reklam

Sergide Yer Alan Bölümler
Gündem > Varolmayan Kentler Sergisi

Yapılan çalışmalar, sınırlar ötesindeki fantastik mimarlığı okumak için farklı dönemlerdeki parçaları biraraya getiren yedi farklı temaya göre gruplanmış. Her alan, soyut mimarlığı karakterize eden değişik yüzleri ya da fantastik görünümlü olarak nitelendirilebilecek somut mimarlığı öne çıkarıyor.

1- Diğer Dünyaların Mimarlığı

Ölü dünyaların kentleri ve mimarları

Sanatçılar: Miquel Navarro, Pompei Freskleri, Giorgio de Chirico, Monsù Desiderio, Olivo Barbieri, Maria-Helena Vieira da Silva, Wols, Paul Klee, Manuel Hernández Mompó, Fernand Léger.


Giorgio de Chirico

Batan güneşin altında, gölgelerle kuşatılmış boş meydanlar. Tuz heykelleri gibi figürler. De Chirico 'nun resmettiği, Navarro'nun kentlerini andıran yaşam olmayan kentler. Bütün mimarlar ilham kaynağı olarak, keskin hatlı ve Pompei Freskleri'ne hayat veren mimari imgeleri almış.

Bu Romalı tablolar, yaşanan odaların sınırlarının ötesinde, başka bir dünyaya açılan simülasyon kapılarla, büyükçe bir strüktüre yerleştirilmiş. Yeryüzünü izleyen ataların cansız ruhları, gölgelerin ardında, yaşayan kentleri canlandırıyorlar.

2- Efsanelerin Mimarlığı

Ortaçağ Efsanesinin Şatoları ve Kentleri:

Sanatçılar: Eugène Deshayes, Victor Hugo, Max Ernst, Genaro Pérez Vilaamil, Maerten van Valckenborch, Olivo Barbieri, Mario Sironi, Paul Delvaux.

Maerten van Valckenborch

17. yüzyılın ortalarında sanatçılar, olduğunu hayal ettikleri gibi değil nasıl olmasını istedikleri gibi artikitenin mimarlığını (ve geçmişin harabelerinin mimarlığını) resmetmeye başlarlar.Hayali çağın yeniden yaratılması tarihsel doğruluk açısından önem kazanır.Hayaller mimarlığı deforme edip abartırlar.Aynı zamanda sisin ardındaki formları gizlerler.

Kayalık uçurumların üzerine oturmuş ulaşılmaz ortaçağ şatoları ve kule gibi yükselen gotik katedraller, gerçeküstü destansı geçmişin, yeniden yaratılmış fantazilerin, imkansız kibirine katkıda bulunurlar.

3- Belirsiz Mekanlar: İç ya da Dış

İçeriyi ve dışarıyı birbirinden ayıran çizginin belirsiz olduğu mekanlar

Sanatçılar: Hans Vredeman de Vries Monsù Desiderio, Hendrick van Steen Wijk "the Younger", Viviano Codazzi, Cristina Iglesias, Dirck van Delen, José Manuel Ballester, Francisco Gutiérrez, Matías de Torre, Perejaume

Dirck van Delen

Bir mimarın inşa etmeden önce yaptığı ilk iş, binanın ya da kentin dış kontürünü çizmektir. Mitoloji, tapınağın ya da binanın dış cephesini oluşturmak için, mimarlık tanrılarının bizzat kendilerinin nasıl kazıkları toprağa çakıp onları iple bağlamak için krallarına yardım ettiklerini anlatır. Tehlikenin pusu kurduğu dışarıyla, insanın sığındığı, kendini koruduğu içerisi arasındaki sınır mimarlığın temelini oluşturur. Latince teplum inşa edilmesine gerek olmayan mekan anlamına gelir.

Mimari durumda her ne kadar sınırlar belirsiz olsada, odaların kapıları bahçeye açılır ve orası şehirdir. Mekanın ortadan kaldırılması ve özelliğini kaybetmesi için yanlardaki büyük açıklıklar -kelimenin her tınısında- bakışları içeri çeker. İnsanoğlu burada huzur içinde yaşayamaz. Hiç birşey oturmak için bizi buraya çağırmaz, vahşi doğayla evin arasına hiç birşey giremez.

4 - Lanetli Kentler

Oturanlarının güvenliğini koruyacağı yerde onların harap olmasına sebep olan kentler.

Sanatçılar: Francisco Collantes, Juan de la Corte, Antoni Tàpies, Antonino Joli, Claude Joseph Vernet

"bunlar tanrılar, bağışlamayan tanrılar
bu zenginliği susturan
ve bu Truva'yı zirveden indiren"

Virgil, Aeneid, II, 601-603

Juan de la Corte

Yakın zamana kadar, Minotaur'un tutsak olarak kaldığı efsanevi, labirent gibi karmaşık Cretan Sarayı (cehennem azap yeri) Truva kentiyle karıştırılıyordu.Truva, Deceit Tanrıçasına ithafen denizler tanrısı tarafından inşa edilmişti. Latin efsanelerine göre Roma, bir Troya prensi Aeneas ve onun soyundan gelenler tarafından kurulmuş. Truva Roma'nın sebebi olmuş. 

