Köşe Yazısı

Tasarım Neden - 1

Yazan: Nuray Togay Tarih: 15 Kasım 2007
Rulet masasındaki bütün sayılar, rulet dönmeden önce eÅŸittir. Ardından çark baÅŸ döndürücü bir yanılsama üretir. Ortaya konan para sayıların büyüsü altındadır artık. Bana ne kadar yatırdınız? O hep döner. Kazandırıyor muyum? O dönmeye devam eder…

Süreçleri irade gerektirmeyen bir oyunda, bir sayıya para yatırmanın ne anlamı olabilir ki, çarkın “o sayı”da durmasını, para/sayı/döngü üçlüsünün “senin adına” bir an için kesiÅŸmesini beklemekten baÅŸka. MuhteÅŸem ya da uÄŸursuz, her dönüÅŸte zevkin kapılarını aralayan o an’ın rastlantısallığa dayalı derinliÄŸine kendini kaptırmaktan baÅŸka. Bir tarafta sayılar ve bir çarkla örgütlenmiÅŸ son derece basit ve saf bir biçimin sürekli geri dönüÅŸü, öte tarafta bu basit düzeneÄŸin her tekrarında yeniden beliren vaatler. Sanki ruletten fazlası var bu cümlelerde, ne kadar bildik geliyor deÄŸil mi? Tüm sayılar eÅŸit uzaklıktayken, yani hangisinin seçilmesi gerektiÄŸinin aslında hiçbir önemi yokken, hatta bunun tasarlanmış bir tuzak olduÄŸunu bile bile. Her ÅŸeyin farkında ve iÅŸaretlerin baÅŸtan çıkarıcılığı altında. Belirsizlik ve rastlantının bilinemezliÄŸi ile kamçılarken kendini, aslında kendi arzularınla kendini baÅŸtan çıkarmış. Yani tümüyle anlamsız bir oyunla ÅŸehvetli bir iliÅŸki içinde yaÅŸamı tüm ayrıntısına kadar yeniden düzenlemeye hazır olmak. Böyle bir oyuna katılmak istemeyecek kim olabilir ki aramızda? Çünkü, ya tutarsa! Kader ile talih ya bir an için yer deÄŸiÅŸtirir ve bu sefer kendini ödüllendirmeyi baÅŸarırsan! Sen iÅŸaretleri izle, ben tuzakları kurarım…

Merak etme rolümü biliyorum. Önemli olan büyünün bozulmaması, paranın ürkmemesi, iÅŸaretlerin baÅŸtan çıkarmaya devam etmesi. Oyunun, uyumsuz bir gerçeklik tarafından tehdit edilmemesi, tutarsız görüntülerle bulanmaması, bulutun dağılmaması. Rolümüz bu. Arzu makinesine bir diÅŸli, ardından bir diÅŸli, ardından bir diÅŸli daha koymak. Konserve açacağından binaya, nesneden mekana gerçeÄŸi tuzaÄŸa düÅŸürmek rolümüz. Her türden gerçeÄŸi perdahlamak ve parlatmak, her türlü kalınlığı yanılsamanın gerektirdiÄŸi kalınlığa dek inceltmek ve ışımasını saÄŸlamak. Ve yaÅŸantının hayatın her kesitinde, en doÄŸru yerde ve en doÄŸru zamanda durdurulduÄŸu izlenimini vermek ki, böylelikle idoller yaratabileyim. Senin oyuna daha sıkı sarılmanı saÄŸlayabileyim, hayallerinin sınırını geniÅŸletebileyim. Evet rolümüz bu. Tüm gerçekliÄŸi bulutlandırmak. Ve gökyüzünün altında kalanları yukarıdakilerin acımasız mükemmelliÄŸi ile baÅŸtan çıkarmak.

Bu nedenle sahne her sabah tazeleniyor, temizleniyor, normal oda sıcaklığına getiriliyor. Kesintisiz bir ilkbahar için tüm gün iklimlendiriliyor. Bu nedenle her sabah çarkların tozu alınıyor, sayıları parlatılıyor, küllükler boÅŸaltılıyor, çöpler atılıyor, yerler dezenfekte ediliyor, klimalar çalıştırılıyor. Bu nedenle yeni dünya, insan elinden çıkma ilk toz tutmaz, ilk ıslanmaz, ilk üÅŸümez, ilk terlemez, ilk doÄŸaüstü yeteneklerle bezenmiÅŸ bir pırıltı olarak takdim ediliyor. Ki bunlar gerçekten daha ilk eskizler. Daha yetkin görüntüler için daha çok çalışmamız gerektiÄŸini biliyoruz. Gece gündüz. Sabah akÅŸam. Harıl harıl, saatlerce ve günlerce. Ofiste, evde, yemekte, aralarda, yolda, okulda, üniversitede, laboratuarlarda, patronlar katında, çalışanlar saffında, her yerde, hep bu düÅŸünce ile. Dünyanın kozmetik bir ürüne dönüÅŸmesine saniyelerin kaldığı anın heyecanı ve tahayyülü içinde; eksiksizliÄŸi, teknik mükemmelliÄŸi, dijital yetkinliÄŸi, endüstriyel estetiÄŸi, soÄŸukkanlılığı, hesaplanmış duruÅŸu ile senden sadece yüksek sadakat bekleyen bir dünya.

Åžimdi bile sahnenin oldukça güçlü olduÄŸunu, yani tuzakların fena iÅŸlemediÄŸini düÅŸünenler var aramızda. Öyle ki, kulisteki odanı düÅŸündükçe utanç duyuyormuÅŸsun, mesela kendinden. Acaba nerden baÅŸlamak lazım, sadakatimi nasıl kanıtlayacağım diye soruyormuÅŸsun kendine. Yani hangi nesnelerle, hangi kıyafetlerle, nasıl bir ev, nasıl bir araba ile; dahası nasıl bir yaÅŸam tarzı ile hangi ortamlara dahil olmak, hangi insanlarla aynı masayı paylaÅŸmak, o masada hangi yemekleri yemek; hangi filmleri izlemek, hangi yazarları beÄŸenmek, hangi partiyi desteklemek gerektiÄŸini düÅŸünerek… Mesafe büyük, bu açık kapanır mı? Evet, iÅŸte sen de bunlar üzerine çalışmalısın. Mesela önce egzersiz pompalamaya, sabahları saatlerce aynalanmaya baÅŸlayabilirsin. Zamanla gülüÅŸünü, oturuÅŸunu, konuÅŸmanı, vurgularını deÄŸiÅŸtirebilirsin. Hatta bir süre diÅŸçiye gidebilirsin, gülerken daha beyaz, konuÅŸurken daha güçlü görünmek için. Bulutta kendine bir yer bulabilmek için. Beyaz ve parlaktır çünkü bu dünyanın insanları. Kıçı donar ama etek giyerler. Ä°çi titrer ama tiril tiril gömlekle dolaşırlar. Parası biter ama kredi kartları vardır. Marka giyer, marka yer, marka oturur, marka yürürler. Hatta bir süre sonra kendi markalarını yarattıklarını düÅŸünürler. Hepsini biz tasarlamış olsak da. Dahası önce seçtiÄŸini sonra da seçildiÄŸini zannederler. Önce bir oyun gibi gelir oynanması gereken, sonra gerçek olduÄŸunu iddia ederler koÅŸulsuz. Kimi zaman daha çocuk yaÅŸta aile zoruyla, kimi zaman üniversite görüntülü bir ortamda, kimi zaman büyüdükçe daha bir iÅŸ kaygısıyla. Ama her daim hep bu kıvamda. UÄŸursuz görüntülerden arınmış, elmas yontucusunun titizliÄŸiyle iÅŸlenmiÅŸ, kendinden geçmeye hazır ya da çoktan geçmiÅŸ, bir oyuncu! Yani sen, bizim ilk tasarımımız.

EÄŸitimin, mesleÄŸin, ismin, cismin ne olursa olsun. Nerden gelirsen gel. Mimar, Avukat, Sanatçı, Doktor, TaÅŸralı, Kentli, Tasarımcı, Mühendis, Sahip, Efendi. Ne fark eder ki? Tek bir amaç var, oyunu büyütmek: GerçeÄŸi bulutlandırmaya, yanılsamanın gerçekle girdiÄŸi mübadeleye hızla devam etmek. Bunun için ekibi büyütmek, katılımı arttırmak ve daha büyük kitleleri peÅŸimizden sürüklemek. Åžu da çok açık ki, hem vaatte bulunan hem de vaatler peÅŸinde koÅŸanlar olmalıyız. Çünkü ancak, onların arasında ve dışında kalarak, böylelikle bir bakıma sürekli yanıp sönerek dikkatleri billurlaÅŸtırmayı baÅŸarabiliriz.

Bu nedenlerle, diyorum ki: 1 Sermaye düzeniyle sürdürdüÄŸün iÅŸbirliÄŸinin kaçınılmaz gerçekliÄŸi olarak, tarafsız olmalısın. 2 Yatırımcı, iÅŸ veren, müÅŸteri, bankalar, borçlar, alacaklar manyetizması içinde, gerilimi en aza indirgeyecek bir tür ÅŸeffaflık olarak geçirgen olmalısın. 3 Ä°yi ailelerde büyümüÅŸ, iyi okullarda okumuÅŸ, iyi yerler görmüÅŸ, iyi diller bilen, iyi bir gurme, iyi bir okur, iyi bir iyi olarak, en iyi aracılığıyla üretilmiÅŸ saÄŸlam bir figür olmalısın. 4 Hareketi sürdürmek, iletmek ve çoÄŸaltmakta baÅŸarılı bir program gibi davranmalısın. 5 Kalp pili gibi gereklisin ama tasarlanmış, üretilmiÅŸ, çoÄŸaltılmış ve birbirinin yerine geçebilir olduÄŸunu da bilmelisin, yani her an düÅŸürülebilirsin. 6 Dünya ile arandaki bilmeceden sıyrılmış tam bir özgürsün, bunun farkında ol ve toplumsal yaÅŸamın panayırından uzak bir esir olduÄŸunu düÅŸünenlere karşı çıkmadan gülümsemeyi bil. 7 Tamamlanmışlığının doruÄŸunda böbürlendiÄŸini, asla doyuma eriÅŸemeyecek bir varlık olarak dünyanın ciÄŸerini yaktığını, bir öÄŸütücü olduÄŸunu düÅŸünebilirler. Kulak asma bu sözlere, bu sözler onların baÅŸtan çıkmaya hazır olduÄŸunun kanıtıdır. 8 Sen gerçekte elinde çakmakla yaratımı tetikleyecek olan cool bir Tanrısın, yaratacağın “tutulma”nın farkında olarak davranmalısın.

Dünyayı böyle ısıttık diyenler var aramızda, haklı olabilirler ama beni yeni dünya daha çok ilgilendirdiÄŸi için, bunlarla da kafamı yoramam açıkçası.

Sevgili Nietzsche,
Üzgünüm. Hayır. Tanrı ölmedi tabi ki… Aksine, dünyaya indi altına da bir Jaguar çekti. Görsen sanki tatilde! Açık olmak gerekirse, senden sonra olacak olanları pek kestiremedin. Çünkü yerçekiminin yasalarıyla düÅŸündün her ÅŸeyi, dünyasal düzen ve sistemler içinden. Bugünden bakıldığında bu bir olumluluktu. Bizlerin yerçekimsiz bölgedeki zaaflarını, hızlandıkça kütlesi altında ezilen bir bedenin hafiflemek için geliÅŸtireceÄŸi araçları ve bu araçların onu nasıl kendinden geçireceÄŸini hiç hesaba katmamış bir olumluluk. Küllerinizden yeniden doÄŸun derken kast ettiÄŸin bu muydu bilmiyorum ama, sen tanrıyı öldürmekle insanı yüceltmiÅŸtin, biz insanı esir alarak tanrıyı serbest bıraktık. Nasıl mı? Çok zor olmadı. Pandoranın kutusunu açtık, toplumsalın piramidini toplumsalın defterini düren dev bir prizmanın içine akıttık. Cenneti ve cehennemi de bu prizmaya bahÅŸettikten sonra gerisi çorap söküÄŸü gibi geldi. Belki tanrının bile bizden beklemediÄŸi bir beceriyle. Esir kelimesine de fazla takılma ÅŸu aÅŸamada. Zaferle gelen esaretin kölesi yoktur çünkü.

Binlerce yıllık insanlık tarihinin genlerimize kayıtlı bilgisi bize bu yolu göstermiÅŸ olsa gerek, en zayıf noktamıza hedef aldık bu sefer ve soyutun ayaklarına kapanmış yakarmaktansa somutun bedeninde bir tahta kurdu olmaya razı bir türüz artık biz. Bir olumsuzdan bir baÅŸka olumsuzu türettik belki ama, belki de asıl olumsuz insanoÄŸlunun kendi.

Öyle bir prizma inÅŸa ettik ki söz konusu olan sadece bir biçim deÄŸil. Tabanıyla tavanı, yeriyle gökleri arasındaki aÄŸlarla herkese ve her ÅŸeye içinde yer edindirebilen, dev bir kütle gerçekte. Hatta neredeyse ikinci yerküre, ÅŸimdilik dünyada ikame eden. Kendi yapabileceklerimizin sonunu görmek, kendi elimizle kendi sonumuzu getirmenin tüm sorumsuzluÄŸunu üstlenebilmek cesareti veren bir tasarım. Aslında kudret sahibi, sadece ÅŸimdilik kudretlilere sırtını vermiÅŸ. MuhteÅŸem bir sistem; bir gün bir virüsün eline de düÅŸse yaka paça, ya da bir baÅŸka gün bir namlunun ucunda da kanasa oluk oluk, ya da çöp de fırlatsan kokuÅŸmuÅŸ, bomba da atsan imha gücü sınanmamış her ÅŸeyi öÄŸütmeyi, sindirmeyi ve kaldığı yerden devam etmeyi beceren bir tasarım. Hatta yaratılmışların içinde gövdesi olmayan neredeyse yegane gölge. Bu öyle bir yer ki, tek bir zirvesi yok bu sefer, zirvenin zirvesi, zirvenin zirvesinin zirvesi var. Bu öyle bir ışık ki, tek bir kaynağı yok, kaynaklar var sayısı belirsiz, hiçbir yerin ortasında vaha gibi parıldayan öbek öbek.

Bunların hepsini ve daha fazlasını anlatacağım, sadece nerde yanıldığını kavraman için sana biraz zaman vermek istiyorum.

Not: Bu yazı Osmangazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü Tasarım Kuramları 1 dersinin içeriÄŸi kapsamında hazırlanmıştır.Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: büyük harf "N", büyük harf "D", sayý dört, küçük harf "k", sayý üç, küçük harf "e"

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız