reklam

 

TÇMB Mimarlık Yaz Okulu' na Katılan Öğrencilerin Görüşleri
Sanat > Mercek Altında

TÇMB MİMARLIK YAZ OKULU

Pınar Gökbayrak - İTÜ, 4. Sınıf Mimarlık Bölümü Öğrencisi
Bir "ilk"i yaşamak
TÇMB Mimarlık Yaz Okulu'na katılırken beklentim daha önce katıldığım atölye çalışmalarının bir benzeriyle karşılaşmaktı. Farklı bir ortamda, farklı okullardan öğrencilerle, daha önce hiç çalışmadığım yürütücü mimarlarla bir tasarım sürecini paylaşmak, bu sürece yaklaşımlarından kendi birikimime katkı sağlamak ve muhtemelen de şantiye stajında olduğu gibi betonun dökülmesini, prizini almasını,vs. gözlemlemekti. Kısacası tasarım aşamasının verimli geçmesini umuyor ama uygulamadan fazla birşey beklemiyordum.

Ancak ODTÜ'ye vardığım dakikadan itibaren bu yaz okulunun beklediğimden farklı bir formatta hazırlandığını hissettim. Herşeyden önce çok profesyonelce tasarlanmıştı. Etrafta sürekli dolaşan kamera da sürekli bize bunu hatırlatıyordu. Beklediğim üzere teorik bilgiler verildi önce. Ardından gelen tasarım süreci de tartışmaları, kararları ve aşamalarıyla beklediğim gibiydi. Ancak ne zaman ki biz uygulama yapacağımız araziye gittik, o zaman bu aşamanın bir "şantiye stajı gözlemi"nden çok farklı olacağı anlaşıldı. Bir hafta boyunca ustalarla kalıp taşıyıp, taktık, donatı bağladık, beton döktük ve perdahlama yaptık - bir aylık şantiye stajında öğrendiğimden çok fazlasını öğrendim, malzemeyi deneyimledim ve dolayısıyla gerçekten özelliklerini, kolaylıklarını, avantajlarını ve kapasitesini tanıdım.

Aksilikler olmadı mı? Mutlaka olmuştur, en çok da yetişmeyecek kaygıları. Ama pazar günü oyun duvarlarımızın fotoğrafını çekmek için makinemi elime aldığımda farkettim ki, bu bir hafta benim mimarlık eğitimimde düşündüğümden çok daha önemliydi. Bir mimar herhalde en büyük heyecanını, inşa edilmiş ilk tasarımını gördüğü an yaşasa gerek. Biz 21 mimarlık öğrencisi henüz mezun bile olmadan, iki gün önce sadece kağıt üzerinde ve makette varolan tasarımlarımızın inşa edildiğine tanık olduk, hatta inşa ettik. Kendi elimle inşa ettiğim tasarımım, çok önemli bir ilk. Ve artık o duvarlar, sadece bizim hayalimizde yaşattığımız kullanıcılar tarafından öngördüğümüz şekilde kullanılmayacak. Eylül ayında, parkın gerçek kullanıcıları, çocuklar, gelecek. Ve kesinlikle onların vereceği tepki en heyecan verici olanı!

Erbil Tuncay- Yıldız Teknik Üniversitesi, 4. Sınıf, Mimarlık Bölümü Öğrencisi
TÇMB nin yazokuluna katılmaya karar verdiğim ilk anda sıradan bir workshop olacağını düşünmüştüm. Fakat Ankara'ya giderken temayı iyiden iyiye kafamda şekillendirmeye çalıştıkça,heyecanlanmaya başladım.

Teoride ve Pratikte Eğitim Bir Bütündür....
Bu tema;
Şu zamana kadar okulda sadece teoride görülenin tamamiyle pratiğe
dökülmesi,
Tasarımını bizzat öğrencilerin yaptığı,
Uygulamasını bizzat öğrencilerin yaptığı,
Betonu döktüğü, sıvayı yaptığı, kalıbı çaktığı...
Bir workshop bir grup çalişması olabilir miydi?