Kuzey Avrupa'nın Protestan, Kalvenci ve Lutheran ülkelerine göre Roma, gösterişli katolik papalığın meskeni, (insanların gökyüzüne ulaşması için Babil Kulesi'ni inşa ettikleri) yeni Babil, ya da yeni Truva, bütün günahakarların ve canavarların meskeni. Umutsuz bölge sakinlerinin boş yere kaçmaya çalıştıkları lanetli kentlerin üzerine ateş yağmurları yağmış.

5 - Yaşayanların Sınırında

Uğursuz doğanın yüzünde soyut mekanlar inşa edilmiş.

Sanatçılar: Karl Friedrich Schinkel, Pompeian frescoes, Viviano Codazzi, Vicente
Giner, Patrick Shanahan, Bernardo Bellotto

Karl Friedrich Schinkel

Rönesans'ın iyimserlik balonu patladı. İnsanoğlu evrenin ortasında durdu. Rüzgardan basitçe eğilen saz kamışı gibi. Aynı zamanda dünya büyüdü. Barok'un astranotları tanrısal vücutların sonsuzluğa doğru uzandığını keşfettiler.Doğa artık Gotik Dönemde olduğu gibi barış dolu bir huzur bahçesi değildi.

Vahşi doğaya bakan en son sınırı yükseltmek için yalnız saraylar ve soğuk tapınaklar tehlikeye atıldı. İnsanoğlu dünyanın kalan yarısını evcilleştirmeyi hayal etti.

6 - Oransızlığın Mimarlığı

İnsanoğlunun azmini test etmek için konmuş, masonik mimarlıktan esinlenen imkansız strüktürlerle mimarlık…

Sanatçılar: Catherine Yass, Bernardo Bellotto, Leon Spilliaert, Michelle Marieschi, Marco Ricci, Hubert Robert, Stefano Orlandi.

Karl Friedrich Schinkel

Mimarlık tanrılar tarafından bulunan ve hala üzerinde çalışmaya devam ettikleri bir sanattır. Çok eski zamanlardan beri Tanrı dünyanın en büyük mimarı oldu. 18. yüzyıl geometrik formlu gösterişli binalarla taçlandırılmış, üstün varlığa inancın belirdiğini gösterdi.

Aydınlanma döneminde ortaya çıkan masonlara göre, mimarlık, (Jehovah tarafından tasarlanan) Solomon Tapınağının gizli inşaat tekninkleri bilgisine dayanan bir çeşit toprağı işlemedir. Yapım yenilemeyi getirmiştir. Hubert Robert gibi masonik ressamlara göre, mimarlık sanatı, insan zekasına meydan okuyan ve ruhunu yücelten büyük hacimli zihinsel imajlar öneriyor.

7 - Geçit Vermez Mimarlık

Paradoksal olarak girilemeyen fakat inşa edilmiş gerçek mekanlar.

Sanatçılar: Ann Veronica Janssens, Martí Anson.

Ann Veronica Janssens

Mimarlık içinden yürüdükçe keşfedilen tek sanattır. Bizim ziyaret ettiğimiz mekanlar zamanla birbirini takip eder. Hepsini bir anda almak imkansızdır. Hiçbir zaman hepsine ait genel bir imajımız olmaz. İç mekan mimarlığın çekirdeğidir. Crete'in içindeki labirent gibi anlaşılmaz bir yapı, ziyaretçinin yolunu kaybetmesine sebep olan birbiri ardı sıra dizilmiş sonsuz pasajlar, bir konutun antitezidir. Mekan yaşanabilir olabilmesi için yapılır,sınırlanır ve inşa edilir.Evsizler korunaksızdır, onların kalacak hiçbir yeri yoktur.

Grek düşlerinde, en ağır cezalara mahkum edilmiş suçlular, onları hiç bir kentin kabul etmeyeceği avareler olarak sürülür. Balta girmemiş ormanlarla çevrili alanlarda pusuya yatmış tehlikelerin merhametine terk edilirler. Bu günlerde, her ne kadar metropoller yüce Roma gibi olsalarda: yaşaması imkansız, düzensizliğe terk edilmiş mekanlar, onlar kimsenin kendini telikeye atmayı arzulamadığı vahşi ormandırlar. Bazı çağdaş yerleştirmeler insanların koordinatlarını şaşırtan ve onları barbarlığa geri döndürten mekanlardaki şaşkınlıklarına tanıklık eder.

 

Varolmayan Kentler Sergisi 

ARKIMEET

ARKIMEET Konferans Serisinin davetlisi olarak,  Ben van Berkel 27 Nisan 2004 günü saat 19:00'da Askeri Müze Kültür Sitesi Büyük Konferans Salonu'nda konferans verecek.

Davetiye için tıklayın.

 


Philips Armatür'ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz