|
reklam |
|
|
||||||||||
İstanbul Modern'e Doğru İstanbul Modern’e Doğru, hem bir liman kenti olarak İstanbul’un ayrıcalıklı konumunu, hem de müzenin kuruluş sürecini belgeleyen görsel bir öykü. Ortak bir çabayla oluşturulan sergi, izleyiciye kapılarını ilk kez açan İstanbul Modern’in içinde bulunduğu bağlama işaret ederken, müzenin kentle ilişkisini, içinde yer aldığı Galata-Tophane hattının tarihsel ve güncel belleğini ve antrepo binasının kamusal bir mekan olarak bugünkü konumunu gözden geçiriyor. Suyla karanın buluştuğu noktada yer alan İstanbul, karanın kendini suya açtığı, ulusal kimliklerin ise kırıldığı bir aşkınlık durumuna işaret eder. İstanbul, denizle iç içe olmanın getirdiği ortak kültür ve yaşama biçimleriyle damgalanmış ve ait olduğu uygarlıkların ötesinde varlık göstererek, bulunduğu coğrafyanın ‘dışarıya’ ya da ‘ötekine’ açılan geçidi olmuştur. Boğaziçi’nin en eski yerleşimlerinden Galata’nın, 19. yüzyılın sonlarında inşa edilen ve üç büyük göçe tanık olan rıhtımında yer alan antrepolardan dördüncüsünün, tüm işlevleriyle, modern bir müzeye dönüştürülmesi, aynı zamanda, yüzyıllarca ticarete hizmet etmiş olan bu geçidin sanatın hizmetine girmesini ve kamuya açılmasını da müjdelemektedir. Bu sergi, müze mekanının içine yerleşmeyi hedeflemekten çok, mekansal hacmi kendi konsepti ve fiziksel yapısının içine alan bir anlayışla tasarlandı. Mekana-özel olarak boyutlandırılan fotoğrafların yerleştirilmesinde, her serginin gereksinimine göre farklı mimari düzenlemelere kendini açma potansiyeli taşıyan çıplak müze boşluğunun vurgulanması hedeflendi. İstanbul Modern’e Doğru, makrodan mikroya
doğru bir odaklanmayla, “Liman Kenti İstanbul”, “Galata-Tophane Hattı”, “Modern
Dünyaya Açılan Kapı”, “Düşten Gerçeğe” ve “Antrepo’dan İstanbul Modern’e”
başlıkları altında beş ana bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, İstanbul’un bir
liman kenti olarak yüzyıllar boyu sanatçılara, fotoğrafçılara, yazarlara konu
olmuş panaroması irdelenirken, ikinci bölümde, Galata-Tophane aksının
sosyo-kültürel gelişimine işaret ediliyor. Üçüncü bölümde, 19. yüzyıl sonundan
itibaren inşa edilen antrepoların İstanbul’un coğrafi ve kültürel haritasındaki
konumları görselleştirilirken, dördüncü bölüm, İstanbul’da bir modern sanat
müzesi kurma düşünün ilk kıvılcımlarına ve 17 yıl süren tutkulu arayışlara
değinmektedir. Son bölümde ise, 50 yılı aşkın bir tarihi olan 4 No’lu
Antrepo’nun tam donanımlı bir modern sanat müzesine dönüşüm süreci görsel,
yazılı ve sözlü olarak belgeleniyor. |
|
Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]