Aynen öyle oldu.Gittik, gördük, yaşadık, tasarladık ve yaptık.... bir mimarlık öğrencisi için, tasarladığı binanın veya bir objenin birebir ayakta durduğunu görebilmek, bu manevi tatmini içinde hissedebilmesi harika bir duygu. Sanki bir öğretmenin yetiştirdiği ona emek verdiği öğrencisinin ileride büyük bir insan olduğunu görebilmesi gibi..
İlkler hiçbir zaman unutulmaz....
Bu bizim ilk yapıtımız,asla unutamam..
Bir hafta boyunca yaşadıklarım yani teorinin pratiğe dökülmesi işlemi sırasında kazandığım deneyim,arkadaşlık; olgunlaşma sürecini nasıl hızlandırdığını anlatmam çok zor... Bu süreçteki en önemli öğeler organizasyon ve arkadaşlıktı. Organizasyonun bu denli mükemmel olabileceğini, arkadaşlığın ise sanki kırk yıldır birbirini görmeyen insanların o gün buluşup sıcak diyaloglara girebileceğini inanın tahmin edememiştim.

Mekan ve tema (gerçekten eğitimde ki büyük bir eksiklik) seçiminden tutunda en ufak süprize kadar herşeyi düşünen Handan ve Füsun Ablaya sonsuz teşekkürler.

Yapılan işle büyük gurur duydum....

Burçin Yıldırım, İTÜ, 4. Sınıf Mimarlık Bölümü Öğrencisi
İlk olarak Arkitera sitesinden duyduğum TÇMB Yaz Okulu'nun, şimdiye kadar sıkça tekrar edilen ve sadece yüzeysel kalmakla yetinen diğer mimarlık atölyelerinden farksız olacağını düşünmüştüm. Fakat, 'Teori ve pratikte eğitim bir bütündür' ilkesiyle yola çıkan bu atölyenin amacına ulaşması ve okulda aldığımız teorik eğitimi; çalışarak, dokunarak ve hissederek tam anlamıyla tamamlaması ve pratiğe dökmesi beni çok memnun etti. ilk günden başlayan sunumlar ve teknik gezilerin hemen ardından, yaz okulu yöneticilerinin yardımlarıyla tamamladığımız tasarımlarımızı bir hafta sonunda bitmiş olarak ayakta görebilmek sanırım bizim yaşımızda ki mimar adayları için inanması zor bir deneyim. 

Okullarda sadece gerçek olmayan insanlar için gerçek olmayan tasarımlar yaparken; burada gerçek insanlar için demir bağlayarak, kalıp çakarak, beton dökerek kendi ellerimizle gerçekleştirdiğimiz ürünlerin, eğitimin önemli bir açığını kapattığını düşünüyorum. Bunun yanısıra, mesleğimizin özünde olan takım ruhunu ve birlikte üretmeyide bu çalışma sayesinde öğrendiğimizi söyleyebilirim.

Semra Özgüler, Mimar Sinan Üniversitesi, 4. Sinif Mimarlık Bölümü
TÇMB Mimarlık Yaz Okulu, tam da okullarımızdaki öğrenimin ağır olmasından kaynaklanan bir durumdan dolayı okuduğum bölümden soğumuşken beni tekrar mesleğime sarılmam gereğini hatırlattı. Çünkü kalıplar sökülürken duyduğum kaygı, heyecan ve mutluluk hepsinin birarada başka bir eylemi gerçekleştirirken yaşayabileceğimi düşündüğüm şeyler değil, çünkü mimarlık sadece ortaya bir yapıt koymakla biten bir meslek değil, yaptığımız çalışmadan da anlaşılacağı üzere grup çalışmalarıyla çok daha güzel sonuçlar elde edilebilecek bir meslek . Bu durumda insan ilişkileri işin içine giriyor ve bunu en iyi biçimde sağlayabilmek için sanırım biraz psikolojiden anlamak gerekiyor, aynı zamanda yaptığımız herşeyin bir nedene, bir düşünceye bağlı olması da felsefeden biraz anlamayı gerektiriyor (işin uzmanlarına sormak lazım yanlış düşünüyor olabilirim elbet) veeeee sanırım bu sadece meslektaşlarımla paylaşabileceğim bi görüş yaptığınız yapıtı gördüğünüzde duyduğunuz heyecan... Bunu anlatmak için eşdeğer bir kelime bulamıyacağım...
Herşey için çok teşekkürler…"I Love Beton"

