TMMOB Mimarlar Odası: "ANAP
Genel Başkan Yardımcısı Sayın Erkan MUMCU'nun "paketi" kabul
edilemez"
ANAP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Erkan MUMCU tarafından açıklanan
ve kısaca ülkenin daha verimli yönetilebilmesi gerekçesine dayandırılan
"yeniden yapılanma" paketi içindeki "Kültür-Çevre-Turizm
Bakanlığı" önerisi ile "Bayındırlık-Ulaştırma Bakanlığı"
önerisini yadırgıyoruz. Çünkü, "Bakanlık sayısını azaltma" adına getirilen bu
"birleştirme" önerisi; her biri ülkemizin tüm ulusal ve evrensel
değerlerinin korunarak kalkınması hedefinde "yaşamsal gereklilik"
taşıyan ve bu nedenle asla başka sektörlere "bağımlı" kılınamayacak
temel gelişme kaynakları olan "kültür", "çevre" ve
"ulaştırma" alanlarını öteden beri adeta "önemsiz" gören
bir anlayışı desteklemektedir.
Bu anlayış, şimdi bu açıklıkta dile getirilmiyor olsa bile, aynı öneri
kapsamında kültür ile çevreyi sadece "turizm" hedeflerine bağlı
ele alabilecek; yıllardır demiryolu sistemleri ve raylı toplu taşımlar için
adeta "direniş" içinde olan "ulaştırmacı" çabaları da
karayolu politikasıyla bütünleşmiş bir "bayındırlık" örgütü
içinde eritebilecek böylesi bir "Bakanlık birleştirmesinin" başka
ne amaca hizmet edeceğinin açıklanması gerekir...
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN TEMELİ KÜLTÜRDÜR"
Bu önemli ve tarihsel söz Atatürk'e aittir... Aynı sözün "gereğini"
yerine getirmek üzere, uzun yıllar Milli Eğitim Bakanlığı'nda sürdürülmüş
çabaların 1970'lerden bu yana üstlenildiği kurum da Kültür Bakanlığı'dır...
Türkiye gibi, dünyanın en zengin ve köklü "uygarlıklar
birikimlerine" sahip olan, yine buna bağlı en zengin kültürel değerleriyle
"evrensel bir ayrıcalık" kazanan, ayrıca AB sürecinde de en değerli
ve eşsiz "kimlik" kaynağını "erişilmez kültür zenginliğinin"
oluşturduğu bir ülkede, Kültür Bakanlığı'nı başka Bakanlıklara bağlamak
değil, tam tersine daha da güçlendirmek gerekir... Kişilikli bir ulus olma
ve değerlerini koruyarak geliştiren bir toplum olarak gelecek kuşakları da
aynı değerlerle buluşturabilme hedefimizde en etkili kurumlardan biri haline
getirebilmek için bütçesinden ekipmanına ve tüm örgütlenme yapısına
kadar devletin tüm olanaklarını seferber etmek yerine, tutup bu Bakanlığı
adeta "yok edecek" bir önerinin getirilmesini ise öneri sahipleri adına
da büyük bir "talihsizlik" olarak görüyoruz.
Kaldı ki bizler, kültürümüzü ve kültür değerlerimizi turizm ya da
turistler için değil, öncelikle "kendimiz" ve "kendi geleceğimiz"
için korumayı, yaşatmayı ve geliştirmeyi de artık öğrenmiş olması
gereken bir kuşağız... Bu nedenle, aynı kuşaktan sayın MUMCU'nun, kültürü
"turizmin içine katarak" ele almayı öngören "paketini"
iyi düşünmeden açıkladığını umuyoruz...
Öte yandan, bugüne dek sayısız "teşvik" görmüş turizm yatırımının,
kültür ve çevre değerleri ve hatta tarihsel miras üzerindeki "tahrip
edici" yer seçimi ve imar kararlarını da anımsadığımızda, bu önerinin
aynı duyarsız politikaları ne denli "güçlendireceğini" ve turizm
adına süregelen tahribatın daha da artacağını, eski Turizm Bakanı Sayın
MUMCU'nun da en az bizler kadar "şimdiden" görmesi gerekir.
Bu nedenlerle Kültür Bakanlığı'nın başka bakanlıklarla ve hele Turizm
Bakanlığı'yla birleştirilerek daha da "etkisiz" kılınmak
istenmesine ya da bu sonucu doğuracağı açık olan öneriye şiddetle karşı
çıkıyor ve hemen "geri çekilmesini", hatta "unutulmasını"
talep ediyoruz.
ULUSLARARASI ÇEVRE SÖZLEŞMELERİ "BİTTİ" Mİ ?
Çevre Bakanlığı ise Türkiye'nin de imzası bulunan uluslararası çevre
sözleşmelerine bağlı olarak, "çevre" konusunda 1980'lerden sonra
atılmış en "önemli" ve en "doğru" adımdır.
Çevre de tıpkı kültür gibi, "turizm" ya da bir başka sektörün
çıkarları için değil, hepimiz için, tüm ulusumuz ve hatta tüm insanlık
için gereklidir. Çevrenin korunmasını ve geliştirilmesini temel bir
"kalkınma" ve "ilerleme" koşulu olarak gören çağdaş
anlayışın kamusal ve "bağımsız" örgütlenmesi anlamına gelen
Çevre Bakanlığı'nı yok etme ya da eritmeye yönelik her türlü girişim
ise hem bu ülkeye, hem topluma, hem de gelecek kuşaklara karşı hesap bile
verilemeyecek düzeydeki ağır sorumlulukları yüklenmek demektir...
Bu nedenlerle Sn. Erkan MUMCU'nun böylesi bir duyarsızlığı da sanki dışa
vuran paketini kabul etmiyoruz ve TBMM Çevre Komisyonu Başkanı, aynı zamanda
ANAP Milletvekili olan Sayın Ediz HUN'dan bu konuda ve "üstlendiği
misyonda" artık daha girişken ve etkili olmasını bekliyoruz...
KARAYOLLARI, "ULAŞTIRMA"YA BAĞLANMALIDIR...
Aynı paket içindeki Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile Ulaştırma
Bakanlığı'nı birleştirme önerisi ise Türkiye'de bu konularda yaşanan sıkıntıların
temel nedenlerinin hala "kavranmamış" olduğunun çarpıcı bir göstergesidir...
Ulaştırma Bakanlığı'mız, Atatürk döneminden bu yana, ülkenin planlı
kalkınması, dengeli gelişmesi ve kaynakların boşa harcanmaması için,
temel ulaştırma türü olarak "demiryollarını geliştirme"
politikasının tarihsel, kurumsal ve teknik sahibidir...
Özellikle 1950 sonrasındaki hemen tüm hükümetlerin, izlemiş oldukları
ABD kaynaklı ve kökenli "karayolu politikası" yüzünden bu amacını
ve birikimini yeterince yaşama geçirme olanağını elde edemeyen Ulaştırma
Bakanlığı, buna rağmen son yıllardaki "hızlı tren",
"demiryolu modernizasyonu" ve "İstanbul-Boğaziçi raylı tüp
geçiş" (Marmaray) projelerindeki çabalarıyla, söz konusu
"tarihsel direnişinde" övgüye değer adımlar atmaya çalışmaktadır...
İşte, tam da böylesi bir süreçte, yıllardır zaten Ulaştırma Bakanlığı'ndaki
bu duyarlı çabayı sürekli "engelleyici" bir politikanın merkezi
haline gelen Bayındırlık Bakanlığı'nın siyasal geleneklerine, bu kez aynı
politikasını "ulaştırmayı da kendine bağlayarak" sürdürmesi
olanağını sağlamak acaba ne anlama gelmektedir?..
Sayın Erkan MUMCU ve çalışma arkadaşları, bu önerileriyle eğer Bayındırlık
ile Ulaştırma arasında "eşgüdümü" sağlamak istiyorlarsa, yapılacak
öncelikli düzenleme Karayolları'nın da Bayındırlık yerine artık
"Ulaştırma Bakanlığı'na bağlanmasını" sağlamaktır...
1948'deki ABD'nin ünlü raporlarına dayalı olarak, o yıllardan bu yana 50 yılı
aşkındır "ulaştırma disiplininden uzak tutulan" ve ulaştırma
yerine Bayındırlık Bakanlığı'na bağlı bir Genel Müdürlük olarak ülke
ulaşımının yüzde 90'nına yine "ulusal ulaştırma politikalarından"
bağımsız bir kurumsallık içinde "egemen" olan Karayollarının
neden hala böylesi bir "ulaştırma dışı" özgürlük içinde
"korunduğunu"da bu paketi önerenlerden açıklamalarını
bekliyoruz.
SONUÇ : Bütün bu değerlendirmelerle, kısaca diyoruz ki :
1) Kültür Bakanlığı bağımsızlığını korumalı ve daha da güçlendirilmelidir.
2) Çevre Bakanlığı bağımsızlığını korumalı ve daha da güçlendirilmelidir.
3) Ulaştırma Bakanlığı da demiryolu politikasında desteklenmeli,
Karayolları Genel Müdürlüğü de bu Bakanlığa bağlanmalıdır...
Oktay EKİNCİ
TMMOB Mimarlar Odası
Genel Başkanı
|