reklam

31 Temmuz 2002 Çarşamba
Ana Sayfa
>
Haberler

Yapılar, Kentler ve İnsanlar

Mimarlık tanımlanırken, insanların hem fiziksel mekânlara, hem de kendi duygu ve düşüncelerini anlatan biçimlere duydukları gereksinimi karşılayacak yapıları üretme eyleminden söz edilir.

Dolayısıyla eylem iki unsur taşır: İnsanların yapı gereksinimi ile yapının yansıttığı insan duygu ve düşünceleri.
İnsan ve yapı birbirini karşılıklı olarak etkileyen, belirleyen iki olgudur. İçinde yaşadığınız ya da çevrenizdeki yapılar sizin nasıl bir insan olduğunuzu da az çok anlatır.

Ülkece içinde bulunduğumuz çıkmazları, bunalımları yapılarımıza bakarak da anlayabiliriz.
Halkımızın büyük çoğunluğunun içinde yaşadığı yoksulluk ve kültürel geriliğin bir yansıması olarak özellikle de kentlerde yoğunlaşan yapı sefaletinden söz edebiliriz. Hiçbir zaman tam olarak bitmeyen, üzerinde sürekli bir kat daha çıkmaya hazır demir filizlerin göründüğü, sıvası, çatısı olmayan, çevresindeki öteki yapılarla, önünden geçen ya da geçecek sokakla hiçbir ortak yanı ya da ilişkisi olmayan bir çirkinlik denizi.

Bu çirkinliğin içinde varsıl kesimlerin yaşadıkları, inceliklerle tasarlanmış özel alanlar, siteler var bir de. Bu yapılardaki özene, ayrıntı işçiliğine bakınca da sanki genel beğeni düşüklüğüne tepki olarak ortaya çıkmış izlenimi doğuyor.

Böylesi dış dünyadan soyutlanmış özel alanlar, orada yaşayan insanları mutlu kılabilir mi?
Bu arada başka ülkelerde üç yüz-beş yüz yıllık geleneksel kent dokuları yerinde dururken bizim kentlerimizin elli yıl önceki dokularının bile yerinde yeller estiğini de anımsayalım.

Toplumlar da, kentler de bir bütündür. Toplumsal kesimler arasında ya da bir kentin farklı mahalleleri arasında aşılmaz duvarlar örülmüşse artık aynı toplumun bireyleri olduğumuzu söyleyebilir miyiz?

Sabah'ın pazar ekinde tiyatro sanatçısı Yılmaz Erdoğan, ''Kemer Country'' den Cihangir'e taşınma nedenini şöyle açıklıyor: ''Orda hayat tel örgülerle çevrili... Kemer'de çok müstakil bir hayat var. Kemer'de squash oynayıp sushi yerken yazamam.''

Aynı günün gazetelerindeki bir başka haber de, Ankara Belediyesi'nin ücretsiz dağıttığı bulgur torbalarından birini alabilmek için çabalarken kalabalıkta ezilip ölen bir yaşlı kadınla ilgiliydi.

Bu iki olay aynı dönemde aynı ülkede yaşanıyor!
Bir de nüfusun çoğunluğunu oluşturan genç kuşaklar var, bu toplumsal çatlamanın ortasında yetişen.
Daha gittikleri okullarda başlıyor, içine itildikleri ayrımcılık dünyası: Bir yanda devletin olanaksızlıklar içindeki okulları, öte yanda yüksek ücretlerle öğrenci alan özel okullar.

Özel üniversiteler de verdikleri eğitimden önce yapıları ya da yapı topluluklarıyla dikkat çekiyor.
Bunlarda da yapı ile onun kullanılış biçimi ve kullanacak insanlar arasındaki ilişkilerin hiç düşünülmediği görülüyor. Gösteriş ön planda. Üniversite yapısı, on sekiz-yirmi yaşındaki bir gencin ilişki kurabileceği, kendini yabanc ı duymayacağı bir mekân olmalı öncelikle. Dünyada eşi benzeri olmayan çağ ötesi yapılara, bu ülkenin liselerinde okumuş, bu ülkenin sokaklarında dolaşarak, bu ülkenin insanları arasında büyümüş genci alıp kapattığınızda, dahası, yine o toplumun içine dönecek insana orada öğrettikleriniz neye yarar?

Devletin son yıllarda çeşitli kentlerde açtığı yeni üniversitelerde de benzer yapı sorunları görülüyor: Geniş bir araziye, koca koca yapıları kondurmakla üniversite olunamıyor. Üniversite, bulunduğu kente kimliğini veren kurumların başında gelir. Üniversite kenti, sokaklarındaki özgürlük havasından tanınır. Üniversite kentleri kültür kentleridir. Kitapçıların, sinemaların, tiyatroların, konserlerin sokaklarına yayıldığı kentlerdir. Hangi üniversitemiz, hangi kentimize bu özelliği kazandırdı, bir bakalım.

Birey-toplum-yapı-eğitim... Bunlar birbirini belirleyen etmenler. Hiçbiri tek başına varolamıyor. Kentlerimizi yenibaştan, insani özellikleri öne çıkararak düzenlemedikçe, insanımızı uygar kılacak eğitim ve yaşam olanaklarını sağlayamadıkça tek tek kurtuluşların olamayacağını hep beraber göreceğiz.
Cumhuriyet - Turgay Fişekçi

 

Temmuz 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz