Ortaköy tarihten
temizlendi sultanların kemikleri sızlıyor
Son
olarak Naime Sultan Yalısı yandı. Daha önce aynı kıyıda yanyana sıralanmış
diğer yalıların akibeti de aynıydı; son 60 yıl içinde çıkan yangınlarda
kül oldular.
Çoğu 19. yüzyılın ortalarında yapılmış
olan ve Esma, Hatice, Fehime, Hatice (V. Murad’ın kızı), Zekiye ve Naime
Sultanlara ait altı yalıdan geriye sadece biri kaldı. Şimdi yerinde yeller
esen bu yalıların her biri mimarlık tarihi açısından çok önemliydi ve işleme,
süsleme, duvar resimleriyle bir dönemin zevkini yansıtan değerli sanat
eserleriydi. 18. ve 19. yüzyıl Osmanlı tarihine ışık tutacak özelliklere
sahiptiler. Bu yalılarda hayatının bir bölümünü geçiren padişah kızlarının
her birinin hayat hikayesi hayallere bile sığmayacak zenginliklerle ve
trajedilerle doluydu. Çoktan kül olmuş duvarlar arasında şatafat, ihtiras,
aşk, aldatma, iktidar savaşları, kudret, azamet, sefalet iç içe yaşandı.
Erhan İşözen (mimar)
Okul duvarları temiz görünsün diye plastik boyayla süslemeleri kapatmışlar
Ortaköy'ün düzenlenmesi çalışmalarından ötürü Ortaköy Mimarı diye anılan
Erhan İşözen, Naime Sultan Yalısı yangınından çok etkilenmiş. Çünkü,
bu yalının restore edilmesi ve yapının bir İstanbul Enstitütüsü'ne dönüşmesi
için çok gayret göstermiş. O dönemde Gazi Osman Paşa İlkokulu'na fotoğraf
çekmek için gittiği bir günü şöyle anlatıyor: ‘‘Zemin katı birinci
kata bağlayan merdiven sahanlığının duvarında eşsiz güzellikte peysaj süslemeler
vardı. Gördüklerim karşısında şaşkına döndüm: Resimlerin altı
merdivenlerin eğimine göre bir metre boyunda boyanmıştı. Plastik boyayla
yapılan bu kapatma işleminin nedenini okul müdürüne sorduğumda, akıl
almaz bir cevap aldım. Müdür Bey, çocukların merdivenlerden çıkarken
dayandıkları duvarları elleriyle kirlettiğini, sözkonusu pisliğin ise bir
eğitim kurumuna yakışmadığını söyledi. Düşünsenize minicik ellerin
izlerini yok etmek için Türkiye'nin en önemli sanat eserlerinden birinin yarısı
feda edilmişti...’’ İşözen meramını anlatamıyor ve 1991'de işin peşini
bırakıyor: ‘‘Şimdi bakın, Naime Sultan Yalısı'nın üstüne akbabalar
nasıl üşüşecek. Daha önce yalının (okulun) bahçesini otopark olarak
kullananlar bile talipliler arasına girecek. Buna izin vermemeliyiz. Bu binayı
tekrar ayağa kaldırarak, tüm İstanbul'un tarihi yapı envanterinin ve İstanbul
üzerine yazılmış tüm eserlerin içinde toplanacağı bir enstitüye dönüştürmeliyiz.
Bunu yapmazsak, bu binayı ortadan kaldırmış olan zihniyet, emeline ulaşmış
olacaktır.’’
Naime Sultan
Bu binaya gelin gitmişti
Diğer adı Gazi Osman Paşa Yalısı. Hanım sultan yalılarının günümüze
kalan son iki örneğinden biriydi. Yalı mabeyin müşiri olarak atandığında
Gazi Osman Paşa'ya II. Abdülhamid tarafından 1883'te hediye edilmişti.
Cumhuriyet'ten sonra Gazi Osman Paşa İlköğretim Okulu olarak bir eğitim
yuvasına dönüştürülen yalıya Naime Sultan gelin olarak gitmişti. 1898'de
Gazi Osman Paşa'nın oğlu Kemalettin Paşa ile evlenen Naime Sultan, yapıyı
büyük bir onarımdan geçirdi. Bu yalı klasik dönem Osmanlı yapılarından
farklı özellikler taşıyordu. Birbirinin eşi haremlik ve selamlık bölümleri
çift koridorlu bir sistemle birbirine bağlanmıştı. Yapının tüm odaları
ve salonlar deniz tarafındaki cepheye açılıyordu. Bu sistem yapıyı denizle
daha fazla bütünleştiriyor, manzarayı daha fazla içine almasını sağlıyordu.
Yalının iç duvarlarında ve merdiven sahanlıklarında bulunan peysaj süslemeler
ile ahşap tavan işlemelerinin dünyada bir eşi daha yoktu.
Ortaköy'deki 5 yalI, 60 yıl içinde çıkan
yangınlarda kül oldu
Son olarak Naime Sultan Yalısı yandı. Daha önce aynı kıyıda yanyana sıralanmış
diğer yalıların akibeti de aynıydı; son 60 yıl içinde çıkan yangınlarda
kül oldular. Çoğu 19. yüzyılın ortalarında yapılmış olan ve Esma,
Hatice, Fehime, Hatice (V. Mahmud'un kızı), Zekiye ve Naime Sultanlara ait 6
yalıdan geriye sadece biri kaldı. Yandaki fotoğraf 19. yüzyıl sonunda çekilmiş.
Tüm yalılar sapasağlam, Boğaz kıyılarını süslüyor. Bugün ise
yerlerinde karayollarının estetiksiz binaları, eğlence yerlerinin derme çatma
mekanları ve otoparklar bulunuyor.
Esma Sultan
Tahta çıkan ilk kadın olacaktı
Ortaköy'den Kuruçeşme'ye uzanan sahildeki ilk yalıydı. I. Abdülhamit’in
kızı Esma Sultan'a aitti. Esma Sultan 25 yaşında dul kaldı. Ondan sonra da
hiç evlenmedi. Yaşadığı aşklarla ünlenen, eğlenceye ve şık giyinmeye düşkün
Esma Sultan bu yalıda, o dönem İstanbul'unda çıkan isyanları el altından
destekledi. Bunun üzerine kardeşi IV. Mustafa, devrin padişahı II. Mahmud
tarafından bir gece boğduruldu. Ama ayaklanmalar yatışmadı, yeniçeriler,
tahta Esma Sultan'ın çıkmasını talep ettiler. Eğer başarılı olsalardı
Esma Sultan, Osmanlı tahtına çıkan ilk kadın olacaktı. II. Mahmud kızkardeşine
bir şey yapmadı. 1975'deki yangından sonra sadece beden duvarları kalan Esma
Sultan Yalısı’nın bahçesi konser ve davetler için kullanılmaya başlandı.
Geçen yıl ise dış silueti aynen korunarak iç mekana tamamiyle camdan
duvarlar geçirildi ve kapalı bir alan elde edildi.
V. Murad'ın kızı Hatice Sultan
Kocasını yatağına almadı, komşu yalıdaki Zekiye sultan'ın kocasıyla
aldattı
Ortaköy'deki yangınlardan arta kalan tek yalı Hatice Sultan Yalısı. V.
Murad'ın Şayan Kadın'dan olan kızı Hatice Sultan'a aitti. 93 gün padişahlık
yaptıktan sonra deliren V. Murad, çok güzel olan bu kızının eğitimine önem
verdi, piyano dersleri almasını sağladı. Fakat, tahttan indirildikten sonra
ailesiyle birlikte Çırağan Sarayı'na kapatılan V. Murad, devrin padişahı
II. Abdülhamid'ten izin çıkmadığı için kızını 31 yaşına kadar
evlendiremedi. Sonunda Enderun'da sorgu işleriyle uğraşan, asık suratlı,
pala bıyıklı, çirkin bir adam olan Vasıf Bey'le evlendirildi. Padişah,
Ortaköy'deki Neşatabat Sahil Sarayları'ndan birini de Sultan'a evlilik
hediyesi olarak verdi. Sultanla evlendikten sonra paşa olan Vasıf'ı Hatice
Sultan yatağına hiç almadı. Yaptıklarından ötürü padişaha kızgın
olan Sultan, bitişik yalıda oturan II. Abdülhamid'in kızı Zekiye Sultan'ın
kocası Nurettin Paşa'yı elinden aldı. Haberin duyulması üzerine, Nurettin
Paşa Bursa'ya sürüldü, Hatice Sultan ise kocasından boşandı. Ama gönül
maceralarına kaldığı yerden devam etti. Cumhuriyet’ten sonra Beyrut'a
yerleşen Sultan, sefalet içinde öldü.Bir eğitim kurumuna dönüştürülen
yalı, 1972'de Yüzme İhtisas Kulübü'de tahsis edildi. Aslına uygun bir şekilde
restore edilen eser, bugüne kadar ayakta kalmayı başardı.