Arcan Aksakaloğlu, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, 4. Sınıf, Mimarlık Bölümü
Öncelikle bu buluşma, şimdiye kadar katıldığım en verimli öğrenci buluşması oldu. Böyle düşünmemin ilk ve en önemli sebebi kazandığım yeni dostlarım. Ben bu yaz okuluna gelirken kesinlikle böyle birşey düşünmedim, çünkü genelde bu tip buluşmalarda, kişi sayısının fazla olması nedeni ile bazı gruplaşmalar oluşur ve insanlar arasında samimi bir ortam sağlanamaz. Bunun dışında gelen insanlar çeşit çeşit olduğundan ve bunların arasında saçma sapan tipler bulunduğundan (en az bir tane), insanlar arasında istenmeyen gerginlikler oluşur. İşte burada bizim farkımız ortaya çıkıyor. Bizim aramızda gereksiz bir kişi bile yoktu, aksine herkes birbirine rahatlıkla uyum sağladı. Bu bizim ortak çalışmamıza da yansıdı ve çıkardığımız iş daha başarılı oldu. Daha da önemlisi hayat boyu sürebilecek dostluklar kazandık.

TÇMB Mimarlık Yaz Okulumuzun bana iş hayatımda sağladığı avantajlara gelince: öncelikle kendi tasarladığımız bir yapıyı yine kendi ellerimizle hayata geçirmemiz bizim için oldukça büyük bir tecrübe oldu bence. Tasarladıklarımızın nasıl uygulandığını bilmek, bize gelecekteki tasarımlarımızda yol gösterecek ve uygulama aşamasında daha çok söz hakkımızın olmasını sağlayacak (yani bir usta temel donatısını yanlış bağladığında "bunun doğrusu budur " diyerek bizi kandıramayacak). Bunun dışında ortaya gözle görülür bir ürün çıkması ve bu ürünün tam anlamıyla "bize" ait olması harika birşey. Bu, yaptığımız işin bir kanıtı ve gerektiğinde "bunu biz yaptık" diyerek insanlara gösterebileceğiz.

Sonuç olarak dolu dolu bir hafta geçirdim ve daha uzun süre böyle bir toplulukla birlikte olacağıma inanmıyorum. Hepinize teşekkürler. Yaz okulunda çok güzel bir hafta geçirdik. Bütün arkadaşlarım gibi benimde uzun yıllar unutmayacağım günlerdi. Sanırım birçok öğrencinin ve mimarın eline geçmeyecek harika bir fırsattı bu. Tasarladığımız duvarları adım adım vücuda getirdik. Onların hayat bulmasını, doğaya karşı ben varım demesini biz sağladık. Gerçek duvarların yapımında birebir çalıştık. Kimi zaman elimize eskizi kalemi alıp stüdyoda tasarım yaptık kimi zaman tulumlarımızı giyip şantiyede kalıp çaktık, demir bağladık.

Tasarım ve uygulamanın birlikteliğini gördük, malzemeyi yaşadık en önemlisi betonu öğrendik, kolaylığın ve zorluğunu gördük ve sonunda ömür boyu bozulmayacak bir beton gibi sağlam dostluklar kurduk. İşte böyle. Kısacası (zaten kısacık yazdım bununda daha kısası olmaz ama neyse) bu yaz okuluna katıldığım için gerçekten çok mutluyum.
Herşey için tekrar teşekkürler.

Mutlu Turhan, Gazi Üniversitesi, 4.Sınıf, Mimarlık Bölümü
Son bir haftamı okulda insanlara neler kaçırdıklarını anlatmakla geçirdim. Tabi bir de neler yakaladığımı düşünerek... Yola çıkış amacı gerek mimarlık eğitimine, gerek TÇMB tanıtımına, gerek çimento ve hazır beton kullanımına katkı olsun, bence orada harika şeyler yapıldı. Mimarlık adına, arkadaşlık adına... ve tabi organizasyon adına (eh bu konuda yaratıcının kim olduğunu herkes biliyor . Sonsuz teşekkürler. Bu oluşumun içinde varolan herkesi kucaklıyorum.

Sanem Lerzan Özen, Karadeniz Teknik Üniversitesi, 4. Sınıf, Mimarlık Bölümü
Gelmeden önce hiç bu kadar güzel bir organizasyon ve çalışma olabileceğini açıkçası düşünmemiştim. Öncelikle TÇMB yetkililerine, bizi yönlendiren ve beton hakkındakı bilgilerimizi artıran hocalarımıza, neredeyse 7 gün 24 saati paylaştığımız yeni dostlarımıza çok teşekkür ederim. (Umarım atladığım kimse yoktur.)

Bu bir hafta içerisinde beton hakkında kafamızda oluşturulan yanlış izlenimi sildik. Onun yerine çalışırken giydiğimiz tulumlara kadar yazarak dile getirdiğimiz yeni bir sloganımız var: "i love beton!!!"

Ayrıca artık bana ait bir yapıı var ortada diyebiliyorum, bu da sayenizde oldu. Çocuk parkımızı biz tasarladık, biz çizdik ve biz yaptık. Tellerini biz burduk, kalıplarını biz taşıdık, betonu perdahlama işini de yine biz yaptık. Sonunda da o muhteşem yapıtımızın karşısına oturup onu izlemeye başladık. Ama ben ayrıca orda çocuklar oynarken de gidip görmek istiyorum, sürünüp geçsin dediğimiz yerden sürüncek mi, zıplasın dediğimiz yerden zıplayacak mı? Bizim planladığımız gibi oynayacak mı diye?

Unutmadan; tüm beton severleri daha şimdiden özledim!

Ali Salim Arıkan, 9 Eylül Üniversitesi, Şehircilik Ve Planlama Bölümü
Benim dedem marangozdu. Yalnız mobilya yapan bir adam degildi, aynı zamanda bir zanaatkardı da. Derdi ki "İnsan ahşabı sekillendirdikce insan aslında kendini de şekillendirir" Daha henüz birlikteliğimiz bitmeden hissettigim birşey vardı (belki de bu yüzden kendimi işe o kadar cok verdim): Biz aslında kalemle kağıt üzerinde formlara sekil verirken de, demirleri bükerken de, kalıpları yerlestirirken de, keyifli keyifli sohbet ederken de hem birbirimizi, hem kendimizi sekillendiriyormuşuz.

Sizin gibi hem sanatkar hem zanaatkar ruhlu insanlarla karşılasmak yani "türdeşlerimi" bulmak,cok keyifliydi TCMB'ye karşı hissettiğim güzelliğin sebeblerinden ilki budur.

İkinci sebep arkadaşların maillerinde sık sık değindiği eğitimin bütünlüğü konusu; nasıl sık sık kelimelerin "ucuzlaştırıldığını" ve "içlerinin boşaltıldığını" söylüyorum ya bu kavramsal yabancılaşma hayatın her alanında var. Yani iletişimin aracı olan kelimeleri öylesine futursuzca kullanıyoruz ki, dediklerimizle demek istediklerimiz arasında büyük farklar ortaya çıkıyor. Böyle bir yabancılaşma hayatın her alanında varsa egitimde olmaz mı? Tabi olur.

