İstanbullular, Moda’nın katline
hayır deyin
Gökkafes, hepimizin ayıbı. Arnavutköy gidilen yerdi, geçilen yer oldu.
İzmirli Kordon’una sahip çıktı, biz de Moda’yı koruyalım
Sivil toplumun 10 yıl önceki gücü ve bilinci, Gökkafes ucubesini de,
Arnavutköy sahilinin "kamuya açılma" adıyla
"otomobillere" açılmasını da engellemeye yetmemişti. Ama aradan
geçen süre içinde çok şey değişti.
Nasıl ki dünyada çok farklı amaçlar için kurulmuş sivil toplum örgütleri,
küreselleşmeye karşı güç birliğine giderek etkili oldularsa, Türkiye’de
de hedefleri çok farklı olan STK’lar, "Savaşa Hayır" kampanyası
etrafında birleştiler. Medyayı kısmen de olsa etkileyip kendileri de
medyadan etkilenerek tezkerenin TBMM’den geçmemesinde tarihe geçecek katkıda
bulundular.
Şimdi özellikle İstanbul’daki büyük sivil toplum kuruluşlarını, bu
bilinç ve kazandıkları deneyimlerin ışığında Moda’ya sahip çıkmaya
çağırıyorum. Bilmiyorum farkında mısınız? İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nin iftiharla sunduğu 550 büyük projeden biri de, kentimizin bugüne
kadar kirletilmemiş nadir sahil yörelerinden Moda’yı mahvedecek. Moda
sahilinin etrafından ve Kurbağalıdere’nin üzerinden geçirilecek otoyolun
temeli 31 Ocak’ta atılmış bile!
Şehirlerarası otoyol
Büyükşehir Belediyesi’nin 550 projesinin yer aldığı kitaptan sizlere
aktardığım yandaki fotoğraf, Moda’nın otoyol geçirilmiş temsili hali.
Kurbağalıdere üzerinden geçirilmesi planlanan köprüye bakar mısınız?
Zarif bir köprü falan değil, tam şehirlerarası otoyol niteliğinde! İstanbullular
olarak bu yolu yaptırmamalıyız.
Moda’nın bütün özelliği, Kadıköy’deki araç trafiğinin dışında
kalmasıydı. Kadıköylülerin nefes aldığı, akşamüstü güneş batışının
seyredildiği, çok sayıda çay bahçesinin olduğu tam bir dinlenme ve
rekreasyon sahasıydı. Şimdiyse Kadıköy’ün bütün trafiğini Moda’nın
içine sokmak istiyorlar. Bu cinayet! Üstelik yasal da değil. Çünkü Koruma
Kurulu’ndan izin alınmamış.
İstanbul, dünyanın sayılı metropollerinden biri. Diğer metropollerde
trafiği kent merkezinden uzaklaştırmak üzere ciddi çalışmalar yapılıyor.
Örneğin Londra’da 3 hafta önce alınan bir kararın ardından, artık şehir
merkezine girmek isteyen her otomobilden para alınıyor.
Gidilen yer, geçilen yer
Batılı ülkelerde sahillerin kamuya açılması yayalara açılması anlamına
gelirken, bizde ise otoyollara açılması olarak algılanıyor! Yoğun trafikli
otoyola açıldığı zaman da orada hayat giderek ölmeye başlıyor.
Örneğin kazıklı yol, Arnavutköy’ü fakirleştirdi. Çünkü orası kazıklı
yoldan önce gidilen bir yerdi, yol yapıldıktan sonra geçilen bir yer haline
geldi. İnsanlar Arnavutköy’den elini - ayağını çekti. Lokantalar müşteri
kaybederek ekonomik krize girdiler. Gürültüden ve egzostan evler oturulamaz
hale geldi, değerleri düştü. Ekolojik planlama yapılmadığı için su sirkülasyonu
engellendi, dolayısıyla da Arnavutköy koyu belli zamanlarda son derecede
kirli bir görünüm aldı.
Yeni yol, Moda’ya araç trafiğini çok artıracak. Bu Modalılara trafik
çözümüymüş gibi sunuluyor, ama o da yanlış. Bir yere ne kadar fazla yol
yaparsanız, trafik talebi de o kadar artar. Bir başka noktadaki trafik sıkışıklığı
oraya taşınmış olur. Moda’da da olacağı bu!
Moda sakinleri, Mimarlar Odası, Kadıköy Bilim, Kültür ve Sanat Derneği
KADOS ve İnsan Yerleşimleri Derneği gibi sivil toplum kuruluşları konuyu
sahiplendi, ama yetmez. Eğer Barış Girişimi’nden eşcinsellerin Lambda İstanbul’una,
Tarih Vakfı’ndan Atatürkçü Düşünce Derneği’ne, sinemacıların
SODER’inden Mazlumder’e farklı yelpazedeki sivil toplum örgütleri Moda için
güç birliğine giderlerse, yarın - öbürgün kendi yörelerindeki bir doğal
dokunun katledilme ihtimalini de şimdiden önlemiş olacaklardır.
Meral Tamer - Milliyet
|