reklam

05 Haziran 2003 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

Doğal sit alanında yapılaşma kararı, geleceğin yokedilmesidir

Mimarlar odası İzmir şubesi yaptığı bir basın açıklaması ile doğal sit alanlarının yapılandırılması ile ilgili görüşlerini bildirdi.

"- Hazine arazilerinin işgalcilere satişi imar affi'dir. İmar affı ise kente karşı suçtur, kentlerin iflasıdır.

- Doğal sit alanında yapılaşma kararı, geleceğin yokedilmesidir

Hazineye Ait Taşınmazların Değerlendirilmesi ile ilgili 4706 sayılı Kanunda yapılan - yapılmak istenen değişiklikler, yasadışı yapılaşmayı teşvik eden, özendiren ve doğal mirası yok eden çok önemli sakıncalar içermektedir.

Belediye ve mücavir alan sınırları içinde 31.12.2000 tarihinden önce üzerinde ruhsatsız yapılaşma olan Hazineye ait taşınmazların öncelikle yapı sahiplerine satışı için belediyelere devri öngörülmektedir. Bu yapılaşma (gizli) utangaç İMAR AFFI demektir.

İmar afları ise bugüne kadar defalarca (11 kez) uygulanmış, ancak hiçbir soruna çözüm getirilemediği gibi, kentlerin yozlaşmasına, kimliksizleşmesine, tükenmesine neden olmuştur.

Bugün ülkemiz kentlerinin (başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere) en büyük sorununu, geçmişte imar aflarıyla yasallık kazandırılmış ruhsatsız - yasa dışı yapıların bulunduğu, sağlıksız, güvensiz, her türlü kentsel teknik ve sosyal alt yapıdan yoksun alanlar oluşturmaktadır. Bu tür sağlıksız kentsel alanların sorunları çözülemeden, son yasa değişikliği ile bu alanlar daha da çoğaltılacaktır. Yasa düzenlemesinin göz ardı ettiği en büyük tehlike DEPREM RİSKİ'dir. Hiçbir mimarlık- mühendislik hizmeti almadan yapılan yasa dışı yapıların deprem riski karşısında, af'la yasallaştırılması kararını alanlar olası felaketlerde sorumlu olacaklardır.

Aynı Kanun Tasarısında birinci derece doğal sit alanlarında bulunan arsa ve arazilerde toplam inşaat alanı taşınmazın yüz ölçümünün yüzde altı diye önerilen gelen tepkiler üzerine yüzde üçünü geçmemek koşuluyla yapılaşmaya izin verileceği hükmü yeralmaktadır.

2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu Doğal Sit Alanlarını "bilimsel muhafaza açısından evrensel değeri olan ilginç özellik ve güzelliklere sahip olması ve ender bulunması nedeniyle kamu yararı açısından mutlaka korunması gerekli olan alanlar" olarak tanımlamaktadır.

Doğal sit alanları evrensel doğal mirasımızdır ve kesin yapı yasağı bulunan alanlardır. Genel bir kararla yüzde üç yapılaşma hakkı tanınması kamu yararına aykırıdır, yanlıştır.

Doğal sit alanlarının yüzde üç yapılaşmaya açılmasıyla burada yerleşecek nüfusun ihtiyacı için gerekli olan ve yasalar gereği ayrılması gerekecek kentsel teknik ve sosyal altyapı alanlarının (Sağlık, Eğitim, Kültür, Güvenlik, Dini Tesis, Yol Enerji, Kanal vb.) eklenmesiyle bu oran yüzde yedilere çıkacaktır. Öneri yasa ile varılacak uygulama doğal sit alanlarının niteliğini ortadan kaldıracak çok sakıncalı bir sonuca yol açacaktır.

Doğal sit olmasa dahi hiçbir yer için bu oranda bir genel yapılaşma kararı imar planları yapılmadan alınamaz, alındığı takdirde bilimselliğe, planlı kentleşme anlayışına ve çağdaş uygulamalara aykırı, kamu yararı bulunmayan bir uygulama olacaktır.

Sonuç olarak gerekçesi ne olursa olsun, Doğal Sit'lerin yağmalanmasına yol açacak bu karardan vazgeçilmeli, yasaların öngördüğü şekilde ve süreci içinde sit olarak tescilli alanların koruma planları yapılarak, bu alanların evrensel doğal miras niteliği sürdürülmelidir.

İlgililere ve kamuoyuna önemle duyururuz."
Arkitera

 

Haziran 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29

30

diğer aylar için tıklayın

Diyalog

Ahmet Gülgönen
22 Nisan 2003 günü Diyalog bölümümüze konuk oldu.

Ahmet Gülgönen hakkında daha fazla bilgi edinmek için  tıklayın. 

Diyalog buluşmasını soru cevap şeklinde okumak için  buraya tıklayın...


Vitra - Artema'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz