Ulus “Bir başka” güzelleşecek şimdi!
Kemal Nalbant2004
Mart'ında yapılan yerel seçimler öncesinde, uçuşan projeler arasında bir duruş
belirlemeye çalışan Mimarlar Odası, bütün adaylara eşit mesafede bakarken
öncelikle Ankara'yı “Ankara” kılan değerlere yaklaşımları bir ölçü olarak
saptamış ve olmazsa olmazları bu bağlamda belirlemiş idi. Bu unsurların başında
da Tarihi Kent Merkezi, Cumhuriyet Dönemi Ankara'sı ve yapıları geliyordu. Tabii
şimdiki belediyenin hazırladığı “Zihni Sinir Projeleri” ve animasyonları da
biraz şaka, biraz göz boyama, biraz bol keseden vaatler gibi algılanıyordu.
Fakat aradan geçen 8-9 ayda, bunların “inanılacak gibi değil”, “herhalde
şakadır”, “dehşet” nidaları arasında, her zamanki gibi kamuoyu yoklanarak/
denenerek hayata geçirilmesi için bazı kararların alınmakta olduğu
görülmektedir. Ayrıca yine bir vesile ile gündeme gelen tasarılar bir sis perdesi altında;
kimin yaptığı/ yapacağı, nasıl bir proje olduğu, neyi içereceği, sıkça adı geçen
Kültür Bakanlığı'nın bu işin neresinde olduğu, yürürlükteki onaylı planın yerine
neyin önerildiği vb. daha birçok soruyu beraberinde taşımaktadır.
Kısaca medyadaki haberler şöyle; “Gökçek, Ankara Belediyesi'nin Ulus Binasını,
Modern Çarşıyı, Perakende Haliyle Anafartalar Çarşısı arasında kalan bütün
çarşıları kapsayan proje ile, bu çarşıların yerine modern bir Ulus çarşısı
yapılacağını söyledi. (Bu Ulus çarşısı dev bir Ankara evi formunda olacak imiş.)
“Birinci perde bununla açılmış iken, devamı geçen hafta geldi. İkinci perde
şöyle başlıyordu; “A. B .Ş. Belediye Başkanı Melih Gökçek başkanlığında toplanan
Belediye Meclisi, Ankara' nın tarihi dokusunu ön plana çıkarmak amacıyla
Ulus'taki çarşıların yıkılmasını ve buralardaki esnafın da Ulus Hali, Modern
Çarşı ve Tekel Gümrük Müsteşarlığı binalarının yıkılarak yerlerine yapılacak
devasa Ulus Çarşısı'na taşınmasını kararlaştırdı. Konuya ilişkin meclis
üyelerini bilgilendiren Gökçek, Ulus heykel etrafında bulunan 100. Yıl Çarşısı,
Ulus İş hanı , Anafartalar Çarşısı ve Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü binasının
yıkılarak , yeşil alana dönüştürüleceğini, böylelikle de Ankara'ya “Kent
Meydanı'nı” kazandıracaklarını anlattı.” Bu kadar yıkım kararının ardından bizi de sevindirebilecek bir haber vermeyi
eksik bırakmıyor Belediye Spor'un Başkanı. “Gökçek Avrupa başkentlerinde
belediye başkanlık binalarının genellikle tarihi yapılarda yer aldığına işaret
ederek (Bu işaretin nasıl yapıldığını tam öğrenemedik), proje tamamlandıktan
sonra Sümerbank Binası'nı alabildikleri takdirde Belediye Başkanlık makamını da
buraya taşımayı düşündüğünü söyledi.” (Herhalde 'proje tamamlandıktan sonra'
buraya geçeceğine göre, Sümerbank'ın penceresinden o zaman tahminen % 90 oyla
dördüncü kez gelmiş olacağı makamından- aşağıda biat halindeki Ankara halkına,
mimarlara meydan nasıl yapılır, tarih nasıl hacamat edilir konularında bir kez
daha ders vermiş olacağını anlatmayı düşünmektedir. Evet, özellikle demiryolunun Ankara'ya girdiği 1892 tarihinin Ulus için önemini
düşündüğümüzde, kentin kabaca bir asırlık hafızasının silinmesi gibi bir çaba
ile (üstelik de tarihi dokuyu ön plana çıkarmak amacıyla) karşı karşıyayız. Yani
'yıkılacak' denilen binalar neler? a) Ankara Eski Belediye Binası Yarışma Projesi, yıl; 1947, mimarı; belki de
Türkiye' nin Carlo Scarpa'sı- Nezih Eldem, (sizce Tarım Orman Bakanlığı'ndan ya
da Meclis Binası'ndan daha mı az değerli) b) Ulus Meydanı İş Hanı Yarışma Projesi, yıl; 1954, mimarları; Orhan Bozkurt,
Orhan Bolak, Gazanfer Beken, Ankara'da eşine az rastlanır ölçüde 'pure' modern
ve kentsel ölçekte mikro çevresine bu kadar duyarlı kaç tane “kentsel bina”
sayabilirsiniz?
c) Ankara Hali, yıl; 1937, mimarı; Robert Oerley, 1929 Tahtakale yangını
sonrasında ortaya çıkan alana Jansen Planına uygun olarak yapılmış bir binadır. d) Anafartalar Çarşısı Yarışma Projesi, yılı; 1967, mimarları; Ferzan Baydar,
Affan Kırımlı, Tayfur Şahbaz Ankara'nın ilk yürüyen merdivenli süpermarketini
(Gima) barındıran katıksız Miesvari modern bir yapı, biraz bakımsız o kadar.
e) 100. Yıl Çarşısı Yarışma Projesi, yıl; 1967, mimarları; Semra Dikel ve Orhan
Dikel
f) Modern Çarşı Yarışma Projesi, yılı; 1967, mimarı; Rıza Aşkan. 24 Aralık 2003'
te çıkan büyük bir yangın ile sadece taşıyıcı sistemi kaldı. Mülkiyeti
valilikten satış yolu ile belediyeye geçti. Tabii bütün bunlar son 50/ 60 yılın ürünleri, bu arada birçok 20. yüzyıl başı
binalar da aynı biçimde tehlikede. Bilindiği üzere çağdaş koruma disiplini bu
kadar çok katmanlı bir aglomerasyonun ürünü olan tarihi kent dokusunda her bir
katmanın değerini ayrı ayrı gözetir. 4-11 Ekim Mimarlık Haftası'nda bölgede
yapılan atölye çalışmasında dönemsellik/ spontane gelişim, yangın yerleri(harik
mahalli), Girift/ karmaşık, tarihi merkez/odak, sürdürülebilir koruma vb. gibi
anahtar kelimeler bu unsurlardan ötürü seçilmiş idi. 1986 yılında açılan Ulus
Tarihi Kent Merkezi Yarışması Şartnamesi'nde “bütün dünyada geleneksel şehir
merkezleri, toplumların mimari ve kültürel mirası olarak özenle korunmakta ve
çağdaş yaşantıya uygun şekilde onarım, ıslah ve yenilemelerle kentlerin en ilgi
çekici yerleri haline getirilmektedir.... Bu yarışmanın konusu; Ulus tarihi kent
merkezi' nin, gelişme potansiyelleri göz önünde bulundurularak, korunması
gerekli yapılar ile geleneksel üretim birimlerinin gelecekteki kullanım
biçimlerini, modern kullanımlar ile bir arada değerlendirilerek çağdaş
şehircilik, peyzaj ve restorasyon ilkeleri açısından gelecekteki şekillenmesini
sağlayacak tasarımlar oluşturmaktır.” denmektedir. Bu yarışma sonucu birinci
olan projenin müellifleri Raci Bademli, Baykan Günay, Ömer Kıral tarafından
hazırlanan imar planı halen yürürlüktedir. Yukarıdaki gelişmeler onlardan
bağımsız olagelmektedir. Bütün bunların ardından ilk ağızda şunlar hemen söylenebilir; Bölgenin yarışma ile elde edilmiş bir koruma imar planı var iken tarihi
çekirdeğin bütünsel bir kentsel tasarımı yapılmadan girişilecek böylesi parçacıl
yaklaşımlar ancak tahribat yaratacaktır. Böyle tasarlanan (?) ya da ortaya atılan her yaklaşım, sadece bulunduğu yere ait
(özellikle Modern Çarşı/Hal) önermelerde bulunmakta, bu durum zaten
kangrenleşmiş olan Ulus'un sorunlarını giderek ağırlaştırmaktadır. Bölgenin tarih içinde çok çeşitli dönemlere tekabül eden (özellikle 1930-1970)
kültürel mimari mirası, bu biçim filsi tavırlarla camcı dükkanı ilişkisi yerine,
bir dişçi hassasiyetini ve özenini hak etmektedir. Mimarlar odası maalesef bütün yakın dönem mimari mirası üzerine bir
kamuoyu/bilinç yaratamamıştır. Bu bağlamda Uluslararası 20. yüzyıl mimari
mirasın korunması (Docomomo) Pojesi'ni bir kez daha vurgulayıp üzerine
titremekte yarar vardır. Bu bölgenin Ankara' da 30'lu yaşların üzerindeki herkes üzerinde öyle ya da
böyle bir anı değeri vardır. Bu kadar çok yarışma projesi ile yapılmış yapısı
var ise belge değeri de vardır.
1950'li yıllarda İstanbul'u güzelleştiren Menderes ve etrafındaki “mühendis
gözlüklü adamların” ikinci kuşak daha islami versiyonlarının ( hızlı tren ve tüm
ülkeyi saran bölünmüş yol projelerini hatırlayın) animasyonlarla başlayıp
giderek yakınlaşan nal seslerine artık kulak vermek zamanı gelmiştir. Sonuç olarak; söz konusu “Ulus'un Güzelleştirilmesi” Projeleri/ Fikirleri
üzerine Mimarlar Odası ne yapsın dersiniz?
İlk olarak tepkilerimizi medya kanalıyla belirtiyoruz, yetmiyor yukarıda
bahsedilen bütün yapıların tescil edilmesi için oluşturduğumuz çalışma grubu ile
derhal Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'na başvuruyoruz,
yetmiyor bu hafıza silme operasyonuna karşı bir eylemler dizisini bir kampanya
ile bütün kente halka halka yaymak istiyoruz. Ayrıca yukarıda da söylenildiği
üzere, yakın dönem mimari mirasımız üzerine sürdürdüğümüz Bina Kimlikleri ve
Koruma Alanları Atölyesi'ni kurumlaştırmak ve yaygınlaştırmak üzere
katkılarınızı bekliyoruz. Ayrıca Halfeti gibi bir kültürel mirasa sahip yerden
gelen, Ankara Belediye Spor Başkanı'na da teessüflerimizi bildiriyoruz. Çünkü
Brezilyalılar iyi oynamıyor. Güzelleşelim beyler, hanımlar. |