
a.gul
SAYIN HOCAM
KISA ÖZGEÇMİSİNİZİ OKUDUM VE YASANTINIZIN ,AYNI ZAMANDA MIMARLIK
GECMISINIZIN BUYUK BIR BOLUMU YURTDISINDA GECMIS.BUNUN NEDENINI MERAK
EDIYORUM.NEDEN YURTDISINI SECTINIZ?BEN DE MIMARLIĞI BITIRDIM VE MESLEK YASAMIMA
MASTER YAPARAK DEVAM ETMEK ISTIYORUM.YURTDISI ICIN MIMARLIK ACISINDAN HANGI
ULKELERI VEYA HANGI UNIVERSITELERI TAVSIYE EDEBILIRSINIZ?BILGILERINIZE ARZ
EDERIM.
Ahmet
Gülgönen
Büyük bir kismi yurt disinda gecen meslek
yasamla ilgili görüsüm su:
Benim mimarlik (buna kentsel tasarimi da ekleyebiliriz) yasantim, egitmenlik ve
tasarim ugrasilari olarak bir ikilem icinde. ( buna teori ve pratik de
diyebiliriz) Bu ikilem icin en uygun ortami bana Avrupa verdi. Türkiyede'de
kaliteli bir dialog kurulabildigi zaman tasarim ve egitim calismalarim oldu.
Master calismasi icin sizin kendi gelisme tercihlerinize göre, ve cok iyi
bildiginiz yabanci lisanlari da göz önüne alarak ve imkanlarinizi düsünerek
arastirma yapmaniz lazim.
Mourner
Sevgili Hocam;
Tasarım ilkeleri bolumunde belirtmis oldugunuz Kavramsal ve "Çevresel
Yaklasım ilkeleri" ya da benim onlara verdigim adla "Yontemli ve
Sezgisel Tasarım " mimarlık yasamınıza profesyonel anlamda ne kattı ya
da profesyonel yasamınızdan ne goturdu?
İkinci bir soru olarak bu ilkeleriniz surekli sabit mi kaldı yoksa
"dinamik" olarak gunun kosullarına adapte olabildi mi bunu merak
ediyorum.
Saygılarımla,
Gokhan Ondem
Ahmet
Gülgönen
Yöntemli ve sezgisel tasarim sözcüklerinin
kavramsal
( conceptuel ) ve cevresel (contextuel) kavramlarinin tam karsitlari
olduklarindan emin degilim. Bu kavramlari bir recete olarak algilamak yerine
tasarim ve teoriyi zenginlestiren veriler olarak düsünmek dogru olur. Bu iki
kavram probleme göre farkli agirliktadirlar. Bazen isin contextuel yönü agir
basiyor, bazen ise kavramsal sorunlar öncelikli oluyor.O yüzden her ele alinan
probleme göre bunlarin dinamigini arastirmak , hissetmek lazim.
Benim mesleksel yasamimi zenginletirdikleri muhakkak.
Zeynep
Uluslararasi olmak
Ahmet Bey merhaba,
Turkiye'de mimarların uluslararası olamama sorunu sık sık gündeme geliyor.
Türkiye'de uluslararası düzeyde iyi olarak değerlendirilecek işler üretilmiyor
mu? Siz meslek pratiğinizi Türkiye'de sürdürseydiniz bugün geldiğiniz
noktaya gelebilir miydiniz?
Ahmet
Gülgönen
Uluslararasi düzeyde olmak ve ulusallik
birbirine karsit kavramlar degil. Uluslar arasi sayginligin tabii ki ulusal bir
boyutu da var.
Mimarlikta uluslar arasi düzeyde olmak, uzun bir devamlilik icinde,sosyal yönü
olan, otantik , plastik ve teorik yönden güclü eserler vermeye bagli.
Benim uygulama ve projelerim, Avrupada oldugu gibi Amerika'da, Canada,da ve Türkiye
oldu.Bu günün iletisim imkanlariyla büronun adresinin nerede oldugu önemli
degil.
rennie
Ahmet Bey Merhaba,
Kahn'ın yanında uzun yıllar çalışmış ve ardından Fransa'da mimarlık
pratiğini sürdüren bir mimar olarak, iki kıtada mimarlık kültürü arasındaki
farkı nasıl değerlendirirsiniz? Avrupa ve Amerika'da mimarlık kültürü
hangi temel noktalarda birbirlerinden ayrılıyor ya da birbirlerine yaklaşıyor.
Teşekkürler.
Ahmet
Gülgönen
Mimarlik kavram olarak evrensel. Bu evrensellik
problemlerin cevresl verilerine göre (bunu kültürel cevre ve fiziksel cevre
olarak alinmlamak lazim) farklilasmalarini sagliyor.
O bakimdan "bütün hümanizmasiyla mimarlik" kavrami degil,
mimarligin uygulamasi farkli Avrupa ve Amerikada.
