Ankara Hali- Oerley (1937)
1929 Tahtakale yangını sonrasında açılan Posta
Caddesi’nin Doğu ucundaki yapı, 1937 yılında Robert Oerley tarafından
tasarlanmış ve ardından uygulanmıştır. Dolayısıyla 77 yıldır bütün Ankara
halkının ucuz alışveriş yapabildiği, Ulus’u ‘Ulus’ yapan ve canlılığını
dinamizmini artıran Hal Binası her şeyden önce işlevsellik değerine
sahiptir. Yapının son derece etkileyici lineer düzeni ve 1937 gibi henüz
betonarme teknolojisinin çok yeni olduğu bir dönemde tasarlanması dahi zor olan
güçlü göğe doğru açılan geniş betonarme saçakları gibi unsurları, yaklaşık 80
yıl öncesinin tasarım anlayışını yansıttığı için ciddi bir belge değerine
sahiptir.
Doğrusu Hal gibi çok yoğun bir
kullanıma sahip bir yapının anı değeri de aynı oranda yüksektir.
Öte yandan yapının işlevinden kaynaklanan trafik
sorunu aslında Ulus’un genelinden bağımsız değildir. Böyle olmasa dahi yapının
kültürel önemini hiçbir şekilde azaltmamaktadır.
Ankara Belediyesi Ticaret Evi
(Ankara Belediyesi Eski Binası)- Eldem (1947)
Yarışmayı çıkaran kurum:
Ankara Belediyesi
57 yıl önce açtığı bir yarışma sonucu elde edilen
proje Prof. Nezih Eldem’e aittir. Anafartalar Caddesi’nin hemen başında ada
köşesinde yer alan yapı bir çok yönden kentin önemli bir mirasıdır.
Nasıl Sedat Hakkı Eldem’in Fen Fakültesi Binası
mimarlık tarihinde II. Milli Mimari’nin önemli örneklerinden birini oluşturuyor
ise, bu yapı da 20 yy ilk yarısının sonlarının tasarım anlayışını yansıtan son
derece ciddi bir başka köşe taşını oluşturmaktadır.
Dönemin bölgeselci yaklaşımı gereği artık
maalesef bulunamayan klasik Ankara taşı ile kaplı cephe yüzeyleri, geniş
saçakları, son derece oranlı çıkmaları ve onları taşıyan el böğründeleri,
pencere düzenleri, yüksek zemin katları aydınlatan tepe pencereleri gibi
geleneksel dilin elemanlarını son derece ustalıkla kullanan mimarisi ile, İkinci
Milli Mimarlık Akımı’nın kamu yapılarının şekillenmesindeki rolünü başarılı bir
şekilde kanıtlamaktadır.
Yapı Ticaret Evi işleviyle yola çıkılmasından
ötürü; (o dönem için çok stratejik ve prestijli bir noktada bulunmasıyla da
beraber) zeminde parselin tümünü kullanmış olmasına rağmen, köşedeki konumunu
vakur bir yaklaşımla değerlendiren “Ulus içinde” tam bir ‘landmark’ niteliğine
sahiptir.
Başkent oluşundan ötürü devlet yönetimini
barındıran Ankara’da yerel yönetimin en önemli unsuru olan “Belediye”ye ev
sahipliği yapması, yapıya ayrıca temsili bir değer kazandırmaktadır.
Vedat Dalokay, Ekrem Barlas gibi isim yapmış
başkanları olan Belediye’nin yaklaşık 60 yıldır hizmet verdiği bu binanın anı
değeri de yadsınamaz ölçülerdedir.
Son olarak, böylesi kamusal yatırımların yarışma
yöntemi ile elde edilmesini her zaman savunagelmiş olan Mimarlar Odası bu tezini
60 yıl önce uygulamış olan Belediye’nin ne kadar haklı olduğunun bu örnek ile
bir kez daha kanıtlandığını göstermektedir.
Ulus Meydanı İşhanı- Bozkurt,
Bolak, Beken (1954)
Yarışmayı çıkaran kurum:
T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü
Jüri Üyeleri:
Kemal Aygün, Feyyaz Köksal, Feridun
Kip, Ahsen Yapaner, Orhan Safa, Mesut Gün, İsmail Devletkuşu, Orhan Alsaç, Ali
T. Güran, Muzaffer Til, Cevdet Erbek
10.08.1952 / 9.2.1953 tarihleri arasında Emekli
Sandığının İş Hanı ve Ulus Meydanı’nın tanzimi için açtığı yarışmayı Orhan
Bozkurt, Orhan Bolak ve Gazanfer Beken kazanmışlardır. Bu sayede elde edilen
projeyle yapılan yapılar, 1927 yılında yapılan heykel ile beraber Ulus
Meydanı’nı ‘Meydan’ yapmışlardır.
Ankara Kentinin son 50 yıllık hafızasında son
derece önemli bir yere sahiptir. Öncelikle, 1950’lere kadar etkili olan I. ve II.
Milli Mimari akımlarından sonra, tavizsiz modern çizgileriyle İstanbul Hilton
Oteli’nin yarattığı etkinin bir benzerini Ankara’da yaratmıştır. Meydan’ ın
diğer iki köşesinde yer alan Sümerbank Binası ve Kurtuluş Savaşı Müzesi Binası
(İlk Millet Meclisi, öncesinde İttihat Terakki Binası olarak kullanılmıştır)’nın
yoğun ve güçlü yapılarına en az onlar kadar ustaca bir cevap vermiştir.
Üç bir tarafındaki yolların, dolayısıyla yakın
kentsel çevresinin oldukça zor ve karmaşık verilerine rağmen; oluşturduğu iç
avlular, sokaklarla kurduğu ilişki, Meydan’a, Heykel’e karşı tavrı, yüksek büro
bloğunun hafif gerilimli yapısı ve benzeri unsurlar yapıya adeta bir ‘Kentsel
Yapı’ statüsü kazandırmaktadır. Yapı, yakınçağ mimarlık tarihimiz açısından son
derece önemli düzeyde bir belge değerine sahiptir. Aynı zamanda halen aktif bir
şekilde kullanılması dolayısıyla işlevseldir ve ekonomik değeri vardır.
Son 50 yılın Ankara’sında yaşayıp da bu çarşı
kompleksinde yer alan Mişmiş Kuruyemişin sakızlı, fıstıklı dondurmasını,
Akman’in bozasını bilmeyen herhalde çok az insan vardır. Bütün bunlar yapının
ciddi bir anı değerine sahip olduğunun işaretleridir.
Kısacası 50 yıldır yukarıda bahsedilen 2 yapıdan daha çok Ulus Meydanı’nı
‘Meydan’ yapan bu yapı, bir kültür varlığıdır ve özenle korunmayı hak
etmektedir.
Modern Çarşı- Aşkan (1957)
Yarışmayı çıkaran kurum:
Ankara Valiliği ve Serbest Tüccarlar Anonim Ortaklığı
Modern Çarşı’nın tasarımı için 1957 yılında
açılan sınırlı yarışmayı Rıza Aşkan’ın projesi kazanmış ve Ulus’ta Şehit Teğmen
Kalmaz, Kızılbey ve Hal Sokak arasında yapı inşa edilmiştir.
1950’li yılların yurtdışında olduğu gibi
Türkiye’de de tekrarlanan “Uluslarası Üslup” diye adlandırılan mimari üslubunun
bir temsilcisi olan yapı, prizmatik kütlesi ile dikkat çeker. Modern Çarşı, alt dört katın yatay etki veren
kütlesinin üzerine dikey bir diğer kütlenin yerleştirilmesiyle şekillenmiştir.
Bu kütlelerin kolonlar üzerinde yükseltilmesi, düz çatı kullanımı, üst kütlede
tekrarlanan dikey kolonlarla oluşan grid cephe düzeni ile alt kütlede dikkat
çeken yatay pencere düzeni, bu üslubun belirgin özellikleri olarak bu yapıda
göze çarpmaktadır. Bu açıdan Modern Çarşı, dönemin mimarlık yaklaşımının bir
temsilcisi olması dolayısıyla korunmalıdır.
İç avlulu plan şemasıyla yapı içinde ortak bir kamu yaşantısının paylaşılmasını
kolaylaştıran tasarımı, yapının uzun yıllar fonksiyonunu etkin bir şekilde
yerine getirmesine yardımcı olmuştur.
Modern Çarşı, yapıldığı zamandan geçirdiği yangın
sonrasında boşaltıldığı 2003 yılına kadar Ulus Bölgesi’nin ticaret yaşantısında
oynadığı önemli rol ve böylece kentin toplumsal hafızasında edindiği yer
dolayısıyla da korunmaya değerdir.
Anafartalar Çarşısı- Baydar,
Kırımlı, Şahbaz (1967)
Yarışmayı çıkaran kurum:
Ankara İmar ve Emlak İşletmesi T.A.Ş.
Jüri Üyeleri:
Cemal Göktan, Orhan Eren, Medeni
Berk, Sabahattin Tulga, Cemil Topçubaşı, Ertuğrul Menteşe, Talat Özışık, Mithat
Erçetin, Recai Akçay, Cihat Burak, Surusi Sayarı, Yunus Erk, Arif Belit, Reha
Ortaçlı, Turgut Tuncay
Açılan bir yarışma sonucu, Ferzan Baydar, Affan
Kırımlı, Tayfur Şahbaz’ın projeleriyle elde edilen Çarşı yapıları Hisarönü
Caddesi üzerinde özel bir yere sahiptir.
Gerek Çarşı/İşhanı Bloğunun, gerekse yüksek Büro
Binasının sade kübik yapıları, katıksız Mies Vander Rohe’vari tavırları, gerek o
dönem için çok yeni olan giydirme cephe malzeme ve teknolojileri ile döneminin
tasarım anlayışını ustaca yansıtan birer belge niteliğindedir.
Öte yandan, Ankara’nın ilk yürüyen merdivenli
süpermarketi olan ‘Gima Mağazaları’na yıllarca ev sahipliği yapmış olması
yapının bir diğer önemli yanı olan anı değerine işaret etmektedir. Günümüz
Ankara’sında alabildiğine hızlanan Alışveriş Merkezleri furyasının ilk köşe taşı
olması sebebiyle de artık tarihi önemde bir yapıdır
Ankara Ulus Meydanı Çarşı ve
Büro Binaları- Dikel, Dikel (1967)
Yarışmayı çıkaran kurum:
Ankara Valiliği
Yarışma Asli Üyeleri:
Orhan Alsaç, Şevki Vanlı,
Neriman Birce, Sabih Öke, Ferzan Baydar, Vahit Erhan, Muammer Özdemir
Danışman Jüri Üyeleri:
Celalettin Coşkun,
Sadettin Tuğrul Cemaligil, Ekrem Ceyhun, Mesut Gün, Adnan Kocaaslan, Faruk
Kaygısız
1967 yılında açılan yarışmada Semra Dikel ve
Orhan Dikel’in projeleri birinci seçilmiş ve Ulus Meydanı’nda Atatürk Bulvarı
ile Cumhuriyet Caddesi’nin köşesinde yapı inşa edilmiştir.
1960’ların değişen mimarlık yaklaşımının
temsilcisi olan yapı, parçalanmış kütlelerin fonksiyonlara ve arsa sınırlarına
göre bir araya gelmesiyle şekillenmektedir. Yerleştiği köşe parselde her iki
caddeye de alçak bloklarla sınır çizmesi ve yüksek bloğu geriye çekmesiyle
duyarlı bir yaklaşım sergilemektedir. Orijinal tasarımında zemin katta sağlanan
açıklıklarla Meydan’ın karakterini güçlendirecek şekilde kamusal bir ortak
kullanım alanı tasarlanmış, ancak daha sonra bu açıklıklar kapatılmıştır.
Yerleştiği bölgenin tarihsel ve güncel
karakterini temsil ederek Ankara’nın kamu yaşantısında sahip olduğu yer ve
tasarlanıp inşa edildiği dönemin mimarlık özelliklerini yansıtması dolayısıyla
korunmalıdır. |