reklam

Walt Disney Konser Salonu
Proje

English Text

Walt Disney Konser Salonu
Saffet K.Bekiroglu, Los Angeles, 15 Ekim 2003

Frank Gehry tarafından tasarlanan Walt Disney Konser Salonu 23 Ekim'de yapılacak gala ile kapılarını ziyaretçilere açıyor. Herkes tarafından uzun süredir tamamlanması beklenenen yapı, Hollywood tabelası ile birlikte, Los Angeles'ın yeni ikonu ve şehrin yeni röper noktası olmaya aday.

Walt Disney Konser Salonu (WDCH), Finli orkestra şefi Esa Pekka Salonen tarafından yönetilen Los Angeles Filarmoni Orkestrası'nın kalıcı adresi olacak. LA Filarmoni Orkestrası son 40 yıldır, 105 müzisyeniyle Dorothy Chandler Pavillion'unda dinleyicilerine ulaşmaktaydı. Yine LA kent merkezinde yer alan, 1964 tarihinde açılan bu dikkate değer pavyon, çok amaçlı bir performans tiyatrosu olarak tasarlanmış ve opera, müzikal, dans gösterileri ve hatta Oscar Ödül törenleri için bile kullanılmaktaydı. Ancak, senfoni müziği için akustik yetersizliği nedeniyle, LA Filarmoni Orkestrası tüm kapasitesini kullanabileceği yeni bir mekan arayışı içindeydi.

WDCH fikri 1987'de, Walt Disney'in dul eşi, Lillian Disney'in yeni bir konser salonu inşası için Los Angeles Filarmoni Orkestrası'na 50 milyon dolar bağışlamasıyla ortaya çıktı. Frank O. Gehry ve ortakları büyük bahçeli bir avlu tasarımıyla 1987-1988 yılları arasında açılan mimari yarışmayı kazandılar. 1992'de temel atılmasının ardından inşaat başladı. Ancak, 1990'lı yılların başındaki kötü ekonomi ve kaynak bulma problemleri nedeniyle proje 5 yıllığına askıya alındı. Lillian Disney'in kızı Diane Disney Miller'ın yardımıyla kaynak bulunarak inşaatın yeniden başlatılmasına kadar, kimse projeye devam edecek gözüyle bakmıyordu. Gehry'nin İspanya'daki Bilbao Guggenheim Müzesi'nin ve LA Filarmoni'nin yurtdışındaki konserlerindeki başarıları fon bulma sürecini hızlandırdı ve sonunda inşaat 1997'de tekrar başladı.


Grand Avenue'den Görünüm

 

 

 


Dorothy Chandler Pavillion'dan Vakıf Sahiplerinin Odasının Görünümü

 

 

 

 




Walt Disney Konser Salonu'nun Girişi

 

 

 

 

 


Konser Salonu'ndan Görünüm

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


 


CATIA Dijital Model

 

 

 

 


Saffet Kaya Bekiroğlu

Başlangıçta, 100 milyon dolara 1992 yılına bitmesi düşünülen WDCH, 274 milyon dolara on beş yıl sonra tamamlandı. Bu zor süreçte, tasarım değişti, farklı malzemeler dahil edildi ve proje son formunu aldı.

WDCH, Dorothy Chandler Pavillion ve Arata Isozaki'nin Çağdaş Sanatlar Müzesi'nin karşısında, tipik bir dörtgen yapı adasında konumlamaktadır. Düzensiz yapraklarıyla açmak üzere olan bir çiçeği anımsatan bu merkezi kompozisyon, Los Angeles kent merkezi ızgara sisteminin içinde cazibeli bir kentsel odak noktasına dönüşür.

Gehry tarafından ilk başta kireçtaşı olarak tasarlanan WDCH'nin, daha sonra işverenin metal malzemesini tercihi ve bütçe kısıtlamaları nedeniyle, dış kaplaması işlenmiş paslanmaz çelikle değiştirilmiştir.

Günün saatine göre yapı, ışığı farklı yansıtan dış yüzeyiyle beklenmedik etkiler doğurur ve her seferinde ziyaretçileri farklı bir görsel deneyim sunarak onlara sürpriz yapar. Vakıf sahiplerinin odası diye anılan kütle, parlak ve ayna gibi yansıtıcı yüzeyiyle genel yapıdan ayrışır. Bu burkulmuş dış yüzey interaktif bir etki oluşturup çevreyi, deforme ederek yeniden bizlere yorumlar.

Yapı yükseldikçe dış metal yüzeyler bir basamak arkaya çekilerek, ziyaretçilerin tırmanıp yürüyebileceği platformlar sağlar; yüzeylere yakınlaşan, bu balkonlar kent merkezinin panoromik manzaralarını sunar. Balkonlar, yapı çevresinde, ikinci katta yer alan Garden Plaza'da başlayıp yine orada biten bir hat oluşturur.

Bu taş kaplı teraslandırılmış Garden Plaza'da, iki küçük anfitiyatro ve Lillian Disney'ın anısına, koleksiyonunu yaptığı mavi Delft çinisinden, gül şeklinde bir çeşme bulunur.

Ziyaretçiler, kıvrımlı ana giriş merdivenini çıktıktan sonra içeriye, dış metal cephenin eteklerinden süzülerek girerler. Ana lobi mekanında, 6.5 metre yüksekliğinde, içine aydınlatma ve havalandırma elemanları gizleyen ağacı anımsatan kolonlar bulunur. 

Her zaman kamuya açık olan bu mekan, caddenin paralelinde uzanır ve gün boyunca iyi havalarda katlanabilen cam panellerin kalkmasıyla Grand Avenue'ye doğru yayılır. 

Kimi kullanıcılar için bu sosyal çevre, işlerine giderken kullandıkları bir geçiş mekanına dönüşebilir, kullanıcılar caddeden ya da otopark alanından giriş yaparak kafeye, bilet gişesine, restorana, hediyelik eşya dükkanına gidebilir ya da hiç bir aktiviteye katılmadan sadece bu mekanda vakit geçirebilirler. Bu sosyal ortam, yapının sadece entellektüel sanat ve izleyenlerine ev sahipliği yaptığı diğer konser salonlarının aksine günlük hayatın bir parçası olarak kullanılabilmesine olanak tanır.

Lobileri geçtikten sonra, içeride, merkezi sahneyi 360° derece çevreleyen 2.265 kişilik bir oditoryum saklıdır. Sahnenin merkezde yer alması ve oturma alanlarının sahneye çok yakın mesafede olması, samimi bir ortam yaratır. Üstelik bu voyeristik oturma şekli dinleyiciyi, gösterinin doğal bir parçası haline getirir.
Ana sahnenin arkasında merkezi olarak yerleştirilmiş ve tüm mekanın odak noktası durumunda olan, 6.065 ahşap ve metal borudan oluşan bir org bulunur.

Oditoryumun iç kaplaması bal renkli Douglas köknar kerestesinden yapılmış panellerden oluşur. Asılı bir kumaş gibi duran ahşap tavan, orkestranın 150 metre üzerinde yüzer. Ritmik yerleştirilmiş ahşap bantlar ve gizli çatı ışıklıkları ile indirekt gün ışığının içeri alındığı, birbiriyle uyumlu bir biçimde çakışan yüzeylerin sürekli akışkanlığı ile kişi, müziği adeta gözünde canlandırılabilir.

Mimarisinin yanısıra, konser salonunu başarılı kılacak olan bir diğer unsur da akustik özellikleridir. Projenin başından beri Gehry ile birlikte çalışan Japon akustik danışmanı Yasuhisa Toyota'nın önerileri üzerine tavanın ahşap bantlarını eğerek ideal ses elde edilmiştir. Salon inşa halindeyken, bazı müzik testleriyle akustik optimizasyonu artırmak amacıyla, bantların açıların ve ahşap yüzeylerin konumlarının ince ayarları yapılmıştır. Dıştan gelecek sese karşı yalıtım için ise salon iki kat alçı duvarla çevrelenerek izole edilmiştir. Orkestranın ilk provasıyla salonun ses kalitesi orkestra şefi Salonen tarafından onaylanmıştır.

Gehry'nin mimarlığını eşsiz kılan en büyük özellik duyusal ve romantik tasarım anlayışını gelişmiş üretim teknolojisiyle birleştirme biçimidir. Havacılık ve araba tasarımı endüstrileri için geliştirilmiş olan Fransız yapımı CATIA adlı programı ile bu tarz geleneksel olmayan tasarımların üretimi ve imalatı mümkün kılınmıştır. Söz konusu yazılım, ileri kompleks yüzey anlayışı ile malzeme kapasitesini sayısal olarak kontrol eder ve inşa giderlerinin düşmesine yardımcı olur.

Sonuç olarak, WDCH'nin mimari deneyimi başlı başına bir etkinlik olup müzik performanslarına iltifat eder. Gehry'nin bu insancıl, sivil yapısı entellektüel sanat için bir anıt olmanın yanında herkesin zevk alıp bir parçası olabileceği bir mekan olmuştur.

Saffet Kaya Bekiroğlu
Saffet Kaya Bekiroğlu, 1973 yılında Lefkoşe'de doğdu. İTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü'nden mezun olduktan sonra 1998 yılında "En Başarılı Tez Çalışması" ödülünü alarak Kaliforniya Üniversitesi'nden yüksek lisansını tamamladı. Bu tarihten itibaren Gehry ve Ortakları mimarlık ofisinde bir parçası olarak Frank Gehry ile birlikte çalışmaya başladı. Bu dönem içerisinde, Walt Disney Konser Salonu, MIT Bilgisayar Mühendisliği Araştırma Bölümü, Kudüs Tolerans Müzesi gibi pekçok uluslararası projede çalıştı. Bunların yanında Morphosis ve Mark Mack gibi firmalarla yüksek nitelikli konut çalışmaları yapmıştır.

Mimarlık çalışmalarının dışında, UCLA, SCI-Arc, Los Angeles Woodbury Üniversitesi ve Barselona ESARQ-UIC'de misafir öğretim görevlisi olarak jürilere katılmıştır.

Bekiroğlu'nun esas ilgi alanı, fiziksel ve gelişmiş tasarım tekniklerini kullanarak kompleks bir geometriye sahip mimari projelerin geliştirilmesidir.

» Proje çizimleri için tıklayın.

 

 

Proje

Walt Disney Konser Salonu

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz