı olmasına rağmen
bu yönde bir ilerleme kaydedemedim ve sizinde ifade ettiğiniz gibi siyasi
kimliğimle sanatçı kimliğim arasında gidip geliyor, çelişki yaşıyorum.
Her ölçekte projeler üretmeye devam edeceğim ve birikimimi ülkemin
hizmetine getirmeye çalışacağım.
Gözlerinden öper, başarılar dilerim....
rennie
Merhaba
Ahmet Bey,
istanbul'daki bir kaç bina hakkında düşüncelerinizi merak ediyorum, arka
arkaya sıralayayım.
1- Taksim'deki Gökkafes
2- Kadıköy Acıbadem'de yeni açılan Nautilus Alışveriş merkezi
3- İstanbul Otogarı
4- Beşiktaş Meydanı'ndaki anıt
hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ahmet
Vefik Alp
Sevgili
Rennie,
İsmin bu mu bilmiyorum, bir ilaç ismine benziyor. Sitedeki ‘Bir Mimarın Çığlığı’;
Düzensizliğin Düzeni başlıklı haykırışımı okursan sorunun cevabını
bir bakıma alabilirsin. Beşiktaş’ taki anıta girmek istemiyorum o bir bina
değil, bir simge gereğinde kaldırılmasıda çok zor olmasa gerek. Ama diğer
yapıları ‘ Kente Karşı İşlenen Suç’ olarak görüyorum. Bunları çoğaltmak
mümkün, örneğin oturduğum yere yakın olduğu için sayıyorum Fenerbahçe
Piramit, Fenerbahçe Yarımadası’ nın kuzey tarafındaki Kulüp Tesisleri ve
çayhaneler.... Ben buralarda büyüdüğüm için buraların eski halini hatırlıyorum
ve bu güzide alanları bu kadar çabuk nasıl tahrip ettiğimizi anlamakta güçlük
çekiyorum. İstanbul’ un nostalji fotoğraflarına baktıkça neleri yitirdiğimizi
daha iyi anlayabiliyorum. İşte bunlara dur diyebilmek için siyasete bulaştım
isede henüz hiçbir başarı kaydedemedim.
Gözlerinden öper, başarılar dilerim....
guler
TÜRKİYE'DEKİ MİMARLIK
EĞİTİMİ
MİMARLIK BÖLÜMÜ, 3.SINIF
ÖĞRENCİSİYİM. YURT DIŞINDAKİ EĞİTİM SİSTEMİNİ DE BİLDİĞİNİZ İÇİN,
TÜRKİYE'DEKİ MİMARLIK EĞİTİMİ UYGULAMALARINI NASIL DEĞERLENDİRDİĞİNİZİ
ÖĞRENMEK İSTİYORUM.
Ahmet
Vefik Alp
Sevgili Güler,
Yurtiçinde ve yurt dışında asistanlıktan profesörlüğe hatta profesörlüğün
üstünde ünvanlara uzanan bir akademik hayatım oldu.Ne yazıkki ülkemizdeki
mimarlık eğitiminin giderek bozulduğunu gözlemliyorum. Gelişmiş ülkelerde
mimarlik eğitimi en az beş yıl ,bu süre sonunda alınan üniversite diploması
sizi yalnızca meslek adayı yapabiliyor.Mesleği uygulamak ve imza yetkisi ile
donatılmak için lisanslı bir büroda başarı raporuyla kanıtlanmış
ortalama üç yıllık staj ve bunun arkasındanda mesleki lisans sınavını başarıyla
geçmeniz gerekiyor. Mesleki lisansınızı devam ettirebilmek için her yıl
mesleki kurslara katılıp, krediler almanız gerekiyor. Aksi takdirde lisansınız
askıya alınıyor.Ben 32 yıllık bir mimarım, benim yetkilerimle bu gün
mezun olan bir mimarımızın yetkileri aynı. Çevremizin bu hale gelmesinin
bir nedeni de bu. Neticede hem çevre bozuluyor hem mimarlık mesleğine güven
yok oluyor. O nedenle de en güzide yapılarımız yabancı mimarlık bürolarına
gidiyor. Bir meslek yasası dahi henüz yok. Proje müellifinin telif haklarına
saygı yok. Fikir emeğine kimse değer vermiyor. Yaptığınız bir projeyi yapım
sırasında denetlemek en doğal hakkınız olmasına rağmen bu durum mal
sahibinin tercihine bırakılıyor. Özetle hem mimarlık eğitimimiz hem de
mesleki uygulama ortamımız içler acısı bir durumda. Umarım şevkinizi kırmadım.