Bilhassa Avrupa'da kentsel kültür ve tarihsel cevre, mimarligina ayri bir
zenginlik veriyor. Ayni sey Türkiye icinde söylenebilinir.
mona
Center Pompidou
Ahmet Bey,
Paris'te Center Pompidou-Beaubourg Kültür Merkezinde ikincilik ödülünüz
var. Pompidou Kültür Merkezi dünyanın belkide en tanınmış binalarından.
Ve bu binanın mimari proje yarışması da oldukça ses getirmiş.
Bu yarışmaya katılan ve 2. olan bir mimardan, yarışma hakkında anılarını
dinlemek bizi çok memnun edecek.
Yarışmayı kazanan projenin arsayı (yapı adasını) kullanışını nasıl
buldunuz, siz bu alanı nasıl değerlendir miştiniz?
Yarışma sonuçlandığında birinci gelen proje hakkında ilk düşünceleriniz
ne olmuştu, şimdi bir Parisli olarak Pompidou Kültür Merkezi'ni nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ahmet
Gülgönen
Paristeki Center Pompidou Kültür Merkezi
projesini Kemal Aran' la birlikte yapmistik .Projeye ayrica Selahattin önür ve
Metin Demiray da katilmisti. Bizim yakasimimiz, projenin metre kare olarak cok büyük
olmasi ve tarihi cevre icinde olusu nedeniyle
daha ziyade kentsel bir doku gelistirmek seklinde olmustu. Bilhassa bu dokunun
programi belirliyen farkli konulara
göre adaptasyonu söz konusu idi,yani bir fikir projesiydi.
Rogers ve Piano'nun yapisi ise uygulamaya hazir bir objeydi .
Piano'nun yapisinin seciminin ne kadar yanlis oldunu zaman gösterdi.(O zaman da
belliydi) Mevcut bina insanin huzur ve zevkle sanat dünyasina girecegi , ve düsünebilecegi
ve bu sekilde yüceltilecegi bir cevre degil.)
didem
Ahmet Bey,
1960 - 1975 arası dönemde Amerika, Avrupa ve Türkiye'de akademik ve pratik
mimarlık üretiminin içinde aktif olarak bulunmuş biri olarak bu dönemin Türk
mimarlığını nasıl görüyorsunuz?
Örneğin ODTÜ'de eğitimci olarak bulunduğunuz dönemde Türkiye'deki mimarlık
etkinliği ile ilgili düşünceleriniz ve kaygılarınız nelerdi? Bu kaygılar,
ODTÜ'nün eğitim programının biçimlenmesinde (sizce) etkili oldu mu?
Teşekkürler...
Ahmet
Gülgönen
1960- 75 yilari arasinda (buna ODTU nün kurulus
yillari da diyebiliriz) ODTU'nün bir cok sorunu arasinda mimarlik bakimindan
iki özeligi olumlu idi. Birincisi bir sosyal suurun belirgenlemesi,
sorgulanmasi, digeri de fakültenin , para ve spekülasyon dünyasi disinda
olmasi. Bu iki sorun, mimarligin insancil boyutu ve relatif otonomisi, temel
mimarliktaki arastirmalara katki veriyordu,ayni zamanda isin evrenselligini
anlamakta yardimciydi. O yillardaki (bu gün oldugu gibi) Türkiye mimarliginin
gerekseme duydugu boyutlardir bunlar ve muhakkak ki yüzeyselliginde bu nedenler
vardir. Söyledigim sebepler mimarlik fakültesinin müesselesmesinde rol
oyniyabildi mi ve icine kapali bir akademizme direndi mi bilemiyorum?
ODTU de benim katkim, o cevrede azinlik olarak, daha cok mimariye gönüllü
bazi ögrencilere veredigim bir sorgu
lama gücü, ileriye dogru güvendir saniyorum.
mer
Merhabalar,
Arredamento Dekorasyon dergisinde 1989 yılında yayınlanan söyleşinizde
"Türkiye'den en beğendiğiniz mimarların adlarını verebilir
misiniz?" sorusuna; Mimar Kemalettin, Mimar Vedat (Tek), Seyfi Arkan
isimlerini vermişsiniz.
Bu soruya günümüz Türk Mimarlığından isimler verebilir misiniz?
Teşekkürler.
Ahmet
Gülgönen
Türkiye'de bugün az da olsa muhakkak ki bir
grup degerli mimar ve mimarlikla ugrasan kimseler var. Ben prensip olarak isim
vermiyorum. Ismini vermedigim kimse alinir. Ne lüzum var.
Genede isterseniz mimarliga ve egitime katkisi bakimindan cok degerli bir kimse
olarak Kemal Aran'i verebilirim.Barinakten Öte kitabi bence son yillarin en önemli
mimarlik olayidir.
pulp
Merhaba,
ODTÜ ile Ecole des Beaux Arts arasında daha doğrusu Avrupa ve Türkiye arasında
eğitimde ne gibi farklar olduğunu düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim
|