reklam

Haberler
08 Kasım 2001
Perşembe

sayfayı haber kaynağında açar

TMMOB Mimarlar Odası: "ANAP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Erkan MUMCU'nun "paketi" kabul edilemez"

ANAP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Erkan MUMCU tarafından açıklanan ve kısaca ülkenin daha verimli yönetilebilmesi gerekçesine dayandırılan "yeniden yapılanma" paketi içindeki "Kültür-Çevre-Turizm Bakanlığı" önerisi ile "Bayındırlık-Ulaştırma Bakanlığı" önerisini yadırgıyoruz. Çünkü, "Bakanlık sayısını azaltma" adına getirilen bu "birleştirme" önerisi; her biri ülkemizin tüm ulusal ve evrensel değerlerinin korunarak kalkınması hedefinde "yaşamsal gereklilik" taşıyan ve bu nedenle asla başka sektörlere "bağımlı" kılınamayacak temel gelişme kaynakları olan "kültür", "çevre" ve "ulaştırma" alanlarını öteden beri adeta "önemsiz" gören bir anlayışı desteklemektedir.

Bu anlayış, şimdi bu açıklıkta dile getirilmiyor olsa bile, aynı öneri kapsamında kültür ile çevreyi sadece "turizm" hedeflerine bağlı ele alabilecek; yıllardır demiryolu sistemleri ve raylı toplu taşımlar için adeta "direniş" içinde olan "ulaştırmacı" çabaları da karayolu politikasıyla bütünleşmiş bir "bayındırlık" örgütü içinde eritebilecek böylesi bir "Bakanlık birleştirmesinin" başka ne amaca hizmet edeceğinin açıklanması gerekir...

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN TEMELİ KÜLTÜRDÜR"
Bu önemli ve tarihsel söz Atatürk'e aittir... Aynı sözün "gereğini" yerine getirmek üzere, uzun yıllar Milli Eğitim Bakanlığı'nda sürdürülmüş çabaların 1970'lerden bu yana üstlenildiği kurum da Kültür Bakanlığı'dır...

Türkiye gibi, dünyanın en zengin ve köklü "uygarlıklar birikimlerine" sahip olan, yine buna bağlı en zengin kültürel değerleriyle "evrensel bir ayrıcalık" kazanan, ayrıca AB sürecinde de en değerli ve eşsiz "kimlik" kaynağını "erişilmez kültür zenginliğinin" oluşturduğu bir ülkede, Kültür Bakanlığı'nı başka Bakanlıklara bağlamak değil, tam tersine daha da güçlendirmek gerekir... Kişilikli bir ulus olma ve değerlerini koruyarak geliştiren bir toplum olarak gelecek kuşakları da aynı değerlerle buluşturabilme hedefimizde en etkili kurumlardan biri haline getirebilmek için bütçesinden ekipmanına ve tüm örgütlenme yapısına kadar devletin tüm olanaklarını seferber etmek yerine, tutup bu Bakanlığı adeta "yok edecek" bir önerinin getirilmesini ise öneri sahipleri adına da büyük bir "talihsizlik" olarak görüyoruz.

Kaldı ki bizler, kültürümüzü ve kültür değerlerimizi turizm ya da turistler için değil, öncelikle "kendimiz" ve "kendi geleceğimiz" için korumayı, yaşatmayı ve geliştirmeyi de artık öğrenmiş olması gereken bir kuşağız... Bu nedenle, aynı kuşaktan sayın MUMCU'nun, kültürü "turizmin içine katarak" ele almayı öngören "paketini" iyi düşünmeden açıkladığını umuyoruz...

Öte yandan, bugüne dek sayısız "teşvik" görmüş turizm yatırımının, kültür ve çevre değerleri ve hatta tarihsel miras üzerindeki "tahrip edici" yer seçimi ve imar kararlarını da anımsadığımızda, bu önerinin aynı duyarsız politikaları ne denli "güçlendireceğini" ve turizm adına süregelen tahribatın daha da artacağını, eski Turizm Bakanı Sayın MUMCU'nun da en az bizler kadar "şimdiden" görmesi gerekir.

Bu nedenlerle Kültür Bakanlığı'nın başka bakanlıklarla ve hele Turizm Bakanlığı'yla birleştirilerek daha da "etkisiz" kılınmak istenmesine ya da bu sonucu doğuracağı açık olan öneriye şiddetle karşı çıkıyor ve hemen "geri çekilmesini", hatta "unutulmasını" talep ediyoruz.

ULUSLARARASI ÇEVRE SÖZLEŞMELERİ "BİTTİ" Mİ ?
Çevre Bakanlığı ise Türkiye'nin de imzası bulunan uluslararası çevre sözleşmelerine bağlı olarak, "çevre" konusunda 1980'lerden sonra atılmış en "önemli" ve en "doğru" adımdır.

Çevre de tıpkı kültür gibi, "turizm" ya da bir başka sektörün çıkarları için değil, hepimiz için, tüm ulusumuz ve hatta tüm insanlık için gereklidir. Çevrenin korunmasını ve geliştirilmesini temel bir "kalkınma" ve "ilerleme" koşulu olarak gören çağdaş anlayışın kamusal ve "bağımsız" örgütlenmesi anlamına gelen Çevre Bakanlığı'nı yok etme ya da eritmeye yönelik her türlü girişim ise hem bu ülkeye, hem topluma, hem de gelecek kuşaklara karşı hesap bile verilemeyecek düzeydeki ağır sorumlulukları yüklenmek demektir...

Bu nedenlerle Sn. Erkan MUMCU'nun böylesi bir duyarsızlığı da sanki dışa vuran paketini kabul etmiyoruz ve TBMM Çevre Komisyonu Başkanı, aynı zamanda ANAP Milletvekili olan Sayın Ediz HUN'dan bu konuda ve "üstlendiği misyonda" artık daha girişken ve etkili olmasını bekliyoruz...

KARAYOLLARI, "ULAŞTIRMA"YA BAĞLANMALIDIR...
Aynı paket içindeki Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile Ulaştırma Bakanlığı'nı birleştirme önerisi ise Türkiye'de bu konularda yaşanan sıkıntıların temel nedenlerinin hala "kavranmamış" olduğunun çarpıcı bir göstergesidir...

Ulaştırma Bakanlığı'mız, Atatürk döneminden bu yana, ülkenin planlı kalkınması, dengeli gelişmesi ve kaynakların boşa harcanmaması için, temel ulaştırma türü olarak "demiryollarını geliştirme" politikasının tarihsel, kurumsal ve teknik sahibidir...

Özellikle 1950 sonrasındaki hemen tüm hükümetlerin, izlemiş oldukları ABD kaynaklı ve kökenli "karayolu politikası" yüzünden bu amacını ve birikimini yeterince yaşama geçirme olanağını elde edemeyen Ulaştırma Bakanlığı, buna rağmen son yıllardaki "hızlı tren", "demiryolu modernizasyonu" ve "İstanbul-Boğaziçi raylı tüp geçiş" (Marmaray) projelerindeki çabalarıyla, söz konusu "tarihsel direnişinde" övgüye değer adımlar atmaya çalışmaktadır...

İşte, tam da böylesi bir süreçte, yıllardır zaten Ulaştırma Bakanlığı'ndaki bu duyarlı çabayı sürekli "engelleyici" bir politikanın merkezi haline gelen Bayındırlık Bakanlığı'nın siyasal geleneklerine, bu kez aynı politikasını "ulaştırmayı da kendine bağlayarak" sürdürmesi olanağını sağlamak acaba ne anlama gelmektedir?..

Sayın Erkan MUMCU ve çalışma arkadaşları, bu önerileriyle eğer Bayındırlık ile Ulaştırma arasında "eşgüdümü" sağlamak istiyorlarsa, yapılacak öncelikli düzenleme Karayolları'nın da Bayındırlık yerine artık "Ulaştırma Bakanlığı'na bağlanmasını" sağlamaktır... 1948'deki ABD'nin ünlü raporlarına dayalı olarak, o yıllardan bu yana 50 yılı aşkındır "ulaştırma disiplininden uzak tutulan" ve ulaştırma yerine Bayındırlık Bakanlığı'na bağlı bir Genel Müdürlük olarak ülke ulaşımının yüzde 90'nına yine "ulusal ulaştırma politikalarından" bağımsız bir kurumsallık içinde "egemen" olan Karayollarının neden hala böylesi bir "ulaştırma dışı" özgürlük içinde "korunduğunu"da bu paketi önerenlerden açıklamalarını bekliyoruz.

SONUÇ : Bütün bu değerlendirmelerle, kısaca diyoruz ki :

1) Kültür Bakanlığı bağımsızlığını korumalı ve daha da güçlendirilmelidir.
2) Çevre Bakanlığı bağımsızlığını korumalı ve daha da güçlendirilmelidir.
3) Ulaştırma Bakanlığı da demiryolu politikasında desteklenmeli, Karayolları Genel Müdürlüğü de bu Bakanlığa bağlanmalıdır...

Oktay EKİNCİ
TMMOB Mimarlar Odası
Genel Başkanı

Kasım 2001 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
      01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

 Han Tümertekin 6 Kasım 2001'de Diyalog bölümümüze konuk olarak soruları yanıtladı.

Han Tümertekin'e  yönelik soruları ve yanıtlarını okumak için buraya ...

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz