reklam

Alp Çağpar'a bazı sorular yönelterek Denizi Pişirdik sergilerinin başlangıcı, nasıl geliştiği ve gelecekte neler olacağı konuları üzerine küçük bir söyleşi yaptık.

Arkitera.com: Deniz altında seramik sergisi yapmak fikri nasıl ortaya çıktı? Seramikte deniz teması işlenmesinin sebebi nedir?

Alp Çağpar: En başında bizler dört seramik sanatçısı arkadaş sergi açma kararı aldığımızda, sergimizin bir konsepti olsun dedik. Çünkü dört sanatçılı bir karma sergi, zaten dört ayrı teknik ve bakış açısı demektir. Hiç olmazsa konuda bütünlüğü yakalamanın doğru olacağını düşündük. Buradan yola çıkışla, hepimiz doğayı seviyoruz ama denizin hayatımızdaki yeri ayrı dedik ve "Deniz" konusunda birleştik.

Sergi, deniz konusu gereği genç, dinamik, derin, hem kışkırtıcı, hem ürkütücü, sığdan derine her ton mavi ama içindeki yaşamlarda da inanılmaz çeşitlilikte renklere sahip olacaktı. İşte bunları düşünürken serginin adı da çıktı ortaya, "Denizi pişirdik".

Bu isim zaman zaman olumsuz eleştiri aldı. İşte bu yüzden ismi biraz açmakta fayda var. İsim klişeleşmiş seramik sergisi isimlerinden değil. İsim, deniz vurgusuyla konsepti belirliyor. Pişmek fiili ise seramiğin doğasından geliyor. Çünkü şekillendirilen toprak pişme işleminden geçerek seramiğe dönüşüyor. Pişirilmezse seramik değil sadece bir topraktır.

Denizi Pişirdik 2001 yılında galeri sergisi olarak tasarlandı. Bodrum Karada Marina Sanat Galerisi'nde sekiz günlük sergilemede çok güzel tepkiler aldı ve bizler o sekiz günün nasıl geçtiğini anlamadık. O tarihte sergiye katılan biz dört sanatçı dışında Denizi Pişirdik'e destek olan arkadaş grubumuzdan bir fikir çıktı. Eserler deniz ve sualtı canlıları olduğuna göre neden sualtında sergileme devam etmesin diye. Kaş ile bağlantılar kuruldu ve dalış okullarının da gönülden desteği ile deniz ve sualtı konulu seramiklerin ilk sualtı sergilemesi gerçekleşti. Böylelikle sanat mekan değiştirdi, sporla kol kola verdi, yaz sıcağında beyaz duvarlı galerilerde sergi gezmek istemeyenlerin ayağına gitti. Hatırlatmalıyım ki dünyada da bir ilke imza attı.

Arkitera.com: Bundan önceki sergiler ne zaman ve nerede açıldı?

Alp Çağpar: Bu sene Denizi Pişirdik dördüncü kez sanatseverlerle buluşuyor. 2001 yılında başlayan serüven şöyle sürdü:
· 30 Temmuz - 07 Ağustos 2001 - Karada Marina Sanat Galerisi - Bodrum
· 26 Ağustos - 02 Eylül 2001 - Güvercinada Dalış Noktası - Kaş
· 03 Ağustos - 01 Eylül 2002 - Güvercinada Dalış Noktası - Kaş
· 09 Ağustos - 24 Ağustos 2003 - Karaada Kaçakçı Koyu Dalış Noktası / Sualtı Arkeoloji Müzesi-Bodrum Kalesi - Bodrum
· 30 Ağustos - 31 Ağustos 2003 - Büyük Ilyosta Dalış Noktası - Ayvalık
· 06 Eylül - 07 Eylül 2003 - Küçük Kemikli Dalış Noktası - Saros

Dikkat edilecek olursa 2003 yılında sergi değişiklik yapıp Ege'de üç ayrı beldede açıldı. Fakat materyal seramik olunca ve sponsor olmayıp bütün organizasyon sadece sanatçılar tarafından desteklenince, öncelikle maddi, aynı zamanda da manevi oldukça yorucu bir macera oldu. Yine de şikayetçi değiliz, Denizi Pişirdik'i her türlü imkansızlığa rağmen dördüncüsüne getirmeyi başardık. Aslında bu yeniliklerin hepsi birer deneyim, birer prova. Bir festivalin provaları...

Arkitera.com: Yerleşik bir yere ne zaman geçildi? Niçin Bodrum seçildi?

Alp Çağpar: Yerleşik bir yere bu sene karar verildi. Organizasyon artık Bodrum'a yerleşiyor. Bodrum'da yerel yönetim bizlere çok destek verdi. Bunun da ötesinde Bodrum 12 ay yaşayan bir belde ve önemli bir konu da böyle organizasyonlar medya desteğiyle büyürler. Bunu Bodrum'da pek çok beldeye göre daha kolay çözümledik. Halikarnassos bütün dünyanın göz bebeğidir. Bundan böyle sanat etkinlikleriyle de dünya da adından söz ettirecek. Biz üzerimize düşeni yapacağız.

Arkitera.com: Bodrum'da iki farklı yerde sergi düzenleniyor. Birbiri arasında fark
olacak mı?

Alp Çağpar:  Adım adım festivale demiştim. Bu sene yine bir prova yaşanacak belki, 2005 organizasyonunun provası. Kara da kullanılacak sualtı da. İkisi arasında ise çok açık bir fark var. Sanatsever, Bodrum Kalesi'nin 1500 yılına tarihlenen top koruganında veya denizin derinliklerinde gezecek sergiyi. Dileyen sanatçı Sualtı Arkeoloji Müzesi Haluk Elbe Sanat Galerisi'nde, dileyen sanatçı ise Karaada Kaçakçı Koyu Dalış Noktası max. 8 metre derinlikte sergileyecek eserlerini. Bununla kalmıyor, Antik Osmanlı Tersanesi'nde atölye çalışmamız da var. Bir hafta boyunca sanatçılar açık alanda çamur şekillendirecek ve dileyen bu aktiviteyi gezip bir seramik sanatçısının nasıl çalıştığına tanıklık edebilecekler.

Arkitera.com: Sergiye katılan sanatçılar neye göre seçildi?

Alp Çağpar: Aslında sanatçı seçmek bize hoş gelmeyen bir durum. Bunu yapmadık. Biz olabildiğince duyurduk. Duyurularımızda imkanlarımızdan söz ettik ve bu şartlar dahilinde dileyen bütün seramik sanatçılarına kapımızı açtık. Sanatçıyı seçemeyiz ki... Her sanatçının tekniği ve anlatımı farklıdır ve her sanatçı renktir. Sadece konu verdik, "Deniz" ve buyurun yorumlayın dedik. Düşünün bir kere neler çıkacak. Bu olanaksızlığımıza rağmen ikisi yurtdışından 37 seramik sanatçısı bir araya gelecek Bodrum'da. Bu çok gurur verici. Belki de ülkemizde ilk kez bu sayıda seramik sanatçısının katıldığı bir karma sergi olacak bu. Sayı 50'yi bulacaktı ama bazı sanatçıların aynı zamanda öğretim görevlisi olması, bazılarınınsa henüz öğrenci olmaları programlarında tarih uyuşmazlığına neden oldu ve çekilmek durumunda kaldılar. Bu arada ifade etmeliyim ki özellikle genç sanatçıların katılmalarını çok arzu ettik, onlar da gelip deniz hakkında söyleyeceklerini sanatlarıyla ifade edecekler.

Arkitera.com: Bu seneki sergide bir de atölye düzenleniyor, ne gibi uygulamalar
gerçekleştirilecek? Ziyaretçiler de bu atölyeye katılacak mı yoksa sadece izleyici olarak mı kalacaklar?

Alp Çağpar: Antik Osmanlı Tersanesi atölye çalışmamıza ev sahipliği yapacak. Bodrum Marina'nın yanında, Kaymakamlık Sanat Galerisi'nin arkasındaki alan. Bu çalışmada biraz seçici davranmak zorunda kaldık. En fazla 15 sanatçı burada şekillendirme yapabilecek ve dışarıdan katılım ancak izleyici seviyesinde kalacak. Hayalimiz seramik fırınlarını da oraya kurup üretilen eserleri orada pişirmekti ama bunların hepsi maddi imkanlarla sınırlı. Ne olacak peki? Eserler şekillenecek, şekillenen eserler kuruduktan sonra Bodrum Yarımadası'nda yaşayan seramik sanatçısı dostlarımızın fırınlarına taşınacak, boyama ve sırlama işlemi için yeniden atölye alanına getirilip, tekrar fırınlara taşınacak. Anlatırken bile nefesim kesiliyor, yorucu olacak ama Denizi Pişirdik'in varlığı için değer. İşte bu zorlu dönem için öncelikle Bodrum Yarımadası'nda yaşayan seramik sanatçısı dostlarımızdan önceliği yurtdışından ve Bodrum dışından gelen sanatçılara bırakmalarını rica ettik ve olgunlukla karşıladılar. İşte sahiplenme ve gönül koymaya bir örnek.

Arkitera.com: Diğer sanat dalları da bu etkinliğe katılacak mı?

Alp Çağpar:  2005 yılı bizim için çok önemli. Çok heyecanlıyız. 2005 yılı bu yıl dahil dört yılın birikimini ortaya koyup ilk profesyonel sanat organizasyonumuzu yapacağımız yıl olacak. Biz bu işin merkezindeyiz ama bizim kadar medya ve özel sektör de aynı heyecanı duymalı diye düşünüyoruz. 2005 yılında organizasyonumuz kapılarını bütün sanat dallarına açacak. Deniz konusunda söyleyecek sözü olan her sanatçı katılacak etkinliğe. Bunun adı ne olacak henüz belli değil ama çok yakında adıyla programıyla sizler aracılığında tüm Türkiye ve dünyaya duyuracağız. Türkiye'nin her dalda, bilim olsun, sanat olsun, politika olsun elele vermeye ihtiyacı var. Her sanatçı tabi ki kişisel sergiler açmalı ama projelere de gönülden katılmalı ki dünya Türkiye'de bir şeyler olduğunu görsün. Ve belki böylelikle projelerimiz, sanatçılarımız yurtdışında kendilerine yer bulabilirler. Önce farkındalık, dünya Türkiye'yi ve Türk sanatçısını fark etmeli. Bunda da en büyük görev medyaya düşüyor sanırım.

Bir konu da şu ki medya sanat etkinliklerinin sponsorlarını reklam kaygısıyla duyurmaktan kaçınıyor. Oysa ne kadar hoş ki özel sektör bir sanat etkinliğine destek oluyor ve sanat etkinlikleri, sanatçılar, yeterince sanat eseri satılamayan ülkemizde bu desteklerle ayakta kalabiliyorlar.