Benim oğlum da mimarlık okuyor. İnşallah gelecek daha iyi olur.
Gözlerinden öper, başarılar dilerim....
gezgin1975
istanbul
Sayın Alp
İstanbul'u yıkıp yeni baştan yapmak imkanınız olsaydı:
1)nerelere nasıl bir yerleşim planlardınız?
2)hangi semtler olmazdı?
3)boğazda yerleşim olur muydu? ya da nasıl bir yerleşim olurdu?
4)merkez İstanbul'unuz neresi olurdu?
5)Kurduğunuz şehirde ulaşım nasıl ve ne şekilde sağlanırdı?Ana
arterlerdeki ulaşımı kastediyorum.
6)Asya ve avrupa bağlantısı nasıl ve nereden sağlanırdı?
cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim..
Ahmet
Vefik Alp
Sevgili Gezgin,
Siz çok gezdiğinize göre bu soruların cevabını da bilmeniz gerekir. Çok
gezen çok bilir. Sorunuza burada cevap vermek istersem siteyi kilitleriz
herhalde. İstanbul için hazırladığım ulaşım ve yerleşim senaryoları bu
sitede kısmen yer alıyor. Onları incelerseniz sorunuz kısmen cevap
bulabilir. Ancak şunu bilmeliyiz ki İstanbul’u tek başına çözümlemek mümkün
değil. Yine benim önerdiğim “ Anadolu’ya Dönüş” projesini başlatmak
bir yana, siyasi iradenin büyük bir imar reformunu gerek mevzuat gerekse de
organlarıyla gerçekleştirebilmesi gerekiyor. Umut edelim ki yeni hükümet bu
yönde adım atar. Benim önerdiğim “Şehirler Bakanlığı” kavramını
AKP iktidarı da benimsedi gözüküyor. Şu anda ülkemizdeki imar ve planlama
yetkilerini onlarca bakanlık ve binlerce belediye, kaotik ve itilaflı biçimde
paylaşıyor, daha doğrusu paylaşamıyor. A’nın yaptığını B bozuyor.
Sonuçta ya illegal ya da günübirlik rant çözümleri, saygısızca ve düzeysizce
doğal ve kültürel çevremizi yok ediyor. Türkiye düzeysiz yapılaşma ve
kentleşme nedeniyle her yıl 10 milyar dolar zarar ediyor. Ancak bu zarar,
deprem gibi hortum gibi bir gecede oluşmadığı, yavaş yavaş gerçekleştiği
için kimse bunun farkına varamıyor.
Gözlerinden öper, başarılar dilerim....
viola
Sayın Alp
Bildiğiniz gibi, Le Corbusier'nin Mimarlık ya da Devrim sloganıyla kemikleşen,
yaşamı mimarlık yoluyla dönüştürmek iddiasındaki avangard Modern Mimarlık
bu bağlamda çok eleştirilmiştir. Totaliter sayılabilecek bu yaklaşım,
ironik bir biçimde, Nazi Almanyasının mimarlık uygulamalarında hayat bulmuş,
politik bir söylemin güdümünde gerçeğin estetize edilişinin çarpıcı
bir örneğini vermişti.
Sanatçı - teknik adam olarak mimarın fiziksel çevreyi biçimlendirme/değiştirme
konusundaki sorumluluğunun sınırları sizce nereye kadardır? Aktif siyasetle
ilgili bir mimar olarak bu konudaki düşüncenizi özellikle merak ediyorum.
Saygılar.
Ahmet
Vefik Alp
Özgeçmişimden göreceğiniz
gibi doktora alanım mimari ve şehirsel psikolojidir. Bu alan insanlarla yapıların,
şehirlerin zihinsel, entelektüel, duygusal ilişkilerini araştırır. İnsanoğlu
çevresini şekillendirirken çevre de bizi şekillendirmektedir. İnsanoğlunun
planetimizde meydana getirdiği en kalıcı ve en geniş değişim ve müdahale
mimari ve şehirsel yapılardır. Mimarlar yapılarıyla toplumlara mesajlar
vermeli ve yaşam biçimini yönlendirmelidir. Bu denklemde mimarın hedefi
ekolojiye ahenkli ancak insanı ve toplumları psikolojik ve fizyolojik açıdan
mutlu edecek mekan kurgularını yaratmak olmalıdır. Salt sanatçının sınırı
olmadığı gibi mimarın da bu işlevinin sınırı yoktur.
