TÇMB Mimarlık Yaz Okulu 2003'de farklı mimarlık
fakültelerinden gelen 26 öğrenci "kent gözlüğü" teması
çerçevesinde Kalamış Parkı'nda kent için tasarlamaya başladılar. Öğrenciler;
Haydar Karabey,Murat Soygeniş, Bülent Tarım, Han Tümertekin'in
yürütücülüğündeki dört gruba ayrıldılar. İlk olarak her öğrenci
kendi bireysel fikirlerini ortaya koydu. Ortaya konan ürünler arasından
elemeler yapılarak ürünlerin sayısı dörde düşürüldü. Bu ürünler
arasından hangisinin inşa edileceği öğrencilerin yaptığı oylama
sonucunda ortaya çıkacak.
Tasarıma Başlarken...
Tasarıma başlarken Haydar Karabey Grubu'nda, tasarım kriterlerinin yazıldığı
bir çizelge ortaya kondu. Bu kriterler; uygulanabilirlik (betonun
uygulanabilirliği), estetik, konsepte uygunluk, kontexte uygunluk, kullanıcı
ile ilişki, klima etkisi ( gece/ışık/rüzgar/mevsim), özgünlük, yakın bağlam-farklı
perspektif, kurgu-senaryo, oyun dürtüleri-kışkırtmadır. Ortaya çıkan
ürünler bu kriterlere göre puanlanıp ürünler arasından eleme yapıldı.
Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Saner Belli, Bülent Tarım Grubu'nda
"kent gözlüğü"nün içinde veya etrafında gezerken farklı
perspektifler sunan bir obje olarak ele alındığını söyledi. Hazırlanan
senaryoya göre farklı perspektifleri sunan 'tablolar' kütlelerin arasındaki
boşluklardan çıkartılıyor, çevredeki odak noktaları ( Moda İskelesi,
Fener,...) kadraja oturtulup "kent gözlüğünden" sunuluyor ve en
sonunda bütün manzara gözler önüne konup bakış yönü tekrar izleyiciye bırakılıyor.
Bir başka senaryoya göre ise Kalamış Parkı'nın tarihi referans alınıyor.
Kalamış Parkı'nın denizin doldurulmasıyla oluşmuş olmasından hareketle
toprağa gömülü yelkenler tasarlanıyor. Amaç, insanlara buranın daha önce
deniz olduğunu hatırlatmak.
Murat Soygeniş Grubu'ndan Aslıhan Köse ( Doğu Akdeniz Üniversitesi) ise
öncelikle özerklik ve mimar kavramları üzerine tartıştıklarını, ne
kadar özerk kalmak istese de mimarın belli bazı kısıtlamalarla yüzleşmek
zorunda olduğu sonucuna vardıklarını, bu saptamadan sonra fiziksel verileri
ve kısıtlamaları göz önünde bulundurarak tasarım yapmaya başladıklarını
aktardı. Grupta ayrıca çerçevesiz görme, yönlendirilmiş görme gibi
kavramlar da tartışıldı.
Han Tümertekin Grubu'nda duygularla görmek, belleği görmek (kendini
görmek), "görülen"in dışındaki, "boşluk"u tasarlayıp
sonradan sınırları oluşturmak gibi kavramların üzerinde duruldu. Görüş
açısı olmayan ancak tümüyle kapalı da olmayan arandı. Deniz Türkeri
(Yeditepe Üniversitesi) atölye çalışması sırasında yazdığı görmek
kavramına ve kent gözlüğüne ( kent gözlüğünün gözünden) dair iki yazısını
bizimle paylaştı.
Ben, Sen, O !!!....
Görmek!!! Evet sadece görmek. İstediğim bu şu an. Neyi görmek istediğimse
tam bir bilmece. Burdayım, tam burada, herşeyin ortasında, birşeylerden
uzak, ama birşeylere de çok yakın nerdeyse bitişik, gizemli bazısı,
çekici zaman zaman ve itici çoğunlukta. Uzak olduklarım var az önce dediğim
gibi. Ulaşamadıklarım yani, ulaşmayı istediğim ve de dokunmayı istediğim
şeyler. Gözümle, kulağımla, sesimle dokunduklarım.Ya da görmek
istediklerim, kulağımla, sesimle vede tenimle dokunduklarım.
Sakın yanlış anlama! Karmaşık değil aslında. Sen hiç denizi duydun mu? Yıldızları,
gözyaşlarını ya da bir şarkıyı gördün mü hiç ona dokunurcasına aynı
zamanda. Peki ya yalnız kaldın mı hiç bı ıssız kentin sessizliğinde?
Gülüyorsun sanırım ıssız kent dediğim için. Evet ıssız tamamen ve çok
sessiz. Ben bu şehri duymak istiyorum kendim olarak kendiliğimle. Senin gibi
değil ben olarak duymak istiyorum sessizlikteki o derin sesi. Ve sen olmamalısın
gözümü açtığımda karşımda veya arkamda. Üç boyutta da yalnız olmalıyım
bence, tabii anlatabildim mi? Sencesini bilemem... Durdun bir an neden? Şaşırdın
sanki.
Çok şey mi istedim? Hiç sanmıyorum. Sen nasıl bir an durduysan benim de
bahsettiklerim sadece bir an zaten. Düşünsene bir anda sen, sen
oluveriyorsun. Kendin, kendiliğinle yapayalnızsın. Ne yapacaksın? E yani
gördüğümü yaratamayacağıma göre yarattığımı görmek tesellim olsun.
Kent Gözlüğü...
Ne güzel mavinin yanındayım, yeşilin ortasında ve yıldızların altında
geceleri. Bir şeyleri sarıyor gibiyim, korurcasına; Bir çok şeyi duyar
gibiyim. Ama kendi içimde, dışarıdakinden daha çok...
Evet kendimi beğendiğim doğru. Ben dışarı bakmıyorum dışarısı bana
bakıyor, duyuyor ya da hissediyor.
Şu an buradasın, tam burada herşeyin ortasında, birşeylerden uzak bazılarına
yakın, uzak oldukların, ulaşamadıkların yani, istediklerin.Yalnızsın.
Sadece sen varsın. Ne yapacaksın?
Gözlerini kapa istersen ya da aç. Kaçamazsın. Ne yapabilirsin? Hadi söyle!!!
Görmek istiyorum, o zaman gökyüzüne bak ya da bana kendini göreceksin.
Duymak istiyorum, o zaman aç kulaklarını, ya da kapa istediğini duyacaksın.
Ve dokunmak, hissetmek istiyorum...
ŞŞŞŞŞT!!!
Daha fazlasını isteme benden. Sen ne yapacağını biliyorsun ve ne istediğini.
Sen sen olmak istiyorsun. Kendin olmak kendiliğinle kalmak. Şimdi sadece bir
anlığına dur. Evet şimdi.
İşte görüyorsun...
|
TÇMB
Mimarlık Yaz Okulu 2003 |
|