Bayındırlık Bakanlığı, deprem
şûrasını eylül ayında topluyor
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, ‘deprem şûrasını’ toplama
yetkisini elde edebilmek için bakanlığın kuruluş kanununda değişiklik yapılması
yönünde kanun teklifi hazırladı. Geçen haftaki Bakanlar Kurulu toplantısında
imzaya açılan teklifin kabul edilmesi halinde, bundan böyle ‘şûra’
toplama yetkisi Bayındırlık Bakanlığı’nın tekelinde olacak. 4 yılda
bir toplanması düşünülen şûraya bayındırlık ve iskan bakanı başkanlık
edecek.
Şûra yönetmeliğini hazırlayan bakanlık, ilk toplantının eylül ayı içinde
Ankara’da yapılmasını planladı. Yönetmelik gereği, şûrada benimsenen
kararlar, bakanlığın icra planına alınacak ve bu kararların yasalaşması
halinde, ilgili kurumlara gerekli yasal çağrıda bulunulacak. Kararların oy
çokluğu ile alınacağı şûrada, oyların eşit olması halinde, bakanın
uygun bulduğu görüş yürürlüğe girecek.
Şûra üyeleri TRT, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürü, Devlet
Planlama Teşkilatı (DPT) Müsteşarı, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma
Kurumu (TÜBİTAK) ve Bayındırlık Bakanlığı’nın birim amirlerinden oluşacak.
Davetlilerin de bulunacağı komisyonda, üniversiteler ve sivil toplum örgütlerinden
temsilciler yer alacak.
Öte yandan Bayındırlık ve İskan Bakanı Zeki Ergezen’e ‘Deprem Şûrası’
ile ilgili olarak İstanbul Kültür Üniversitesi tarafından sunulan raporda,
deprem şiddeti senaryolarının kamuoyu üzerinde oluşturduğu derin korkunun
vatandaşı kaderciliğe ittiği değerlendirmesi yapıldı. Hasarlı binaların
depreme dayanıklı hale getirilememesinde, İstanbul’da meydana gelecek bir
depremin çok şiddetli olacağı yönündeki çeşitli çevrelerce yapılan değerlendirmelerin
etkili olduğu belirtilen raporda, dikkat çekici 3 tespit şöyle sıralandı:
“Yapılan deprem şiddeti senaryolarından çıkartılan derin korku,
kaderciliğe dönüşmekte ve alınması şiddetle istenen önlemler vatandaşın
gözünde önemsizleştirilmektedir. Bunun yanında, önlem için gerekli yatırım
bazen bina değerinin üstüne çıkmakta, maddi gücü belli olan vatandaşla
adeta alay edilmektedir. Özellikle ‘Kat Mülkiyeti Kanunu’ nedeniyle
apartmanlarda birlik sağlanamakta, bir ret direnişi büyük çoğunluğun can
ve mal varlığını tehlikede bırakmaktadır.”
Muhtemel bir İstanbul depreminde gerekli tedbirlerin alınmaması halinde
200–400 milyar dolar arasında zarar tahmininin yapıldığı raporda, böyle
bir depremin yalnızca İstanbul’un depremi olmadığına vurgu yapıldı.
Raporda, uğrayacakları geriye dönüşsüz ekonomik zararlar sebebiyle, bu bölgede
yatırımları olan tüm Avrupa ülkelerinin de depremi olacağına dikkat çekildi;
bu hususun gerek Avrupa Birliği ve gerekse ABD’ye anlatılması gerektiği
kaydedildi.
Muhtemel deprem zararlarının önlenmesi bakımından İstanbul ve yakın çevresinde
her türlü sanayinin Anadolu’da deprem tehlikesinden uzak alanlarda kurulacak
500 bin ile 1 milyon nüfuslu uzmanlık şehirlerine işçileri ile birlikte tanşınmasının
bir zaruret olduğu da dile getirilen şûra raporunda, bölgesel planların gözden
geçirilerek 6 ayrı şehir daha kurulması gerektiği belirtildi.
Zaman
|