Gözlerinden öper başarılar dilerim...
duygu
merhaba Ahmet Bey,
İmaj ve kimlik konusundaki düşüncelerinizi sormak istiyorum. Tasarımlarınızın
sırtlarında taşıyacakları yükleri nasıl belirliyosunuz?
Teşekkürler
Ahmet
Vefik Alp
Sevgili Duygu,
Mimari bir gereksinim insan fizyolojisine uygun konforlu bir ortamda yerine
getirilebilmesi için mekanlar yaratılmasının ötesinde insan psikolojisini
şekillendiren, kültürler ve nesiller arası diyalog oluşturan, belli bir
iklimin, belli bir topoğrafyanın, belli gelenek ve göreneklerin fiziksel
ifadesidir. Yapılar ve yapı grupları bizlere mesajlar verir. Diğer bir deyişle
konuşurlar. O bakımdan bir mimari eserin yüklü olduğu anlamlar ve mesajlar
çok zengin ve karmaşıktır. Bu da mimarlığın nedenli derin ve karmaşık
bir olgu olduğunu bize göstermektedir.
Ben şahsen eserlerimde milli mimarimizle diğer bir deyişle geleneksel mimari
folklorumuzla hi-tech yaklaşımın hassas bir sentezini arıyor, bu iki
birbirine zıt olguyu içiçe geçirerek çarpıştırarak bundan çok güçlü
bir dinamizm, bir sinerji elde etmeyi hedefliyorum. Esasen ülkemizin
Avrupa’ya entegrasyonunda benisemesi gereken yaklaşımın da bu olduğuna
inanıyorum. Diğer bir deyişle çağdaş Batı’ya milli kimliğimizle...
Gözlerinden öper başarılar dilerim...
cdmannn
İstanbul'un hali
Merhabalar Ahmet bey,
Öncelikle iyi çalışmalar diliyorum. Ben Şehircilik ve Mimarlık öğrencisiyim.
Sizin de bu iki meslek adına bir çok düşünceniz olduğunu bilerek size yaşadığım
şehir İstanbul hakkında bir iki sorum olucak :
1 - İstanbul'un karmaşık, düzeni pek olmayan yapısı ve küreselleşmenin
İstanbul'a etkileri hakkında neler düşünüyorsunuz?
2- Siz bir şehirci ve mimar olarak İstanbul'un gidişatı ve gidişatının düzelme
durumları hakkında neler düşünüyorsunuz?
3- Dinamik bir şehir olan İstanbul, 2025 yılında Türkiye de AB'ye girdiğini
düşünürsek nasıl değişiklikler yaşayacaktır? Beyoğlu'nun kimliği nasıl
değişecektir?
Teşekkürler ,...
Ahmet
Vefik Alp
Sevgili cdmann
İstanbul gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde görülen büyük şehirlere
göç olgusuna maalesef yakalanmış ve ciddi yaralar almıştır. Birleşmiş
Milletler bizleri önümüzdeki yüzyılda bekleyen en tehlikeli olgunun büyük
şehirlere olacak göçler olduğu yönünde uyarmaktadır. Bu olgu maalesef
yalnız gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşanmakta gelişmiş ülkelerde
sağlıksız göçe rastlanmamaktadır. Önümüzdeki yıllarda dünya nüfusunun
yarısının içinde İstanbul’umuzun da bulunduğu yirmi megakentte toplanacağı
haber verilmektedir. Ancak buralarda bir bölümünü şimdiden yaşamaya başladığımız
her ölçekte ve nitelikte kirlilik, ulaşım zorluğu, eğitim zorluğu, özetle
yaşam zorluğu, etnik çatışmalar ve büyük felaketlerin oluşacağı yönünde
teoriler öne sürülmektedir. İstanbul’un çözümü ülkemizde siyasi ve
ekonomik istikrarın sağlanmasından ve ülke genelinde bir imar reformunun gerçekleştirilmesinden
geçmektedir. Benim İstanbul için hazırladığım projeler ancak bu bağlamda
anlamlı olabilecektir. Bu projelerin başında “Anadolu’ya Dönüş”
senaryosu bulunmaktadır. Beyoğlu’nu da içeren “Müzekent İstanbul” ve
“Yeniden Eski Kent” ve bunlara bağlı Haliç Sualtı Otoparkı projelerim
bulunmaktadır.
