reklam

18 Aralık 2002 Çarşamba
Ana Sayfa
>
Haberler

İstanbul'a 'yakışmıyorlar'

Gökdelenlere değil, bunların Boğaz'ı ve tarihi yarımadayı etkileyen bir yere yapılmasına karşı çıktıklarını söyleyen uzmanlar, 'akıllı kuleler'in İstanbul'u kilitlediğini söylüyor.

'Sermaye kültürü' nü simgeleyen ve bünyesinde teknolojinin tüm olanaklarını barındırdığı için ''akıllı kule'' olarak adlandırılan gökdelenler, İstanbul'un silüetini yavaş yavaş yok ediyor. Yaygın olarak Zincirlikuyu ve Maslak arasında inşa edilen gökdelenler, bulundukları bölgelerde altyapı, ulaşım gibi sorunların oluşmasına neden oluyor.

Büyük şirketlerin ilk olarak prestij amaçlı inşa ettirdikleri yüksek katlı iş merkezleri, İstanbul'un tarihi dokusunu tehdit ediyor. Akademisyenler ve sivil toplum kuruluşları, son yıllarda artan gökdelenlere karşı yetkilileri uyararak bu yapıların İstanbul'u esir almaya başladığına dikkat çekiyor.

Manzaraları eşsiz
Çalışanların birbirleriyle iletişimlerinin neredeyse imkânsız olduğu gökdelenler, eşsiz manzaraları ile ilgi çekiyor. İnsan yaşamını kolaylaştıran teknoloji ile donatılmış olmaları da gökdelenlerin cazip hale gelmesine neden olurken bu yüksek katlı binaların uzun gölgeleri de güneş ışığının yere düşmesine engel oluyor.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğretim üyesi Prof. Dr. Mete Tapan , İstanbul'un gökdelene uygun olmadığını belirterek bu tür yapıların Boğaz'ı ve tarihi yarımadayı etkileyen bir yerde olamayacağını ifade etti. ''Biz gökdelene değil yerine karşıyız'' diyen Prof. Dr. Tapan, İstanbul'un parçalı planlarla gökdelen imarına açılmasının yanlış bir karar olduğunu vurguladı. Bu yapıların İstanbul'un tarihi dokusunu tehdit ettiğine işaret eden Tapan, ''Beykoz'dan bakıldığı zaman Maslak'taki gökdelenlerin İstanbul'un çehresini nasıl etkilediğini görebiliriz'' dedi.

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Başkanı Cemal Gökçe de gökdelenlerin tasarlanmasından üretim sürecine kadar gerekli denetimlerin yapılması durumunda depreme dayanıklı olacaklarını söyledi.

Yüksek katlı iş merkezlerinin mühendislik kriterlerinin uygulanması halinde herhangi bir tehlike yaratmadığını ifade eden Gökçe, ''Bizde gökdelenler problem yaratacak bölgelere yapıldı. Maslak ve civarı boş bir alan değildi, sonradan boşaltıldı ve yeterince boşaltılamadı. Bu da altyapı sorunu doğurdu'' diye konuştu.

Arabesk bakış açısı
Türkiye'de bu tür yapıların sonradan görme anlayışla birbirine bitişik bir şekilde inşa edildiğini dile getiren Gökçe, ''Gökdelenler sadece havaya doğru yükselme anlayışı ile yapılmaz. Çevresinde boşluğu olması gerekir. Bu tür binaların inşası arabesk bakış açısı ile olmamalı'' şeklinde konuştu.

Mimar Asuman Yeşilırmak ise İstanbul'daki arsaların parçalı planlarla gökdelen yapımına açıldığını kaydederek ''İlerleyen yıllarda İstanbul kıpırdayamaz hale gelecek'' dedi.

Maslak'taki gökdelen projelerinin hepsinin tamamlanmadığına işaret eden Yeşilırmak, gökdelenlerin inşaatının tamamlanması sonunda o bölgenin ve İstanbul'un kilitleneceğine dikkat çekti. İnşaatı tamamlanmış yapıların yüzde 40'ının içinin boş olduğunu da bildiren Yeşilırmak, ''Bu, yapıların ihtiyaç için değil, prestij için yapıldığını gösterir'' diye konuştu.

Gökkafes 'hançeri'
Bu tür yapıların genllikle mimari bir bakış açısından yoksun olduğunu vurgulayan Yeşilırmak, ''Bu anlamda en çirkin yapılardan biri de Gökkafes. O yapı gerçekten İstanbul'un bağrına saplanmış bir hançer gibi'' dedi.
Cumhuriyet

 

Aralık 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31
diğer aylar için tıklayın

Diyalog

Aykut Köksal 10 Aralık 2002 günü  Diyalog bölümümüze konuk oldu.

Aykut Köksal hakkında daha fazla bilgi edinmek için  tıklayın. 

Diyalog buluşmasını soru cevap şeklinde okumak için  buraya tıklayın...


Vitra - Artema'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz