Bu inşaat 130 yıl sürdü
Yeryüzünde bir eşi yok.
Bir rüya gibi. İnşasına 130 yıl önce dağlardan, ip bağlı sepetlerle
inilerek kazılmaya başlanan Erzincan'ın Kemaliye ilçesindeki yol, geçtiğimiz
hafta tamamlandı.
İçinden Fırat'ın geçtiği kanyonun 8.5
kilometrelik sarp kayalıkları inanılmaz bir şekilde yarılarak delindi. Hem
de mühendis ve proje olmadan. Üstelik ilkokul mezunu bir müteahhidin sezgi ve
becerisiyle. Yaklaşık 5 kilometresi tünel olan ‘‘taşyol’’
Kemaliye'yi İstanbul ve Ankara'ya 230 kilometre daha yakınlaştırdı. Resmi açılış
3 Ağustos'ta.
Eski adı Eğin olan Kemaliye saklı bir cennet.
İçinden Fırat geçiyor. Sokaklarında akan pınarlar, yol kenarlarındaki dut
ağaçları ve tarihi Eğin evleri. Bir tarafı Munzur olmak üzere dört bir
tarafı aşılmaz dağlarla çevrili. İpek Yolu'nun da geçtiği Eğin'in geçmişte
40 bin olan nüfusu bugün 3 bine düşmüş. Eğin'in görkemli günlerinde de
en büyük sorunlardan biri, yine bugünkü gibi ulaşımdı. Kayaların arasına
hapsolmuş Eğinliler kurtuluşu, dağları delmekte gördüğünde tarih, geçtiğimiz
asır bile değildi.
Başladığında 19. yüzyıldı
1800'lü yılların sonlarına doğru 300-400 metrelik bir yol, kayalar yarılarak
yapılmış. O tarihte tünel kazma yok. Yol denilen de bir kişinin sırtında
dallarla geçebileceği genişlikte bir patika. Çünkü koşullar çok zor,
kolay kolay yol açılamıyor. Ve çalışmalar bu koşullar gereği durmuş.
Arada yapılan çalışmalarda da pek ilerleme kaydedilememiş. Önlerinde 8
kilometreden fazla delinmesi ve yarılması gereken bir kanyon var. Eğer o
kanyon aşılırsa birçok köyle bağlantı sağlanabilecek.
20. yüzyılın ortası oldu
Yıl 1949. Eğinliler, sevdiklerine ulaşacakları yol için kendi imkanlarını
ortaya koyar. İki de koç kurban edilir. Davul zurnayla halaylar çekilerek
kazmalar vurulur. Bir süre sonra paralar tükenir, devletten destek alalım
denir ve Ankara'ya gidilir. Dönemin Başbakanı Şemsettin Günaltay'ın makamına
çıkılır ve yol için destek istenir. Başbakan hemşehrileridir ve destek için
umutludurlar. Aldıkları cevap hüsrana uğratır. Başbakan özetle ‘‘Ben
Kemaliye'nin değil Türkiye'nin Başbakanıyım’’ der, hemşehrilerini başından
savar. İş yine başa düşmüştür. Kendi aralarında toplanan paralarla
yeniden işbaşı yapılır. Her Eğinli bir Ferhat olmaya soyunur. Bir süre aşkla
şevkle çalışılır. Bilekteki güç, beldeki kuvvet ve o tatlı rüya bitmez
ama para yine biter. Küreğini kazmasını omuzuna koyan Eğinli üzgün üzgün
Taşyolu'ndan geri döner.
Darbecileri korkuttular
Dört yıl sonra ‘‘yol aşkı' yeniden depreşir. 500 bin lira toplanır.
Balyozlar, kürekler barut hatta bir kompresör alınır. Şenlikler yapılarak
balyozlar inmeye başlar yine. Bu defa yolun diğer tarafından da (Gümüşçeşme
Köyü'nden) işe başlanmıştır. Manda derisinden yapılan körükler
kurulur. Çevrede bulunan demir hurdaları körüklerde kor haline getirildikten
sonra sonra dövülüp işe yarar hale getirilir. Bu arada 1957'de Kaza Emanet
Komisyonu, 26 Haziran 1957 tarihli kararıyla ‘‘amele çavuşunun’’
fevkalade çalışmasını göz önüne alarak günlük yevmiyesini 10 liradan
11 liraya çıkarır. 1960'a kadar bir kilometre yol açılır. Kayalar, Fırat'a
paralel yarılır ve delinir. Derken 1960 ihtilali olur. Dönemin ileri
gelenleri ‘‘Bu dağları delmeye kalkan herşeyi deler’’ düşüncesiyle
derneğin malvarlığı olan kazma, kürek, kompresör, dinamit ile bilumum
kesici ve deliciye el konulur.’’ 10 yıl da böyle geçer.
