İstanbul'a 'yakışmıyorlar'

Gökdelenlere değil, bunların Boğaz'ı ve tarihi yarımadayı etkileyen
bir yere yapılmasına karşı çıktıklarını söyleyen uzmanlar, 'akıllı
kuleler'in İstanbul'u kilitlediğini söylüyor.
'Sermaye kültürü' nü simgeleyen ve bünyesinde teknolojinin tüm
olanaklarını barındırdığı için ''akıllı kule'' olarak adlandırılan gökdelenler,
İstanbul'un silüetini yavaş yavaş yok ediyor. Yaygın olarak Zincirlikuyu ve
Maslak arasında inşa edilen gökdelenler, bulundukları bölgelerde altyapı,
ulaşım gibi sorunların oluşmasına neden oluyor.
Büyük şirketlerin ilk olarak prestij amaçlı inşa ettirdikleri yüksek
katlı iş merkezleri, İstanbul'un tarihi dokusunu tehdit ediyor.
Akademisyenler ve sivil toplum kuruluşları, son yıllarda artan gökdelenlere
karşı yetkilileri uyararak bu yapıların İstanbul'u esir almaya başladığına
dikkat çekiyor.
Manzaraları eşsiz
Çalışanların birbirleriyle iletişimlerinin neredeyse imkânsız olduğu gökdelenler,
eşsiz manzaraları ile ilgi çekiyor. İnsan yaşamını kolaylaştıran
teknoloji ile donatılmış olmaları da gökdelenlerin cazip hale gelmesine
neden olurken bu yüksek katlı binaların uzun gölgeleri de güneş ışığının
yere düşmesine engel oluyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğretim üyesi Prof. Dr. Mete Tapan
, İstanbul'un gökdelene uygun olmadığını belirterek bu tür yapıların Boğaz'ı
ve tarihi yarımadayı etkileyen bir yerde olamayacağını ifade etti. ''Biz gökdelene
değil yerine karşıyız'' diyen Prof. Dr. Tapan, İstanbul'un parçalı
planlarla gökdelen imarına açılmasının yanlış bir karar olduğunu
vurguladı. Bu yapıların İstanbul'un tarihi dokusunu tehdit ettiğine işaret
eden Tapan, ''Beykoz'dan bakıldığı zaman Maslak'taki gökdelenlerin İstanbul'un
çehresini nasıl etkilediğini görebiliriz'' dedi.
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Başkanı Cemal Gökçe de gökdelenlerin
tasarlanmasından üretim sürecine kadar gerekli denetimlerin yapılması
durumunda depreme dayanıklı olacaklarını söyledi.
Yüksek katlı iş merkezlerinin mühendislik kriterlerinin uygulanması
halinde herhangi bir tehlike yaratmadığını ifade eden Gökçe, ''Bizde gökdelenler
problem yaratacak bölgelere yapıldı. Maslak ve civarı boş bir alan değildi,
sonradan boşaltıldı ve yeterince boşaltılamadı. Bu da altyapı sorunu doğurdu''
diye konuştu.
Arabesk bakış açısı
Türkiye'de bu tür yapıların sonradan görme anlayışla birbirine bitişik
bir şekilde inşa edildiğini dile getiren Gökçe, ''Gökdelenler sadece
havaya doğru yükselme anlayışı ile yapılmaz. Çevresinde boşluğu olması
gerekir. Bu tür binaların inşası arabesk bakış açısı ile olmamalı'' şeklinde
konuştu.
Mimar Asuman Yeşilırmak ise İstanbul'daki arsaların parçalı planlarla gökdelen
yapımına açıldığını kaydederek ''İlerleyen yıllarda İstanbul kıpırdayamaz
hale gelecek'' dedi.
Maslak'taki gökdelen projelerinin hepsinin tamamlanmadığına işaret eden
Yeşilırmak, gökdelenlerin inşaatının tamamlanması sonunda o bölgenin ve
İstanbul'un kilitleneceğine dikkat çekti. İnşaatı tamamlanmış yapıların
yüzde 40'ının içinin boş olduğunu da bildiren Yeşilırmak, ''Bu, yapıların
ihtiyaç için değil, prestij için yapıldığını gösterir'' diye konuştu.
Gökkafes 'hançeri'
Bu tür yapıların genllikle mimari bir bakış açısından yoksun olduğunu
vurgulayan Yeşilırmak, ''Bu anlamda en çirkin yapılardan biri de Gökkafes.
O yapı gerçekten İstanbul'un bağrına saplanmış bir hançer gibi'' dedi.
Cumhuriyet
|