Gözlerinden öper başarılar dilerim...
cdmannn
Anadolu'ya Dönüş Senaryosu
?
Merhabalar tekrar Ahmet Bey ,
Yanıtınız için çok teşekkürler , ben sizin bu "Anadolu'ya dönüş
Senaryosu"nu çok merak ediyorum , nereden ulaşabilirim? Lütfen yardımcı
olun...
“Müzekent İstanbul” ve “Yeniden Eski Kent” projelerinize ait detaylı
bilgilerinize ulaşmam benim yapacağım projelere katkı sağlayacaktır. 
Ahmet
Vefik Alp
meilland
merhaba
arkiteraya hoşgeldiniz!
ülke bazında hazırladığınız projelerinizin değerlendirilmemesini nelere
bağlıyorsunuz? siyasete tamam mı,devam mı?
akademik kariyerinize rağmen piyasada sizi pek görmüyoruz, sizce neden?
tesekkür ederim...
Ahmet
Vefik Alp
Sevgili Meilland
Ülkemizin mimarlık, şehircilik ve çevre alanındaki sorunları çok büyüktür.
Bunlara karşı benim teklif ettiğim projeler de radikal çözümler niteliğindedir.
Bunların gerçekleşebilmesi için ülke genelinde siyasi ve ekonomik istikrar,
çok kapsamlı bir imar reformu ve güçlü bir siyasi irade gerekmektedir. Ben
bu ortamı henüz yakalayamadım.
Uzun yıllar yurtdışında çalıştığım için Türkiye’de yapıtlarım
yeni yeni ortaya çıkmaktadır. Bunları sitedeki proje listesinden görebilirsiniz.
Siyasi kimliğimle mimari kimliğim arasında bocalıyorum. Bununla beraber yapı,
şehir ve ülke ölçeğinde üretmeye devam edeceğim.
Gözlerinden öper başarılar dilerim...
blur
SABRİ PAŞAYİĞİT tarafından
gönderilen mesaj
DEĞERLİ HOCAM;
1. SORUM
SİYASETİ BIRAKIP MESLEĞİNİZE DAHA FAZLA ÖNEM VERMEYİ DÜŞÜNÜYORMUSUNUZ.
2.SORUM
YAPTIGINIZ VEYA YAPACAGINIZ PROJELERİNİZİN TASARIMINA BAŞLARKEN İZLEDİĞİNİZ
YOL NEDİR ? BENM GİBİ GENC MİMARLARA BU KONU HAKKINDA NELER
TAVSİYE EDERSİNİZ.
3.SORUM
MİMARİDE ETKİLENME, ETKİLEME, ÖZGÜNLÜK,
TAKLİT GİBİ KAVRAMLAR HAKKINDA NELER DÜŞÜNÜYORSUNUZ.
MESLEĞİNİZDE BAŞARILAR DİLERİM.
SABRİ PAŞAYİĞİT
Ahmet
Vefik Alp
Sabri Paşayiğit
Sevgili Sabri,
1-Her ikisini paralel götürmeyi düşünüyorum. Ancak daha önce yazdığım
gibi mimari kimliğim ile siyasi kimliğim arasında sürekli gidip geliyorum.
Önümüzdeki günler beni hangi yöne çekecek ben de bilemiyorum.
2- Alp Mimarlar’da bir süre çalıştığına göre bunu öğrenmiş olman
lazım. Diğer sorulara verdiğim cevaplar ile de bir bakıma bu sorunun cevabını
vermiş oldum. Genel olarak geleneksel mimarimiz ile çağdaş mimariyi hassas
bir sentezle çarpıştıran ve buradan bir sinerji, bir güç oluşturan, ana
ilkesi “çokluktan birlik” olan ve içi dışı ile insan yüreğini
hoplatan bir mimariden yanayım.
3- Özellikle büyük şehirlerimizde görülen son dönem mimari ne özgün kültürümüzün
akılcı bir yorumu ne de batıdaki akımların iyi bir taklidi olabilmiştir.
Çok seyrek olan birkaç iyi örnek de çevrenin bozukluğu nedeni ile kaybolup
gitmektedir. Şu anda mimarimiz hiçbir mesaj içermeyen “empatisi”
(empathy) sıfır düzeyde olan bir konumdadır. Ben bir Türk mimarlık ve şehircilik
hocası olarak yurtdışında başım öne eğik geziyorum. Köylerde yapılan
“mimarsız mimarlık” büyük şehirlerde eğitim almış meslektaşlarımızın
binalarının çok üstünde performans ve anlam sergilemektedir.
Gözlerinden öper başarılar dilerim...
H.Ahmet
ŞAHİN
konferans
Sn. Prof.Dr. Ahmet Vefik ALP
önümüzdeki sene içeriside başka üniversitelerde konferans vermeyi düşünüyormusunuz?
aktif siyasette yer almanız sizin bilimsel ve mimarlık alanındaki çalışmalarınıza
engel oluyormu?
Ahmet
Vefik Alp
Sevgili Ahmet Şahin,
Uluslararası Mimarlık
Akademisinin bir üyesi olarak çeşitli ülkelerde konferanslar veriyorum. Türk
üniversiteleri de zaman zaman beni davet ediyorlar. Oralara da imkanlar çerçevesinde
gitmeye gayret ediyorum.
Siyasi çalışmalarım ile mesleki çalışmalarım bazı durumlarda birbirini
desteklerken, bazı durumlarda da birbirini köstekliyorlar.
Örneğin MHP sempatizanlarının bir kısmı bana proje yaptırmak isterken MHP
karşıtları sanatımı çok beğenmekle birlikte benimle çalışmak
istemeyebiliyor. Bir de genellikle proje yaptırmak isteyenler beyninin bir kısmı
siyasetle uğraşan bir müellifle çalışmak istemeyebiliyor.
Milliyetçi Hareket Partisi'ni temsilen siyasete 1994 yılında girdim.
Motivasyonum İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak okul dahil 36 yıllık
ülke içi ve dışı deneyimimi İstanbulluların hizmetine sunmaktı. Bu henüz
mümkün olmadı. Önümüzdeki günler benim için nasıl bir kader çiziyor,
onu hep beraber göreceğiz.
Gözlerinden öper başarılar dilerim...
amphiner
Çağdaş Mimarlığımız ve
söylemler
Merhaba
Master örencisiyim
Platforma katılımınız ve bilmediğimiz pek çok konuda bizi aydınlatmakta
olduğunuz için öncelik bir borç olan teşekkürümü kabul ediniz..
Sorum , mimarimizn içinde bulunduğu durum üzerine
31 ekim 1 kasım tarihlerinde yapılmış olan Mimarlık ve Felsefe konulu
seminerin ikincisine katılma imkanı buldum
ve malesef tam bir hayal kırıklığına uğradım. Hala var olan söylemlere
bağımlı ve kendi söylemimizi geliştirmezmişiz gibi bir güvensizlik ortamı
vardı . Fakat buna karşı filozoflarımızdan ve mimarlarımızdan böylebir söylem
geliştirilmesi gerekliliği ifade edilirken , baş köşeleri tutmuş olan sayın
oturum başkanları malesef bu konu hiç ele alınmamış ve hatta küçümsenmesi
gerekliymiş gibi , söylenenleri kale almadı ve bir sonraki toplantı için de
'umarız bir daha ki toplantıda ne üstüne konuşacağımızı
belirleyebiliriz' gibi muallak bir cümleyle oturum seminer bitti.
Sizden ,
Mimarimizin ve düşünce ortamımızın , kendimize özgü bir bakış açısı
geliştirme eyilimine ilişkin bilgi ve görüşlerinizi rica ediyorum . Acaba
sizin mimari söyleminiz nedir? Ne tür bir manifesto yada paradigma üzerinden
tasarımlarınızı geliştiriyorsunuz .
Saygılarımla
H.Tasin Selcuk
Ahmet
Vefik Alp
mona
Diyalog anı ...

|