reklam

24 Mart 2003 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

Kırım Savaşı'nın anısına yapılan Anglikan Kilisesi, Sri Lankalı sığınmacılar sayesinde yaşıyor

1868'de ibadete açılan kilise, cemaati kalmayınca 1970'lerde kapandı. Anglikan kilisesinin yeniden hayat bulması 1991'de Sri Lankalı sığınmacılarla oldu.

Galata'nın Tophane'ye yakın yamacında, kutu gibi yan yana ve sırt sırta dizilmiş binaların arasında duruyor. Siyaha çalan kesme taşlarıyla siluetin içinde kayboluyor. Salıpazarı açıklarında vapurdan dikkatlice bakınca, ortaçağdan kalmış gibi tepesinde külahıyla kulesi seçiliyor... İstiklal Caddesi'nde İsveç Başkonsolosluğu'nun yanındaki sokağa girip aşağıya doğru giderken ''Serdarıekrem Caddesi'' denilen dar, dik ve yılan gibi kıvrımlı sokağın sonuna kadar görülmüyor. Yolun sonunda pat diye karşınıza çıkıyor...

Burası Kırım Kilisesi... Ya da Anglikan Kilisesi... Ya da kapısında yazdığına göre ''Christ Church'' yani İsa Kilisesi.. ama yine de ''The Crimean Memorial'' , yani Kırım hatırası...

Kırım nere, İstanbul nere ve İstanbul'da Ortodokslar, Katolikler, Protestanlar dururken Anglikanlara kilise neden?

Anglikanlık biliyorsunuz, Protestanlığın İngiltere'ye uydurulmuş hali...

Vakti zamanında yani 16. yüzyılda Papa, Kral VIII. Henry 'ye karısından boşanıp yeniden evlenme izni vermeyince o da Vatikan'dan bağımsız kendi kilisesini kurmuş...

İnşaat ağır aksak 10 yıl sürüyor

İstanbul'daki Anglikan Kilisesi'nin kuruluş öyküsünde ise İngiltere kralı değil, Osmanlı padişahı var: Sultan Abdülmecit...

İngilizler ve Fransızlar Rusya'ya karşı Osmanlı'yı Kırım Savaşı'nda bir güzel kullandıktan sonra Abdülmecit aşka gelmiş, İngilizlere İstanbul'da bir kilise inşa etmeleri için izin vermiş...

Yer olarak da eski bir Rum mezarlığını göstermiş...

Yoldan epey bir basamakla inilen bahçenin dört bir yanı duvar... Kilise bahçenin ortasında... Dikdörtgen planıyla pagan döneminin tapınaklarından bozma ilk kilise tipi bazilikaya benziyor... Ama giriş kapısının üstünden iki küçük kule, yanından da büyük bir çan kulesi yükseliyor. Mimarlar kilisenin yapısına ''neogotik'' diyor... Tepesi külahlı taş örgü çan kulesi, ortaçağ şatolarının kulelerini andırıyor. Sanki kulenin içinde bir prenses saklı; saçlarını sarkıtıp kendisini kurtaracak prensi bekliyor!

Kilisenin temeli, üç yıl süren Kırım Savaşı bittikten iki yıl sonra 19 Ekim 1858'de atılıyor... Törene, İngilizlerin İstanbul'da 50 yıl görev yapmış eski elçisi Lord Stratford de Redcliffe Cannig de katılıyor... Cannig, görevinden ayrıldıktan birkaç ay sonra Abdülmecit'e veda etmek için İstanbul'a geldiğinde kilisenin temelini atıyor...

Projeyi İngiliz mimar G. E. Street çiziyor...

Kilisenin yapımı, ağır aksak 10 yılda bitiriliyor...

Kırım Kilisesi, 22 Ekim 1868'de ibadete açılıyor.

Kilise açıldığında, Abdülmecit öteki dünyaya gideli yedi yıl olmuş, tahtta Abdülaziz oturuyor...

İngiltere'de ise 1837'de tahta çıkan Kraliçe Victoria 'nın dönemi sürüyor...

Şimdi kilisenin bahçesinde anlatılan bir öyküye kulak kabartalım...

Kraliçe Victoria, Anglikanlar için İstanbul'da bir kilise yapımına izin veren Abdülmecit'e mi, yoksa kilisenin açılışı anısına Abdülaziz'e mi orası belli değil ama.. Osmanlı padişahına, Londra'da yollara yeni çıkmış bir otomobil hediye ediyor... İstanbul'a ilk otomobil böylece geliyor ve şeyhülislam efendinin verdiği ''şeytan işidir'' fetvası üzerine otomobil Sarayburnu'ndan denize atılmak suretiyle imha ediliyor!

Kilisenin siyah kesme taşları Büyükada'dan, pencere kenarları ve köşelerdeki sarı kontürleri oluşturan yumuşak taşlar ise Malta Adası'ndan getiriliyor...

Kilisenin içindeki vaftiz kuyusu ise galiba İstanbul'da hazırlanıyor... Tek parça mermer, içine bir kişinin sığabileceği çapta ve 1.5 metre derinliğinde oyuluyor... Zor iş; büyük işçilik.

Kilisenin devasa orgu 1911 yılında İngiltere'de yapılıyor... Pedallı... Sonradan kompresörle havalı hale getirilen orgun Londra'daki yapımcısı ''W. Hill and Son'' ; ya da W. Hilli ve oğlu ...

Org, ahşap asma katta duruyor... Asma kata, demir döküm döner merdivenle çıkılıyor... Tam 22 basamaklı... Basamakların birkaçında yine Londra'daki yapımcının imzası duruyor: ''St Pancrasiron Workc...''

Kilisenin içinde dikkat çeken başka bir şey yok gibi... Kenarda duran iki yeni piyano... Duvarlarda kilisenin tarihine ilişkin birkaç pano... Bir de tavandan sarkan tel ağlar...

Bir dönem kilisenin papazı, kilisenin içinde papağan besliyormuş... Epey de afacan bir papağanmış... Tavana doğru uçuşa geçtiğinde tel ağlara tünermiş...

Kırım Kilisesi, içinde papağan beslendiğine göre biraz sahipsiz kalmışa benziyor...

Biraz değil epeyce!

1970'lerde cemaat iyice azalınca Kırım Kilisesi kapanıyor...

Kapalı kilise, bir bekçinin eline bırakılıyor...

Ve içindeki değerli eşyalar bir bir ortadan kayboluyor...

Bekçi, emanete ihanet ediyor!

Kiliseden yüzyıl önce yapılmış Meryem Ana tablosu gibi yükte hafif, pahada ağır ne varsa satıyor...

Kilise tam takır kuru bakır hale geliyor... Sıvalar, ahşap kapılar dökülmeye başlıyor...

Ama bugün pırıl pırıl...

Cemaat 30 kişi var yok
İçinde geçmişten kalan dini tablolar yoksa da eskiden olduğu gibi hayat var...

İstanbul'daki Kırım Kilisesi, yeni hayatını 1991'de Sri Lanka'dan gelen Anglikan sığınmacılara borçlu!

Sri Lanka nere?

Sri Lanka, Hindistan'ın güney doğusunda bir ada...

Eski adı Seylan... İngiltere'nin Hint Okyanusu'ndaki eski sömürgesi...

İngilizlerin meşhur çayları ürettiği Seylan adası, Sri Lanka olup iç çatışmalarla çalkalandığında, adadan kaçan yerli halktan bir grup da İstanbul'a geliyor... Bir süre İstanbul'da kalan Sri Lankalı Anglikan sığınmacıların isteği üzerine Kırım Kilisesi yeniden açılıyor... İngiliz Başkonsolosluğu'ndaki şapelin rahibi Ian Sherwood 'un çabasıyla kilise onarılıyor... Sri Lankalılar dua etmeye başlıyor...

Sığınmacılar, İngiliz dominyonlarına dağılmış; iki Sri Lankalı İstanbul'da kalmış...

Kilisenin çanı, hafta içi her sabah saat 9'da, pazarları 10'da çalıyor... Pazar ayinine katılan Anglikan cemaat 30 kişi var yok; ama şimdilik kilisenin yeniden kapanma tehlikesi yok... Gün içinde, kilisenin içinde dil kursları yapılıyor... Türkler İngilizce öğreniyor... İngilizler Türkçe... Bir de İngiliz turistlerle, Galata'nın dar sokaklarında keşif gezisine çıkmış turistler kilisenin kapısını çalıyor...
Cumhuriyet

 

Mart 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02
03 04 05 06 07 08 09
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30

31

diğer aylar için tıklayın

Platform

"Mimarlık Toplum Diyaloğu ve Örgütler" tartışılıyor.

Forum'da başlayan tartışmaya şimdi katılmak için tıklayın.  Tartışma 03 Nisan'da İTÜ Mimarlık Fakültesi 109 No'lu Salon' da davetli konuşmacılar ile son bulacak.

Yönetici: Uğur Tanyeli
Konuşmacılar:
Emre Arolat, Nilüfer Çınarlı, Korhan GümüşHaydar Karabey, Aslı Özbay

Lamp 83' ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz