İzmir’in Kızlarağası Hanı...
Osmanlı
döneminde tüccarların, hizmetkarlarının ve yüklü develerinin kaldığı Kızlarağası
Hanı, şimdi kültür ve ticaret merkezi işlevi görüyor.
16. yüzyılın sonuna kadar İran ve Hindistan başta olmak üzere Asya ülkelerinin
ipek, halı, kumaş gibi değerli ihraç ürünleri “İpek Yolu” üzerinden
Akdeniz limanlarına, Anadolu ürünleriyse kervan yollarının elverdiği
nispette ve yakınlığı derecesine göre Efes (Ayasuluk), Kuşadası, Alanya
iskelelerine ulaştırılarak buralardan pazarlanıp ihraç ediliyordu.
Sakız Adası’nın Osmanlı egemenliğine geçmesinden ve Osmanlı-İran
savaşlarının durdurulup, “Kasr-ı Şirin Antlaşması”na dönülmesinden
sonra İpek Yolu’nun Anadolu’dan geçen bölümünün tekrar ulaşım ağına
girmesi, İzmir Limanı’nın önemini artırdı. Doğudan ve Anadolu’dan İzmir’e
yönelen kervanların taşıdığı malları depolamak, pazarlamak ve tüccarlar
ile kervanları barındırmak için yeni han ve kervansaraylara ihtiyaç
duyuldu. Bu gereksinim üzerine 1744’te Kızlarağası Hacı Beşir Ağa tarafından
inşa ettirilen ve uzun yıllar İzmir’de önemli bir boşluğu dolduran Kızlarağası
Hanı, 1993 yılında restore edilerek turistik çarşı olarak hizmete girdi.
Osmanlı mimarisinin günümüze gelen İzmir’deki nadir eserlerinden Kızlarağası
Hanı, hemen her ‘uzun mesafe hanı’nda olduğu gibi iki katlıydı. Üst
katta, galeriye açılan odalarda yatmak isteyenler kalır, zemin katta ise yükleriyle
develer, tüccarlar ve hizmetkarların kalabileceği odalar, malların boşaltıldığı
ve pazarlandığı dükkanlar ile pazarlık yapan insanlar bulunurdu.
Teknolojinin ulaşım alanında çeşitli değişikliklere yol açması ve
ekonomik hayatın yer değiştirmesiyle Kızlarağası Hanı da yavaş yavaş önemini
kaybetti. Han, gece konaklamalarının sona ermesinden sonra, sadece malların
indirildiği ve depolandığı bir yer durumuna geldi.
Kemeraltı Çarşısı'nı gezenler handa soluklanıyor
Restore edildikten sonra hizmete giren Kızlarağası Hanı, şimdi kültür ve
ticaret merkezi işlevi görüyor. Han avlusunun ortasındaki çay bahçesinde,
günün yorgunluğu sohbetlerle atılıyor. Edebiyatla ilgilenenler, akşamüstü
burada buluşarak keyifle çaylarını yudumlarken koyu sohbetlere dalıyorlar.
Kızlarağası Hanı Yönetim Kurulu Üyesi ve handaki İskenderiye Kitaplığı’nın
sahibi Mustafa Kaylı, hanın bir kültür ortamı oluşturduğunu, Kemeraltı
Çarşısı’nı gezerek yorulanların burada soluklandığını belirtti.
Hanın metropolde “Anadolu havası” estirdiğini dile getiren Kaylı, hanı
gezmeye gelen turistlerin çay bahçesinde yapılan sohbetlere katıldığını
ve bundan büyük keyif aldıklarını söyledi. Turistlerin en çok Atatürk ve
Cumhuriyet ile ilgili kitaplara rağbet gösterdiklerini kaydeden Kaylı, zaman
zaman şiir dinletileri ve kültür sanat etkinlikleri düzenlediklerini, avluda
ücretsiz sanat etkinliklerinin gerçekleştirilmesi halinde hanın cazibe
merkezi olacağını söyledi.
Hanın sorunları
Kızlarağası Hanı Yönetim Kurulu Başkanı Nedim Faydalı da, hanı her ülkeden
turistlerin gezmeye geldiğini söyledi. İki kattan oluşan handaki dükkanlarda
halı, kilim el sanatları ürünleri, kitap, deri kıyafetleri ve hediyelik eşyalar,
CD, antika ürünler ve takı satıldığını belirten Faydalı, hanın “güvenlik
sorunu” olduğunu dile getirdi. Hırsız ve kapkaççıların turistleri
rahatsız ettiğini, bu durumun hanın imajını olumsuz etkilediğini kaydeden
Faydalı, han esnafının özel güvenlik sisteminin ücretini ödemeye gücünün
yetmediğini, bu nedenle sorunun emniyet güçleri tarafından çözülmesi
gerektiğini söyledi.
Faydalı, Büyükşehir Belediyesi’nden de hanın girişindeki sebil çeşmeye
su vermesini istedi.
NTVMSNBC
|