Bin bir gece masallarının şehri:
Bağdat
Bağdat, kuruluşundan beri
sadece Osmanlı idaresinde kaldığı yaklaşık 400 yıl boyunca en huzurlu dönemini
yaşadı.
Dünyada bilim, kültür ve zenginlik merkezi olarak şöhret yapan Bağdat’ın
tarihi, aynı zamanda uğruna verilen kanlı mücadelelerin de tarihi olarak
biliniyor.
Bağdat, Abbasi Halifesi Ebu Cafer Mansur’un 750’li yıllarda Bağdat
isimli Sasani köyünde başkent kurmak istemesiyle tarih sahnesine çıktı. Adı,
eski Farsça’da Baga (Tanrı) ve Dat (verdi) kelimelerinin biraraya gelmesiyle
oluşan “Tanrı verdi” manasını taşıyan Bağdat’ın imar edilmesinde
Halife Mansur’un emriyle 80 Bizans ve İranlı mühendis görev aldı.
Caddeler ve sokaklar, yuvarlak bir plan üzerine kurulan Bağdat’ın merkezine
yapılan Halife’nin sarayından kentin dışına doğru gelişerek, büyüdü.
Halife Mansur, şehir kurulurken Sasaniler’in eski başkenti Medain’in kalıntılarından
faydalanılmasını istediği için, şehir adeta başka bir kentin yıkıntılarından
doğdu.
Bin bir gece masallarının Bağdat'ı
Bağdat, Bin bir Gece Masalları’nda anlatılan refahın doruğuna Halife
Harun Reşit döneminde ulaştı. İlerleyen dönemlerde tarıma dayalı
zenginliği artan Bağdat, aynı zamanda önemli bir ticaret ve kültür merkezi
haline geldi. Ortaçağ’da dünyanın hiçbir kentinin nüfusu henüz 100 bini
geçmezken, bütün İslam dünyasının merkezi konumunda, çok sayıda fikir
ve bilim adamının yaşadığı, Yunan akademilerine benzeyen okulların açıldığı
Bağdat, 1 milyona ulaşan nüfusuyla göz kamaştırmaya başladı.
Kuruluşundan kısa süre sonra bu parlak dönemi iç çekişmelerle solan, büyüklüğü
ve zenginliği nedeniyle sürekli saldırılara uğrayan Bağdat, 1258 yılında
800 bin kişinin kılıçtan geçirildiği Moğol istilasına uğradı. İlhanlılar,
Timur, ardından da Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Safeviler’in de
hakimiyetine geçen Bağdat, 1534 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından
Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlı döneminde bilim ve fikir merkezi
olarak gelişimini sürdüren ve “Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz”
atasözü bugün bile belleklerde kalan Bağdat’a Türkler çok sayıda eser
inşa ettiler.
Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı ve
Ortadoğu Uzmanı Prof. Dr. Mikail Bayram, Uzakdoğu’dan gelen ticaret yollarının
üzerinde olan Basra Körfezi ve Mezopotamya’yı Osmanlılar’dan almak için
Safeviler’in büyük mücadeleler verdiğini söyledi. Bölgenin Osmanlı’nın
eline geçmesiyle ticaretin daha rahat yapılmaya başlandığını belirten
Bayram, bu sayede canlanan Akdeniz ticaretinin Osmanlı için önemli bir
avantaj haline geldiğini kaydetti.
En huzurlu dönem Osmanlı'nın
Safeviler tarafından tekrar alınan Bağdat’ın 1638’de 4. Murat’ın meşhur
Bağdat kuşatmasıyla yeniden ele geçirildiğini ifade eden Bayram, yaklaşık
400 yıl Osmanlı hakimiyetinde kalan bölgede 18. Yüzyıl’daki Vahabi isyanı
dışında kargaşa yaşanmadığını ve Irak’ın en huzurlu tarihinin Osmanlılar
tarafından yazıldığını vurguladı.
Zenginliği ve yüzyıllarca bilim ve kültür merkezi olmasıyla Ortadoğu’nun
gözbebeği konumundaki Bağdat ve çevresinin, Akad, Babil, Asur ve Sasaniler
gibi önemli medeniyetlere beşiklik ettiğini ve sürekli gözde olduğunun altını
çizen Bayram, bölge tarihinin aynı zamanda burayı ele geçirmek için
verilen mücadelelerin de tarihi olduğunu kaydetti.Osmanlı İmparatorluğu’nun
hüküm sürdüğü topraklarda yaşayan Araplar’ın bazı güçler tarafından
bölündükten sonra 17 ayrı devlet kurduklarını anlatan Bayram, şöyle konuştu:
“Osmanlı, bugün çok sayıda millet, mezhep, etnik grup ve zümrenin, yaşadığı
Lübnan gibi birçok yerde adalet ve hukuku koruyarak bu farklı grupların
birbiriyle çatışmadan huzur içinde varlıklarını sürdürmelerine olanak
sağlamıştır. Oysa, çeşitli çıkarlara göre sınırları cetvelle çizilmiş
gibi dümdüz olan hudutlarla ayrılan Araplar, Osmanlı’dan sonra bir daha
asla aynı barışçı ve huzurlu düzeni kuramamışlardır.”
Eski haline getirmek 50 yıl alır
“Bugün istenmeyen bir savaşın yaşandığı Irak’ın başkenti Bağdat’ta
insanların yanında Ortadoğu’nun en zengin tarih ve kültür varlıklarının
bombalandığını” kaydeden Bayram, Bağdat’ı tekrar eski haline
getirmenin 50 yıl alacağını tahmin ettiklerini belirtti.
Bir ucundan diğer ucuna 70 kilometre uzunluğa sahip Bağdat’ın, ABD ve
İngiliz koalisyon güçleri tarafından kuşatılmasından sonra şehrin daha büyük
ve telafi edilemeyecek oranda tahribata uğrayacağını bildirdi.
NTVMSNBC
|