Evren'in treni durmadı
l980'lerde malum aşk yine nükseder. Bu arada dönemin Cumhurbaşkanı Kenan
Evren'in bölgeye geleceği duyulur. Hemen bir karşılama heyeti kurulur. Bu önemli
mesele mutlaka paşaya anlatılacak ve devletin desteği alınacaktır. Ama
Evren'in geleceği istasyon açılamayan yolun son güzergahındadır ve her yer
karla kaplıdır. Heyet, ölüm tehlikeleri atlatarak İstasyona varır. Paşanın
treni gelir ve geçer. Kemaliyeliler ellerinde ‘‘Taşyolunun açılmasını
istiyoruz’’ yazılı pankartlarla kalakalırlar. Ancak trenin istasyondan geçişi
sırasında ellerinde pankartlarıyla ‘‘Taşyolu, Taşyolu’’ diye bağıran
insanlar Evren'in dikkatini çekmiştir. Trende durumu öğrenmeye çalışsa da
bu konuda bilgi verecek tek kişi bulunamaz. Karayolları haritası bulunup
getirilir, haritada olmayan Taşyol aranır. Ankara'ya dönüldüğünde, bir
dosya hazırlanıp köşke gönderilir. Yıllar geçer tek cevap gelmez. Malum
dosyanın hala Köşk'te olduğu tahmin ediliyor.
Devlet elini uztıyor
Kemaliye'nin umudu asla tükenmez. 1983'te devlet duruma ilk defa el koyar, şantiye
yeniden açılır. Renkli dinamitler patlatılır şenlik yapılır. 147 milyon
lira da ödenek ayrılır. Bu sevinç de çabuk söner. YSE feshedilip Köy
Hizmetleri olunca, yeni kurum ‘‘bu yolun yapımını üstlenemiyiz’’ der
ve çalışmaları durdudurur. Her gelen valiye ve kaymakama durum en ince ayrıntısına
kadar anlatılır. Dosyalar sunulur. Yıllar böyle gelip, geçer. Sonunda
1992'ye gelinir. Recep Yazıcıoğlu Erzincan Valisi'dir. Kemaliye'de bir
toplantı düzenler. Sorunlar tartışılır ve sıralanır. Karatahtaya yazılan
listenin başında Taşyol vardır.
1993'te İstanbul'da, ‘‘Taşyolu'na yardım
gecesi’’ düzenlenir. Gecede 1 milyar toplanır. Bir milyar da Özel İdare'den
alınır ve yeni araçlar getirilir. Bu arada kaynak yaratmak için 22 tünelden
oluşan yolun isim hakkı, 5 milyar liraya satılığa çıkarılır. Bülent
Ecevit'in, Recep Yazıcıoğlu'nun adları da tünellerden ikisine verilir.
Uzun rüyayay mutlu son
1995'te iş müteahhit Gazi Özdoğan'a verilir. Tünelin bir projesi yoktur. Müteahhit
Özdoğan, tecrübe beceri ve önsezi ile işe koyulur: ‘‘Kolay değildi.
İşi aldığımda, buradan senin gibi çook insan gelip geçti. Bu dağlar
delinmez, diyenler oldu. Önümüzü göremiyorduk. Tahminle deldik. Yanlış
yerleri de deldiğimiz oldu. Ama tamamladığım için çok mutluyum.’’
130 yıllık rüya gerçek olmuştur. Yolu iyileştirme
çalışmaları tamamlandığında Kemaliye'ye karayoluyla gitmek kolay olacak.
Önceleri Malatya üzerinden gidilirken şimdi Sivas üzerinden gidilebilecek.
Ulaşımın kolaylaşması ile nüfusun artması da hedefleniyor. Ayrıca dünyanın
en büyük kanyonları arasında sayılan Karanlık Kanyon da turizme açılmış
olacak. 3 Ağustos'ta resmi açılışı yapılacak. Taşyolu kutlamaları Ağustos
ayı boyunca şenliklerle sürecek.
Mezarıma açıldığını bağırın ben duyarım
Büyüklerim anlatırdı. Belediye Başkanı Ekşioğlu Osman Efendi önayak
olmuş. Anlatılanlara göre bellerine ip bağlayarak sepetlerle kayalıklardan
aşağıya sarkmışlar. O zaman böyle makineler yoktu. Böyle başlamışlar.
Yine anlatılanlara göre Osman Efendi vasiyet etmiş, eğer bu yolun açılışı
ben öldükten sonra olursa mezarıma gelip açıldığını bağırın, ben
duyarım demiş. Vasiyeti yerine getirilir mi bilinmez. Çünkü önce mezarının
bulunması gerekiyor.
Hürriyet
|