Hatice Sultan
Mimarıyla ilişkisi pek yakındı
III. Mustafa'nın kızı olan Hatice Sultan, 1786'da Hotin Muhafızı Seyyid
Ahmed Paşa ile evlendi. 1796'da Eyüp'te Defterdar İskelesi'nde bir sahilsarayı
olduğu bilinen Hatice Sultan, bir taraftan burayı yenilerken, aynı zamanda
1804'te Ortaköy-Kuruçeşme arasındaki Neşatabat Sarayı'nı da kısmen onardı.
Hatice Sultan, sarayın dekorasyonunu mimar-ressam Antoine-Ignace Melling'e yaptırdı.
Bu ortak çalışma sırasında Melling ile Hatice Sultan arasındaki yakınlaşma
o denli ilerledi ki, ünlü mimar sultanın isteği üzerine kendisi için
Sahilsarayı'nın bünyesinde iki katlı bir ahşap konak inşa etti. İçinde
leylak, gül ve akasya ağaçlarının oluşturduğu labirent gibi büyük bir
bahçesi de bulunan saray, daha sonraki yıllarda ortaya çıkan yangınlardan
nasibini aldı.
Zekiye Sultan
Kocasını Hatice Sultan'a kaptırdı
II. Abdülhamid'in kızı Zekiye Sultan'ın en büyük talihsizliği Hatice
Sultan'ın komşusu olmasıydı. Kocası Nurettin Paşa'yı Hatice Sultan'a kaptırdıktan
sonra, Ortaköy'deki şatafatlı yalısında bir daha mutlu olmadı. 1924'te
hanedanın yurtdışına sürülmesi sonrasında Fransa'nın Pau kentinde küçük
bir otel odasına yerleşti, 1950'de kaldığı otel odasında öldü. Göz bebeği
gibi baktığı yalı ise 1940'ların başında çıkan bir yangınla kül oldu
ve Zekiye Sultan'dan geriye sadece hatıralar kaldı.
Fehime Sultan
Fahişe kölesinin parasıyla geçindi
V. Murad'ın Meyliserved Kadın'dan 1875'te doğan kızı Fehime Sultan, pek güzel
değildi. Padişah II. Hamid tarafından Galip Bey'le evlendirildi. Çocuğu
olmadığı için ablası Hatice Sultan gibi kendini alemlere verdiği
biliniyor. Subaylıktan ayrılma, evli ve iki çocuk sahibi bir adama gönlünü
kaptırarak kocasından ayrıldı. Boşanmaları sonrasında Mahmud Bey'le
evlenerek muradına eren sultan, cumhuriyetin ilanına kadar ikinci kocasıyla
birlikte bu yalıda yaşadı. Sarayı, İstanbul'un işgal edildiği yıllarda
İngilizlerin uğrak yeri olunca dedikodular çıktı. Sürgün sırasında
Nice'e gitti. Kocası, İstanbul'da sattıkları mülklerin parasını alarak
ortadan kaybolunca Fehime Sultan'ın çileli günleri başladı. Her şeyini
kaybeden Fehime Sultan'ı bir tek güzel ve vefalı Habeşi cariyesi terketmedi.
Bu Habeşi geceleri sokaklarda fahişelik yaparak ve dilenerek topladığı
paralarla sultanı geçindirdi. Sultan, cariyesinin himayesinde Nice'de öldü.
Hürriyet
|