Tasarım üzerine kurulan her bölümde eğitim süreci hep çizgileri gerçekle bir türlü örtüştürememe hastalığını doğuruyor. Aslında çizgi çizerken, tasarım yaparken, bir kenti planlarken ortaya çıkan ürünün yani bütün disiplinlerin anlatım araçlarını; başka bir deyişle "kelimelerini" kullanırken ortaya çıkan anlatımın "gerçekte" ne söylediğini bilmiyoruz, bu calışma aslında bu kısır döngünün kırılmasında ve eğitim konusunda özlenen yöntemlerin hayata geçirilmesinde son derece yenilikçi hatta devrimci bir özellik taşıyor. Tasarladık, yaptık, düzelttik yani ruh koyduk ortaya ve karşısına geçip ürünümüzü görmenin yani insan olabilmenin hazzını yaşadık. Yaptığımız şeyi sevdik, sahiplendik ve "içsellestirdik" insana ve egitime hakettigi değeri veren TCMB'ye ve tüm çalısanlarına özellikle de bu organizasyonun hazırlanmasında ve keyifli geçmesinde "emeği" geçen herkese böylesine çağdaş fikirli, akılcı, yenilikçi ve duyarlı oldukları için kocaman teşekkür, kucak dolusu sevgiler.

İdil Erkol, Mimar Sinan , 4. Sınıf, Mimarlık Bölümü
Açıkçası Ankara'ya gelmek icin yola düştüğümde bir iş olacağına iyi bir şeyler ortaya çıkacağına hiç inanmıyordum. 3 yıldır fırsatını buldukça atölye calışmalarına katıldım ama hiç iş çıktığını görmedim! Bu sefer hem tasarladık hem de tasarladığımız şeyin nasıl uygulandığını gördük! Görmekle kalmadık bizzat inşa ettik. Bence bu çok önemliydi. Henüz öğrenciyiz ve 'bilmiyorum' deme lüksümüz var. Bu lükse sahipken uygulama yapmamız çok güzel oldu. Beraberce iyi iş çıkardık.
Ben baştan bu işin reklam için yapıldığını düşünmüştüm ama öyle olmadığını gördüm. Bize ne kattığı çok önemsendi, program dışı geziler düzenlendi. Edindiğimiz dostluklar çabası...

Melike Bilgin, Uludağ Üniversitesi, 4. Sınıf, Mimarlık Bölümü
Önyargılara alışmış bir toplumun üyesi olarak TÇMB Mimarlık Yaz Okulu'na yaklaşım tarzımla şimdiki düşüncelerim arasında bir uçurum söz konusu olduğunu belirterek başlamak istiyorum söze. Okul döneminin henüz bitmiş olduğu bu yaz döneminde tekrar bir okul ortamına girme sıkıntısı taşıyarak-ki bu bir yanılgıdan ibaretmiş - hevesli ama birazda asık bir suratla geldim yaz okuluna. İçinde OKUL kelimesinin geçmesinin de payı olsa gerek ama bu çalışmaya okul kelimesini katmak ne denli doğru, işte bu tartısılır...Yaşadıgımız bir haftalık süreç herkesin yüzüne hoş bir tebessüm, kalplerine yeni arkadaşlıklar kurmanın sevinci, tecrübe ve deneyimlerine de güzel bir yenilik kattığı düşüncesindeyim.

Teori ağırlıklı okul ortamından çıkıp uygulamaya dönük şantiye ve atölye ortamında bulduk kendimizi, gerçek bir sorgulamaydı yaptığımız, sorunları çözüme dönüştürdük. Her bir çizginin nasıl hayata geçirildigine tanık olduk, kendi ellerimizle demir büktük, çivi çaktık, kalıp söktük... ve saymakla bitmeyen bir dolu iş yaptık. Tasarımlarımızın rulo halinde paftalarda kalmaması da ayrıca heveslendirdi bizi, yani ilk defa tasarladığımız bir objenin gerçekleşmesi heyecanını yaşadık. Biz diyorum çünkü bir mimarlık öğrencisinin yaşaması gereken grup işbirligini tattık bu ortamda. İşgücümüz yanında yüreklerimiz de bir oldu. En önemlisi pek çok insan gibi tanıdığımızı zannettigimiz fakat yeterli ölçüde bilmediğimizi farkettiğimiz betonu tanıma fırsatını yakaladık TÇMB'ye gerçekten yürekten kutlanası bir kurum, iyi programlanmış bir çalışmaydı. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler....

Katılan öğrencilerin listesi için burayı tıklayın.

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz